|
|
Erhan Aslanoğlu: Büyüme hedefin üzerine çıkacak Erhan Aslanoğlu: 2036'da Dünya Ekonomisi Erhan Aslanoğlu: Hane halkı bütçe anketi ve enflasyon Erhan Aslanoğlu: 2004 Bütçesi üzerine |
|||
Neresinden bakarsak bakalım Kıbrıs sorununun Türkiyenin AB üyelik süreciyle olan bağlantısı konusunda kuşku yoktur. Uzun yıllardır Türkiye ekonomisi hep kısa dönem perspektifiyle değerlendirilmek zorunda kalmıştır. Türkiyenin orta ve uzun dönemde istikrarına ilişkin yeterince güven oluşamaması kısa dönemli bakışı kaçınılmaz kılmıştır. Bu bakış açısı, Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyeline ulaşmasının önündeki en büyük engellerden birisidir. Türkiyeye gelen doğrudan yabancı yatırımların azlığı bunun en somut göstergesidir. AB MÜZAKERELERİ OLUMLU YANSIR Türkiye AB ile müzakere sürecine başlayabilirse, bu beklentilerde ve Türkiyeye bakışta inanılmaz pozitif bir süreci beraberinde getirecektir. Türkiye kısa dönemli değil, orta ve uzun dönem perspektifinden bakılan bir ülke olacaktır. Türkiyenin böyle bir yola girmesinde Kıbrıs konusunda çözüme yönelmenin rolü aşikardır. Fakat, bugüne kadar olan gelişmelere baktığımızda Kıbrısda çözümün çok kolay olmayacağı da ortadadır. Kıbrıs konusunun çözülememesi elbette dünyanın sonu olmayacak. Mayıs 2004de eğer bir çözümsüzlük ile karşılaşırsak, bir nokta çok önemli olacaktır. Bu, çözümsüzlüğün sorumlusu olarak hangi tarafın algılanacağıdır. Başta AB olmak üzere, dünya kamuoyunda hem Türk hem Rum tarafının çözümsüzlükte sorumlu olduğu şeklinde bir algılamanın olması gerekiyor. Eğer bu olursa, Türkiyenin eli kuvvetli olmaya devam eder. Ne kadar haklı olursak olalım, şu andaki algılama Türk tarafının çözümsüzlükte sorumlu olduğu şeklindedir. Mayıs 2004de de bu devam ederse Türkiye çok daha zor bir duruma düşecektir. Bu nedenle Kıbrıs konusunda ne istediğimizi, çözüm için neler yaptığımızı, Rum ve Yunan tarafından kaynaklanan sorunları hem kendimize hem dünyaya iyi anlatmak zorundayız. Açıkçası ben kişisel olarak yeterince ikna olabilmiş değilim. Çözümsüzlüğün sadece bizden kaynaklanmadığına hem kendimizi hem dünyayı ikna edebilirsek çok daha güçlü bir durumda olabiliriz. Buda hükümet tarafından önümüzdeki altı ay içerisinde çok şey yapılmasını gerektiriyor. Sonuç olarak, ekonomi açısından ekonomi dışı faktörlerin çok daha etkin olacağı bir döneme giriyoruz. Kıbrıs sorununun üzerine, yaşadığımız terör de bu sürece eklenmiş bulunuyor. Kopenhag kriterlerini yerine getiren ve uygulayan, ekonomide yapısal reformlara devam eden Türkiye kendisi için elbette çok şey kazanacaktır. Kıbrıs konusunu çözebilirsek kazancımız çok daha artacaktır. Bu sorun çözülmez ise en azından çözümsüzlüğün sorumluluğu konusundaki algılamayı değiştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye ekonomisine daha uzun süre kısa dönem perspektifinden bakmamız gerekecek. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||