|
MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Kopenhag kriterlerinin PKK için olduğunu söylüyor, partisinin ABye tek başına direneceği anlamına gelen sözcükler kullanıyor. Sanki Kopenhag kriterleri dün ortaya çıktı, Türkiye Ulusal Programını ondan önce yaptı ve Sayın Bahçeli de bu nedenle imzasını programın altına koydu.
Bütün bunları unutarak Sayın Bahçeliye, en az kendisi kadar ülkenin bütünlüğü konusunda hassas biri olarak, kısa bir mektup göndermek istiyorum. Sayın Bahçeli, Türkiye büyük bir mutluluğu yaşarken, kaderini de sizin iki dudağınız arasından çıkacak sözlere bağlamış durumda. Sadece sizin dudaklarınız, önemli olan.
Çünkü biliyoruz ki, partiniz için söyledikleriniz esastır. Yoksa öyle kurullarda görüşmeden Çinden o ünlü çıkışınızı yapar mıydınız?
KİM DAHA ÇOK MİLLİYETÇİ?
Sayın Bahçeli, Kabul etmelisiniz ki bu ülkenin vatandaşlarının çok büyük bir bölümü, yurtseverlik, milliyetçilik, bölünmeme, büyüme, gelişme, onurlu bir dünya ülkesi olma; kendi kimliğini ve kişiliğini koruma gibi konularda en az sizin ve partili arkadaşlarınız kadar hassas.
Bunun aksini düşünmek size de ülkeye de büyük haksızlık olur. İnanıyorum ki siz, İstanbul İl Başkanınız gibi, Bizim dışımızda herkes bu ülkenin düşmanı demiyorsunuz.
Bir ülkeye yapılabilecek ne büyük kötülük bu. Arada anlayış farklılığı olabilir. Sayın Bahçeli, Bakın; bu farklılık dün bir kez daha ortaya çıktı. Partili arkadaşlarınız, dün, yine bozkurt işaretleri ve üç hilalli bayraklarla ulusal takımın başarısını kutladılar. Bu aslında, arkadaşlarınızın genel eğilimi. Onlar, tüm ulusal maçlarda böyle davrandılar; stadlarda, sokaklarda. On binlerin içinde küçük bir grup olarak kaldılar; ancak farklı bayrak ve işaretlerle ortaya çıktıkları için fark edildiler.
Sizce onlar diğer on binlerden daha mı yurtsever? Ya da aksini söyleyelim, diğer on binler böyle yapmadıkları, partilerini, ideolojik kimliklerini öne çıkarmayıp, ellerinde sadece Türk bayrakları veya Türkiyeyi temsil eden takımın bayrakları ile ortalığa çıktılarsa daha az mı yurtsever, milliyetçi oldular? Yoksa ülkelerini her şeyin önünde tuttuklarını mı gösterdiler? Bir de böyle düşünseniz.
Yani onlarla sizinkiler arasındaki bu farkın başka bir anlamı, mesajı olabileceğini de düşünemez misiniz? Yani onlar ellerinde bozkurt işareti yapmayıp, üç hilal taşımadıkları, sadece Türk bayrağı taşıdıkları için kendilerini daha az mı Türk sanıyorlar?
İnanıyorum ki onlar da en az sizinkiler kadar kendilerin Türk görüyor, bu ülkenin sevincini, başarısın paylaşıyor; ülkeleri ile gurur duyuyor, onu seviyor.
TEK RAKİP TÜRKİYE
Sayın Bahçeli, Bu ülkenin insanlarına güvenin; yolları açıldığında yapabileceklerini görün. Bakın Müslüman dünya içinde batıyla en dişli rekabete yapan ülke hangisi; Türkiye.
Dünya Kupasında batıyı temsil eden iki ülkeden biri hangisi; Türkiye. Yapılacak şey basit, bu ülkenin insanına güvenmek, olanakları önlerine sermek. Sporda yapılan sadece bu. Altyapıyı iyi kuran, destekleyen devlet gerisine karışmasın yeter.
Sadece sporda değil, müteahitlerimizin dünya çapındaki başarıları farklı mı? Bilimde, sanatta, ticarette, savunmada, teknolojide, eksikliklerini bilsek de yine de Batı ile yarışabilen bir ülke değil miyiz? Sayın Bahçeli, Gelin açın Türkiyenin önünü. Bakın bu ülke ABye girdiğinde de bu insanları ile onlarla yarışır, kimliklerini, kişiliklerini korur; ülkeyi de böldürmez.
TÜRKİYENİN MERİÇ ÖTESİNDEKİ GÜCÜ
Neden korkuyoruz, korkularımız neden bizi kuşatıyor? Siz hiçbir Alman gazetesinde, ulusal takımlarının gösterdiği başarı karşısında, dünyanın dört bir yanından kutlama haberi verirken, Burası Üsküp, Burası Afganistan, Burası Azerbaycan, Burası Bulgaristan, Burası Yunanistan, Burası Belçika, Burası Almanya, Burası Fransa, Burası Hollanda, Burası İngiltere..... diye başlık atıp oralarda, ellerinde Alman bayrağı ile sokaklara taşanlara yer verebilir mi?
Sayın Bahçeli, Türkiyenin bu gücünü görelim. Türkiyenin gücü Meriç nehrinde bitmiyor; onun batısına geçiyor.
Avrupanın her yerinde karış karış sesini duyuruyor. Bundan korkulmaz,bundan mutluluk duyulur, bundan güç alınır, güven duyulur. Bu işten korkması gereken Türkiye değil, başkaları. Bunu göremiyor muyuz?
APOYA DEĞİL YAŞAR KEMALE BAKALIM
Sayın Bahçeli, Sizin bir korkunuz var; bu ülkenin bölünebileceği, parçalanabileceği....
Bu herkesinde üzerinde durması gereken bir duyarlılıktır. Ancak bu duyarlılık dile getirilirken, bu ülkenin Kürt vatandaşlarına güvenilmiyor gibi bir izlenimin de yaratılmaması gerekiyor. Oysa zaman zaman bu izlenim görülebiliyor.
Bu haksızlıktır. Birincisi dünyanın en güçlü ülkesini bile yaratsak, bazıları hep ayrılıkçılığı savunacak; ama ülkenin gücü onun üstesinden rahatlıkla gelecektir. Türkiye bunu kanıtladı.
Sadece ayrılıkçı Kürtlere değil, bu ülkenin eti tırnağı olan Kürtlere bakın; onların sayısı çok daha fazla. Onlara güvenin. Neden Öcalana gözünüzü dikmişsiniz de Yaşar Kemali görmüyorsunuz?
Sorun sadece onlara kendi kimlikleri ile gurur duyma hakkı vermektir; tek kural bu ülkenin sınırlarını tanımaktır. Gerisinden korkmayalım. Sayın Bahçeli, gelin AB yolunu açın. Gelin, APOyu Türkiyenin önüne koymayın. Bu konudaki gerçeği en iyi anlatacak kişi de sizsiniz.
TARİH SİZİ NASIL YAZACAK?
Şehit Anneleri bile Türkiyenin yararına olacaksa Apo asılmasın derken, hala bu konuyu iç siyasetin bir parçası yapmanın anlamı var mı?
Gelin, ulusal konuları parti çıkarlarının önüne koyun, sadece bayrağımızla ortaya çıkalım, parti kimliğimizle değil. Türkiyeye, bu ülkenin insanlarına güvenin, onlar AB içinde girdiklerinde kaybolmazlar, daha da güçlü olurlar.
40 yıldır Almanyada kimliklerini koruyanlar kimler? Ellerinde Türk bayrakları ile sokağa çıkanlar kimler? Açın Türkiyenin yolunu, daha güzel bir Türkiye bizi bekleyecek. Karşınızda birinciliğe oynayan bir ülke bulacaksınız... Karar sizin.. Tarihe nasıl geçmek istersiniz? | |