Home page
Haber Menüsü


Derviş: Her şeyi siyasi mucizeye bağlamayın
İzmir’de işadamlarının ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa ilişkin eleştirilerine yanıt veren uzun bir konuşma yapan Devlet Bakanı Kemal Derviş, her şeyi siyasal mucizeye bağlamamak gerektiğini vurguladı.
İzmir
NTV
    10 Eylül—  Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye’de ekonomik ve siyasal güveni birbirinden ayırmanın olanaklı olmadığını söyledi. Derviş, her şeyi siyasal mucizeye bağlamamak gerektiğini vurguladı.  

   
 
       
   
MSNBC News TÜSİAD: Yolsuzluk zirveye çıktı
MSNBC News Derviş: 2002'de büyüme %4 olacak
MSNBC News Derviş: Önümüzü görebiliyoruz
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  İzmir’de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sanayi Odaları Konseyi Toplantısı’na katılan, Devlet Bakanı Kemal Derviş, “Her şeyi siyasal mucizeye bağlamamak gerekir. Bağımsız kurumlar güçlenirse belirli bir siyasal istikrara kavuşmamız olanaklı görünüyor. Toplumsal dayanışmayı sağlayabilmek için suçlama ve suçlanma psikozunu aşmamız gerekiyor. Herkes dürüstlük konusunda taviz vermemeli ve suç işleyenle, hata yapan insan ayrılmalı” diye konuştu.
       Derviş, ekonomik güvenle siyasal güveni birbirinden ayırmanın doğru olmadığını ve uzun vadeli perspektif içinde siyasal güven, toplumsal güven ile ekonomik ve finansal güvenin birlikte olduğunu savundu.
       Türkiye’de parçalanmış bir siyasal yapının varolduğuna dikkat çeken Derviş, parçalanmanın giderek artacağınına ilişkin verilerin de görüldüğünü de ifade ederek, parçalanmış bir ekonomik yapıya karşın bir toplumda isitikrarı sağlamanın da olanaklı olduğunu belirtti.
Çolakoğlu: Sorun tamamen siyasi
Yolsuzluklar olmuştur. Bazen bu yolsuzluklara göz de yumulmuştur. Toplumda zor durumda olan, daha dar gelirli kesim, özellikle buna büyük tepki duyuyor. İmzasız mektuplarla soruşturmalar açılıyor. Bunun mutlaka önüne geçilmeli. Toplumsal dayanışma için de bu psikoz aşılmalı
KEMAL DERVIŞ
Devlet Bakanı
       Derviş, “Türkiye’de bazı sivil toplum örgütleri, bürakrasideki üst yönetim ve bağımsız kurumlar yerine oturursa siyasal yelpazedeki toparlanma belli bir toplumsal istikrara kavuşabilir” görüşünü savundu.
       Devlet Bakanı Derviş, toplumun suçlama ve suçlanma psikozu içinde olduğunu ileri sürerek, “Yolsuzluklar olmuştur. Bazen bu yolsuzluklara göz de yumulmuştur. Toplumda zor durumda olan, daha dar gelirli kesim, özellikle buna büyük tepki duyuyor. İmzasız mektuplarla soruşturmalar açılıyor. Bunun mutlaka önüne geçilmeli. Toplumsal dayanışma için de bu psikoz aşılmalı” dedi.
       
“SIKI MALİYE POLİTİKASINA DEVAM”
       Derviş, Türkiye’nin sıkı maliye politikalarından taviz vermeden borcunu döndürmeye devam edeceğini açıkladı. Dalgalı kur rejiminden vazgeçilmeyeceğini vurgulayan Derviş, 1-2 yıl içinde güçlü güven ortamı oluşması halinde, bant sistemine geçilebileceğini söyledi.
       Sıkı maliye politikası çerçevesinden çıkılmadan reel sektörü rahatlatabilecek 1-2 uygulamanın bu hafta içinde gelebileceğini kaydeden Derviş, bunların bazı yüksek oranlı vergilerde indirim ve kamu harcamalarında artış olabileceğini ifade etti.
       
GÜMRÜK BİRLİĞİ, ASYA VE RUSYA KRİZİ
       Devlet Bakanı Derviş, Türk ekonomisinin ekonomik kriz sürecine Şubat ve Kasım aylarından çok önce girdiğini öne sürerek, ülke ekonomisinin bu sıkıntılı sürece 1990’lı yıllarda başladığını söyledi. Derviş, “Zorluklar sadece Şubat’ta başlamadı, Kasım vardı ama daha da önce Türk ekonomisi zor duruma girmeye başlamıştı” diye konuştu.
       Derviş, 1990’lı yılların Türk ekonomisi için başarılı yıllar olmadığını söyleyerek, bunun aksine 1980’li yıllarda büyük ölçüde başarılı çalışmaların yapıldığını söyledi. Bakan Derviş, şunları kaydetti:
       “1980’li yıllarda aslında büyük ölçüde başarılı olundu, önemli yapısal değişikliklere gidildi. Türkiye ihracat yapan ülke olmuştur, sanayileşme aşamasında önemli adımlar atıldı. Fakat 90’lı yıllarda aslında bizi çıkmaza götüren bir süreç başladı. Özellikle 1997’den itibaren daha büyük zorluklarla karşılaşmaya başladık. 90’lı yıllarda kamu açıkları borçlanma yoluyla kapatıldı. Borçlanmayla kamu dengesini sürdürme eğilimi devam etti. 90’lı yılların başında Türkiye’nin iç borç rezervi hiç yoktu. Bir ölçüde dış borç sorunu vardı, bu da çok önemli değildi. Hükümetler bunu keşfedince (açık verebiliriz açıkları da borçlanmayla kapatırız ve işimize devam ederiz) diye ekonomi projelerini sürdürdüler. Borç alabilmek için yüksek faiz uygulaması başladı, enflasyon daha yükseldi. Yüksek enflasyon, yüksek borç, yüksek faiz ve birazcık ucuz dövizle sarmala dönüştü. 1997 ve 1998 yıllarında dış etkenlerle sorunlar büyüdü.”
       
SANAL CENNET
       Derviş, 1996 yılında AB ile yapılan Gümrük Birliği anlaşmasına da değinerek, bunun AB üyeliği yolunda önemli bir adım olduğunu kaydetti. Derviş, gümrük duvarlarının sıfırlanması ve ucuz döviz ortamında ithalatın önemli ölçüde arttığını ifade ederek, bu ortamda Türk sanayinin gücünün de zayıfladığını anlattı.
       Derviş, 2000 yılında kur çapası nedeniyle döviz fiyatlarının daha da ucuzladığını kaydederek, “Bununla beraber adeta ‘sanal bir cennet’ içine girildi bir kaç ay için” diye konuştu.
       Derviş konuşmasında bir ülkede ekonominin ve ülkenin geleceği açısından üretimden, yatırımdan, ihracattan daha önemli konunun eğitim olduğuna işaret ederek, yeni öğretim döneminde öğrencilere ve ailelerine de başarılar diledi.1980’li yıllar başarılı geçtiğini ancak, 1990’li yıllarda ülkeyi çıkmaza götüren bir süreç başladığını belirten Kemal Derviş, Gümrük Birliği, Asya ve Rusya krizinin özel sektörü zor duruma soktuğunu ifade etti.
       Derviş, “Şubat ayındaki ve 2000’deki kuru büyümemiz için gerekli bir kur olarak görürsek bugünkü hesaplarda yanlış yaparız. Program çalışmasında 2001 kaynak dengesini belirlemek gerekti. Kaynak dengesindeki ilk hedef 12 katrilyonluk faiz dışı fazla verilmesiydi. İkinci olarak 18 katrilyonluk bir dış kaynak sağlandı. Dört ay içinde finans sektörü büyük ölçüde rehabilite oldu” diye konuştu.
       
“KAMU BANKALARI BAĞIMSIZ ÇALIŞIYOR”
       Bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmede de bulunan Bakan Kemal Derviş, “Bankaları batıranları değil, vatandaşın mevduatını kurtardık. Kamu bankaları ya bağımsız olacak, ya da çalışmayacak. Kamu bankaları yönetimi artık bağımsız olarak çalışıyor. Özel bankalarda da çok büyük değişiklikler oldu. Piyasa ekonomisi sağlam bir bankacılık sistemi olmadan çalışamaz. Finans sistemi 5-6 ay öncesine göre çok daha sağlıklı hale geldi” dedi.
       
“SERBEST KUR DENGELENİYOR”
       Derviş, iyi işleyen serbest kurlarda çok büyük iniş-çıkışlar olmayacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
       “Serbest kurun istikrara kavuşması, piyasanın kendisinin istikrara kavuşmasına bağlı, Merkez Bankası müdahalelerine değil. Serbest kurun kendiliğinden dengelendiğini görüyoruz. Normal olarak olaylar seyretmeye devam ederse çok önemli iniş-çıkışlar olmayacaktır. Uzun vadede dalgalı kur en iyi sistemdi anlamına gelmez ancak, şu anda başka seçeneğimiz yok. Herhangi bir kur hedefi gösterirsek büyük bir tehlikeye gireriz. Serbest kurdan başka çaremiz yok. Sabit kurdan, serbest kura geçiş hiç bir ülkede kolay olmamıştır” diye konuştu.
       
“BİLANÇOLAR İÇİN YÜKSEK KUR ZARARLI”
       Ekonomi güçlenirse TL’nin daha az değer kaybedeceğini vurgulayan Derviş, “Daha dengeli bir duruma geldik, bu da önemli ve olumlu bir gelişme. Reel sektör için ucuz döviz politikası, pahalı döviz politikasından çok daha zararlıdır. Ancak, bilançolar için kurun yükselmesi zararlıdır. Bankaların açık pozisyonları minimuma indi” dedi.
       
MALİYE POLİTİKASINDAN VAZGEÇMEK YOK
       Bakan Derviş, “Güçlü bir maliye politikasından vazgeçme lüksümüz pek yok” derken, yeniden kaynak dengesini tesis etmenin önkoşulunun güçlü maliye politikası olduğunu vurguladı.
       Maliye politikası konusunda gösterilen kararlılığın Türkiye’nin başarısı açısından çok önemli olduğunu dile getiren Derviş, “Güçlü maliye politikasından vazgeçme lüksümüz pek yok. Mali politikada bir gevşeme olanağı görmüyoruz. Çünkü aksi halde o mesajı verirsek faiz yükselir ve borç oranı yeniden gündeme gelir. Dolayısıyla güçlü bir mali politikaya devam etmemiz gerekecek. Güçlü mali politikadan ciddi bir sapma mümkün değil” dedi.
       Derviş, herhangi bir sapma olması halinde farklı bir stratejiye gidileceğini ifade ederek, bu durumun ticari kredileri tehlikeye sokacağı ve güven ortamını riske edeceği gerekçesiyle tavsiye etmediğini kaydetti.
       
VERGİLERDE AYARLAMA GELEBİLİR
       Bakan Derviş, güçlü maliye politikası kapsamında düzenlemeler yapılabileceğini ifade ederken, bazı vergilerde ayarlamaların düşünülebileceğini, kamu yatırımlarında artışlar olabileceğini kaydetti.
       Derviş, “Mali politikayı tehlikeye sokmadan neler yapılabilir, bu yönde çalışmamız lazım. Çalışmalar da bu yönde sürüyor. Ufak da olsa yararlı birkaç müjde bu hafta size gelir” diye konuştu. Derviş, reel sektöre yardım edecek bazı düzenlemelerin tartışıldığını ve bunun Bakanlar Kurulu’na getirileceğini de kaydetti.
       Bakan Derviş, Şubat ayındaki kur politikalarının reel sektör için yararlı olduğunu düşünmemek, kur politikalarını doğru değerlendirmek gerektiğini söyledi.
       Derviş, Şubat ayında Türkiye’de uygulanan döviz kuru politikasının reel sektör için ve Türkiye’nin büyümesi için gerekli olarak değerlendirmesini yanlış bulduğunu ifade ederek, “Şubat ayındaki kur politikasını gerekli görürsek, bugünkü hesaplarda yanlış yaparız” dedi.
       Kamu bankalarının bugün herşeyi doğru yaptığını iddia etmediğini ifade eden Derviş, ancak eski düzenin devam etmediğine işaret etti. Kamu ve özel sektör bankalarının işleyişinde önemli adımlar atıldığını vurgulayan Derviş, tüm bu düzenlemelerin ve yeniden yapılanmaların ise kolay gerçekleşmediğini söyledi.
Dalgalı kur, Marmara Denizi’nde büyük bir lodosun dalgası değil, hafif bir yaz poyrazının dalgası gibi olmalıdır.
KEMAL DERVIŞ
Devlet Bakanı
       “Finans sektörü çok iyi, büyük bir rahatlık içinde demiyorum” diyen Derviş, ancak 5-6 ay öncesine kadar daha sağlıklı ve sağlam bir finans sektörüne taşınıldığını anlattı. Derviş, piyasa ekonomisinin sağlam bankalara sahip olunmadan çalışmasının mümkün olmadığını kaydetti.
       
DALGALANMA MAKUL
       Kemal Derviş, “dalgalı kur” tanımı yerine “serbest kur” tanımını kullanmak istediğini belirterek, sağlıklı işleyen serbest kur rejiminde de dalgaların makul olduğunu söyledi.
       “Dalgalı kur, Marmara Denizi’nde büyük bir lodosun dalgası değil, hafif bir yaz poyrazının dalgası gibi olmalıdır” diyen Derviş, iyi işleyen serbest kurlarda böyle gerçekleştiğini, çok büyük iniş ve çıkışların yaşanmadığını kaydetti.
       
KENDİLİĞİNDEN İSTİKRAR OLACAK
       “Merkez Bankası ne kadar müdahale yaparsa o kadar az dalgalanır ve dolar o kadar az yükselir” görüşünün hakim olduğuna değinen Derviş, şunları söyledi:
       “Oysa pratikte bu böyle olmaz. Serbest kurun istikrara kavuşması piyasanın kendi kendine istikrara kavuşmasına bağlı. Merkez Bankası Ağustos ayından bu yana kurdan çekildi ve kur serbest oluşuyor. Bundan sonra çok iniş çıkışlar olmayacak, kur kendiliğinden istikrara kavuşacak. Şu anda başka seçeneğimiz yok. Merkez Bankası şu kurda ısrar edeceğim derse büyük tehlike olur, güven kaybolur. Serbest kur devam edecek bu kesin. Ancak çok aşırı spekülatif birşey olursa 1-2 gün için Merkez Bankası piyasaya girebilir. Serbest kur rejimi Türkiye’de işleyebilir, Türkiye’ye zararlı bir rejim değildir. Piyasalar da bu rejimle işlemeye başladı. Hepimiz bunu en iyi şekilde nasıl işleteceğiz diye uğraşmalıyız.”
       Pahalı kurun reel sektörün yardımcısı olduğunu dile getiren Devlet Bakanı, “Reel sektörü en çok rahatsız edecek kur ucuz kurdur” dedi.
       Türkiye’de üretimi zedeleyen bir unsurun da ucuz döviz politikası olduğunu belirten Derviş, pahalı dövizin reel sektörü teşvik eden bir unsur olduğunu kaydetti.
       
KAYNAK DENGESİ SAĞLANDI
       Bu arada, Derviş, İzmir Hilton’da sanayicilerle buluşması ardından yaptığı konuşmada da, ekonomik program için dış kredi desteğinin sağlandığı 15 Mayıs’tan bu yana geçen yaklaşık 4 aylık süre içinde 3 temel konuda iyileşme sağlandığını söyledi. Derviş, şöyle konuştu:
       “Bunlardan ilki, kaynak dengesinin yeniden tesis edilmesidir. Makro ekonomik denge yeniden kurulmuştur. Mart’taki aşırı panik havası ortadan kalkmıştır.
       Kaydedilen 2. önemli gelişme ise bankacılık ve finans sektörünün büyük ölçüde rehabilite edilmesidir. Kamu bankaları artık bir düzen içinde yapılanıyor. Şunu unutmamalıyız ki, Şubat bunalımının önemli bir nedeni, kamu bankalarındaki açıklardı.
       Kamu bankalarında 20 katrilyon liraya varan görev zararları birikti. Kamu bankaları siyasilerin bir telefonla kredi ayarladığı yerler olmaktan çıkarılmalıydı. Kamu bankalarının yanı sıra özel bankalarda da değişiklikler olmuştur.”
       
BANKA SAHİPLERİ KURTARILAMAZ
       Devlet Bakanı Derviş, özel bankalarda da ciddi değişiklikler olduğunu belirterek yaşayabilecek bankaların güçlendirildiğini, yaşayamayacak bankaların fona alındığını söyledi.
       Derviş, özel sektör bankacılığına yönelik yapılan işlemler arasında birşeyin altını çizmek istediğini söyleyerek, şöyle devam etti:
       “Banka sahipleri kurtarılmadı, kurtarılamaz, devlet ve hükümet bankalarda mevduatı olan halkı korumak zorundaydı. Bu mevduata devletin kesin güvencesi var. Ama bankasını batıran veya bankasını karlı şekilde işletemeyen banka sahibinin bundan bir yarar sağlaması çok haksız olurdu. Bu ayrımı yapmak lazım. (Bankalar kurtarıldı) deniyor, kurtarılan bankadaki mevduatı olan vatandaştır. Bu devletin kesin teminatıdır, devam ediyor ve başka bir seçenek yok.”
       
KÜÇÜLME SONBAHARDA SONA ERECEK
       Derviş, toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlarken de, programın işleyişi kapsamında küçülmenin sonbaharda sona ereceğini öngördü.
       Krizden çıkış için öngörülen takvimin sorulması üzerine Derviş, Mayıs ayı sonunda kendisinin çok iyimser olmasına karşın Haziran ve Temmuz aylarında bazı gelişmelerin olduğunu söyledi. Ancak ekonomideki küçülmenin yakında ortadan kalkacağını belirten Derviş, şunları kaydetti:
       “Temelde program işleyişi çerçevesinde küçülmenin bu sonbaharda sona ereceği düşüncesindeyim. Sonbaharda büyümeye geçeceğimizi tahmin ediyorum. Krizden çıkmak, istikrara kavuşmak bence mümkün ve ona yakınız, büyük paniğe gerek yok. Tabii biz yalnızca krizden çıkmayı değil aynı zamanda büyümeyi de yakalamak istiyoruz. Krizden çıkışta en zorlu günleri arkada bıraktık.”
       İhracattaki gelişmeye değinen Kemal Derviş, ihracatın yüzde 13 civarında artmasının sevindirici bir durum olduğunu dile getirerek Türkiye için ihracatın büyük önem taşıdığının altını çizdi. Eximbank’a bir miktar kaynak aktarıldığını vurgulayan Derviş, bugün bu konuda yaşanan sıkıntının Eximbank’tan değil aracı bankalardan kaynaklandığını söyledi.
       Uygulanmakta olan programın önemi üzerinde duran Derviş, “Bugün artık geri adım atmayı düşünmemelidir. Belli bir yola girdik bu yolda ilerlememiz lazım. Tarih içinde belli bir noktaya gelindi”dedi. Uzun vadede bakıldığında Türkiye’ye güvenmek gerektiğini dile getiren Derviş, herkesin artık orta ve uzun vadede Türkiye’nin potansiyeline inandığını vurguladı. Derviş, “Toparlanabilirsek, bu bunalımı atlatabilirsek dünyanın en hızlı kalkınan ülkelerinden biri olabiliriz. Türkiye’nin elinde ne kadar önemli kozlar olduğunu bilmeliyiz” diye konuştu.
       Bakan Derviş, ekonomideki genel faiz oranının ne zaman düşeceği konusundaki soruyu yanıtlarken, enflasyon ve kurda daha istikrarlı ortamın yaratılmasına bağlı olarak faizlerin de mutlaka ineceğini ifade etti.
YENİ VERGİ DÜŞÜNÜLMÜYOR
       Bir konuğun önümüzdeki yıl için yeni vergi düşünülüp düşünülmediğini sorması üzerine, “Gelecek sene için yeni vergi düşünülmüyor. Vergi konusunda beklenmedik olağanüstü bir durumla karşı karşıya kalmayacaksınız” dedi.
       AB üyesi ülkelerin önümüzdeki yıl euro para sistemine geçeceği belirtilerek bu konuyu değerlendirmesi istenince Kemal Derviş, bunun tarihsel bir olay olduğunu vurgulayarak bu durumun çağdaş dünyanın değiştiğini ve küreselleşmenin ne kadar güçlü bir olgu olduğunu gösterdiğini söyledi. Derviş, “İlerde Avrupa’yla bütünleşme sürecinde başarılı olabilirsek o zaman para birimine katılmamız doğal olacak” dedi. Bakan Derviş, Türk lirasına gönüllü olarak itibar kazandırılmasının önemi üzerinde de durdu. Derviş, “Aslında ekonomi gerçekten dengesini bulursa herşeyde döviz kullanmak sakıncalı ama kimseyi de suçlamamak lazım” diye konuştu.
       
AKKAN: KÜÇÜLME YÜZDE 20
       Diğer yandan, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Atıl Akkan, ekonomideki daralmanın yüzde11.6 değil, yüzde 20 olduğunu iddia etti.
       Akkan, Konsey toplantısındaki konuşmasında, “Yüzde 11.6 ekonomi küçüldü deniliyor. Ama doğrusu 11.6 değil, yüzde 20 küçülme olmuştur. Türkiye’nin eksi yüzde 20 büyümeyle hiçbir yere varamayacağı ortadadır. Bize yüzde 8, yüzde 10’luk büyümeler lazım. Bunun için kamu maliyesinin derlenip toparlanması gerekmektedir” dedi.
       Halk Bankası’nın KOBİ bankası haline gelmesi gerektiğini dile getiren Atıl Akkan, şöyle konuştu: “KOBİ’lere dönük çalışmalar yapmazsanız Ekim ve Kasım ayında bir o kadar daha KOBİ kapanacak. KOBİ’lerin yok olması demek üretimin yok olması demektir. Vakit geçirmeden KOBİ’lerin sorunları ortadan kaldırılmalıdır. Türkiye’nin bel kemiği KOBİ’lerdir. Onun için KOBİ’lere önem verilmelidir.”
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları