| | | |
CHRİS O’DONNELL (PETER GARRETT)
|
|
| Chris O'Donnell
| | 
Döneminin en parlak yeteneklerinden biri olarak aksiyon, macera filmlerinden, romantik dramlara ve komediye uzanan geniş bir yelpazede farklı tarzlarda filmlerde rol aldı. O’Donnell sinema kariyerine Men Don’t Leave filminde Jessica Lange’ın asi oğlu Paul Brickman’ı canlandırarak eleştirmenlerden tam not alan rolüyle başladı. Bunun hemen ardından kariyerine, Jon Avnet’ın Oscar’a aday gösterilen Fried Green Tomatoes’unda küçük ama akıllarda kalıcı bir rolle devam etti. 1993’te O’Donnell, Al Pacino ile birlikte kamera karşısına geçtiği, bir çok oskar ve ödül alan Martin Brest’in Scent of a Woman filmiyle Altın Küre’ye aday gösterildi ve Şikago Film Eleştirmenleri ödülünü aldı. Hemen ardından Üç Silahşörler (The Three Musketeers) filminde D’Artagnan’ı canlandırdı. O’Donnell bir romantik komedi olan Circle of Friends filmindeki rolü için İrlanda aksanı taklit etmeyi öğrendi ve 1995 yılının hasılat rekortmeni Batman Forever filmindeki Robin tiplemesiyle sevenlerinin kalbinde taht kurdu. Hemen ardından The Chamber ve Lord Richard Attenborough’nun romantik dönem filmi In Love and War’de Sandra Bullock’la izleyicilerin karşısına geçtikten sonra 1997’de Batman&Robin’de yine müthiş bir akrobat ve süper kahraman Robin olarak karşımıza çıktı. 1999’da, Robert Altman’ın eleştirmenlerden tam not alan komedisi Cookie’s Fortune’da Glenn Close, Julianne Moore, Liv Tyler ve Charles Dutton’dan oluşan bir kadroyla birlikte kamera karşısına geçti. O’Donnell’ı son olarak bir romantik komedi olan The Bachelor’da izledik.
BİLL PAXTON (ELLİOT VAUGHN)
|
|
| Bill Paxton
| | 
Kariyerinde birçoklarının isteyip de asla yakalayamadıkları bir başarı elde etti: Titanic, Twister ve Apollo 13 gibi filmlerle turnayı gözünden vurdu. Paxton’ı son olarak U-571’da bir denizaltı kaptanı olarak izledik. True Lies, Aliens ve The Terminator’den sonra Titanik’te dördüncü kez yönetmen James Cameron’la çalıştı. Steven Spielberg’in yapımcılığı yaptığı Jan De Bont tarafından çekilen bir gişe rekortmeni, Twister’da da rol aldı. Bu filmlerle başrol oynucusu olarak kariyerini pekiştiren Paxton One False Move isimli bağımsız yapımda küçük bir kasaba şerifini canlandırdı. Ayrıca Tom Hanks ve Kevin Bacon’la Ron Howard’ın En İyi Film dalında oskara aday gösterilen hasılat rekortmeni Apollo 13’de rol aldı. 1996’da, Paxton ilk yapımcılık denemesini başrollerini Mark Wahlberg ve Julianna Margulies ile paylaştığı ve modern bir çingeneyi canlandırdığı Traveller filmiyle yaptı. Paxton’ın yeraldığı son proje ise hem yönetmenliğini hem de Matthew McConaughey ile başrollerini üstlendiği gotik bir gerilim filmi olan, Frailty.
ROBIN TUNNEY (ANNİE GARRETT)
|
|
| Robin Tunney
| | 
Kısa zamanda Hollywood’un peşinden koştuğu kadın aktrisler arasına girmeyi başardı. Birkaç sene önce End of Days filminde Arnold Schwarzenegger ve Gabriel Byrne ile izlediğimiz aktris, kısa bir süre sonra karşımıza başrollerini Nick Nolte ve Neve Campbell ile paylaştığı Alan Rudolph’un Investigating Sex filmiyle karşıımza çıkacak. Tunney aynı zamanda kendisine ve rol arkadaşı Fairuza Balk’a MTV Ödülü kazandıran gişe rekortmeni bir Andrew Fleming filmi The Craft’de de rol aldı. Diğer filmleri arasında Brendan Fraser’la kamera karşısına geçtiği Encino Man, opposite Brendan Fraser ve Empire Records’u sayabiliriz.
SCOTT GLENN (MONTGOMERY WİCK)
|
|
| Scott Glenn
| | 
Sinema filmlerinin ve Broadway yapımlarının aranılan oyuncusu olarak nam salan aktör aynı zamanda Hollywood’da Bogart tarzı yeni nesil “kara” aktörlerden biri olarak da tanınıyor. Glenn’in ilk çalışması, John Travolta’nın azılı düşmanını canlandırdığı Urban Cowboy’du. Rol aldığı diğer filmler arasında The Right Stuff, Personel Best, Courage Under Fire, Silence of the Lambs, The Hunt for Red October, Backdraft, Absolute Power gibi gişe rekortmenlerinin yanısıra Ken Loach’un televizyonlarımızda da sık sık gösterilen sanatsal filmi Carla’s Song’u sayabiliriz.
IZABELLA SCORUPCO (MONİQUE AUBERTİNE)
|
|
| Izabella Scorupco
| | 
Hollywood kariyerine Martin Campbell’in Golden Eye filmindeki güzel ve yetenekli Rus bilgisayar mühendisi Natalya Simonova’yı canlandırarak başladı. Polonya asıllı oyuncu 1978’den beri İsveç’te yaşıyor. Bir İsveç yapımı olan ilk filmi No One Can Love Like Us’ı çevirdiğinde 17 yaşındaydı. İtalya ve İsveç’te reklam filmlerinde oynayıp, fotomodellik yapmanın yanısıra filmlerde ve televizyon dizilerinde rol aldı. Bazı müzisyen arkadaşlarının yardımıyla laf olsun diye şarkıcılığa başladı. 1989’da kaydettiği “Substitute” adındaki single kendisine İsveç’te bir altın plak kazandırdı. Bundan sonra piyasaya çıkan albümü “IZA” ve hemen ardından 1991’de kaydettiği single, “Shame, Shame” de altın plak aldı. Son filmleri Polonya’da hasılat rekoru kıran With Fire and Sword ve çekimleri Dikey Limit başlamadan 4 gün önce İsveç’te tamamlanan The Diver.
TEMUERA MORRİSON (KAPTAN RASUL)
Kendini dünya çapında üne kavuşturan Once Were Warriors filminden sonra bir çok Hollywood yapımında başrol oynamış Yeni Zelandalı bir aktör. Morrison’ın diğer filmleri arasında Barb Wire, The Island of Dr. Moreau, Speed 2: Cruise Control, Six Days Seven Nights ve From Dusk Till Dawn gibi filmleri sayabiliriz. Jane Campion’ın The Piano filminde kendisi Maori performansları konusunda danışmanlık yaptı. Lee Tamahori tarafından yönetilen Once Were Warriors kendisine Yeni Zelanda’nın En İyi Aktör ödülünü kazandırmış ve bu filmin devamı niteliğindeki, What Became of the Broken Hearted’da da rol almış. 1994 yılında Yeni Zelanda Gösteri Sanatları ödülünü aldı.
|
|
| Nicholas Lea
| | 
Nicholas Lea (Tom McLaren)
Yedi sezon boyunca gösterimde kalan “The X Files” dizisindeki efsanevi kötü adam tiplemesi Alex Krycek olarak tanınıyor. En son televizyon çalışması, başrol aldığı Fox Televizyonu için gerçekleştirilen bir televizyon dizisi olan “Kiss Tomorrow Goodbye”.
Alexander Siddig (Kareem): Hepimiz onu bir dönem müptelası olduğumuz televizyon dizisi “Star Trek: Deep Space Nine”daki doktor, Bashir rolüyle tanıyoruz. Sudan’da doğan aktör, İngiltere’de büyümüş. London Academy of Music and Dramatic Arts’da öğrenimine başlamadan önce kısa bir süre University College of London’da coğrafya ve antropoloji eğitimi gördü.
Steve Le Marquand (Cyril Bench): Babe’den sonra ilk haftasında Avustralya’da gişe rekorları kıran Two Hands filminde Wozza rolünde yeralan aktör bu sene bir de Mullet adlı Avustralya filminde ve George “Stewpot” Watts’ı canlandırdığı in the bir Disney filmi olan “South Pacific”de Glenn Close, Harry Connick Jr. Ve Robert Pastorelli ile çalıştı.
Ben Mendelsohn (Malcolm Bench): Avustralya’nın aktörlerinden biri. İlk filmi The Year My Voice Broke’u çektiğinde 16 yaşındaydı. Bu filmle elde ettiği başarı kendisine Spotswood (a.k.a. The Efficiency Expert), Sirens ve Cosi gibi yapımların yanısıra, Quigley Down Under ve Map of the Human Heart gibi Hollywood yapımlarının da yolunu açtı. Son film çalışmaları arasında Secret Men’s Business ve Sample People’ı sayabiliriz.
Robert Taylor‘ı (Skip Taylor) Peter’a kurtarma kampını kurmasında yardım eden ikinci dağcı rolünde izliyoruz. Kendi araştırma şirketi mali sıkıntı içinde olsa da, Skip herkesin saygı duyduğu güvenilir bir dağcı. Avustralyalı aktörü, çekimleri Sydney’de yapılan The Matrix filminden hatırlayacaksınız. The Matrix’in yanısıra, Steel Justice, Brotherhood of the Rose ve First Daughter ile Stingers, Good Guys Bad Guys ve The Last Bullet gibi Avustralya filmlerinde de rol aldı.
Stuart Wilson (Royce Garrett): ABD ve İngiltere’de 100’ü aşkın filmde ve sevilen bir çok televizyon dizisinde rol almış, uzun soluklu bir kariyere sahip olan aktör, son on yıldır ağırlıklı olarak, Enemy of the State, No Escape, The Age of Innocence, Death and The Maiden, The Rock, Teenage Mutant NinjaTurtles III, Lethal Weapon 3 ve The Mask of Zorro gibi Hollywood yapımlarında rol aldı. Memleketi İngiltere’ye döndükten sonra, Emily Watson ve John Turturro ile başrollerini paylaştığı bir Marleen Gorriss (Antonia’s Line) filmi olan Luzbin Defence ve Chris Klein (American Pie) ile birlikte rol aldığı Here on Earth, filmlerini çeken aktörü bundan sonra Minnie Driver’la kamera karşısına geçeceği Slow Burn filminde izleyebileceğiz.
Roshan Seth (Pakistan askeri Albay Amir Salem): ağırlık olarak İngiliz film, televizyon ve tiyatrosunda çalışmanın yanısıra bazı Hollywood yapımlarında da yeraldı. Başlıca filmleri arasında Gandhi, Mississippi Masala, A Passage to India, Not Without My Daughter veIndiana Jones and the Temple of Doom’u sayabiliriz. İlk filmleri arasında sanatsal bir İngiliz filmi olarak nitelendirebileceğimiz bir sinema klasiği olan “Benim Güzel Çamaşırhanem” (My Beatiful Laundrette) yeralıyor. Royal Shakespeare Company ile dünya turnesine çıkan aktör “Bir Yaz Gecesi Rüyası” ve “Kral Lear” oyunlarında rol aldı.
Dünyaca ünlü dağcı Ed Viesturs,Dikey Limit filminde kendisini canlandırıyor. Amerika’nın en deneyimli yüksek irtifa dağcıları arasında yeralan Viesturs, 14 yüksek dağın (80,000 metrelikler) 12’sinin zirvesine oksijen tüpü olmadan tırmanmış tek Amerikalı dağcı. Kalan iki zirveye de önümüzdeki iki yıl içinde çıkmayı planlıyor. Everest’e beş kere tırmanmış olan ve kendi tırmanışları haricinde de 1996’da Everest’te kaybolan Yeni Zelandalı Rob Hall tarafından kurulan ve şimdi Dikey Limit ekibinin başı olan Guy Cotter tarafından yönetilen Adventure Consultans şirketi için rehberlik ve danışmanlık hizmeti veriyor. Viesturs, Imax’ın Everest filmi için oksijen tüpsüz Everest’e tırmanmış. Viesturs şu sıralar kendisinin sponsorluğunu yapan Rolex, Jansport ve Oakley firmaları için bazı çalışmalar yapmanın yanısıra, şirketlerde motivasyon konulu seminerler de veriyor.
| |
| |
Zirvede bir çekim öyküsü
38. Rotterdam Film Festivali başladı
