|
|
BEŞ FATURA Enflasyondaki yavaşlamanın aslında ortaya çıkardığı beş fatura şöyle sıralanıyor: Reel ücretler, maaşlar, emekli gelirleri geriledi. Reel ücretler gerileyince, ürün maliyetleri, dolayısıyla fiyatlara yansıması da azaldı. Reel maaşlar ve emekli maaşlarının gerilemesi, devletin harcamalarını azalttı. Reel gelirlerin azalması tarımda da sürdü. Gıda ve tarım grubu fiyatlarında hissedilir bir düşüş görüldü. Bu da genelde fiyatların temposunu yavaşlattı. Tarım ve tarım dışındaki reel gelirlerin azalması, iç talebi düşürdü. İç talep yavaşlayınca fiyatlardaki artış da geriledi. İç talebi oluşturan aile harcamaları, devletin tüketim ve yatırım harcamaları ile özel kesim yatırımları hep geriledi. Böylece, gerileyen iç talep, içerideki fiyatların da artışını frenledi. Dövizdeki tırmanış yavaşlatıldı. 2002de ortalama 1 milyon 512 bin TL olan döviz kuru, 2003te ortalama 1 milyon 500 bin TLde tutuldu. Özellikle akaryakıt ve enerji ile dayanıklı tüketim fiyatları, bu ucuzlatılmış dövizden olumlu etkilendi. İthalattaki patlamaya rağmen, üretim için ithal edilen hammadde, yarı mamul madde fiyatları, bu sayede daha ucuza mal edildi. Bu da fiyatları geriletici bir etki yarattı. Kamu kuruluşlarının ürettiği yada ithal ettiği, enerji başta olmak üzere kamu mal ve hizmetlerinin fiyatları düşük tutulunca, bunları girdi olarak kullanan özel sektörde ürün maliyetleri, dolayısıyla fiyatlar da yavaşladı. KİTlerin ileride mali bunalım yaşamalarına yol açacak bu uygulama ile kamu mal ve hizmetlerinin fiyatları, özel sektör fiyatlarının gerisinde kaldı. |
||||||
İÇ TALEPTE DARALMA Enflasyonun yavaşlamasında en önemli etken, iç tüketimde zoraki daralma oldu. Ailelerin tüketimi anlamına gelen özel tüketim harcamaları, devletin tüketim ve yatırım harcamaları ile özel sektörün yatırım harcamaları, toplam iç tüketimi oluşturur. Bu alt başlıklardan oluşan iç tüketim, kriz yılı 2001de, bir önceki yıla göre, reel olarak yüzde 14 gerilemişti. Nüfusun her yıl 1 milyon dolayında artmasına rağmen (2004 tahmini nüfus 71 milyon 789 bin), 2002 ve 2003te ulaştığı seviye, kriz öncesini yani 2000deki tüketim seviyesini yakalayamadı ve 2003 tüketimi, 2000in hala reel olarak yüzde 10 altındaydı. 1987 fiyatlarıyla son 4 yılın 9 aylık tüketim harcamaları dikkate alınırsa, 2000de 93.1 trilyon TL olan tüketimin izleyen iki yıl 80 trilyon TL dolayına indiği ve 2003te ise ancak 83 trilyon TLye çıktığı görülür. Hane halkı harcamalarında 2000 düzeyine 2003te de ulaşılamazken, özel sektör yatırımlarında öneli bir gerileme olduğu dikkati çekiyor. Zaten 2000 öncesinde de gerilemiş bulunan devletin yatırım harcamaları, bu dönemde iyice geriledi. Devletin tüketim harcamalarının da 2000 seviyesini yakalayamadığı görülüyor. ŞİRKET İFLASLARI HIZLANDI İç talepteki gerileme, iç pazara dönük üretim yapan birçok firmayı dış talebe, dış pazara, yani ihracata zorlarken buna imkanı olmayanlar, daraltılan iç pazarda ayakta kalma mücadelesi verdi. Özellikle perakende ticaret sektöründe siftah yapamayan bir dizi şirket, esnaf kepenklerini kapadı. DİE verilerine göre, şirket statüsünde olan işyerlerinin kapanması 2000den itibaren artarak sürdü. 2000de 1887 şirket kapanmışken bu sayı 2001de 2464e çıktı. Kapanan şirket sayısı 2002de 3667yi, 2003te de 5000i buldu. Şirket statüsünde olmayan küçük işyerlerinin yaprak dökümü daha hızlı oldu. 2000 yılında 12 bin dolayında işyeri kapanmışken 2001 yılında 13 bin 707 işyeri kepenklerini indirdi. İşyerlerinin kapanması ekonomi iyileşti iddialarının sürdüğü izleyen iki yıl da devam etti. 2002de yaklaşık 15 bin, 2003 yılında da 12 bin 500 işyeri piyasaya havlu attı. İşyeri kapanan birçok esnaf ve girişimci ile birlikte bu kuruluşlarda çalışan işçiler de işsiz kaldılar. İÇ TÜKETİME TIRPAN Türkiye nüfusu her yıl yüzde 1.6 dolayında artıyor ve 2000de 67.8 milyon olan nüfusun 2004te 72 milyonu bulması bekleniyor. Bu, dört yılda nüfusa 4 milyon kişinin eklenmesi demek. Nüfustaki bu artışa karşın, ailelerin tüketim harcaması, 1987 fiyatları ile 2000 yılında 62 trilyon TL iken 2003 yılında 60.1 trilyona geriledi. Bu, kişi başına 1987 fiyatlarıyla 913 bin TL olan tüketimin 2003 yılında 850 bin TLye inmesi, yani dört yılda yüzde 7 dolayında azalması demek. |
||||||
| Ailelere giren gelirin, alım gücünün düşmesi, aileleri bütçe harcamaları konusunda da yeni düzenlemelere zorladı. Gıda harcamaları, bütçeden daha öncelikli ve daha çok payı almaya başladı ve aile bütçesinin ancak yüzde 37-38i ile mutfak harcamaları karşılanır oldu. Kriz öncesi mutfağa bütçenin yüzde 36sı yetiyordu. Ailelerde, mutlak ve nispî yoksullaşma, harcamaların kısılmasına yol açarken, aile bütçesinden en az tasarruf yine de gıda harcamaları için yapılıyor. Aileler, geçinebilmek için gıda tüketim kalıplarında da değişikliğe gittiler. Proteinli besinlerin yerini daha çok beslenme değeri düşük karbonhidratlı yiyecekler alırken özellikle çocuklar ve gençler için çok gerekli kalsiyum içeren süt ve sütlü ürünleri tüketmek güçleşti. Ailelerin kriz koşullarında temelde erteledikleri ya da almaktan vazgeçtikleri tüketim malları beyaz eşya ve otomobil gibi dayanıklı mallar oldu. 2000 yılı 100 kabul edildiğinde krizde bu malların satışları 67ye indi ve 2002de de pek değişmedi. 2003te ise ancak 77ye çıktı. Aile bütçelerinde, kriz öncesinde yüzde 15lik yer tutan yarı dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarına talep eski seviyesine dönmedi. 2001de, 2000e göre sabit fiyatlarla yüzde 9 azalan bu tür mallara talep, 2002 yılında da pek canlanmadı. Dokuz aylık dönemler itibariyle 2000de 100 olan harcamalar 2001de 87.8e düştü 2003te ise ancak 89.2ye çıkabildi. UCUZ GİRDİ/ DÜŞÜK KUR Öte yandan, enflasyonu yavaşlatmak ve ihracatçıya rekabet gücü vermek için KİTlerin ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatları düşük tutuluyor. Bu, aslında ertelenmiş bir maliyet ve günün birinde faturası ödenecek. Enflasyonu yavaşlamada etkili olan en önemli araçlardan biri de Türk Lirasının değer kazanması, doların artışının yavaşlatılması oldu 2003 yılında dolar kuru neredeyse sabit tutuldu. Bu, ithalatı özellikle de, ithal enerji fiyatlarının teminini ucuzlaştırdı. Düşük kur politikasının sonuçları, ekonomiyi düşük kura mahkum ediyor, bağımlı hale getiriyor. Zira, kurdaki herhangi bir nedenle yükseliş söz konusu olduğunda pembe tablo kararmaya başlıyor. Kurun yükselmesi enflasyon oranını artırıyor, faiz ödemelerini büyütüyor, ekonominin ithal boyutunun işlem hacmini daraltıyor ve döviz cinsinden kişi başına düşen milli geliri küçültüyor. Kurdaki bu yaklaşımın ceninde sonunda ciddi bir cari açık yaratması ve yeniden birçok dengeyi alt üst etmesi çok muhtemel. İŞSİZLİK Enflasyonu yavaşlatma çabasının ağır bir faturası da artan işsizlik biçiminde tezahür ediyor. Ucuz işçilik ve durmadan çoğalan yedek işsizler ordusu cazibe unsurları olarak yabancı sermayeye sunulmaktadır. |
|||||
| Toplumdaki reel gelir kayıplarının telafisi hiç dert edilmemekte, aynı işin daha az işçi tarafından yapılmasına dayanan katmerli sömürü, verimlilik artışının şahlanışı olarak alkışlanmakta, hatta teşvik edilmektedir. Kentlerde, eğitimli gençler arasında işsizlik oranı yüzde 32ye çıkmış bulunmakta ve bu genç işsizler ordusu hızla büyümektedir. Yavaşlayan enflasyona rağmen reel faizler hala yüksek tutulduğu için, bir türlü yatırım iklimine geçilmemekte ve işsizlik artarak sürmekte, mevcut işletmelerde de tensikatlara gidilerek işçi çıkarılmakta, yeni işsizler yaratılmaktadır. Bütün operasyonlar işçi hakları, gelirleri üstüne düzenlenirken iç ve dış borçlar üstüne hiçbir düzenleme yapılmamakta, borç faizlerinin ödenmesine birinci öncelik verilmektedir. BÜTÇE ÜSTÜNDEN YÜKLER Başarı gibi gösterilen uygulamalardan biri de bütçe ile ilgili. Bütçede faiz dışı fazla hedefine ulaşılarak IMFye verilen taahhüdün tutulduğu ve bu fazla sayesinde borçların çevrilebildiğini savunanlar, bu hedefin faturasını da hatırlamak zorundadırlar. Bu fatura yine toplumun alt gelir gruplarına çıkarılmıştır. Vergi yükünü ağırlıkla ücretlilerin taşıdığı bütçeden, ücretlilerin yararlandığı sosyal harcamalar tırpanlanarak, yatırımlar iyice budanarak bu hedefe ulaşıldı. Vergiler içinde çoğu ücretlilerce ödenen dolaylı vergilerin payı yüzde 70e çıkarılırken gelir vergisinde ücretliler yine vergi hamalı kaldı. Vergi kaçakları ise dudak uçuklatıcı boyutlara çıktı. Öte yandan, bütçeden yapılan harcamalardan rantiyeler yüzde 40-50lere varan faiz payları alırlarken eğitim, sağlık, sosyal güvenlik için yapılan harcamalar iyice budandı. Yatırımların payı yüzde 5e varan oranlarda azaltılarak devletin istihdam yaratıcı, altyapı sağlayıcı özellikleri de ortadan kaldırıldı. Sosyal devletin, yatırımcı devletin rafa kaldırıldığı bir bütçe ile ancak faiz dışı fazla yaratıldı ve borçlar çevrilebildi ve bu bir başarıymış gibi sunuldu. İHRACATTA PATLAMANIN BEDELİ 2001 yılındaki yüksek devalüasyon hızla düşen reel ücretler, tarım girdi fiyatlarındaki azalışlar ihracatçıya destek oldu ve büyüme, bu ihracat ile azalan stoklar için yapılan üretimle gerçekleşti. Dış pazarlarda ciddi bir rekabetle karşılaşan ihracatçı 50 milyar dolarlık bir ihracat performansına ulaştı. Ama ihracatçı, yer yer fiyat kırarak malını satmaya çalıştığı için yoksullaştırıcı bir ihracat yaşandı. Hazineden her yıl ihracatçıya KDV iadesi adı altında aktarılan teşvikler, yatırımlara ayrılan payı geçti. Aynı yoksullaştırıcı süreç turizmde de görüldü. BORÇ DAĞI DEV BOYUTTA IMF ile birlikte yürütülen bu politikaların 2004 ve 2005 yıllarında da sürdürülmesi gündemdedir ve bu politikalarla tek haneli enflasyona geçilmesi ana hedef olarak belirlenmiştir. Buna göre, enflasyonu tek haneye indirme ana hedef olacak, büyüme, yatırım, iş, istihdam, bütçenin kaderi enflasyon hedefine tabi olacaktır. Bu, önümüzdeki iki yılın da içeride kemer sıkıcı, dışarıya ucuza mal ve hizmet satışına dayanan yoksullaştırıcı bir süreci empoze etmesi demektir. Bu, borç dağının büyüyerek sırtımızda kalması ve rantiyelerin faiz alacaklarının her tür önceliğe sahip olması demektir. Siz şimdi, bu faturalarla enflasyonun tek haneye indirilmiş olmasını bir başarı olarak mı niteliyorsunuz ? | |||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||