|
Saatlerdir her arayana, artık bir yıldır benim de Baykalı tanıyamadığımı anlatamıyorum! Çünkü, 1976 da başlayan ve yirmi yıldan uzun süren Baykalı Genel Başkan Yapma mücadelemizde yanında tartışmasız ikinci adam olmuştum. İnandığım Baykalın parti içinde başarılı olmasının sonunda, Sosyal Demokratları iktidara taşıyacağı umudumu hep korudum. Ne var ki, 1999 seçim sonuçları o büyük düşümüzü yalın bir gerçeğe dönüştürdü; Halk Deniz Baykalı Başbakan olarak görmek istemediğini açıkça ortaya koymuştu. O günden sonra, saygımı koruyarak Baykala gerçek dostluğumun gereği olan doğru bildiklerimi söylemeye, yazmaya devam ettim. İstifa etmesini ısrarla istedim. Gecikerek de olsa Baykal, 24 Nisan 1999da Genel Başkanlıktan ayrıldı. Zamanı gelinceye, yani halk isteyene kadar beklemesi konusunda çok direndim. Ancak, yanlış çevresinin etkisi ile ve çok erken geri dönüşü ciddi bir hata oldu. 2002 Kasım seçimleri öncesi Baykala, yıldızının en parlak olduğu bir durumda iken Kemal Dervişe genel başkanlığı bırakmasını önerdim. Kırılacağını bildiğim halde, hem kendisinin hem de CHPnin geleceği için çok olumlu olacak bu düşüncemi kabul etmedi. Başarısız 2002 seçimlerinden sonra yapılan yerel seçimlerle birlikte Baykalın kamuoyundaki etkinliği ve çizgisi hak etmediği kadar düşmeye başladı. O ise, buna karşı bence gerçeklerle yüzleşmek yerine sertleşmeyi yeğledi. Tanıdığım ve bildiğim Baykala asla yaraşmayan bir tutum almaya yöneldi. Önce, başkaldırdılar diyerek, üç Milletvekilini (MV) partiden attı. İstanbul MVleri Ahmet Gülyüz Ketenci, Hasan Aydın ve Ankara MV Mehmet Tomanbay yargı yolu ile partiye geri döndüler. O zamana kadar değil iken, bu MVleri itildikleri için Sarıgülcü oldular.
Bunlar sürerken, aylardır kamuoyunda Baykalın Sarıgüle karşı açtığı bir savaş yaşanıyordu. Sarıgülü baştan ciddiye almayan Baykal işi o kadar ileri götürdü ki, ya Ben, ya O diyerek, Onu da partiden atmak için kendi seçtirdiği Yüksek Disiplin Kuruluna gönderdi. Sarıgül bugün Disiplin Kuruluna Baykalın Genel Başkan rakibi olarak girdi ve kuruldan bir anlamda yetki alıp çıktı. Bana soranların merakı Baykalın şimdi ne yapacağı idi. İyi tanıdığımı sandıkları Baykalın ben artık ne yapacağını bilemiyorum. Dedim ya, artık bu Baykal benim tanıdığım Baykal değil! Kimileri diyor ki, Olağanüstü Kurultay yapar ve kendi delegeleri ile 9 ay önce olduğu gibi, demokratik olmayan yollarla bir kez daha aklanır. Kimilerine göre de, Yüksek Disiplin Kurulunun bazı üyelerini suçlayarak onları değiştirir. Bir süre sonra da Sarıgül partiden atılır. Kimse demiyor ki, Onurlu ve Partisini kendinden çok esirgeyen bir kişidir, Baykal, istifa eder. Her zamanki gibi Baykal telaşla bu meraklılara kendisinden beklenen yanıtı verdi. O kimileri haklı çıktı ve söyledikleri gibi ve o gerekçelerle Baykal Olağanüstü Kurultay çağrısını yaptı. CHP son Olağanüstü Kurultaya giderken bir yazımın başlığı şöyle idi, Bu Genel Başkanı ancak, benim tanıdığım Baykal değiştirebilir. Herkesten çok saygı duyduğum ve hala en iyi dostu olduğum Baykalın bu kez beni dinlemesini dilerim. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||