|
22 Aralık Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Refik Baydur, üretmeden tüketmenin, çalışmadan kazanmanın unutulması gerektiğini belirterek, (Devlet malı deniz, yemeyen domuz) sözünü Türk literatüründen atalım ve bir daha da girmesine engel olalım dedi. TİSKin iki gün sürecek 21. Olağan Genel Kurulunun açılışında konuşan Baydur, IMF ile yapılan 17. stand by düzenlemesinin iki ciddi krizden geçtiğini ve giderek artan IMF desteği ile bugün de işlevini sürdürdüğünü kaydetti. Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan da, Avrupa Birliği normlarının sindirilmesi gerektiğini belirterek, iş güvencesi yasa tasarısının muhafazakar bir tasarı olduğunu ifade etti. |
IMF ihtiyaca göre 2003 ve 2004'te de kaynak sağlayacak IMF: Türkiye iyi yolda ilerliyor Derviş: 2002'de hedef istihdam Derviş: Kriz reform fırsatı verdi Özilhan: Olumlu rüzgar yakalandı Özilhan: Krizden çıkış ışığı yandı |
|||
Sendikacılar: Türkiye Arjantin olamaz Bu desteğe dayanan ağır ekonomik ve sosyal yaptırımlarla, devlet yönetiminin, uygulamadaki istikrar ve devamlılığını kaybettiğini, çalışan ve çalıştıran kesimle tüketicilerin moral çöküntüsüne uğradığını anlatan Baydur, Üst üste ekonomimizi vuran iki kriz, İkinci Dünya Savaşındaki yüzde 15.3lük ekonomik küçülmeden sonra en büyük ekonomik daralmayı yaşamamıza neden olmuştur dedi. Baydur, 2001 yılının ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 11.8 oranında küçüldüğünü dile getirerek, uygulamaya konulan programlarda üretim cephesinin, reel sektörün ve toplumsal uzlaşmanın ihmal edildiğini savundu. Dünyada bu tip sorunlarını aşan ülkelerde bu programların üçlü uzlaşmaya ve sosyal tarafların desteğine dayandırıldığını belirten Baydur, Ağır enflasyon şartlarının bertaraf edilmesi, işçi, işveren ve hükümetin, ellerini taşın altına koyarak, işbirliğine gitmesiyle mümkündür diye konuştu. TAMİRİ OLANAKSIZ HATALAR YAPILDI Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere de değinen Refik Baydur, Türkiyenin yıllar içinde ideolojik ve popülist düşüncelerle, AB ile ilişkilerinde sonradan tamiri mümkün olmayan hatalar yaptığını ifade etti. Bunlardan birinin 1975te, ABnin bütün kapıları Türkiye ve Yunanistana açmışken, Türkiyenin o günkü yöneticilerin bu kapıyı elinin tersiyle itmesi, ikincisinin ise, hiçbir garantiye ve tavize dayanmadan imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması olduğunu söyledi. Bugün, ABnin Türkiyenin tam üyeliğinin önüne koyduğu bahanelerden birinin Kıbrıs olduğunu anlatan Refik Baydur, TİSK, hükümetlerimizin uyguladığı siyasi ve askeri Kıbrıs politikasına sonuna kadar destek verecektir. Ancak Kıbrıslı kardeşlerimizin de Türkiyeye yardımcı olması ve içtenlikle yaklaşması gerektiğine inanıyoruz dedi. İŞ GÜVENCESİ REFORMU Ulusal Programın siyasi kriterler bölümünde yer alan iş güvencesinin, AB mevzuatına uyumla bir ilgisi olmadığını savunan Baydur, iş güvencesini içeren bir AB müktesebatının olmadığını ileri sürdü. Akcan: Bakanlık azaltmakla devlet küçülmez Türkiyenin iş güvencesini 158 sayılı ILO sözleşmesini onaylayarak üstlendiğini kaydeden Refik Baydur, iş güvencesinin, Ulusal Programın bir parçası olmadığını savundu. Baydur, şöyle devam etti: ILO normları ile AB normlarının organik ilişkisi olması doğaldır. Ancak olmazsa olmaz şartı değildir. Nitekim bu normu kabul eden AB üyesi devletler azınlıktadır. Kabul eden devletlerde de bizdeki gibi yüksek kıdem ve ihbar tazminatı, check-off gibi zorlamalar yoktur. Bunun yerine esneklik, çıplak ücret ve çalışılan süreye göre ücret uygulamaları vardır. Ulusal Programda yer verilen hak grevi konusuna da değinen Baydur, Hiçbir AB ülkesinde uygulanması bulunmayan bu düzenlemeyi, ülkemizin taahhüt etmesini anlamak mümkün değildir dedi. TASARIYI BAKANLAR KURULUNDA TUTUYORUM Baydur, konuşmasında İş Güvencesi Yasa Tasarısı hakkında, Sayın Bakan, ne kadar kızarsa kızsın, sizlerin desteği ile İş Güvencesi Yasa Tasarısını 1.5 yıldır Bakanlar Kurulunda tutuyorum. Çünkü bunu yanına İş Kanunu gelecek, esnek çalışma modeli gelecek diye konuştu. Okuyan: AB normları sindirilmeli TİSK Genel Kurulunda konuşan Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan da, Türkiyenin bugün, mutlak bir değişime ihtiyacı bulunduğunu ifade ederek, başta siyasiler olmak üzere sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve herkesin kendisini sorgulaması gerektiğini söyledi. Sorunların aşılabilmesi için işçi, işveren ve hükümet arasındaki diyaloğun daha ileriye götürülmesi gerektiğine dikkati çeken Okuyan, herkesin bu yönde çaba sarfetmesini istedi. YENİ BAŞKAN BELİRLENECEK Bu arada, iki gün sürecek TİSK Genel Kurulunda, yeni yönetim de belirlenecek. Genel Kurulda, Başkanlık için 12 yıldır bu görevi sürdüren Refik Baydur ile Türkiye Metal Sanayici İşverenleri Sendikası (MESS) Başkanı Tuğrul Kutadgobilik yarışacak. Tekstil İşverenleri Sendikası Genel Başkanı, eski TİSK Başkanı Halit Narinin veya bu sendikadan başka bir kişinin de TİSK Başkanlığı için 3. aday olabileceği belirtiliyor. MESS Başkanı Tuğrul Kutadgobilikin, işadamları Rahmi Koç ve Sakıp Sabancı tarafından desteklendiği ileri sürülürken, aynı zamanda 49 delegeye sahip MESSin Başkanı olmasının da kendisine avantaj sağladığı ifade ediliyor. Halen TİSK Başkanlığı görevini sürdüren Refik Baydurun ise deneyimli olması ve MESS ile Tekstil İşverenleri Sendikası dışındaki diğer işveren sendikaları tarafından desteklenmesinin başkanlık şansını yeniden artırabileceği kaydediliyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||