Home page
Haber Menüsü


 
Enerji koridoru Türkiye
 
Irak’taki açılım Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı projesinin karlılığı ve maliyetini tehdit etmeye başladı.
 
İskender Özturanlı
NTV-MSNBC
 
15 Nisan—  Irak’ın yeniden yapılandırılması bölgedeki enerji dengelerini baştan aşağıya değiştirecek gibi. Bu durumda, Türkiye’nin Enerji Koridoru olma yolundaki stratejilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Çünkü uzun yıllardır bir kısım ülkelerdeki istikrarsız rejimlerin varlığı, diğerlerinde tarihin derinliklerinden gelen ihtilaflar her an, herhangi bir noktada bir çatışma ihtimali çıkma olasılığı global enerji güvenliği adına büyük bir tehdit oluşturuyor, tedarik ekseninde olsun, dağıtım yapısında olsun büyük güvenlik problemleri yaratıyordu.

   
 
       
   
MSNBC News İskender Özturanlı: Şimdi ne olacak?
MSNBC News İskender Özturanlı: Bağdat yanmaya başlamadan önce
MSNBC News İskender Özturanlı: Ankara daha fazla kararmamalı
MSNBC News İskender Özturanlı: Türkiye Avrupa'nın alternatif geleceğidir
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bu bölge acaba enerji kaynaklarını tutmak ve kontrol etmek için mi, çok büyük çatışmalara gebe bir bölge miydi? Yoksa, başka nedenler vardı da, çatışmalar enerji kaynaklarını mı tehdit ediyordu. Bu bir tavuk yumurta hikayesiydi esasında. Bu bölge, yani Kafkasları, Balkanları ve Ortadoğu’yu içine alan bölge uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilmiş, ardından ise kısa bir dağınıklık döneminden sonra Sovyet İmparatorluğu’nun güdümünde bir ömür sürmüştü.
       Bu bölge büyük aile reislerini kaybettikten sonra tevarüs kavgalarıyla, güç ve çıkar çatışmaları ile ömür geçiren kardeşlerin itişmesiyle geçirdi koskoca bir yüzyılı neredeyse.
       Bu yüzden bu bölge, bu ne Uzakdoğu gibi bir üretim sanayi ekseni, ne de Avrupa gibi liberal bir eksende özgürlük ve demokratik haklarla at başı giden bir dinamik içinde kurmadı, kuramadı.
       Kısır güç çekişmeleri, enerji kaynaklarını tutan güçlerin kanserli bir hücre gibi anormal büyümesi, adaletsizlik, birey merkezli bir global rekabet eksenine ulaştıramadı buraları.
       Kargaşayla geçti gitti bir yüzyıl.
       Bu emperyal boşluk, önce İngiliz Emperyalizmi tarafından parça parça edildi şimdi ise Amerikan hegemonyası nasıl bir yeni düzen getirecek. Ne olacağını onların da bildiğinden kuşkum var. Okuduğum kimi senaryolar soyut, gerçeklerden uzak biraz da ezbere geldi bana. Bir karanlık dönemde duruyoruz şimdilik.
       Gelelim petrol ve gazın hikayesine. Bu bölge dünya ekonomisinde sadece petrol ve sonra doğal gaz olmak üzere, temel enerji kaynakları ve ticareti ile yer tutuyor.
        Dünyanın, bu kadar büyük bir ticaret ağının işleyeceği, bir ana transmisyon santrali, bir güvenli stratejik noktaya ihtiyacı vardı.
       Türkiye’nin bir enerji koridoru olma stratejisi, projesi ya da hayali böyle doğdu işte.
       
BAKÜ-CEYHAN AĞIR GİDİYOR
       Esasında Türkiye bir enerji koridoru olmak için gereken aktif girişimlerini sürdürmemesine, sorunu bir global pazarlama hadisesi olarak algılamamasına karşın Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) projesinde aktif bir şekilde rol aldı.
       Zamanında bize yılda 100 milyon dolarlık bir gelir getireceği için maalesef küçümsenen BTC, esasında Türkiye için her şeyden önce sembolik anlamı olan bir proje olma özelliğini taşıyordu. Uluslararası nakliye bağlantısı için global bir açılım, daha sonraki enerji geçişleri için bir kilit nokta olacaktı.
        Yan sektörler ve mühendislik çalışmalarını da hesaba katarsanız Türkiye için bu projenin ne kadar önemli olduğu ortada. Ancak son zamanlarda BTC Konsorsiyumu’nun Türk hükümetine çeşitli şikayetleri dile getirdiğini öğreniyoruz. Kamulaştırmaların ağır gitmesi, inşaatların beklenen zamanda yapılamaması, yolsuzluklar, BOTAŞ’daki siyasi değişim, BTC direktörlüğünün bir türlü özerk ve inisiyatifli bir yapı olarak çalışmaması, bu projeyi tehdit eder hale gelmiştir. Türkiye son zamanlarda kendi geçiş noktasının stratejik avantajını yitirme tehlikesi altındadır. Üstelik BOTAŞ proje çalışmalarından çekilirse aradaki fark Türk Hazinesi tarafından üstlenilecek.
       
