Home page
Haber Menüsü


 
2000 yılı hatalarına düşmemek için
 
2002’deki iç borç durumumuzun sürdürülebilirliğine dair endişeler azaldı. Mali piyasaların böyle canlandığı günleri özlesek de, 2000 yılında yaşadıklarımızdan da ders çıkarmalıyız.
 
Ozan Korman Tarman
NTV-MSNBC
 
14 Aralık—  Bugünleri özlemiştik. 11 Eylül, Türkiye’nin dünya üzerindeki siyasi ve ekonomik rolünün tekrar vurgulanması açısından bir dönüm noktası oldu. Türkiye’nin alabileceği ek kaynağın 10 milyar doları bulabileceği haberi ise piyasaları ateşleyen kıvılcımdı. Öyle bir rüzgar ki bu doları 1,400,000 sınırına itti; 8 aylık Hazine tahvili faizlerini ise yüzde 70’lere indirdi.

   
 
       
   
MSNBC News Ek kaynak coşkusu, enflasyon hakikatına karşı
MSNBC News İyimserlik rüzgarları öncesi bütçe rakamları
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Yine kendi kendimize fazla bir iyimserlik havasına mı kapıldık? Yoksa ne zamandır ulaşmamız gereken seviyelere geç kalmış bir kavuşma mı bu?
       
İÇ BORÇTA ENDİŞELER AZALDI
       Öncelikle artık 2002’deki iç borç durumumuzun sürdürülebilirliğine dair endişeler azaldı. Şu günlerde tahvillerin ulaştığı yüzde 70-71’lik seviyeler Hazine’nin gelecek seneki ortalama borçlanma hedef yüzdesine eşit. Bu da reel anlamda negatif getiriler sahasına girdiğimizi gösterir. Bu gelişmenin sevimsiz tarafı şu: Piyasalardaki hava biraz olumsuza dönse, negatif reel getiriler bir anda faizlerde sert artışlara ve döviz talebine yol açabilir.
       Bu noktada, Hazine’nin iç borcunun üçte ikisinin devlet bankaları, devletin el koyduğu bankalar ve Merkez Bankası’na ait olduğunu hatırlamakta yarar var. Dolayısıyla, Hazine’nin bu kurumlara yapacağı ödemelerin hangi oranında nakit kullanacağı çok önemli bir veri olacak.
       Devlet ve TMSF bankalarına ana para ve kupon ödemelerinin bir kısmı nakit ile yapılacak, önemli bir bölümü ise 2002 sonrasına yeniden yapılandırılacaktır. Temel senaryo olarak, devlet ve TMSF bankalarına olan borçların ana para bölümünün yüzde 20 ve yüzde 45’lik kısmının nakit olarak ödeneceğini varsayalım. Bu oran kupon ödemelerinde de yüzde 70’e çıksın.
       Bu varsayımlar altında, Türkiye’nin 2002 borçlanma ihtiyacı 34 milyar dolar olur ve yüzde 89’luk bir borç döndürme ihtiyacı doğar. 2002 içi aylık borçlanmamız gereken miktar 3 milyar doların altında olursa, işimiz o denli zor olmayabilir. Kaldı ki, 2001 yılında oldukça olumsuz piyasa koşulları altında dahi Hazine Ocak-Ekim arası yüzde 89’luk borç döndürme oranlarına ulaşmayı başardı.
       Türkiye’nin iç borcunun ağırlıklı oldukça kısa vade olması elbette bir endişe kaynağı. Ancak bu bizim için bir şans da olabilir. Borcumuzun önemli bir bölümü 2002’nin ilk yarısında tekrar döndürülecek ve yeniden fiyatlandırılacak. Eğer bu yeniden fiyatlandırma olumlu piyasa koşulları içinde gerçekleştirilirse, hem borçlanma bedeli aşağı indirilebilir hem de borçlanma vadesi uzatılabilir.
       
IRAK OPERASYONU RİSKİ
       Riskler nedir? Elbette Türkiye’de öncelikle siyaset. Batı liderliğinde Amerika’nın terörle savaş kampanyasının Afganistan ile sınırlı kalmayacağı anlaşılıyor. Ortadoğu’ya doğru yayılabilecek çatışmaların bundan sonraki en olası durağı Irak. Bu bir yandan Türkiye’nin hepimizin dilindeki jeopolitik öneminin kolay kolay unutulmayacağının bir güvencesi.
       Amerika, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlara Türkiye’yi yalnız bırakmamaları konusunda ağırlıklı telkinlerde bulunacaktır. Bu yüzden Türkiye geçtiğimiz bir iki ay başta Arjantin olmak üzere çeşitli gelişmekte olan ülkelerin girdiği krizlerden etkilenmedi. Ancak Türkiye’nin stratejik öneminin farkında olan siyasetçilerimiz, buna güvenerek yapısal reformlar konusunda rehavet frenine basabilirler. Bu çok sakıncalı olur.
       
ENFLASYON VE BÜYÜME
       Diğer önemli riskler enflasyon ve büyümeden gelebilir. Ekonomide en ufak bir dirilme enflasyonu daha da kırbaçlayabilir. Özel sektörün enflasyon beklentilerini kırmak zor olacak. Devletin de gelir arttırıcı önlemlerinin çoğu kamu sektörü zamları olarak yansıyabilir. Hükümetin yüzde 35’lik 2002 enflasyon hedefine ulaşması oldukça zor olabilir.
       Bu doğrultuda, Merkez Bankası’nın geçtiğimiz iki, üç hafta tüm beklentilere karşın faiz indiriminden kaçınması olumluydu. Ancak tahvil faizlerinin bu denli çabuk yüzde 53-yüzde 54 gecelik faiz dengine inmesi önümüzdeki günlerde Merkez Bankası’nın elini daha da zorlayacaktır.
       Mali piyasaların böyle canlandığı günleri özlesek de, 2000 yılında yaşadıklarımızdan da ders çıkarmalıyız. Herkese şimdiden iyi bayramlar.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları