Home page
Haber Menüsü


Gülen’e 10 yıl hapis istemiyle dava
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, Nur cemaati lideri Fethullah Gülen hakkında, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu uyarınca 10 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açtı.
İstanbul
NTV
31 Ağustos— Yüksel’in hazırladığı iddianame 79 sayfa ve 12 bölümden oluşuyor. İddianamede Gülen’in televizyonda ve çeşitli yerlerdeki konuşmaları delil olarak gösteriliyor. İddianamenini giriş bölümünde sanığın ülkedeki laik düzeni değiştirerek yerine şeri esaslara dayalı teokratik İslam diktatörlüğü tesis etmek istediği, bu amaca uygun olarak da gizli örgüt kurduğu ileri sürülüyor. İddianamede, Fethullah Gülen’in Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirdiği belirtilerek, “Gülen’in TSK’ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK’ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK’ya karşı kullanma şeklindedir” denildi.

   
 
       
    MSNBC News Genç: Gülen'de yeni durum varsa incelenir
MSNBC News Gülen'e dava manşetlerde
MSNBC News Kıvrıkoğlu: İrtica yargıya sızdı
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan iddianamede, Nur cemaati lideri Fethullah Gülen’in amacının, “devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğü kurmak olduğu” kaydedildi.
       İddianamede, “Fethullah Gülen’in laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirip, yerine şeri yasaların hakim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlik ile oluşturacağı toplumu kullanmayı planladığı tespit edilmiştir” denildi.
       İddianamede Gülen’in iyi eğitilmiş kadrolarıyla devlet ve belediyelere sızdığı ifade edildi. Gülen’in, gücünü iki önemli kaynaktan aldığı belirtilen iddianamede, bunlar, “büyük sermaye imparatorluğu ve siyasi destek olarak” tanımlanıyor.
       
NURCULUK HAREKETİNİN DOĞUŞU
       İddianamenin birinci bölümünde, nurculuğun tarihi gelişimi anlatıldı. Nurculuk hareketinin kurucusu olan Said-i Nursi’nin 1873 yılında Bitlis’in Hizan ilçesi’nin Nurs Köyü’nde dünyaya geldiği belirtilen iddianamede, “Önceleri Said-i Kürdi olarak tanınan ve bu unvanı kullanan, soyadı kanunu çıktıktan sonra doğduğu köye izafeten Nursi soyadını alan Said-i Nursi ilmi kariyeri olmayan bir kimsedir” denildi. Said-i Nursi’nin meşrutiyetin ilanından sonra Bitlis havalisinde “şehy”lik faaliyetlerine başladığı, İstanbul’a gelerek siyasi faaliyetlere katıldığı ifade edilen iddianamede, İstiklal Savaşı sırasında Ankara’nın halifeyi kurtaracağı inancıyla Ankara’ya geldiği, ancak laik bir devlet düzeninin kurulması ve cumhuriyetin ilanı üzerine Ankara’yı terk ederek Van’a gittiği ve 23 Mart 1960’da Urfa’da öldüğü bildirildi.
       
GÜLEN GRUBU’NUN ORTAYA ÇIKIŞI
       İddianamede, Said-i Nursi’nin ölümünün ardından Said-i Nursicilerin “okuyucu” ve “yazıcı” olmak üzere iki gruba ayrıldığı, daha sonra bu iki grup arasındaki farklılaşmanın 1969 yılından sonra okuyucu grup içinde yer alan “Fethullah Gülen Grubu”nu ayrı bir grup olarak ortaya çıkardığı kaydedildi.
       Günümüzde Nurcuların “Gazeteciler, Şuracılar, Fethullah Gülenciler, Yazıcılar” olarak faaliyet gösterdiği ifade edilen iddianamede, “Nurculuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamen şeriat esaslarına ve İslam prensiplerine göre idare edilmesini, hilafet ve saltanatın geri getirilmesini, inkılapların geçici olduğunu, Kuran-ı Kerim dışında bir Anayasa’ya ihtiyaç bulunmadığını savunmaktadır” denildi.
       Nurculuk hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20 Eylül 1965 tarihli kararına da yer verilen iddianamede, kararda, Nur Risaleleri’nin gerçek yüzü ve bu risalelerde yer alan zararlı akımların anlatıldığı kaydedildi. İddianamede, Yargıtay’ın söz konusu kararının aşağıdaki bölümlerine de yer verildi:
       “Nurcular kendilerine ‘Nur talebeleri’ adını vermekte ve ‘Hizbul Kuran’ olduklarını ileri sürmektedirler. Nur şakirtlerinin (öğrencilerinin) nurculuğa girebilmeleri için o mahalledeki en büyük nurcuya karşı bazı taahhütlerde bulunmaları gerekmektedir. Bu taahhütler, nurculuğa ve nurcuların büyüklerine sadakat, nurcuların sırlarını açıklamamak, gayeleri için istişarelerde bulunmak, nurun gerçekleşmesi için faaliyetlerde bulunmak gibi şeylerdir. Nurcuların bulundukları yerlerde nurculuk ile ilgili olayları nur büyüklerine bildirmeleri de mecburidir. Nur talebelerinin diğer vazifeleri de nur risalelerini çoğaltıp dağıtmaktır. Said-i Nursi, ‘Asayı Musa’ adlı risalesinde nur risalelerini yazıp dağıtmayı ihmal edenlere sitem etmektedir. Nurculuğun bilhassa ordu mensupları arasında yayılmasına önem verilmektedir.”
       
TEOKRATİK İSLAM DİKTATÖRLÜĞÜ
       İddianamede, Fethullah Gülen grubunun amacının, “devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğünü kurmak” olduğu belirtilerek, “Fethullah Gülen laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirip, yerine şeri yasaların hakim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlik ile oluşturacağı toplumu kullanmayı planladığı tespit edilmiştir” denildi.
       İddianamede, şöyle devam edildi: “Gülen, demokratik usuller ile ılımlı, İslam görüntüsüyle kamufle edilmiş yöntemi, yurtiçi ve yurtdışındaki okulları vasıta olarak kullanması, Papa ile görüşerek sadece Türkiye’de değil, dünyadaki müslümanları yönetmeyi amaçlayan ruhani liderliğe olan ilgisi, siyasi parti, kişi ve bazı devlet kadroları tarafından kabul görmesi nedeniyle hedefine ulaşmada devlet rejimini istismar etmesi, dini ve siyası yapısını sürekli canlı tutan kaynağı belirsiz finans desteği ile ülkemizdeki en güçlü ve en etkin irticai yapılanma olarak değerlendirilmiştir.”
       
TSK’NIN İÇİNE SIZMA POLİTİKASI
       İddianamede, Fethullah Gülen’in Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirdiği belirtilerek, “Gülen’in TSK’ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK’ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK’ya karşı kullanma şeklindedir” denildi.
       İddianamede, Fethullah Gülen’in “Stratejisi” şöyle anlatıldı: “Gülen, İslamcı ideolojik bir yaklaşımla bulunduğu legal yolu muhafaza ederek, sahibi olduğu etkin mali gücü ile bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dershaneleri kullanarak eğitilmiş gençlerden oluşan bir taban oluşturmak, devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve emniyet teşkilatında kadrolaşmak, yurtdışında ve Türkiye’de kurulacak siyasal islama sempatiyle bakacak bir gençlik oluşturmak istemektedir.
       Çizilen hoşgörü ve barış tabloları ile bazı devlet çevrelerini etkileyen Fethullah Gülen hedefine ulaşıncaya kadar kamuoyu faaliyetlerine destek verdiği imajını yaratarak, toplumun gerçeği görmesinin önünü, ılımlı görünüşü ve demokrasi şemsiyesine sığınarak kesmektedir. Cumhuriyet düzenine ‘kefere düzeni’ diyen bu şahıs, bugün bu düzeni ister görünerek, bazı kesimleri bu davranışına inandırabilmektedir.”
       Gülen’in oluşturduğu öğrenci seçme ekipleriyle köy ve semtleri dolaşarak zeki ve becerikli öğrencileri seçtiği ve sağladığı imkanlar ile kendisine bağladığı ifade edilen iddianamede, Gülen’in düşüncelerinin öğrencilere evlerde, okullarda, kamplarda beyin yıkama metotları ile öğretildiği kaydedildi. İddianamede, bu toplantılarda Atatürk’ün, devrimleriyle toplumu islamdan ve inançtan uzaklaştırdığı için ‘deccal’ (ahir zamanda ortaya çıkacak fitnenin başı) olarak tanıtıldığı anlatıldı. İddianamede, Gülen’in faaliyetlerinde gösterdiği gizlilik, taraftarlarının kendisine bağlılığı, etkili, kararlı ve merkeziyetçi yönetimi ile Türkiye’nin en güçlü irticai yapılanması olduğu vurgulandı.
       
TEŞKİLAT
       İddianamenin “Teşkilat” başlıklı bölümünde de Gülen’in örgütlenme yapısına yer verildi. Buna göre teşkilat, zirvede Fethullah Gülen olmak üzere silsile yoluyla bir yere kadar inen şu yapılanmayı kapsıyor: “Tarikatın başı: Fethullah Gülen, danışman kadrosu, şehir imamları, esnafı organize eden imamlar, semtlerden sorumlu imamlar, ev düzeyinde görevli imamlar ve bireyleri kontrol eden imamlar.”
       
TSK’YI ELE GEÇİRME
       İddianamenin “Yurtiçi Faaliyetleri” başlıklı bölümünde de şu görüşlere yer verildi:
       “Fethullah Gülen grubunun faaliyetleri, bütün yurt sathında yaygın bir görünüm arz etmekte ise de özellikle Samsun-Adana hattının batısında kalan illerde, üniversite çevrelerinde ve doğuda Erzurum ilinde yoğunlaşmıştır. Fethullah Gülen grubu yurt sathına yaygın 88 vakıf, 20 dernek, 128 özel okul, 218 şirket, 129 dershane ve yaklaşık 500 öğrenci yurdunun yanı sıra biri İngilizce olmak üzere 17 yayın organı, ortalama 250 bin tirajlı gazete, TV istasyonu, ulusal düzeyde yayın yapan iki radyo istasyonu, faizsiz finans kurumu ve bir sigorta şirketini denetimi altında bulundurmaktadır.
       Gülen grubunun özellikle eğitim alanında zaman zaman devletten de ileri imkanları sahip olduğu gözlenmektedir. Fethullah Gülen grubu, planlı, programlı sinsi çalışmalarının önünde tek engel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görmektedir. TSK’ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK’ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK’ya karşı kullanma şeklindedir.
       TSK’yı ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirmektedir. TSK mensupları arasına sızma çalışmalarının yanı sıra, subay ve astsubay çocuklarını kendi okullarına ve dershanelerine kaydettirmeye, yetiştirilen bu çocukları askeri okullara sokmaya çalışmaktadırlar.
       Fethullah Gülen tarafından TSK içinde yapılanabilmek ve ileride etkinliğe kavuşabilmek amacıyla yeni projeler üretilmeye başlanmış, bu çerçevede askeri okullarda okuyan öğrenciler, önce fiili hedef olarak belirlenmiş, kültür düzeyi yüksek, kendine bağlı türban takmayan bayanların askeri öğrenciler ile tanışmaları ve evlenmelerinin sağlanabilmesi için gerekli vasatı sağlayacak bir yapılanmaya gitmiştir. Gülen, bu yöntemle 10 yıl içinde TSK içinde söz sahibi olacağı bir konuma gelmeyi planlamaktadır.”
       
YURTDIŞINDA PLANLI ÖRGÜTLENME
       İddianamede, Fethullah Gülen’in, ılımlı ve modern imajı ile siyasi partiler ve hatta Atatürkçü laik kesim içinde desteğini artırmaya çalıştığı ifade edilerek, “Böylelikle TBMM’de yandaşlarının mutlak çoğunluğu elde etmelerini sağlarken, hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumuşak geçişi sağlamak için başkanlık sistemini desteklemektedir” denildi. İddianamede, Gülen’in planlı bir şekilde yurtdışı örgütlenmesine yöneldiği kaydedilerek, “Bu yönelişte, sosyo ekonomik ihtiyaçları fazla olan yeni Türk devletlerinde taban oluşturmak, İran’ın şii propagandasının etkisini kırmak, finans ihtiyacını karşılayacak olan ticari şirketlerinin ticari atılımlarını sağlamak, bu devletlerde ihtiyaç duyulacak bürokratik kadroları yetiştirmek ve Türk-İslam birliğini oluşturmak gayeleri güdülmüştür” denildi.
       
279 KURUMDA FAALİYET
       İddianamede, Gülen grubunun 1992 yılında başlattığı yurtdışı açılımı sonucu 35 ülkede, 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 ilkokul, 8 yabancı dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazırlık kursu ve 21 öğrenci yurdu olmak üzere toplam 279 eğitim kurumunu faaliyete geçirdiği bildirildi. İddianamede, Gülen’in yurtdışındaki okullarının kuruluş amaçları da şöyle sıralandı: “Kuruldukları ülkelerde ileride devleti yönetecek, nitelik ve nicelikli kadroları yetiştirmek. Bu kesimin Türkiye’de kurulacak islami devlete sempatiyle bakmasını sağlamak. Uzun vadede Türkiye’de kurulması planlanan siyasal islama uluslararası alanda siyasi destek sağlamak. Fethullah Gülen, hükümetin bilgisi dahilinde Papa 2. Jean Paul’un daveti üzerine 9 Şubat 1998 tarihinde Vatikan’da Papa ile görüşmüştür. Görüşme, İslam ve Hıristiyan dünyalarını temsilen dinlerarası diyalog zemininde oluşmuş ve Fethullah Gülen uluslararası platformda Türkiye’de İslami kesimin lideri olarak gösterilmiştir.”
       
FİNANS KAYNAKLARI
       İddianamenin “Finans kaynakları” başlıklı bölümünde, Fethullah Gülen’in yoğun ve kapsamlı faaliyetlerini yürütebilmek için geniş finans kaynaklarına sahip olduğu belirtilerek, bu finans kaynaklarının genel olarak bilinmekle birlikte diğer irticai gruplara oranla mali ilişkilerini büyük bir gizlilik içinde yürüttüğü kaydedildi. Gülen’in, müminlerin zengin olmalarını şart koştuğu ifade edilen iddianamede, “Ancak, şahısların tek tek çok zengin olmalarından ziyade büyük sermayeli, ancak çok ortaklı şirketlerin kuruluşu şeklinde bu görüşünü uygulamaya koymaktadır. Çünkü çok zengin olan kişi dünya işleriyle uğraşmaya önem vererek hedeflere ulaşma yolundaki çalışmaları aksatacaktır” denildi. İddianamede, şöyle devam edildi: “Fethullah Gülen grubunun siyasi partilere siyasi destek sağladığı yolunda duyumlar mevcuttur. 1997 yılı Eylül ayında kendisine bağlı Asya Finans Kurumu, devletten 553 milyar lira teşvik almıştır. Bu iki husus birlikte değerlendirildiğinde finans desteği için siyasi partileri ve bürokratları kullandığı, böylece bu kişiler vasıtasıyla devlet imkanlarından yararlanmasına göz yumulduğu sonucuna varılmıştır.
       Fethullah Gülen, eğitime finans sağlamak amacıyla kendisine bağlı kişi ve kuruluşlardan vergilendirme adı altında aylık ve yıllık aidat toplamaktadır. Özellikle Gülen’in Kazakistan’daki okulları için Denizli’deki taraftarlarınca 1 milyon dolarlık kaynak aktarıldığı, Afyon, Malatya, Kayseri ve İzmir illerinde de bu yolda faaliyetler yürütüldüğü bilinmektedir.”
       
YURTDIŞINDAKİ OKULLARDAN GELİR
       İddianamede, Gülen grubunun yurtdışındaki üniversite, ortadereceli okul, ilkokul ve dil eğitim merkezlerinden büyük gelir elde ettiği belirtilerek, bu gelirlerin, bu kurumların finansmanı ve geliştirilmesinde kullanıldığına işaret edildi. Işık Sigorta, Asya Finans gibi büyük kuruluşların gelirlerinin, İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD) ve Genç İşadamları Derneği (GİAD) bünyesinde, işadamlarının bağışlarının da Fethullah Gülen’in finans kaynakları arasında büyük bir yer tuttuğu ifade edilen iddianamede, ayrıca televizyon, radyo, gazete, dergi gibi yayıncılık alanından da büyük gelir sağlandığı kaydedildi. İddianamede, Gülen’in çalışma sisteminde “imkanlar nispetinde maddi yardım yapmak, yapamayacaksa bedenen çalışmak” kuralının mevcut olduğu ifade edilerek, bu bedeni çalışma karşılığında ücret alınmaması veya ucuz bir ücret alınmasının maliyeti düşürdüğü dile getirildi. İddianamede, dış güçlerin Fethullah Gülen’e verdikleri yurtdışı desteği karşılığında, “Onu kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmelerinin de kuvvetle muhtemel olduğunun unutulmaması” istendi.
       
SİYASİ HEDEFLERİ
       İddianamenin “Fethullah Gülen’in siyasi hedefleri” başlıklı bölümünde ise Gülen’in, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle de mevcut sistemi yıkma yerine devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflediği vurgulandı. Gülen’in tüm devlet organlarında, yerel yönetimlerde ve sivil sektörde örgütlenmeyi hedeflediği anlatılan iddianamede, şöyle denildi: “İleride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için, kısa vadede tüm kadrolara yandaşlarının getirilmesi veya bu kadroları işgal edenlerin kendisine bağlanmasını hedeflemektedir. Uzun vadede ise tam bir kontrol sağlayabilmek amacıyla eğitim sektöründe yoğun bir faaliyet göstererek teşkilatlanma ve kadrolaşmayı yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Ilımlı ve modern imajı ile siyasi partiler ve hatta Atatürkçü laik kesim içinde desteğini artırmaya çalışmaktadır. Böylelikle TBMM’de yandaşlarının mutlak çoğunluğu elde etmelerini sağlarken, hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumuşak geçişi sağlamak için başkanlık sistemini desteklemektedir. Gülen, hiçbir kuvvet tarafından geri adım atmaya zorlanamayacağı bir duruma ulaştığında Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini ortadan kaldırarak, şeri devleti kurmayı hedeflemektedir. Fethullah Gülen, tüm dinler ve uluslar ile iyi ilişkiler kurarak onlardan gelecek karşı girişimleri engellemeyi, hatta kendini desteklemelerini sağlamayı düşünmektedir. İleride kuracağı şeriat devletini desteklemek üzere, birçok ülkede ileride yönetime gelecek gençleri yetiştirmektedir.”
       
BEYİN YIKAMA
       Gülen’in faaliyetlerinin hedefinin, İslam devletini kurmak olduğu da ifade edilerek, “Ancak bu ülkenin uyanık bekçileri buna fırsat vermeyecek, laik Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri ilelebet yaşayacaktır” denildi. İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tespitlerine göre, Fethullah Gülen’in, Türkiye’nin bir çok yerinde şirketler, okullar, yurtlar, dershaneler, vakıflar ve yayın organları kurarak faaliyete geçirdiği bildirildi. İddianamede, bu kuruluşların en önemlileri şöyle sıralandı: “Zaman Gazetesi, Samanyolu TV, CHA (Cihan Haber Ajansı), Sızıntı Dergisi, Aksiyon Dergisi, İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD), Asya Finans Kurumu, Işık Sigorta A.Ş, Çağ Öğrenim İşletmeleri A.Ş, Fatih Eğitim ve Öğrenim Kurumları A.Ş, Samanyolu Basın Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş, Feza Gazetecilik A.Ş, Ufuk Eğitim İşletmeleri Ticaret A.Ş, Fırat Eğitim Merkezi İstanbul Ticaret A.Ş, İstanbul FEM Dershaneleri, Akyazılı Orta ve Yüksek Eğitim Vakfı, Türkiye Öğretmenler Vakfı (TÖV), Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Özel Maltepe Dershaneleri ve Fatih Üniversitesi.” İddianamede, Fethullah Gülen cemaatine mensup bir nur talebesinin, cemaat üyelerini birbirine bağlayan temel öğeleri, cemaatin görevlerini, nihai hedefi, geleceğe bakışı, örgütlenme usul ve esaslarını, cemaatin hiyerarşik yapısını, hedef kurum ve kuruluşları, gelir kaynakları ve sermaye gelişimi ile ibadetlerini anlattığı görüşlerine yer verildi.
       
GÜLEN’İN KİTAPLARI
       DGM Savcısı Yüksel tarafından hazırlanan iddianamede, Fethullah Gülen’in “İ’la-yı Kelimetullah veya Cihad”, “Asrın Getirdiği Tereddütler 3-4”, ‘İrşad Ekseni”, “Fasıldan Fasıla 1-2-3”, “Ölçü veya Yoldaki Işıklar 2-3”, ‘Prizma 1”, “Küçük Dünyam”, “Çağ ve Nesil 2-5” ve “Prizma 1-2” isimli kitaplarındaki, “Cihad, tebliğ, strateji ve taktik, örgütlenme, inkılapçılık, ışık evleri, tekke, zaviye ve medreseler, hizmet erleri (şakirtler), gelir kaynakları ve arapça eğitim” konusundaki görüşleri de anlatıldı. Gülen’in, “Fasıldan Fasıla 1” kitabında, “600 yıllık tarihimizde kaç tane kazan kaldırma olayı gösterebilirsiniz. Osmanlı’yı ve Yeniçeri’yi bu açıdan eleştirenler kendi tarihlerine baksınlar. 50-60 sene içinde, 600 sene içinde meydana gelen isyanların, başkaldırmaların birkaç katını müşahade edeceklerdir” sözlerine yer verilen iddianamede, “Sanık Fethullah Gülen, Osmanlı tarihini yükseltmek isterken Cumhuriyet dönemine saldırmakta ve Cumhuriyet dönemini kendi tarihi olarak kabul etmemektedir” denildi. İddianamede, sanık Gülen’in, iki televizyon kanalında yayınlanan ve çözümü yaptırılan video kaseti ile muhtelif tarihlerde yaptığı konuşmalardan bölümleri içeren kasetlerin deşifresindeki sözleri de yer aldı.
       
ASKERİ OKULLARA SIZMA FAALİYETLERİ
       Maltepe Askeri Lisesi öğrencilerinin zaman zaman üzerlerindeki üniformaları çıkararak sivil kıyafetler ile bazı evlere gidip irticai faaliyetlerde bulunduklarının tespit edilmesi üzerine söz konusu evlerden birine gidildiği ve evde askeri lise öğrencilerinin bulunduğunun belirlendiği kaydedilen iddianamede, evde Fethullah Gülen’e ait 2 kaset ve bazı kitapların ele geçirildiği bildirildi. İddianamede, “1999 yılı mart ayında ortaya çıkan bu olay Fethullah Gülen grubunun askeri okullara sızma faaliyetlerinin en çarpıcı örneklerinden biridir. Askeri lise öğrencilerini ışık evlerine çekerek beyinlerini yıkayabilmek için illegal bir şekilde disiplinli bir çalışma yapmışlardır. Bu bir örgüt çalışmasıdır. Bu öğrencilere maddi imkanlar da sağlayarak kendilerine bağlamışlardır” denildi. İddianamenin, “Değerlendirme ve hukuki durum” başlıklı bölümünde, şöyle denildi: “Devletle uzlaşmacı ve barışcı bir politika izleyen, toplumun bütün kesimleri ile diyalog kurmakta sakınca görmeyen Fethullah Gülen grubunun başta milli eğitim ve emniyet teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir.
       
FETHULLAH GÜLEN’İN KAYNAKLARI
        Sahip olduğu okul, yurt ve dershanelerinde yetiştirdiği iyi eğitilmiş kadroları ile Atatürk ilkeleri ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırarak şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan Fethullah Gülen gücünü iki kaynaktan almaktadır: Oluşturmuş olduğu büyük sermaye imparatorluğu ve son yıllarda dozajını gittikçe artıran ve zaman zaman teşekküle yardım boyutlarına ulaşan siyasi destek.” Kısa bir sürede oluşan sermaye imparatorluğunun, örgüte bağlı okul, yurt, dershane ve sair kuruluşların finansmanını yaparken, siyasi destek sayesinde devlet kadrolarında örgütlenme sağladığı ve örgütün önüne çıkacak engellerin bertaraf edilmek istendiği ifade edilen iddianamede, “Tarikat okullarını övmek son zamanlarda moda haline gelmiştir. Oysa yukarıda belirttiğimiz gibi bu okullarda yetişen kadrolarla siyasi islamın iktidar yapılması hedeflenmektedir. Bu itibarla tarikat okullarına destek verenler Atatürkçü olamazlar” denildi.
       
“NEDEN?.....
       İddianamede, şöyle devam edildi: “Fethullah Gülen laik cumhuriyete karşı değilse, amacı sadece Türk toplumunu eğitime tabii tutmaksa; neden müritlerine ‘o kuvveti temsil edeceğiniz şeyleri elinize alacağınız ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar, her adım erken sayılır’ demektedir? Neden, mülkiye, adliye ve askeriye başta olmak üzere devlet kadrolarında teşkilatlanma isterken ayrıca, ‘bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir. Türkiye’de önünüzü kestiler. Yürüyemiyorsunuz, orada durgun sular gibi gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksınız’ talimatları vermektedir? Neden, kitaplarında islamcı silahlı çeteler gibi tebliğ ve cihad konuları üzerinde hassasiyetle durmaktadır? Neden, ‘Mahmud Efendi’nin görevi, sarığın, şalvarın, cüppenin propagandasını yapmaktır. Sen de emniyet teşkilatına girecek vali ve kaymakam olacak insanları yetiştir’ demektedir?”
       
TALEP EDİLEN CEZA
       İddianamenin “Netice ve Talep” başlıklı bölümünde, Fethullah Gülen’in, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesine göre, 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezasına mahkum edilmesi talep edildi. Türk Ceza Kanunu’nun “Müsadere” başlıklı 36. maddesi uyarınca, Gülen’in, “emanette bulunan suç eşyalarının müsaderesi” de istendi. Terörle Mücadele Kanunu’nun “Terör Örgütleri” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesi şöyle: “Bu kanununun 3. ve 4. maddeleriyle TCK’nın 168, 169, 171, 313, 314 ve 315. maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanun’un birinci maddesinin kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis ve 200 milyon liradan 500 milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.”
       
BU SÜRECE NASIL GELİNDİ
       Ankara 2 no’lu DGM tarafından Nur Cemaati lideri Fetullah Gülen hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı İstanbul DGM tarafından kaldırılmıştı. Fethullah Gülen hakkındaki gıyabi tutuklama kararını kaldıran İstanbul 2 No’lu DGM heyeti, Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gıyabi tutuklama istemini ilk reddeden Ankara 1 No’lu DGM Yedek Hakimliği’nin kararındaki gerekçeyi, tüm hazırlık evrakı içeriği ile usul ve yasaya uygun bulmuştu.
        Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, Fethullah Gülen hakkında, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu uyarınca 10 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açtı.
       İstanbul 2 No’lu DGM Heyeti Başkanı Şerafettin İste ile üyeler Erkan Çanak ve Abdurrahman Polat’ın imzasını taşıyan 3 sayfalık müteferrik kararda, “Ankara 1 No’lu DGM Yedek Hakimliği kararındaki gerekçenin, tüm hazırlık evrakı içeriğine uygun olduğu, usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle Ankara 2 No’lu DGM’nin 2000/453 iş sayılı kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur” denilmişti.
       Kararda daha sonra, hüküm şöyle anlatılmıştı: “Sanık Fethullah Gülen hakkındaki gıyabi tutukluluk müzekkeresinin geri istenmesine, bu kararın Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirilmesi için İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına, tüm hazırlık evrakının dizi pusulası yapılarak Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi için İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda, Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı görüşüne uygun itiraz yolu kapalı ve kesin olarak oy sırası ve oybirliği ile karar verildi.”
       
HUKUKİ SÜREÇ
       Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, yaklaşık 1 yıldır hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca soruşturma yürüttüğü Fethullah Gülen’in gıyaben tutuklanması amacıyla 3 Ağustos 2000 tarihinde, Ankara 1 No’lu DGM Yedek Hakimliği’ne başvurmuştu. Yedek Hakim Ramazan Aksan, başvuruyu 7 Ağustos 2000 tarihinde sonuçlandırarak, Gülen’in gıyaben tutuklanması istemini reddetmişti. Savcı Yüksel, bu karara ertesi gün itiraz etti. Yüksel’in itirazını 11 Ağustos 2000 tarihinde kabul eden Ankara 2 No’lu DGM, CMUK’un 104. maddesi uyarınca oybirliği ile Gülen’in gıyaben tutuklanmasını kararlaştırmıştı. Gülen’in avukatları ise bir üst mahkeme olan Ankara 1 No’lu DGM’de bu karara itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren Ankara 1 No’lu DGM heyeti üyesi İsmail Tiryaki de Başkan Mehmet Orhan Karadeniz ve diğer üye Süreyya Gönül’ün izinli oldukları gerekçesiyle itirazı karara bağlamak üzere, dosyayı İstanbul DGM’ye göndermişti.
       Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, İstanbul DGM’nin Gülen hakkındaki gıyabi tutuklama kararını kaldırmasını “takdir hatası” olarak nitelendirmiş, Yüksel, bu aşamadan sonra yasal olarak yapacağı hiçbir şey olmadığını, iddianameyi bitirdikten sonra Gülen hakkında dava açacağını söylemişti.
       
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları