|
Hükümet, Türkiyenin ABde tam üyelik hedefine en kısa sürede ulaşmak için gereken uğraşıyı, ülkenin bölünmezliği ve Cumhuriyetin temel nitelikleri çerçevesinde göstermeye kararlı olduğunu bildirdi. Gelinen noktanın AB üyelik sürecinde yeni ve önemli bir aşama olduğunu işaret eden hükümet, temel hedef ve ilkelerde AB ile Türkiye arasındaki uyumun sürdürülmesi, farklılıkların birer sorun halini almamasının önem taşıdığını vurguladı. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Şükrü Sina Gürel, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, hükümetin, AB Katılım Ortaklığı Belgesine ilişkin değerlendirmesini açıkladı. Türkiyenin Aralık 1999da Helsinkide yapılan AB doruk toplantısında diğer adaylarla eşit bir konumda ABye aday ülke olarak kabul edildiğini anımsatan Gürel, AB Komisyonunun öteki aday ülkelerinki gibi Türkiye için de hazırladığı Katılım Ortaklığı Belgesini dün açıkladığını ifade etti. Gürel, belgenin adaylık sürecinde Türkiyenin AB müktesebatına uyum sağlaması amacıyla her alanda neler yapması gerektiğini, orta ve kısa vadeli hedefler olarak belirleyen bir strateji ortaya koyduğunu belirtti. HÜKÜMET AÇIKLAMASI Gürel, konuyla ilgili olarak hükümet tarafından hazırlanan açıklamayı da okudu. Hükümet açıklaması şöyle: Katılım Ortaklığı Belgesi, tüm adaylar için olduğu gibi, Türkiye için de AB Komisyonu tarafından hazırlanan tek taraflı bir belgedir. Esasen katılım ortaklığı belgeleri aday ülkelerle müzakere edilen metinler değildir. Bununla birlikte ülkemiz için hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesi öncesinde, komisyon yetkilileri, hükümetimiz ile çeşitli vesilelerle temas kurmuşlar ve bu temaslar sırasında belgede yer alacak konulara ilişkin görüşlerimiz ve duyarlılıklarımız her defasında komisyon yetkililerine iletilmiştir. Belgede pek çok konuda Helsinki Doruğu Sonuç Bildirisindeki ifade ve üsluba sadık kalındığı görülmektedir. Nitekim Katılım Ortaklığı Belgesi, Helsinki doruk kararlarının 4 ve 9 (A) paragrafları çerçevesinde siyasi diyaloğun unsurlarını teyit etmektedir. KIBRIS KONUSU Belgede, hedefler arasında yer verildiği görülen Kıbrıs konusu, öncelikle Adadaki iki tarafı ilgilendirmektedir. Türkiye, Kıbrıs konusunda Helsinki doruk kararlarını ve bu bağlamda AB ile varmış olduğu yazılı anlayış birliğini esas almaya devam edecektir. Kıbrıs konusu ile AB adaylığını daima birbirinden ayrı tutan Türkiye, dün açıklanan Katılım Ortaklığı Belgesini de yukarıdaki ilkeler ışığında değerlendirecektir. İNSAN HAKLARI Türk halkının her alandaki gereksinimlerini karşılamayı ve yaşam standartlarını yükseltmeyi hedefleyen hükümetimiz, bu amaçla siyasal, ekonomik ve sosyal alanda başlatılan kapsamlı reform çalışmalarını sürdürecektir. Türkiye, insan hakları alanında uluslararası antlaşmalar çerçevesinde belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmektedir. İnsan hakları alanında ülkeler için önemli olan husus ülkelerin kendi vatandaşları arasında ayrım yapmama ilkesidir. Türkiyede vatandaşların temel hak ve özgürlükleri anayasa ve yasalar ile güvence altına alınmıştır. Katılım Ortaklığı Belgesinde de Türkiyedeki demokratikleşme ve insan haklarının daha da iyileştirilmesi yönündeki hususların, hükümet tarafından referans ve çalışma belgesi olarak benimsenmiş olan İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu raporu ile önemli ölçüde uyum içinde olduğu görülmektedir. Türkiye, Ulusal Program ile ilgili çalışmaları kapsamında, bu yöndeki çabalarını sürdürmeye devam edecektir. İLİŞKİLER DAHA DA İLERİ GÖTÜRÜLMELİ Adaylık sürecinde çeşitli konularda AB ile aramızda görüş, değerlendirme ve öncelik farklılıkları doğabilir. Önemli olan, temel hedef ve ilkelerde AB ile aramızdaki uyumun sürdürülmesi, farklılıkların birer sorun halini almaması, Türkiyenin üyelik yolunda kaydettiği ve önümüzdeki dönemde kaydedeceği gelişmelerin AB tarafından objektif bir şekilde değerlendirilmesidir. Bu çerçevede ABden ilişkilerimizi daha da ileri götürme yönünde çaba göstermesini bekliyoruz. İlişkilerimizde karşılıklı güvenin, diyaloğun, iyi niyetin korunması ve karşılıklı yükümlülüklerin yerine getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Her iki tarafa da bu çerçevede önemli görevler düşmektedir. ÇERÇEVE YÖNETMELİK Bu süreç içinde Katılım Ortaklığı Belgesinin işlerlik kazanması için ABnin kendi üzerine düşen yükümlülüklerini en kısa sürede yerine getirmesini ve bu bağlamda AB Komisyonunca hazırlanmış olan Çerçeve Yönetmeliğin AB Konseyi tarafından gecikmeden onaylanmasını beklemekteyiz. Türkiye, ABde tam üyelik hedefine en kısa sürede ulaşmak için gereken uğraşıyı, ülkenin bölünmezliği ve Cumhuriyetin temel nitelikleri çerçevesinde göstermeye kararlıdır. AB üyelik sürecinde varmış olduğumuz bu yeni ve önemli aşamanın milletimize hayırlı olmasını diliyoruz. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Şükrü Sina Gürel, Türkiyenin, Avrupa Birliğine(AB) üyelik süreci ile Kıbrıs konusunun çözümü arasında bir bağlantı kurmadığını AB tarafına daha önceden bildirdiğini belirterek, Bu temel tutumuzdan vazgeçmek niyetinde değiliz dedi. Bakanlar Kurulunun Avrupa Birliği Komisyonunca açıklanan Katılım Ortakları Belgesinin değerlendirildiği ve yaklaşık 3.5 saat süren toplantının ardından hükümet açıklamasını okuyan Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Şükrü Sina Gürel, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Türkiyenin ABye ne zaman üye olacağı ve Kıbrıs sorunun üyelik konusunda bir problem yaratıp yaratmayacağı sorusu üzerine Gürel, Bizim açımızdan bir problem yaratmadığı ve ABye üyelik sürecimizle Kıbrıs konusunun çözümü arasında bir bağlantı kurmadığımızı zaten AB tarafına zaten çoktan bildirdik. Bu temel tutumumuzdan vazgeçmek niyetinde de değiliz karşılığını verdi. Gürel, Türkiyenin Kıbrıs ile ilgili olarak bundan sonraki tutumunun ne olacağı ve konsey toplantısına kadar Türkiyenin bu konuda ne yapacağı sorusunu şöyle yanıtladı: Türkiyenin Kıbrıs konusunda herhangi bir özel girişimde bulunmasına gerek yoktur. Kıbrıs konusu aslında adada iki tarafı yani KKTC ve Kıbrıs Rum Yönetimini doğrudan ilgilendiren bir konudur. Bu konuda eğer iki tarafın da içine sinecek olan bir çözüm bulunacaksa bu çabayı iki tarafın birlikte göstermesi gerekir. Türkiye, her zaman bu doğrultuda gösterilen çabaları destekleyen bir taraf olmuştur. Kıbrıs ile ilgili ibarenin Katılım Ortakları Belgesinden çıkarılmasının istenilip istenilmeyeceği sorusuna karşılık Gürel, şunları kaydetti: Ben bugün Bakanlar Kurulumuzda bu değerlendirmenin sonuçlarını size aktardım ve bu değerlendirmenin sizce de görüleceği gibi Türkiye tarafından Katılım Ortaklığı Belgesinde hangi unsurların ve neden duyarlılıkla karşılandığı açıkça görülmektedir. Hükümet açıklamasında da görüldüğü gibi ilgili taraflara da iletilecek olan bir husustur dedi. LİDERLER ZİRVESİ Bu arada koalisyon hükümetini oluşturan partilerin genel başkanları, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından biraraya geldi. Başbakanlık Merkez Binasında, saat 17.00de başlayan, DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit, MHP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmazın gerçekleştirdiği toplantıya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan da katılıyor. YILMAZ:GERİYE DÖNÜLMEZ SÜRECE GİRDİK Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesi ile Türkiye AB ilişkilerinde geriye dönülemez bir sürece girildiğini düşündüğü belirterek, Bu süreç artık devam edecek dedi. Mesut Yılmaz, CNN Türkte Taha Akyolun Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesine ilişkin sorularını yanıtladı. Akyolun Katılım Ortaklığı Belgesi kabul mü, yoksa ret mi edildi sorusu üzerine Yılmaz, Katılım Ortaklığı Belgesinin ABnin bir dokümanı olduğunu, Türkiyenin bunu kabul ya da reddetmesinin değil, bu belgeyi dikkate alarak hazırlayacağı ulusal planın önemli olduğunu söyledi. Yılmaz, Katılım Ortaklığı Belgesindeki net tutumumuz ulusal planın yayınlanmasıyla ortaya çıkacak dedi. Yılmaz, Katılım Ortaklığı Belgesini, içinde kendilerini rahatsız eden bir iki unsur bulunmakla birlikte duyarlılıklarını dikkate alan bir belge olarak nitelendirdi. KIBRIS SORUNU Mesut Yılmaz, Hükümetin açıklamasında, (Kıbrısı ayrı tutuyoruz) deniliyor. Sizin ayrı tutuyoruz demenizi Avrupa kaale alacık mı sorusuna, Kıbrıs konusundaki tutumlarını Helsinki Zirvesinde ortaya koyduklarını söyledi. Yılmaz, bu konuda Türkiyeden istenenin Kıbrısla ilgili yürütülen siyasi diyaloğa ve BM Genel Sekreterinin çalışmalarına güçlü destek vermek olduğunu, Türkiyenin de bunu zaten yaptığını belirtti. ABnin bu konuya yaklaşımında Türkiyeye ilişkin herhangi bir ayrımcılığın söz konusu olmadığını ifade eden Yılmaz, AB Kıbrıs sorununun çözümlenmesini istiyor. Bu konuda da bizden destek vermemizi istiyor. Bizim tek taraflı çabalarımızla Kıbrıs sorununun çözülmeyeceğini AB biliyor dedi. Katılım Ortaklığı Belgesinde Kıbrıs konusunun bu şekilde yer almasını Yunanistanı tatmin etmek için yapılmış bir değişiklik olarak değerlendiren Yılmaz, Ama bundan somut bir sonuç doğmaz. Türkiyenin bu konuda vereceği destek, şu ana kadar verilen destektir. Onun ötesinde bir katkımız söz konusu olamaz. Türkiye Kıbrıs Türk tarafı nezdinde gerekli desteği vermeye devam edecektir. Ulusal belgede hiç buna değinmeyeceğiz. Bu konuda daha önceki tutumumuzun bizim için geçerli, bağlayıcı olduğunu hem kamuoyuna hem uluslararası çevrelere duyurduk diye konuştu. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ABnin bu tavrını Türk düşmanlığı, Yunanistanın başarısı olarak nitelendirdiğinin hatırlatılması üzerine de Yılmaz, bunun biraz aşırı bir niteleme olduğunu düşündüğünü, Yunanistanın başarısı olduğuna katılmadığını, eğer başarıysa gerçek olmayan bir başarı olduğunu söyledi. ANA DİLDE RADYO TELEVİZYON YAYINI Yılmaz, vatandaşların ana dillerinde radyo televizyon yayını yapılması konusundaki bir soruyu ise şöyle yanıtladı: Biz kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını gözeterek gerekiyorsa şu andaki yasada bazı düzenlemeler yapabiliriz ya da resmi devlet televizyonunda bazı özel programlar yapılabilir. Ama bunu okurken bundan mutlaka (Türkiye şu şu dillerde özel radyo televizyon yayınlarına müsaade edecek) diye anlamamak lazım. Bize hiçbir dayatma oluşturmuyor. Böyle bir ihtiyaç varsa bizim kendi değerlendirmemiz ışığında adım atmamız gerekiyor. Hiçbir şekilde bir ön şart değil. Şahsen böyle bir ihtiyaç olduğunu düşündüğünü belirten Yılmaz, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ülke bütünlüğü açısından tehdit oluşturan yayınların geniş ölçüde izlendiğini, bunun Türkiyenin kendi güvenliği açısından tedbir getirmesi gereken bir konu olduğunu anlattı. MGK BİR DANIŞMA ORGANIDIR Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) hükümetin danışma organı olması gerektiğine ilişkin ifadelerin hatırlatılması üzerine de Yılmaz, Bu konunun Bakanlar Kurulu toplantısında kısaca ele alındığını söyledi. Bu konuda yapılacak fazla bir şey olmadığını kaydeden Yılmaz, Anayasamızın öngördüğü MGK, hükümetin bir danışma organıdır. MGK bir icra organı değildir, icra organı olmadığına göre danışma organıdır dedi. Yılmaz, MGK kararlarının hükümet açısından tavsiye niteliğinde değil de bağlayıcı gibi algılandığını, MGK kararlarının hükümete bildirilmesi yerine tavsiye edilmesi gibi bir redakte değişikliği yapılırsa AB açısından eleştirilecek hiçbir şey kalmayacağını söyledi. Yılmaz, 28 Şubat süreci dışarıda tutulduğunda, yıllardır devam eden uygulamanın tavsiye şeklinde olduğunu anlattı. BİRLİKTE YAŞANABİLECEK BİR METİN Katılım Ortaklığı Belgesi ile yeni bir sürecin başladığını kaydeden Yılmaz, Çerçeve anlaşması konseyde onaylanırsa ondan sonra Katılım Ortaklığı Belgesi için gerekli olan birlik desteği her sefer yeniden oylamaya sunulmayacak, genel olarak verilecek inisiyatif tamamen komisyona geçecek, siyasi engellemeler ortadan kalkmış olacak diye konuştu. Katılım Ortaklığı Belgesini Bizi tatmin edebilecek bir metin olarak değil, ama birlikte yaşanabilecek bir metin olarak gördüğünü söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti: Bu belgeyle Türkiye AB ilişkilerinde artık geriye dönülemez bir sürece girdiğimizi, bu sürecin devamlı ileriye doğru bir süreç olacağını düşünüyorum. Burada zaman zaman zorluklar olacaktır. Çok ciddi problemler de doğabilir ama bu süreç artık devam edecek. Türkiye ile Avrupanın aşağı yukarı bin yıla yaklaşan bir ortak tarihi var. Bu ilişkilerde karşılıklı bir çok olumsuzluklar olmuş. Bu olumsuzlukların bıraktığı birçok karşıt izlenimler söz konusu. Ama bu ilişkiler aynı zamanda Türkiyedeki tarihi süreci de belirleyici olmuş. Nasıl Tanzimat Meşrutiyeti, Meşrutiyet Cumhuriyeti, Cumhuriyet demokrasiyi getirmişse ben inanıyorum ki Türkiyede Cumhuriyet kaçınılmaz olarak AB üyeliğini getirir. | ||||
Fogg: Kararı AB zirvesi verecek AB Katılım Ortaklığı Belgesi Verheugen: Türkiye Kopenhag kıstaslarını hala yerine getirmedi AB belgesi Bakanlar Kurulu'na geliyor Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||