YENİ AÇILIM TEHDİT EDİYOR
       Irak’taki açılımın BTC projesinin karlılığını ve maliyetini tehdit etmeye başladığı da açık. BTC konsorsiyumunun bir diğer rahatsızlığı da, Irakta yeniden yapılanma tamamlanınca, Irak üzerinden, Akdeniz’e açılan nispeten maliyeti düşük alternatifler aranmaya başlayacağıdır. Onun için bu proje için acele ediyorlar.
       Nitekim son zamanlarda, Ürdün, Filistin ve Hayfa üçgeni telaffuz edilmekte. Bu hem ekonomik hem de siyasetin güçlü bir argümanla desteklenmiş bir proje olabilir.
       Oysa Türkiye enerjinin güvenliği, tedarik eksenine coğrafi yakınlığı, denizlerinden gelen nakliye kabiliyeti, karayolu ağı ile, gerçekten önemli bir konumdaydı. Buna bir de kendi iç piyasasının muazzam enerji ihtiyacı da dikkate alındığında, durum gerçekten su götürmez bir noktadaydı.
       Ancak krizle geçen son iki buçuk yıl içerisinde Türkiye enerji pozisyonunu kaybetti.
       Kendi iç piyasası de-regule edilemedi. Yatırımcıların bu düzenlemelerde hayal kırıklığına uğradıkları bazı noktalar oldu. Elektrik kanunu çıktı dağıtımla ilgili meseleler ortaya çıktı. doğal gaz kanunu çıktı ama somut anlamda henüz uygulama sıkıntıları var. Siyasi otorite ile özerk kurul arasında senkron sağlanamadı. Petrol Yasası ise yeni çıkmak üzere 2004’te yürürlüğe gireceği varsayılıyor. Şimdi size soruyorum, nasıl enerjide ‘kilit nokta’ (crunch) olacağız biz?
       Kuşkusuz Türkiye’nin kendi iç kaynaklarını değerlendirmek çok önemli.
       Enerji Bakan Güler’i geçtiğimiz gün Petroleum Konferansı’nda izledim. Bakan gerçekten iyi niyetli ve konulara vakıf. Ancak gene de uyarmak istiyorum. Kuşkusuz Türkiye’de önemli bir bor rezervi var, gene kuşkusuz enerji kadar tabi kaynaklar da önemli.
       Atıl kömür santralleri kendi kaynağımız olduğu için maliyetsiz, hidrojen kaynakları ha keza. Türkiye’nin enerji açısından en büyük güvencesi. Bu arada, Türkiye’de bir doğal gaz fazlası olduğu muhakkak.
       
ENERJİYE YAKIN İSTİKRAR MERKEZİ
       Ancak bütün bunlar Türkiye’nin enerji kaynaklarına en yakın en istikrarlı ülke olması gerçeğini dünya nezninde değiştirmiyor. Türkiye’nin enerji re-eksportu yapmasına bir engel teşkil etmiyor.
       En kaliteli insan yapısı ve iş ortamına olan yatkınlığı ve deneyimi değiştirmiyor. Ulaşım ve taşımadaki vazgeçilmez rekabet üstünlüğünü değiştirmiyor. Üstelik nakliyede fazla kapasitemiz var. Bunun kullanılması gerekiyor.
       Elbette dünyaya bor satan bir Türkiye hepimizin arzusu, ancak ben Türk hukuk kuruluşlarının, Türk iş dünyasının diyelim son üç yılda edinmiş olduğu deneyim ve know-howu uluslararası pazarlara taşımış olmasını da isterdim.
       Hatta, Irak’da dünyanın bilmediği doğal gaz kaynakları olduğunu mesela dünya bilmiyor ama biz biliyoruz. Bu gazı zamanında neredeyse biz getiriyorduk, ama ambargo engel oldu.
       Bunu dünyaya bizim sunabilme imkanımız vardı hala da var. Tabi önce başarılı bir TÜPRAŞ özelleştirmesi piyasada yeni bir monopol yaratmadan sağlanmalı ardından pazarın sağlıklı, adil ve rekabet edebilir biçimde büyümesi gerekir.
       Sonraki yazımda dünya petrol piyasasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunacağım.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları