|
|
Mustafa Sönmez: "Vur-kaç 2004"ün bilançosu ne ? Mustafa Sönmez: "Yalancı bahar"dan kurak yaza mı? Mustafa Sönmez: Yoksulluk "sefaleti" ve oltaya takılanlar Mustafa Sönmez: Büyüme ve işsizlik |
|||
Yani, Alamancı Veli, Alanyada bir yazlık alsa, bu turizm geliri sayılacak. Bu tanım değişikliği ile Ocak ayının turizm geliri 602 milyon dolar olarak yer aldı kayıtlarda. Oysa, yabancıların turizm harcamaları bu rakamın üçte ikisi. Yani, IMFye, dış kreditörlere bu sayede turizm geliri daha yüksek bir ülke fotoğrafı vermiş olacağız. Bunun kendini kandırmak gibi bir yanılsamaya yol açmayacağını ümit edelim. Gelelim, turizmin gerçek seyrine. Dış açığı daraltmanın en büyük kozu turizmde neler oluyor ? Bu yılın ilk üç ayı, ya da çeyreği ile ilgili turist girişi ve turizm geliri verileri , ilk elde olumlu görünüyor. Gelen turist sayısı geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 37 artışla 1 milyon 362 bine ulaşmış. Geçen yıla Irak faktörünün damgasını bastığını hatırlarsak bu artışın oransal büyüklüğü ihtiyatla yorumlanabilir. Ama 2002 ve 2001in ilk çeyrekleriyle karşılaştırdığımızda da artış dikkate değer. Gelen turistte artış 2002ye göre yüzde 43, 2001e göre yüzde 50 artmış. Giren turistteki artışa bağlı olarak giren turizm dövizi de artmış tabi ki. Bu yılın ilk çeyreğinde giren yabancı 1 milyon 867 turist, 1 milyar 234 milyon dolar harcamış görünüyor. Geçen yıla göre, giren dövizde artış yüzde 54. ye göre yüzde 20, 2001 performansının ise yüzde 50 üstünde. Buraya kadar her şey güzel, her şey parlak. Turist sayısında artışsa artış, toplam gelirde artışsa artış. Daha ne olsun! Bir de madalyonun öteki yüzüne bakalım. Sayı artıyor, toplam gelir artıyor ama ortalama gelirden ne haber ? YOKSULLAŞTIRAN TURİZM İşte bu noktada, 2004ün ilk çeyreği yine yoksullaştıran turizm gerçeğini yüzümüze çarpıyor. Toplam geliri, turist sayısına böldüğümüzde , turist başına harcamanın, dolar bazında dişe dokunur bir iyileşme göstermediğini, Euro bazında ise düzenli olarak gerilediğini görüyoruz. Dolar bazında bu yılın ilk çeyreğinde turist başına harcamanın 661 dolar olarak gerçekleştiğini, bunun 589 dolar olan 2003 performansının yüzde 12 üzerinde bir ortalama olduğunu belirtelim. Geçen yıla göre bir iyileşme olduğu aşikar, ama 2002nin 803 dolar olan ortalamasının yüzde 18 altında bir 2004 performansı ile turizm icra ediyoruz. Soruna dolar/Euro paritesindeki farklılığı dikkate alarak baktığımızda, yoksullaşmayı daha bariz biçimde görüyoruz. Gelirleri Euro cinsinden okuduğumuzda, 2004ün turist girişinin yüzde 54 artmasına karşılık gelirin Euro cinsinden yüzde 32 artarak 987 milyon Euroda kaldığını görüyoruz. Yine 2002ye göre turist girişi yüzde 46 artmış görünmesine karşın, gelir Euro cinsinden yüzde 15 azalmış görünüyor. Yıllar(ilk çeyrek)......Gelir............ Gelir ............................(Mly $)......(Mly Euro) 2001...........................822...........1020 2002..........................1027...........1167 2003...........................802...........750 2004..........................1234............987 2004te 529 Euroya inen ortalama turist harcaması, 2003ün 550 Euroluk ortalamasına göre yüzde 4, 2002nin 912 Euroluk ortalamasına göre yüzde 42, 2001nin 673 Euroluk ortalamasına göre de yüzde 21.3 gerilemeyi ifade ediyor. Böyle bir mirasyedilik olabilir mi ? 2004te ortalama bir turist 529 Euroya tatil yapıyor. İki yıl önce bu harcama 912 Euro idi. Yani iki yılda yüzde 42 damping! Yıllar(ilk çeyrek).. Ortalama....Ort.......Değişim .......................($)........(Euro)...(%) . 2001.................. 660..........673.............- 2002.................. 803..........912..........+35.5 2003...................589..........550...........-39.6 2004.................. 661......... 529...........-3.8 Sorun, hafife alınacak gibi değil. 2002 yılında 912 Euroya sattığınız bir tatil paketini 2004 yılında 529 Euroya düşürmüşsünüz. İki yılda bu kadar damping olur mu ? Bu dampingi yapabilmenin gücü nereden, bu bonkörlük nereden geliyor ? Nereden kısıp da bu fiyata turizm satabiliyoruz ? Ücretlerden, kar oranlarından, vergiden, turizme girdi veren sektörlerden ? Tabi ki hepsinden. Topyekün yoksulluk bu. Böylesi bir mirasyediliğe hangi turizm dayanır ? Bu dibini kazırcasına tüketme, yok etme, hep borçları çevirme telaşı uğruna. Bu insafsızca tüketme,yok etme, bu hoyratlık, sadece turizmde değil, ihracatı yapılan diğer sektörlerde, ürünlerde de görülüyor. Bu dibini kazırcasına tüketme, yok etme, bu hoyratlık, çocuklarımızın geleceğini çalmak, tüketmek aslında. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||