|
|
Kemal Derviş mevcut programın başlangıç aşamasında da ulaşabileceğimiz kaynak miktarı tam olarak kesinleşmeden rakam söylemekten kaçınmıştı. Şimdi de aynı disiplini gösterse de, Türkiyeye getirebileceği kaynak miktarının mevcut beklentileri dahi aşabilmesi şaşırtıcı olmamalı. Bu kaynak miktarının açıklanmasıyla birlikte piyasaları yeni bir iyimserlik dalgası sarabilecektir. Kuşkusuz sözü edilecek kredileri alabilmemiz, bizi alışkın olduğumuzdan da zorlu koşullara bağlayabilir. Ancak piyasalar bu koşullara odaklanmadan önce, tüm topluma bir nebze nefes aldıracak bir iyimserlik havasına gireceklerdir. Önemli olan piyasaların hem döviz, hem faiz cephesinde gireceği rahatlamanın ne kadar kalıcı olabileceğidir. Güveni sağlamanın ön koşulunu aylardır vurguluyorum: Siyasi yapıda köklü değişiklikler meydana gelmeden, siyasi partiler ve seçim kanunları değiştirilerek belli kamburlar giderilmeden halk ve kurumların kendi para birimlerine güven duymaları zor. Gerçekçi olmak gerekirse bugüne kadar atılmamış bu adımların önümüzdeki kısa vadeli dönemde hemen gerçekleşeceğini varsaymak saflık olabilir. Siyasi sistem reformları bir yana, ihale yasası gibi hayati reformların bu sonbaharda gerçekleşmesi dahi piyasalara güven verebilir. İhale yasasının, diğer birçok hayati reform adımında yaşanan sürecin aksine, gönülsüzlük belirtisi ayak sürmeler, gerginlikler belirmeden geçmesi dahi önemli bir gelişme olur. Ekonomik istikrarın oluşmasında psikolojik katkı sağlar. Ek kaynak miktarı açıklandığında oluşacak olumlu rüzgarın uzun süreli olabilmesi biraz da geçtiğimiz hafta Meclise sunulan bütçe rakamlarının gerçekçiliğine bağlı. Hükümetin hedefi 2002 bütçe açığını GSMHnın yüzde 16.5inden yüzde 9.6ya çekmek. FAİZ HARCAMALARINDA İNDİRİM Bütçe açığındaki bu fazlanın azalmasının yolu faiz harcamalarında derin bir indirimden geçiyor. Bu yılın yüzde 22sinden 2002de yüzde 15.3e erişmek için diğer faktörlerin yanında piyasa psikolojisinde de önemli bir rahatlama sağlanması şart. Zira hükümet 2002 yılında ortalama borçlanma bedelinin yüzde 71 olmasını beklerken, ortalama borçlanma vadesinin de sekiz aya kadar çıkmasını öngörüyor. Bütçe ön çalışmalarında harcamalar bölümünün faiz dışı kesiminde de yüzde 2.2lik bir kesinti hedefleniyor. Ancak bu kesinti, ne personel harcamalarından ne de yatırımlar alanından gelecek. Harcamalardaki kesintinin aslan parçası bölümü üç sosyal güvenlik kurumuna verilecek transferlerden oluşacak. Bu harcama kesintilerinin daha inanılır hale getirilmesi için hükümetin tam olarak hangi uygulamalarla belirlediği hedeflere ulaşacağını açıklaması şart. VERGİ GELİRLERİNDE %50 HEDEFİ Gelirler tarafına gelelim. yüzde 4lük büyüme ve yüzde 46lık deflatör varsayımları sonrası, vergi gelirlerinde yüzde 50lik bir artış bekleniyor. Her üç varsayım gerçekleşirse, 2001 ve 2002 yıllarında vergi gelirlerinin GSMHya oranı aynı kalmış olacak. Ancak 2002 yılında vergi yükünün GSMHa oranında bir gevşeme olmazsa yüzde 4lük büyümeyi de gerçekleştirmek zor olacaktır. Görüldüğü gibi bütçe rakamlarının özellikle tasarruflar bölümünün hangi somut önlemler ile karşılanacağı kuşku götürüyor. Bunlar daha bir açığa kavuşmadan da IMF ek kaynak rakamını açıklamak istemiyor olmalı. Ek kaynak sonunda verilecek verilmesine ama zamanlaması hala belirsizliğini koruyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||