Home page
Haber Menüsü


 
Biraz yaratıcı olma zamanı!
 
Değişim hızı, “şekillendirilen” tarihin akışını da öyle hızlı bir biçimde değiştiriyor ki, bugün yaptığınız projeksiyon veya yazdığınızı sandığınız tarih, çok kısa bir süre sonra bir “hiç” haline gelebiliyor.
 
Güventürk Görgülü
NTV-MSNBC
 
9 Ekim 2004—  Son yıllarda “yaşadığımız dönem” diye bir şeyden bahsedilir oldu. İnsanlığın düşünce yapıcıları, politika üreticileri, yani düşünürler, teorisyenler, politik danışmanlar vs vs., geri kalanları ki herhalde bunlara “düşünmeyenler”, “danışılmayanlar”, “pratisyenler” vs. demek yanlış olmaz ama biz yine de kibarca “sokaktaki adam” diyelim. İşte bu “sokaktaki adam”ı “içinde yaşanılan dönem” diye bir kavramla tanıştırdılar. Bu, içinde yaşanılan “an”a tarihsel bir perspektiften bakmak anlamına geliyor ki, “sokaktaki adam” için ziyadesiyle ağır bir durum aslında.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  “Şu anda öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, yaşadığımız şu bir kaç ay, önümüzdeki bilmem ne kadar yılı şekillendirecek.” türü bir cümleyi artık “sokaktaki her adam” sokaktaki herhangi bir adamdan sık sık duyabiliyor. Bu ağır cümlelerin sık sık kurulmasının esas nedeni ise değişimin hızlanması, değişim ivmesinin yükselmesi.
ABD Başkanı George W. Bush, başkanlık seçimlerine bir aydan az süre kala kamuoyu yoklamalarında önde gidiyor.
       Geçenlerde George W. Bush “Ben tarih yazıyorum” diye buyurdu. George Bush açısından baktığınızda gerçekten de doğru; güçlü devlet adamları tarih yazarlar.
       Büyük İskender de, Sezar da Kanuni Süleyman da, tarih yazdıklarını bildikleri için yanlarında tarih yazıcıları olmadan şuradan şuraya gitmezlerdi. Ama Bush’un bu saydıklarımızdan ciddi bir farkı var; İskender, Sezar, Kanuni veya Napolyon’un yaptığı bir savaş veya savaşlar, yaşadığı dönem boyunca “güncel” olarak kalırdı. O güncellik çok sonraki zamanlarda tarih olurdu. Bush ise yaptıklarını çok kısa bir süre sonra tarih kitaplarından okuyabilecek hatta şimdiden okumaya başladı bile...
       
HERŞEY HIZLA TARİH OLUYOR
       Değişim o derece hızlı ki, her şey çok büyük bir hızla “tarih” oluyor. Ve işte “içinde yaşadığımız dönem”, diye başlayan cümleleri birinci ağızdan kurma yetkisine sahip olanlar, tarihin yazım hızının ötesine geçerek içinde yaşadığımız “an”ın hangi dönem olduğunu görebildiklerini düşünüyorlar, iddia ediyorlar, bunun üzerine ileriye dönük teoriler, stratejiler geliştiriyorlar. İşte “Bush”un “ben yazıyorum” dediği tarih de bu teorilerin, stratejilerin üstüne şekilleniyor.
       Oysa aynı değişim hızı, “şekillendirilen” tarihin akışını da öyle hızlı bir biçimde değiştiriyor ki, bugün yaptığınız projeksiyon veya bugün yazdığınızı sandığınız tarih, çok kısa bir süre sonra bir “hiç” haline gelebiliyor veya tahminlerin tam tersi sonuçlara yol açabiliyor. Buna karşılık, bugün önemsiz gibi gördüğünüz bir gelişme yarın dünyanın bütün çehresini değiştirebiliyor.
       
PLANLAR VE HESAPLAR
       Bir düşünün, Kanuni Süleyman Fransız tüccarlara bir takım ayrıcalıklar ihsan ederken bir gün gelip Osmanlı’nın iflasına neden olacağını hiç düşünmüş müydü? Avrupa kapitalizmi Anadolu’yu işgal ederken bağımsız bir ulus devletin ortaya çıkmasına vesile olacağını hesaplamış mıydı?
       Amerikalılar devasa helikopterleriyle Vietnam’a inerken, aynı helikopterlerden salkım saçak sarkarak kaçmak zorunda kalacaklarını biliyorlar mıydı? Ruslar Afganistan’ı işgal ettiklerinde Sovyet sisteminin idam fermanını imzaladıklarını ne kadar süre sonra anlayabildiler acaba?
       Emin olun ki bu eylemlerin hepsi devasa etiketli koskoca “stratejist”lerin ince ince yaptıkları projeksiyonlarla, “Düşünce tankları” içinde cirit atan “politik danışmanlar” tarafından ince eleyip sık dokunarak oluşturulan planlarla hayata geçirilmiştir. Ve yine emin olun ki, bunları planlayıp uygulayanlar da “Bak nasıl da tarih yazıyoruz, biz ne müthiş insanlarız” diye birbirlerinin sırtını sıvazlayıp durmuşlardır.
       Bir de bambaşka amaçlarla ya da daha iddiasız çalışmalarla ortaya çıkan gelişmelere bir bakın; mesela Colomb, Hindistan’a kısa yoldan gidip zengin olma hayaliyle Karayiplere ulaştığında dünya tarihini değiştirdiğinin farkında bile değildi; hatta farkına varmadan da bu dünyadan göçtü gitti.
Eiji Toyoda, Japon otomotiv şirketi Toyota'yı devlerin arasına yerleştiren kişi oldu.
       1960’larda mühendisleriyle birlikte daha ucuz ve kaliteli üretimini yollarını araştıran Eiji Toyoda “yalın üretim” fikrini geliştirirken “şimdi dünya kapitalizmin üretim biçimini tamamen değiştireceğiz, 1980’lere, 1990’lara, 2000’lere damgamızı vuracağız, şu anda bir tarih yazıyoruz arkadaşlar” gibi konuşmalar yapmıyordu herhalde. Bundan tam 35 yıl önce Los Angeles California Üniversitesi’nden Stanford’taki başka bir bilgisayara bir kaç byte’lık veriyi aktarmak için didinen bir profesör ve yeni mezun iki asistanına ne demeli? Bu insanlar elbette kendi meslekleri ve bilim adına çok önemli bir şey yaptıklarını düşünüyorlardı ama hiçbiri buldukları şeye “internet” deneceğini ve 35 yıl içinde insanların yaşam tarzını değiştirebileceğini aklına bile getiremezdi.
       Peki bu örneklerden çıkan sonuç nedir? Kısaca şudur; tarih her zaman, yazanların yazdığı gibi olmuyor. “İçinde yaşanılan dönem”, gerçekten “o dönem” olmayabiliyor, hatta hiç bir şey olmayabiliyor. Atalarımızın veciz ve basit bir biçimde ifade ettiği gibi “evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor” Yani aslında tarih, tarih yazdığını düşünenlerin düşündüğü kadar yakın bir şey değil. Belki de sessizce işini yapanlara, daha iyiyi arayanlara daha yakın...
O ZAMAN NE YAPMALI?
* Tarih yazanların yazdığı tarih size pek uymuyorsa, başka bir tarih yazmayı denemeli.
* “İçinde bulunduğumuz dönem” söylendiği kadar da önemli olmayabilir; bunun farkında olunmalı.
* Stratejistlerin, teorisyenlerin, politik danışmanların stratejileri, teorileri her zaman doğru çıkmayabilir; ona göre davranmalı.
* Güçlülerin, büyüklerin, zenginlerin biçtiği rolle yetinmemeli, tarihin dinamizmine, inanılmalı.
* Yapılan iş ne olursa olsun iyi yapılmalı, en iyisi için çalışılmalı, araştırılmalı, eldeki ile yetinilmemeli.
       
ÖZGÜVEN SAHİBİ OLUNMALI
       Ve en önemlisi yaratıcılığı hep başkalarından beklememeli, başkaları nasıl olsa düşünüyor kolaycılığına kaçılmamalı. Hayal gücü çalıştırılmalı, biraz yaratıcı olunmalı.
       Çünkü; tarihi yazanlar ve şekillendirenler, politik danışmanlar ve stratejistler değil, yaratıcı fikirlerle ortaya çıkıp bunları hayata geçirmeyi başaranlar.
       Unutmayalım, “İçinde bulunduğumuz dönem” daha yaratıcı olanların kazançlı çıkacağı bir dönem; tarihin bütün dönemlerinde olduğu gibi...
       

Güventürk Görgülü, 15 yıllık ekonomi gazeteciliği geçmişi ardından, halen metin yazarlığı yapmaktadır.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları