|
Ekonomik ve siyasi göstergeler, aşağı yukarı 15 yıl sonra; 2020 yılı civarında Türkiyenin Avrupa Birliği içinde bir şekilde tam üye olarak kabul edilebileceğine işaret ediyor. Ancak bu bir şekilde konusunun ne şekilde olacağını büyük ölçüde Türkiyenin ekonomik performası belirleyecek.
Yapılan analizler, Avrupa Birliğinin daha uzun süre ABDye alternatif bir askeri-siyasi güç haline gelmeyeceğini gösteriyor. The Economist dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Bill Emmott da geçtiğimiz ay İstanbulda verdiği konferansta ABnin askeri alandaki zayıflığının daha uzun süre devam edeceğini belirterek, Avrupanın güvenlik ihtiyaçlarını NATO ve ABD aracılığıyla çözme politikasını sürdüreceğine işaret ediyordu. Bir başka deyişle Avrupa, ABD ile bazı küçük çıkar çatışmalarına girse de büyük ölçüde ABD eksenli siyası-askeri politikaları desteklemeye devam edecek.
AB EKONOMİK GÜCÜNÜ TAZELEYECEK
Ancak Avrupa Birliği, siyası-askeri alanda kaptırdığı inisiyatifi ekonomik alanda ele alacağının sinyallerini veriyor.
Avrupa Birliğinin Doğu Avrupanın çerez ülkeleriyle başlayan genişleme sürecinin daha sonra ana yemek olarak Türkiye ve Ukraynayı da içine alacak gibi görünmesi, Euronun giderek güçlenmesi, Avrupalı firmaların artan rekabet güçleri, önümüzdeki 20 yılda ABnin özellikle de Euro Bölgesinin güçlü bir ekonomik aktör olarak dünyada varlığını hissettireceğini haber veriyor.
Böyle bir yapı içinde Türkiyenin de gerek ekonomik büyüklük olarak gerekse farklı türden bir ülke olarak Euro Bölgesinin önünü açması hiç de mantık dışı bir senaryo değil.
Ekonominin büyüme motorunun başta Çin olmak üzere doğuya doğru kayması, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin Çinin ardından yeni süper güçler haline gelme ihtimalleri Avrupalıları ister istemez tek paranın geçerli olduğu büyük iç pazarın getireceği güçten yararlanmaya itiyor.
TÜRKİYE 7. SIRADA YER ALACAK
İşte Türkiyenin de önümüzdeki 15 yıllık büyüme performansı, bu pazarın neresinde yer alacağını belirleyecek. Türkiye şu anda 12 ülkenin yer aldığı Euro bölgesi ile karşılaştırıldığında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) açısından 7. büyük ekonomi durumunda. Almanya, Fransa ve İtalyanın lider durumda olduğu Euro pazarında İspanya, Hollanda ve Belçika ekonomik büyüklük açısından bu pazarın yüzde 3.4ü büyüklüğündeki Türkiyenin önünde yer alan diğer ülkeler.
Şimdi geleceği doğru küçük bir projeksiyon yapalım; Euro bölgesine önümüzdeki 15 yıl içinde İngilterenin ve diğer çerez ülkelerin katılmadığını, bu bölgedeki tüm ülkelerin de geçen 20 yılda gösterdikleri ortalama reel büyüme performansını göstereceklerini varsayalım.
Bu varsayım altında Türkiye, geçen 20 yılda gösterdiği yıllık ortalama yüzde 4.11lik büyümeyi devam ettirirse, 2020 yılında Belçika ekonomisinin önüne geçerek Euro Bölgesinin yüzde 4.5i büyüklüğünde 6. büyük ekonomisi haline gelebiliyor. Yüzde 5lik ve 6lık büyüme performanslarıyla sıralamada bir değişiklik olmuyor ancak Türkiyenin ekonomik ölçeği sırasıyla Euro Bölgesinin yüzde 5.21i ve 6.12sine ulaşıyor.
Yıllık ortalama yüzde 7lik büyüme senaryosunda ise, Türkiye Hollandanın da önüne geçerek Almanya, Fransa, İtalya ve İspanyanın ardından Euro Bölgesinin beşinci büyük gücü haline geliyor ki, bu büyüklük diğer 12 ülke toplamının yüzde 7.17sine eşdeğer bir ekonomiyi ifade ediyor.
EURO BÖLGESİ İKİNCİ OLACAK
Euro Bölgesindeki ülkelerin varsayılan performansı ve Türkiyenin yıllık yüzde 7 büyüme senaryosunu biraraya getirdiğimizde ise, 2003 yılı cari fiyatları üzerinden az önceki reel büyüme hesabıyla 2020 yılında, Türkiyenin de dahil olacağı Euro ekonomisinin büyüklüğü 12.9 trilyon dolara ulaşıyor.
Şimdilik Eurodan uzak duran İngilterenin de sistemi katılması durumunda ise Euro bölgesinin büyüklüğü (Önümüzdeki yıllarda katılması beklenen çerez üyeleri ihmal edersek) 15.7 trilyon doları buluyor.
Eğer Birleşik Devletler son 20 yılda gösterdiği yıllık ortalama yüzde 3.32lik büyümeyi 2020ye kadar sürdürürse 18.9 trilyon dolara ulaşan ABD ekonomisinin ardından Euro ekonomisi dünyadaki ikinci büyük süper güç haline geliyor. ABD ekonomisinin gelecekte yaşama ihtimali çok yüksek olan zor günler hesaba katıldığında ise büyüme performansındaki 1 puan düşüklük bile ABDyi dünyanın ikinci büyük gücü haline geriletebiliyor.
2020 Yılında Tahmini Ekonomik Büyüklükler
Milyar USD
1-Euro 12 12.180
2-Türkiye 757.2 (%7 ortalama büyümeyle)
3- İngiltere 2.804
1+2 12.937
1+2+3 15.741
ABD 18.959 (%3.2 ortalama büyümeyle)
ABD 16.070 (%2.2 ortalama büyümeyle)
Japonya 6.561 (%2.48 ortalama büyümeyle)
Çin 4.453 (%7 ortalama büyümeyle)
Hindistan 1.892 (%7 ortalama büyümeyle)
Brezilya 1.555 (%7 ortalama büyümeyle)
Görüldüğü gibi Türkiyenin 2020ye gelindiğinde AB ile ne şekilde bir ortaklık kuracağını yine Türkiyenin performansı belirleyecek. OECDnin geçtiğimiz aylarda yayınlanan Türkiye Ekonomisi Raporuna göre Türkiye güçlü bir büyüme gösterirse kişi başına gelirini şu anda yüzde 27 düzeyinde bulunan 15 AB üyesinin ortalama kişi başına gelirinin yüzde 41ine kadar yükseltebiliyor.
Ortalama bir büyümeyle bu oran yüzde 33te kalırken beklentilerin altında gerçekleşecek büyüme hızı kişi başına geliri şimdikinden çok daha kötü bir düzeye indiriyor.
BÜYÜMEDE YOL AYRIMI
Aynı rapora göre, Türkiye, atlattığı büyük krizden sonra girdiği hızlı büyüme sürecinde ciddi bir yol ayrımında. Ya ekonomik alanda ciddi bir performans sergileyerek büyük ekonomiler arasında yerini alacak ya da geçmişteki hatalarını tekrarlayarak zayıf büyüme trendiyle şu anda bulunduğu durumdan da zayıf bir ekonomik yapıyla yaşamak zorunda kalacak.
OECDye göre büyümeyi tehdit eden üç ana unsur ise siyasi güvensizlik ve makroekonomik istikrarsızlık (güven sorunu), kamu kesimindeki verimsizlik ve politik etkilere açık yapı (yönetim sorunu), özel sektörü kayıt dışı faaliyete zorlayarak vergi kapasitesini düşüren ekonomik yapı (kayıtdışılık sorunu) olarak sıralanıyor. Bunların yanına dördüncü bir unsur olarak Türkiye ekonomisindeki büyümeyi destekleyecek insangücü kalitesi sorununu da katmak gerekiyor. Bu konuyu önümüzdeki yazıda ele alacağız.
Tüm hesaplamalar OECD ve Dünya Bankası verileri esas alınarak yapılmıştır. | |