Home page
Haber Menüsü


 
Ankara daha fazla kararmamalı
 
Bir önsezinin yarattığı çarpık bir paranoya, dış politikadan ekonomiye, uluslararası açılımlardan iş yapma yeteneğine dek bir dizi esnek ve hareketli ortamı yönetebilme becerimizi engellemeye başlıyor.
 
İskender Özturanlı
NTV-MSNBC
 
31 Aralık—  Gene uluslararası açılım hevesimizi kursağımızda bırakan bir içe kapanma sürecine geri döndük. Eski korkularımızla, travmalarımızla başbaşa kalıyor olmanını ağır havasına giriverdik işte. Bu hava, özellikle Ankara’dan geliyor. Yeni olmasına rağmen sanki bir önceki iktidara gitgide benzemeye başlayan Hükümetten, bürokrasiden, sivil ve askeri kurumlara dek dalga dalga dek yayılan, bir aşırı karamsarlıkla besleniyor, üstelik.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  İlk uluslararası açılımını, yeni paradigmalara olan yakınlığını cesaretli bulduğum, global eksene uygun iklimi oluşturmak için politikalarını geliştirecekmiş izlenimi veren iktidar yerine daha fazla yerleştikçe, hayalgücünü ve vizyonu artacağına yitiriyor gibi. Kadrolarını ve tereddütlü yol haritalarını, Avrupa Birliği hamlesindeki cesur ve dışa dönük bir şekilde ifade edemeyişi bir yanda, devletin içinden gelen refleksler öte yanda.
       Bunun üstüne bir de medyanın sürekli işlediği, her an ortada sorun çıkacakmış, gibi duran, her an farklı iki yöne doğru aktif hareket baskısı taşıyan, gerilimli bir fay hattında yaşıyormuş izlenimini de ekleyin. Zoraki bir dengede, geçici bir uzlaşmada yaşadığımızı işleyen ve bize de bu iklimi yaşatan paronayak bir ortam.
       
IRAK OPERASYONUYLA FİNAL BEKLENİYOR
       Ve nihayet, içeride oluşan bu zoraki dengenin, yaklaştığına inanılan bir Irak finaliyle kırılacağına olan neredeyse mutlak inanç. Bu teredüütlü ortam içerisinde yeni hükümet giderek eski hükümete, piyasa aktörleri de eski alışkanlıklarına dönmeye başlıyorlar sanki.
       Uğursuz bir önsezinin yarattığı çarpık bir paranoya, dış politikadan ekonomiye, uluslararası açılımlardan iş yapma yeteneğine dek bir dizi esnek ve hareketli ortamı yönetebilme becerimizi engellemeye başlıyor, yeniden. Bu ortamda, seçim sonrası bir anda oluşan iyimser atmosferden, gene bir anda çıkmış olmanın getirdiği aşırı volatilite ise sürekli başlanması ertlenen bir iş, hizmet, finans ve üretim dörtlüsünü belirsiz bir bahara hiç gelmeyeceği düşünülen bir bahara erteleyip duruyor.
        Bu aşırı volatilite hali, tıpkı tansiyonu maksimum seviyeden bir anda minumuma oradan gene en yükseğe varan bir organizmadaki kalp ve beyin yorgunluğu gibi giderek kronikleşmeye başlıyor. Savaşın yaklaşması cabasıyla da, talepler sürekli ertelenmede. Yatırım kararları ertelenmede. Bir yandan, çözülmesi ne kelime giderek artan döviz tevdiatları dönüp kura yeniden yükselme baskısı yaratıyor. Böylelikle zaten kısa vadeli işleyişle malul piyasa aktörleri, kısa vadedeki yüksek borçlanma ihtyiacının yarattığı o bildik eski rehavete sarılııyor. Gelecekteki muhtemel sıkıntılarını görmemek adına çok içmeye başlayan bir sarhoş gibi. Öte yandan, Faizlerin üstündeki baskı da ibreyi yükseltme yönüne çevirmiş durumda gene.
       Oysa yeniden ve ısrarla kendi içimizde olup biteni dünyanın en muhim hadisesi sandığımız kayıp yıllara dönmemeliyiz
       
YENİ ENERJİ ŞART
       Doksanlı yıllarda kaçırdığımız global eklemlenme, bu yarışta daha dinamik bir bölgesel merkez olabilme fırsatı, kendimizi tanıtmak ve ifade edebilmek konusundaki yoğun iştahın ve zahmetli emeğin devreye girmesi, iktidara ise yeniden organize edilmesi şart olan bir Kurumsal Yönetişim Planı gerekmekte.
       Sakin ama kararlı, alt ve orta kademelere dek inen bir kamusal reforma, bazı bantların sıfırlanmasının yaratacağı enerjiye mutlak ihtiyacımız var.
       Öte yandan, Türkiye Irak konusunda kafası gerçekten halen daha çok karışık olan ABD ile ve yeniden çizilmeye başlayacak fiziksel haritalar eksenindeki eski paradigmalarla, ” petrolün bekçiliği” dogmalarına bel bağlayan saflıklar içerisinde değil global ve bölgesel enerji tedarik eksenindeki önemli bir geçiş noktası ve aktarım köprüsü olmasının yarattığı uzak görüşlülükle, proaktif davranmak zorundadır.
       Ortadoğu’nun fiziksel haritasından çok yeni bir hayatın değiştireceği, ülkelerin dünyada oynayacakları yeni roller ve iktidar stratejileri, asıl büyük ekonomik ve sosyal harita allokasyonalrında değişim bekleniyor çünkü.
       Proaktif olmak gerçekten zordur. Bu bir senkron işidir. Bu senkron sağlanamaz ise çok sıcak gelişmelerin yaşanacağı, zamanın hızlı aktığı anlardaki kilit kararlarda tıpkı 91’ de olduğu gibi aynı hatalara düşmek de var, sonunda.
       
SÖYLEYECEĞİ SÖZÜ OLAN BİR ÜLKE
       Türkiye, Afganistan’ın komşusu Pakistan gibi, komşu ülkesindeki savaşı ve kendi iç dalgalanmasını durdurmak için ABD’yi konuk edip, ağırlayan mahcup bir zoraki komşu olmanın da ötesinde, söyleyeceği sözü olan, talepleri reel politika ile sınanmış ekonomik aktörleri ile açılıma hazır bir ülke politikası oluşturmak zorunda, hem de süratle.
       Bu konuda Ankara, kendi içi kararsa bile, Türkiye’nin önünü karartmamak zorundadır. Dünyanın yaşadığı çetin şartlar da kapımızdaki Irak müdahalesinin yanı başında bir budala iyimserlik ve bir ham hayaller yumağı örülsün demek istemiyorum. ABD, Irak ve muhtemel gelişmeleri anlamaya çalışacağız. Ama öncelikle kendimizi anlamak zorundayız.
       Biz açık yüreklilike Irak müdahelesi öncesi ve sonrası ne isteyecğimizi tartıştığımız kadar, kendimizee nasıl bir rol biçiyor, nerede durmak istiyoruz. Bunu öncelikle toplumsal sağduyuda belirlemek zorundayız. Uluslararası ilişkiler ve savaş ekonomisi gibi gerçekten tanımı bile zor yapılan bir alışveriş trafiğinin içinde bir bakkal çetelesi gibi tutulması gerektiğini hiç sanmıyorum.
        Stratejik ülke olmak zorunlu bir komşuluğun statik sınırları içerinde bir Kısır Döngü içinde anlamsızca gezinmek değildir. Stratejik bir ülkede, Karar almada ürkek ve birbiriyle yönetişemeyen bir vazife icabı kamusallık anlayışı, zihinsel daralma olamaz, finans ve sermaye piyasalarının, zayıflık içerisinde talepsiz, beklentisiz az ve dar enstürümanlı, az sayıdaki, hantal oyuncularla biz bize kalması tuhaf durur. Vizyon ve gelecek senaryoları luzumsuz zamanlarda değil böylesi zamanlarda lazım. Bir yanda, Türk iş dünyası kendi iş yapma istek ve cesaretini kaybetmemek zorunda. Öte yanda, hükümet uluslararası mesaj akışını kesmemeli...
        Türkiye’de oldukça karışık bir yaşam var, gelişmiş piyasaları, modern bir askeri gücü, teknoloji yaratabilecek bir insan kapasitesi, global entegrasyonu yaşamaya başlayan ve Vestel’in Cabott’u satın alma örneğinde görüldüğü gibi, artık Avrupa Birliği ülkelerindeki teknoloji ve yazılım üreten firmaları satın alarak global oyuncu olma konunudaki kararlığını kanıtlayan, bir iş dünyası var.
        Bölgedeki hiç bir ülkeyle kıyaslanmayacak kadar büyük ölçeklere üretim yapabilme becerisi olan, gelişmiş makineleri kullanabiliyor olan bir bir sanayi.
        Neredeyse gelişmiş ülkelerden daha ileri bir insan gücü ve kalitesi ile, teknolojisi ile Yönetimi ile imrenilen, gelişmeyi, çeşitlenmeyi, derinleşmeyi bekleyen bir İMKB var.
       Nitelikli ve gelişmiş insan gücü Türk Bankacılık Endüstrisinde, Merkez Bankası kadrolarında ve Hazine’de olduğı gibi Organize sanayi sitelerinde de var. Buralarda son derece esnek bir işgücü üzerine kurulu, bu esneklik içerisinde üretebilen uluslararası kapital ve yatırım ile buluşursa büyük patlamalar yapabilecek potansiyeline sahip,kuruluşlarda var.
       
TEKNOLOJİNİN GETİRDİĞİ FIRSAT BÜYÜK
       Son olarak ama herşeyden önemli gördüğüm, bu ülkede büyük bir teknoloji iştahı ve açlığı ile birleşen muhteşem bir fırsat var. Ancak kullanılmamış, Network teknolojileri, Savunma Sanayi, ve medikal gelişmişlik ile buluşamamış. Şimdilik kontrolsüz bir güç.
       Bir yıl önce bize teklif edilen Nitelikli Sanayi Bölgesi (Qualified Industrial Zone) modelinin esasında bir sonraki hamledeki dağınıklık sırasında (yani yaklaştığımız) bize kendi güneydoğumuz için ve muhtemelen Kuzey Irakta’da kullanılabilecek olan bir yönetebilme yeteneği ve modeli olduğunu ve bunun müzakerelerinin mutlak surette bu platforma oturtularak anlaşılması ve tartışılması gerektiğini söylemiştim. Okurlar hatırlayacaktır. Bu haklı olduğuna inandığım tespiti ne yazık ki paylaşamadım ve geliştiremedim.
       Irak konusunda yazacağım.
       Ancak yaşadığımız zaman ve anlayabildiğim kadarıyla. Dünyayı anlamadaki ustalığımız, ancak kendimizi anlamak için de kullanıldığında anlamlı olacak. Kendimize samimi, hesap verebilir ve geliştirilebilen varyantları olan yol haritaları çizmek zorundayız. Bu şu anda-ve her zaman-çok, ama çok önemli.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları