|
İktidar Kürtçe yayını tartışıyor Bahçeli KOB'yi tatminkar bulmadı |
|||
KOBnin Türkiye-AB ilişkilerinde bir dönüm noktası teşkil ettiğini vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: Katılım ortaklığı belgesi bir kere şunu göstermiştir: Bize 1989da, tam üyelik başvurumuza cevaben söylenen, (Türkiyenin AB kriterlerini yerine getirmekten çok uzak olduğu), keza Lüksemburg Zirvesinde bize söylenen, (Türkiyenin Kopenhag Kriterlerini yerine getiremeyecek durumda olduğu) argümanları doğru değildir. Çünkü, geçen hafta açıklanan katılım ortaklığı belgesi göstermiştir ki Türkiyenin bu konuda yapması istenenler, atla deve şeyler, Türkiyenin yapamayacağı şeyler değildir. Bunların hiçbirisi Türkiyenin gerçekleştiremeyeceği hususlar değildir. KISA VADELİ HEDEFLER Katılım ortaklığı belgesinin ilk kez Türkiye için hazırlanan bir belge olmadığını, 1993teki Kopenhag Zirvesinden sonra bütün aday ülkeler için hazırlandığını hatırlatan Yılmaz, bu kriterleri yerine getiren ülkelerle tam üyelik müzakerelerinin başlatıldığını belirtti. ABye aday olan 12 ülke ile tam üyelik müzakerelerinin sürdüğünü, sadece Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılmadığını ifade eden Yılmaz, müzakerelere başlayabilmek için katılım ortaklığı belgesinde ifade edilen kısa vadeli hedeflerin gerçekleşmesi gerektiğini anlattı. Türkiyenin bu süreçte geç kalma nedenleri incelendiğinde bir yandan ABde Türkiyeye karşı olan önyargıların rol oynadığını dile getiren Yılmaz, bunun yanında Türkiyenin konumundan, özelliklerden kaynaklanan çok ciddi nedenler bulunduğunu bildirdi. NÜFUS ÇOĞUNLUĞU Yılmaz, Türkiyenin 65 milyon nüfuslu bir ülke olduğunu, hesaplara göre 30 sene sonra 100 milyona varacağını, yüzyılın sonunda da Fransa ile Almanyanın toplam nüfusuna eşit bir nüfusa erişeceğini belirtti. Türkiyeyi bugün ABye aldıklarında yüzyılın sonunda Türkiyenin ABnin en büyük ülkesi olmasını da kabul etmeleri gerekir. ABnin bu konuda ciddi rezervleri vardır diyen Yılmaz, ABnin şu anki mekanizmasının nüfus çoğunluğuna dayalı bir mekanizma olduğuna işaret etti. ABnin 2004 yılına kadar genişleme sürecini durdurma eğiliminde olduğunu belirten Yılmaz, bu süreçte Birliğin yeni üye almak yerine iç mekanizmalarını yeniden düzenleyeceğini, muhtemelen oybirliği esası yerine oy çokluğunun getirileceğini ve ülkelerin temsilinde başka kriterlerin sözkonusu olabileceğini anlattı. KIBRIS SORUNU Katılım ortaklığı belgesinde Türkiyenin kesinlikle reddeceği herhangi bir unsurun bulunmadığını yineleyen ANAP lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: Ama belgede bizi rahatsız eden 2 tane unsur vardır. Bunlardan biri Kıbrısla ilgilidir, diğeri de Mali İşbirliğiyle ilgili. Kıbrısla ilgili konu, aslında Helsinki Zirvesi kararlarında Türkiye ile ilgili olarak Kıbrıs konusunda bir ifade kullanılmıştı. Bu bizim yadırgadığımız bir ifade değildi, hatta mutabık kaldığımız bir ifadedir. Bu da Türkiyenin Kıbrıs konusunda yürütülen siyasi diyaloga destek olacağı ifadesidir. Ama Helsinkide bu ifade yer aldığı zaman Sayın Başbakan bunun hiçbir şekilde Türkiyenin tam üyeliğinin Kıbrıs sorununun çözümüne bağlı olduğu şeklinde anlamadığımızı, Kıbrıs sorununun çözümü ile Türkiyenin ABye üyeliği arasında bir bağlantıyı kabul etmediğimizi açıklamıştı. Sayın Başbakanın açıklamasıyla yetinilmemiş, o zamanki ABnin Konsey Başkanı olan Finlandiya Dışişleri Bakanı da bunu Türkiyeye yazılı olarak taahhüt etmiştir. SON DAKİKA DEĞİŞİKİLĞİ Katılım ortaklığı belgesinin, ilgili AB komiseri tarafından hazırlanan ilk taslakta sözkonusu ifadenin genel ilkeler içerisinde yer aldığını, bundan mutlu olmasalar bile buna tepki göstermediklerini bildiren Yılmaz, ama son anda metnin komisyonda karara bağlanması sırasında hem giriş bölümündeki o ifade muhafaza edilmiş hem de Türkiyenin 1 yıl içinde gerçekleştirmesi gereken kısa vadeli hedefler arasına ifade aynen konmuş diye konuştu. Yılmaz, bu son dakika değişikliğinin niye konulduğuna da açıklık getirirdi. KOBnin 18 Kasımda Avrupa Bakanlar Konseyinde görüşüleceğini, 9 Aralıkta da AB zirvesinde ele alınacağını ve bu sürecin sonunda resmileşeceğini kaydeden Yılmaz, şöyle konuştu: Katılım ortaklığı belgesinin konseyde ve zirvede karara bağlanmasında oybirliği aranmamaktadır. Bazı üyelerin muhalefetine rağmen oy çoğunluğu ile belgenin kabul edilmesi mümkündür. Ancak bu belgenin içinde yer alan mali birtakım hükümlerin, Türkiyenin bu hedefleri yerine getirmesi için ABnin yapacağı mali yardımların içinde bulunduğu çerçeve anlaşması mutkala oybirliğiyle kabul edilmesi gereken bir belgedir. Dolayısıyla Yunanistan Katılım Ortaklığı Belgesini, (kendisi açısından tatmin edici bir belge olmazsa), engelleyemese bile bu belgenin hayata geçirilmesini sağlayacak çerçeve anlaşmasını veto etmek hakkına sahiptir. Yunanistanın bu blokajını aşmak için, hükümetimizin, benim anlayışıma göre tamamen kozmetik olan böyle bir taahhüt verilmiştir. TÜRKİYENİN TUTUMU KOBye Kıbrıs konusunda konulan ifade karşısında Türkiyenin takındığı tutumu da anlatan ANAP lideri Mesut Yılmaz, şunları söyledi: Bu durumda Türkiye açısından belgeyi değerlendirirken, iki ihtimal vardı. Birincisi Kıbrıs konusunda bu tavır değişikliği nedeniyle bu belgeyi tümüyle reddetmek, ikincisi Helsinkide bize yazılı olarak teyid edilen anlayışın bizim için geçerli olduğu, dolayısıyla Kıbrıs meselesinin hiçbir şekilde bizim AB ile ilişkilerimizde bir unsur olarak tarfımızdan kabul edilmeyeceğimizi ifade ederek belgenin tümünü kabul etmek. Belgenin Bakanlar Kurulunda değerlendirildiğini, bu konudaki anlayışın açıkca ifade edildiğini, Kıbrıs konusundaki ifade dışarda kalmak kaydıyla belgenin kabul edildiğini hatırlatan Yılmaz, basında ve birtakım çevrelerde Türkiyenin katılım belgesini kabul edip etmediğine yönelik değerlendirmelerin abes olduğunu bildirdi. | ||||
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||