|
|
Enflasyon düşüyor, ücret daha hızlı düşüyor... Mali sıkıyönetimle enflasyonu düşürmek Kültür ve turizme 1, faize 216... 60 kişilik sınıflar ve faiz dışı fazla… |
|||
Daha 6 ay öncesinde, 1 Martta bu batağa sürüklenmeye direnebilen AKP, aradan geçen 7 aylık sürede yoğun bir baskı yaşamış ve sonunda aklıselimini yitirip ABDye teslim olmuştur
Iraka asker sokmanın gerekçelerini istediği kadar meşru göstermeye çalışsın, Türkiye başını belaya sokmuştur. Sırtındaki 190 milyar dolara yaklaşan borç yükü ve boynunuzdaki IMF boyunduruğundan kurtulmak için hiç bir yaratıcı, cesur adım atamayan AKP, sonunda en basiti ve kolayı seçip ABDnin istediği tezkereyi TBMMden geçirerek Türkiyeyi müthiş bir serüvene sürüklemiştir. Bugün Iraka bulaşmanın açıklamasını AKP kuşaklar boyu kimseye yapamayacak kadar haksız bir zemindedir. Bir kere, bu kirli işgalin haksız ve ahlaksız niteliği bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. Bu işgale çok haklı bir direniş durmadan yükseliyor. Bu işgali yapanların altındaki toprak gün be gün kayıp gidiyor. O zaman nasıl olur da böyle bile bile lades der bir iktidar partisi? Kazanmak için gelip de mağluplar arasına düşenlerle nasıl saf tutabilmiştir? Bu soruların tek bir cevabı var: Çaresizlik, bağımlılık. İşgale stepne olmanın şu gerekçelerine bir göz atın. Deniliyor ki, Türkiyenin ulusal çıkarları bunu gerektiriyor. Yani Türkiye, PKK-KADEK, Irakta olası bir Kürt devleti ve Türkmenlerin haklarını korumak için Iraka gidiyor. Sırayla gidelim. Türkiye, PKK-KADEKi, ABDye rağmen mi tasfiye edecek? ABD, bunu daha ilk günden Iraklı Kürtlerin de desteği ile yapamaz mıydı? İranlı Halkın Mücahitleri grubunu Bağdat işgalinin hemen ardından nasıl tasfiye ettiler, hatırlasanıza. Aynı şeyi PKK için yapmak zor muydu? Herkes bilir ki, ABD başından beri, PKK-KADEKi bir kart olarak Türkiyeye karşı kullanıyor. PKK, tamamen ABDnin kontrolünde bir konudur. KÜRT DEVLETİ AB İNİSİYATİFİNDE Gelelim olası bir Kürt devleti meselesine Kürtler Irak nüfusunun beşte birini oluşturuyorlar. Kürt devleti de ABDnin inisiyatifindedir. Iraktaki Kürtler, ABD desteği olmadan bırakın bağımsız bir devlet kurmayı federal bir devlet bile oluşturamazlar. Türkiye, ABDye rağmen mi Kürt devleti oluşumunun önüne geçecek? Türkmenlere saldırının arkasında da Süleymaniyedeki çuval olayında görüldüğü gibi, ABD var. Kürtlere hükümette 5 sandalye veren ABD, Türkmenlere 1 sandalyeyi yeterli gördü. Ayrıca Kürtlerin Türkmenlere yönelik saldırılarının arkasında da ABD olduğunu herkes bilmektedir. Özet olarak, Türkiyenin Irak ile ilgili tüm endişelerinin nedeni bizzat ABDdir. ABD, 8.5 milyar dolarlık kan parası ile, IMF desteği ve diğer rüşvetlerle Türkiyeyi gebe bırakıp, batağa sürüklemeyi başardı. ABD, Türk askerini, Iraktaki Kürtler, Şiiler, Saddam yanlıları ve daha nice iç ve dış mihrakların çapraz ateşine maruz bırakıp, ateşin üstündeki kestaneleri Türk askerine aldırmayı, sonra da yoluna devam etmeyi amaçlıyor. Nedir o amaç? Hatırlayalım. ABDnin amacı sadece Irak değildi. Bu operasyonun amacı petrol bölgesini kendi inisiyatifinde yeniden yapılandırmaktır. Bunun için de İsraili bölgede sonsuza dek egemen kılmaktır. İsrailin Suriyeye, Lübnana ve pek yakında İrana sataşması bunun en somut nedenleri ve kanıtlarıdır. 60 yıllık Türk-ABD ilişkileri gösterir ki ABD, İsraile alternatif güçlü bir Müslüman ülkesinin bölgede varlığını istemez ve izin vermez. İsrail ise, Türkiyeyi kabullenemez. Dolayısıyla bu bahiste Türkiyeye, kirli işler yaptırıldıktan sonra, Arabın işi bitti, Arap gidebilir muamelesi yapılacaktır. Bu aletsel ilişkinin kısa sürede iç ve dış dengelerimize önemli etkileri beklenmelidir. İçeride ekonomide savaşa bulaşmış bir ülke iklimi yaşanacaktır. Savaş, harcama demektir. Bu, bütçenin sosyal yanının savaştayız gerekçesiyle budanması demektir. Savaş, belirsizlik demektir. Bu, uzun vadeden kısa vadeye çekilmeyi gerektirir. Yansıması ise, faiz ve dövizde eğrinin yukarı çıkması, istikrarsızlığın nüksetmesi, sıkıntıların artması demektir. Savaşan bir ülke olarak, ülke imajı, turizmde büyük yara alır. Türkiye 1 Marttaki barış yanlısı tutumuyla kazandığı olumlu, barışçı ülke imajını, 7 Ekim itibariyle işgalcilerin işbirlikçisi ülke imajıyla değiştirmektedir. Bataklığa bulaşmanın çamuru ülke içine kadar sızabilir. Ülkemizi işgale geldiniz gerekçeleriyle sağda solda patlatılacak bombalar, turizmin canına okumaya yetmez mi? AB orta sınıfına dönük işgalci ülkeye gitmeyin kampanyaları yankı bulmaz mı? Turizm sektörü, gerçekten de başı ilk elde belada olan sektör görünümündedir. Kimse, Nasılsa ölü sezona girdik, bahara kadar her şey süt liman olur avuntusuna girmesin. Bu, öyle kolay kolay bitecek bir savaş değil. Hiç uzağa değil, işgalden bu yana yaşananlara bakın. Iraklı Kürtlerin ve Arapların meşru savunmaları, Türkiyedeki akrabalarınca onay görünce bu ülke topraklarında yaşanabilecek etnik gerilimler ve onun iç dengelere etkileri hiç hesaba katılmış mıdır? Bataklıktaki her ölü askerin zaten kırılgan olan iç dengelerimizde yaratacağı depremler hiç hesaba katılmış mıdır? İşgalcilerle saf tutmanın AB ile ilişkilere etkisi ayrıca tartışılmalıdır. Özetle, TBMMden 7 Ekimde çok hatalı bir karar çıkmıştır. Türkiye, çok yanlış bir ata oynamıştır. Kaybeden, yıldızı kayan bir egemene yamanma yanlışı bu. Bakalım buna neden olanlar, bu vebalin altından nasıl kalkacak ? | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||