Home page
Haber Menüsü


 
İhracatta strateji yoksunluğu
 
Ticaretin serbestleştirilmesi yönündeki temel eğilim, Türkiye’nin pek çok şeyi yeniden gözden geçirmesi gerektiği gibi ihracat stratejisini de sorgulamasını zorunlu kılıyor.
 
Ali Dölek
NTV-MSNBC
 
9 Aralık—  Türkiye’nin iplik ihracatında gün geçtikçe düşüş kaydediliyor. En önemli alıcımız olan Avrupa Birliği üyesi ülkelere iplik ihracatımız toplamda yüzde 40’a varan oranda düşüş gösterdi. Bu düşüşün en önemli nedeni ise; Özbekistan ve Türkmenistan başta olmak üzere Türki Cumhuriyetler’den ve Çin, Pakistan, Hindistan ve Endonezya başta olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden yoğun olarak yapılan ithalattaki artış olarak gösterilebilir.

   
 
       
   
MSNBC News Ali Dölek: İhracatımız önündeki engeller
MSNBC News Ali Dölek: NSB, ne kadar nitelikli olacak?
MSNBC News Ali Dölek: İhracattaki artış neyin göstergesi?
MSNBC News Ali Dölek: Yeni hükümet ve dış ticaret politikası
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  İplik ve kumaş ithalatındaki bu yoğun artış, aslında Türkiye’nin genel anlamda dışa bağımlılığının bir küçük örneği olarak da sunulabilir.
       Bir ülkenin dışa bağımlılığının önemli göstergeleri olan teknolojik bağımlılık, dış borç fazlalığı gibi unsurların hepsinin yoğun biçimde yaşanmaya başlandığı Türkiye’de, önemli bir bağımlılık göstergesi olan dış ticarette temel hammaddelerin ithale dayalı olması durumu da kendini daha fazla hissettirmeye başladı.
       
UZAKDOĞU’DAN GELEN TEHDİT
       Türki Cumhuriyetler ve Uzakdoğu ülkelerinden yapılan iplik ve kumaş ithalatımız, yerli sanayicileri tehdit eder boyutlara ulaşmakta.
        Bu tehditte, özellikle sözkonusu ülkelerde işçiliğin ucuz olması, devlet tarafından verilen teşvikler ve desteklerle maliyetlerin ve dolayısıyla uluslar arası fiyatlandırmanın düşük tutulabilmesi önemli nedenler arasında.
       Nitekim Türkiye’de de son günlerde tekstil sanayicileri ilgili ülkelere anti-damping davası açmak üzere girişimlerde bulunuyor. Firmalarımızın elinde kendilerini destekleyici kanıtlar da bir hayli fazla. İlgili ihracatçı ülkelerin firmaları haksız rekabet yaratacak şekilde sübvanse ettikleri gayet açık ortada. Bu durum da Dünya Ticaret Örgütü kurallarına göre açık bir damping olarak nitelendirilebilir.
       Dünya Ticaret Örgütü’nün almış olduğu kararlara göre ithalatçı konumundaki bir ülkede belli bir sektördeki sanayicilerin yüzde yirmibeşinin müracaatı ile ihracatçı ülke aleyhine anti-damping davası açılabiliyor.
       Bugünlerde sektördeki sanayiciler yüzde 25 oranını yakalayıp dava açmak için harekete geçmiş durumdalar. Beklentileri tabii ki ilgili ihracatçı ülkeler aleyhine kota, anti-damping vergisi, sertifikalı ithalat vb. tarife ve tarife dışı önlemler uygulanabilmesi yönünde karar aldırabilmek.
       Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarına göre, bir ülkenin, uluslararası alanda haksız rekabet yaratıcı nitelikte, kendi ihracatçısına vergi muafiyeti, vergi iadesi, hatta dolaylı teşvik niteliğinde işçi maliyetleri ve hammadde girdilerinden vergi almama türünden dış ticaret politikası izlemesi doğru bulunmuyor.
       Bu karar, sanayicilerimizin elindeki en önemli argüman ve dayanak olarak görülüyor.
       
KONFEKSİYONCULARIN TEPKİSİ
       Tekstil sanayicilerinin bu girişimi, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatçıları tarafından ise hoş karşılanmıyor.
       Tekstilciler, Uzakdoğu ve Türki Cumhuriyetlerden ithal edilen ucuz iplik ve kumaşın kendileri için önemli bir hammadde oluşturduğunu belirterek, bugüne kadar yaptıkları ihracatın ucuz fiyatlarla dünya pazarlarında rekabet edebilmesinin ancak söz konusu hammadde girdilerinin ucuzluğuyla açıklanabileceğini kaydediyorlar.
       Eğer, Türki Cumhuriyetlerden ve özellikle Çin, Pakistan ve Endonezya başta olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen ucuz girdilerin kotalarla engellenmesi, gümrük vergisi artırımı veya anti-damping vergisi uygulaması başlatılması durumunda, üretimlerinin ve ihracatlarının duracağını ifade ediyorlar.
       İplik ve kumaş üreticileri ile hazır giyim üreticileri ve ihracatçılarının arasındaki bu önemli fikir ayrılığı, Türkiye’nin devlet ve hükümet nezdinde herhangi bir tutum takınmasını da güçleştirici bir unsur olarak karşımızda duruyor. Tabii bu tavır belirleme zorluğunun bizce temelde en önemli sebebi, devletin genel manada orta ve uzun vadeli bir dış ticaret stratejisine ve yatırım planlamasına sahip olmamasıdır.
       
SORUN İHRACATTA STRATEJİ YOKSUNLUĞU
       Türkiye’nin hükümet nezdinde ve sektörel olarak yapacağı durumsal konularla ilgili girişimlerinden sonuç alıp almaması bir yana, dünya ticaretinin liberalleşme yönünde yeniden şekillendiğini de göz önüne alarak ekonomisini ve ihracat stratejisini gözden geçirerek yeniden yapılanma sürecine girmesinde fayda görüyoruz.
       Dünya ticaretinin, GATT - DTÖ çizgisi ve şimdi de küreselleşme dalgası içinde liberalleşmeye ve rekabet gücü yüksek ürünleri üreten ülkelerin kayırılması ve temelde ticaretin serbestleştirilmesi yönünde seyrediyor olması, Türkiye’nin pek çok şeyi yeniden gözden geçirmesi gerektiği gibi ihracat stratejisini de sorgulamasını zorunlu kılmaktadır.
       Bu çerçevede ne zaman korumacılık konusunda ısrarcı davranmamız, ne zaman dünya ticaretinin liberalleşme çizgisi doğrultusunda hareket etmemiz gerektiği daha bir netlik kazanacaktır diye düşünüyoruz.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları