|
Derviş, önümüzdeki dönem için Türkiyede krize yakalanma korkusu bulunmadığını söyledi. Bence kriz atlatıldı. Birçok bakımdan atlattık gibi. Mart-Nisan ayındaki kaygılar yok. Hazine borcu döndürebilir mi? endişesi vardı. Bal gibi atlattık. Mecbur kaldığı kadar borçlanabildi. Önümüzü görüyoruz, panik durumunda değiliz. Borç dönecek, burada bir sorun yok. Finans krizini atlattık diyebiliriz diye konuşan Devlet Bakanı Derviş, şöyle devam etti: Ama Türkiye uzun dönemde hızlı, sağlıklı büyüme dönemine girdi mi? Hayır girmedi. Bunun için çok daha çalışmamız lazım. Çok önemli tarımsal sorunlar var. Enerjide çok ciddi sorunlar var. Sanayide dönüşüm yapmamız gerek. Sanayide merdivenleri yukarıya doğru yürümemiz lazım. Hem politik hem de ekonomik istikrar için de, kendine güvenen bir yapıya gidilmeli. Bunun için, toplumun çok büyük çabaları gerekiyor. Yapısal sorunları halletmemiz gerekir EK VERGİ KONUSU ATO Başkanı Sinan Aygünün, 2002 yılında ek vergi var mı sorusuna karşılık Derviş, 2002 yılında vergide oran olarak bazı zorluklar yaşanabilir. Gerçekten verginin yüksek olduğu alanlar var. Ve dar bir kesimden alınıyor. Bunun tabana yayılması lazım yanıtını verdi. DALGALI KURDAN BAŞKA ÇARE YOK Devlet Bakanı Kemal Derviş, Ankara Ticaret Odasına yaptığı ziyaret sonrasında, Başkan Sinan Aygün ile birlikte yaptığı basın toplantısında, dalgalı kurdan yana olmadığını ancak bu kur rejiminden başka çare olmadığını da ifade etti. Derviş, Ben de dalgalı kurdan yana değilim, ancak şu anda serbest kurdan başka bir kur rejimi uygulamak mümkün değil. Dalgalı kurdan başka çare yok, ama bu dalgalı kurun fazla dalgalanmaması için çalışmamız lazım. Bizi rahatsız eden dalgalanma, kurun kendisi değil. Benim gönlümde yatan enflasyonu yendikten sonra Türk Lirasını Euroya eşitlemek dedi Türkiyede Türk Lirasının kullanımını desteklediğini ancak döviz tevdiat hesabı gibi vatandaşa tanınan haklardan dönüşün sözkonusu olmayacağını ifade eden Derviş, Bu kur aslında reel sektöre yardım eden bir kurdur. Fazla dalgalanma zararlı, kimse önününü göremiyor. Ama rekabeti sağlayan bir kur reel sektör için yararlı dedi. Derviş, Enflasyonu mutlaka yenmemiz gerekiyor ve paradan altı sıfır atmayı özlüyoruz dedi. Merkez Bankasının bu yönde bir çalışması olduğunu kaydeden Derviş, Enflasyonu yendiğimiz anda 6 sıfır atmak mümkün olur diye konuştu. İHRACATTA YÜZDE 15 ARTIŞ BEKLİYOR Derviş, ihracatın yüzde 15 civarında artacağını ümit ettiğini bildirdi. Derviş, Ağustos ayında ihracatın yüzde 21 oranında arttığını hatırlatarak, şu anda dünyada bu oranda ihracatı artıran ülke olmadığını söyledi. Bu tür ağır bunalımlardan kısa süre içinde çıkmanın zor olduğunu ifade eden Derviş, Nisan ve Mart aylarının verimli geçtiğini ancak daha sonra çeşitli nedenlerle iki-üç ay kaybedildiğini belirtti. Derviş, dünya ekonomisinin duraklama sürecinde olduğunu hatırlatarak, ABDnin son 10 yıldaki en yavaş büyümeyi yaşadığını, Japonyanın eksi büyümede olduğunu söyledi. Krizden çıkmak için en önemli şeyin ihracat olduğunu belirten Derviş, bunu başarmanın da kolay olmadığını ifade etti. Halk Bankasına erken ifta ile bir miktar para aktardıklarını ve buna devam edeceklerini anlatan Derviş, enflasyonun temel nedeninin olmayan kaynağı dağıtmak olduğunu, geçmişte Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Emlak Bankasının büyük borçlar altına girdiklerini ve bu borcun çığ gibi büyüdüğünü hatırlattı. HIRSIZ BANKACI KİM? Zararın krizin temel nedenlerinden biri olduğunu vurgulayan Derviş, Halk Bankasının borçlarını tasfiye ettikçe yeniden kredi vermeye, küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) destek vermeye devam edeceğini bildirdi. Türkiyede aşırı yasal sorunlar bulunduğunu belirten Derviş, şunları kaydetti: Türkiyede doğru karar veren ile hırsız olan bankacıyı ayırmakta güçlük çekiyoruz. Yüz karardan beşinde yanlış yapan ile bankayı kendi çıkarları için kullananı ayırmak gerekiyor. Kamu bankaları da aşırı hata yapmaktan korkuyor. Buna aşırı korku diyebiliriz. Bir şirketin işini değil de, genel olarak yaklaşımını ortaya koymak lazım. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulunun bunu hemen yapması kolay değil. TÜRK LİRASININ İTİBARI KAMPANYASI Yalnızca paranın itibarının değil, işlevinin de yenilenmesi gerektiğini belirten Derviş, Türk Lirasının İtibarını Koruma Kampanyasına destek verdiğini, ancak uluslararası ekonomide dövizin de işlevinin bulunduğunu hatırlattı. Derviş, Türkiye içinde olan Türk vatandaşlarının Türk Lirası kullanmasında yarar bulunduğunu ifade ederek, yabancı para yasaklanmamalı dedi. Derviş, Hazinenin dövize endeksli borçlanırken Türk Lirasına güvendiğini de ifade etti. Kurun olması gerektiğinden daha yüksek seviyede bulunduğunu hatırlatan Derviş, belirli bir düzeyde olmasının ülkenin rekabeti açısından önemli olduğunu söyledi. Derviş, Türk Lirası cinsinden mevduatın, döviz cinsinden mevduattan daha yüksek olmasının daha iyi olacağını belirterek, ekonominin daha güçlü hale gelmesiyle, Türk Lirasının değerinin daha iyi korunacağını da kaydetti. Derviş özetle ne dedi? Para, ekonominin bir bakıma aynası. Ekonomi güçlü olursa para da güçlü oluyor. 30 yıllık enflasyon sonunda Türk Lirası bu hale geldi. Öncelikle 6 aydır uygulanan ekonomik programı gözden geçirmek ve önümüzdeki 6 ayı hesaplamak, görmek gerekiyor. Sivil toplum hareketleri ve özel sektör öncülerinin ekonomiyle çok yakından ilgilenmesi ve bunları kendi aralarında ve hükümetle tartışmasının son derece yararlı oluyor. Sağlıklı bir demokrasinin de temeli. Demokrasi sadece 4 yılda bir 5 yılda bir oy verip parlamentoya vekil göndermek değil, gerçekten tüm vatandaşların kendi ülkenin sorunlarıyla kendilerini ilgilendiren sorunları ile uğraşmaları, tartışmaları demokratik bilinci ilgisi bence çok yararlı ve yapıcı bir yaklaşım. Sizin bu konudaki çalımalarınızı sanıyorum çok takdir topluyor. Sorunlara çözüm bulmak, herhangi tek bir kişiyi veya ufak bir grubu çok aştı. Toplum sorunlarına kendisi çare bulacak, kendisi ileriye doğru yürüyecek. Bunu tek kişiden veya birkaç kişiden beklemek gerçekçi değil, demokratik de değil. Demokratik bir yaklaşım da değil. Bu sorunlara güçlü bir şekilde sivil toplum örgütü olark eğilmeniz bence çok doğru. AFGANİSTAN-BRUNDİ ÖRNEĞİ Güçlü, güven veren bir para ile birlikte ekonomi de güçlenir. Tabii hesap birimini çok da ciddiye almamak gerekiyor. Mesela İtalyan lireti. 1 Alman markı söz gelişi 200 İtalyan Lireti ise italyan lireti 500 alman markı ise o illa da Almanyanın İtalyaya göre 500 kere daha fakir olduğu veya İtalyanın 500 kere daha iyi olduğu anlamına gelmez. Biz Allaha şükür herşeye rağmen Türkiye olarak, Afganistandan, Brundiden falan çok daha iyi durumdayız. Fakat paranın bu kadar hesap birimi olarak 30 yıllık enflasyonun suçu var. 30 yıllık bir enflasyon sonunda paramız bu hale gelmiştir. Programın her aşamasında ve her fırsatta, Türkiyenin artık geçmişteki enflasyon oranları ile yaşamaya devam edemeyeceğini ve etmemesi gerektiğini söylüyorum. Bunun zararları büyüktür, çeşitli zararları vardır, sosyal adalet açısından çok önemli zararları vardır. Çünkü enflasyona karşı herzaman zengin daha iyi korunur, yoksul kesim daha az korunur. Onun için enflasyonu mutlaka yenmemiz gerekiyor ve enflasyonu yenmemizle birlikte, bu para işini de halletmemiz lazım. Hatta hepimiz sanıyorum bu 6 sıfırı atma gününü özlüyoruz. Merkez Bankası bunun hazırlığını yapıyor. Ancak bu 6 sıfırı atma operasyonu, enflasyonun gerçekten yenildiği anda olması gerekir ki, ondan sonra bu süreci artık yendik bir daha bu hale düşmeyeceğiz güveni gelsin insanlara. Yani çok fazla erken yapılırsa, o zaman bir yerde bunun faydası azalmış olur. Ama bence gerçekten çok da uzak olmayan bir gelecekte bu sıfırı atmamız lazım. FİKSLERSEK HÜCUM OLUR Serbest kur dışında, belli bir kuru şu anda fiks 1 milyon 300 bin lira olsun dersek, bir sene böyle devam edecek dersek, büyük tehlikeye gireriz. Çünkü bir yerde bu paraya karşı hücüm olur. Merkez Bankası ve bugünkü ekonomik durumla bunu savunma durumunda değiliz. Merkez Bankası kur bir milyon 250 bin lira der, ondan sonraki aylarda ne olacak tam belli değil. Bir takım zor durumlar olabilir, birden bir spekülasyon olabilir. Birşey olabilir. O anda 7 milyar dolar daha veremeyiz. O Şubatı bir daha yaşayamayız. O yüzden serbest kurda devam etmemiz lazım. Ama bu serbest kurun da fazla dalgalanmamasını sağlamamız lazım. Yapay tedbirlerle değil, hakiki tedbirlerle Döviz piyasası çok sığ deniyor. Ancak bu doğru değil. Ama dışarıda da işlem var. Dolayısıyla o kadar da sığ değil. Biliyorsunuz Şubatta yaşanan olayı. Bir günde 7 milyar dolar gitti kuru tutalım diye. Bu lüksümüz yok şu anda. Merkez Bankası ya yine sözünden dönecek veya 10 milyar doları verecek. UCUZDU İTHALAT PATLADI Kurun belli bir düzeyde olması, dövizin ucuz olmaması gerekiyor. Geçen sene çok ucuzdu ithalat patlamasına yolaçtı. Mesela bir milyon 300 bin-bir milyon 400 bin lira arasında tutabilsek kuru, fazla bir dalgalanma olmasa, Türkiye müthiş üretim yapabilir. Dolayısıyla bu kur üretime ihracata yardım eden bir kur. İhracat konusunda, Asya krizinden sonra Asyadaki bize rakip olan ülkeler rekabet gücünü çok artırdı. Tayland, Kore, Rusya parasıyla karşılaştırdığınızda, 1998 yılından buyana mallarını çok daha rekabet edebilir hale getirdiler. Onları da dikkate almamız lazım. Rekabeti sağlayan, dövizi fazla ucuz kılmayan bir kur, aslında reel sektör için çok daha yararlı bir kur. Kurda belli bir istikrar, rekabet gücü, üretime ihracata turizme dayalı bir büyümenin başlaması için bir ön koşuldu. Ve sanıyorum bu noktayı da yakalamak üzereyiz. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||