|
Arjantin enflasyonu tarihi bir mücadele sonrası yenmeyi başardı. Hiperenflasyon faciasını yaşamış ve yaraları toplum psikolojisine kazınmış bir ülke. Bu başarılarının ardında da ünlü Ekonomi Bakanları Cavallonun liderliğinde ve IMF önerileri doğrultusunda oluşturdukları Para Kurulu var. Para birimleri pesoyu da bire bir dolara bağladılar.
Enflasyonu yendiler yenmesine. Ama büyümeyi de unuttular. Daha doğrusu büyümeleri neredeyse tamamen sermaye akımlarına endeksli hale geldi. Özelleştirme dediler; özelleştirilecek hemen hemen tüm mallarını özelleştirmelerine karşın yetmedi büyümelerine. İşsizlik daha dün %20lere ulaşmış değil Arjantinde. Neredeyse 5 yıldır böyle.
PARA KURULU SORGULANMIYOR
Halk, eğitim ve sağlık hizmetlerinin süratle düzey kaybetmesinden şikayetçi. Enflasyonu yenen Para Kurulu, diğer makro dengelerin çivisinin çıkmasını ve bir balon oluşmasını engelleyemedi. Tersine körükledi. Bir ara Cavallonun başını yedi. Ama aynı Cavallo kriz büyüyünce kurtarıcı olarak göreve geri çağrıldı.
IMF, Arjantin ağır bir ekonomik duraksamadan geçerken dahi Para Kurulunu sorgulatmadı. Kemerlerin daha fazla sıkılmasında ısrarcı oldu. Ve nihayet bugünlerin hazin sokakları, yağmalamalar, rakamlar ötesi daralmış hayatlar. Ödemesi ertelenmiş dış borç yükü.
SERÜVENİMİZ FARKLI
Bizim serüvenimiz çok şükür şu anda bu tablolardan uzak, iyimserlik hakim. Kısa vadede, 11 Eylülün kaderlerimizin farklı çizilmesinde çok önemli bir rol oynadığı mutlaktır. 2001 yılında önemli ekonomik reformlar gerçekleştirdiğimizden belki her şartta dış yardıma ulaşacaktık. Ama rakamın ivedilikle 10 milyara ulaşmasında tabii ki tekrar dünya ve özellikle ABD gündemine oturan jeopolitik önemimiz büyük rol oynadı.
Ayrıca biz bu yıl içinde kurun üstüne oturup basma hatasından (ve başta bankacılık sistemi konusunda olmak üzere, çeşitli yapısal reformları erteleme ısrarından) ağır, çok acı şok ile de olsa vazgeçmek zorunda kaldık. Bu sene başında özellikle kamu bankaları tarafında yaptığımız kimi reformlar devrim niteliğinde.
DEVASA BORÇ YÜKÜ
Ancak bizim de öyle ya da böyle devasa bir borç yükümüz var. Bugünkü olumlu havada ve 10 milyarın rüzgarıyla, bolca rakamlarla da işlediğimiz gibi döndürülmesi daha kolay gözüküyor.
Gözüküyor gözükmesine ama borçları iyi ihtimalle döndürmek ile ödeyebilmek de çok farklı ögeler. Bir ara oturup borcumuzu müzakere etmeli, yeniden yapılandırma ya da daha köklü önlemleri tartışmalıyız.
IMF teknokratlarının o borçları döndürebilmemiz uğruna, büyük faiz dışı fazla hedeflerinde ısrarcı oldukları malum. Ama o faiz dışı fazlaları vermek, o büyük borç yükünü döndürebilmek sağlık, eğitim gibi toplumumuzun geleceğini belirleyenler dahil çeşitli alanlardan fedakarlık edebilmemizle mümkün olabiliyor.
KALKINMA STRATEJİLERİ ÇİZİLMELİ
Bir gün Arjantin kabusları görmememiz için kendimize uzun vade kalkınma stratejileri de çizmemiz lazım. Bunları belirlemek ne IMFe düşer, ne de IMFin ilgisini çeker. Kolay bir iş de elbette değildir. Öyle 60lar usulü kalkınma planları da değil kastım: Nasıl ve nereden büyüyeceğimize karar vermeli, bunun için uzun soluklu stratejiler çizmeli ve başta eğitim olmak üzere tüm boyutlarıyla vazgeçmeden uygulamalıyız.
Turizm ülkesi mi olacağız, sanayi mi, yoksa yabancılar için ucuz emek cenneti mi? Atılım yapmak için karakterimize uygun birşeyler mi bulacağız, biraz oradan, biraz şuradan mı alacağız yoksa girişimci gücümüzün önündeki bürokratik engelleri kaldırmak mı önceliğimiz olacak? Bu ve benzer soruların cevaplarını belirlemeli, toplumsal uzlaşma sağlamalı ve ön plana çıkaracağımız konulardan kısa vadeli gelişmeler sonrası vazgeçmemeliyiz.
Şimdiden mutlu, sağlıklı seneler dileklerimle. | |