|
|
Dikkat!… 'Dalgalı'da dalgaya gelmeyin! Krizde Türkiye'nin ortası çöktü Kardeşim Tayyip Bey'e ikinci mektup… Yüksek reel faizde bankaların vebali… Güzel İstanbul'un bir başka yüzü… |
|||
Büyümede yüzde 5lik hedefe kolayca ulaşacağımız görülüyor. Enflasyonda da negatif aylık sonuçlar yıl sonu hedeflerinin tutacağını gösteriyor. Özel kesimin enflasyon beklentileri de hedefe yaklaşıyor demiş. Babacan, iç borçta halen yüzde 96 olan çevirme oranının, yılın geri kalan döneminde yüzde 77ye düşmesinin beklendiğini, Hazinenin her 100 lira ödeme karşılığında 77 lira borçlanacağını ifade etmiş ve eklemiş, Kalan 23 liranın reel sektörün finansman imkanının genişletilmesinde kullanılabileceği anlamına geliyor. Kamu borç stoku düşmeye devam ediyor. 2003 yılı sonunda kamu net borcunun milli gelire oranının yüzde 70 seviyesinin de altına ineceği tahmin edilmektedir. Hedefimiz orta vadede bu oranı yüzde 60lara düşürmek. Hazinenin yılın geri kalan aylarına ilişkin ödeme ve borçlanma tablosuna göre ocak - temmuz döneminde 66.5 milyar dolar borç ödeyen Hazine, yılın geri kalan kısmında 40.4 milyar dolar borç ödeyecek. Babacan, ABDden sağlanması öngörülen 8,5 milyar dolarlık kredi hakkındaki bir soruya karşılık şöyle konuşmuş: Bu kredi dördüncü gözden geçirmenin sonuçlanmasına bağlanmıştı. Bilindiği gibi dördüncü gözden geçirme sonuçlandı. Beşincisi de bitti. Ayrıca programa bağlılığın teyidi şartı da sağlandı. Bu kredide Irakta bazı siyasi şartlar var. Ancak şu anki siyasi şartlar da dahil kredi önünde herhangi bir engel görülmüyor. Kullanımı konusunda hiçbir sorun yok. Görüşmeler sürüyor. 10 gün önce yine görüşüldü. Bu ayın ortalarında bir ekip yine gidecek. 3 - 4 gün önce ben de uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Zaten bu krediyi Hazinenin kasasına girene kadar yok sayıyoruz. Almak mümkün olursa, bizim borç çevirme rasyolarını düşürmede etkili olacak. Olmazsa olmaz bir aranjman değil bu. Kararın ertesinde IMF Başkanı Horst Köhlerin yaptığı açıklama da ilginç. Kararda, hükümetin milli gelirin yüzde 6.5u kadar faiz - dışı fazlayı elde etme çabası ve kronikleşen sosyal sigorta sistemindeki açıkların Mecliste ele alınan reformlarla kapatılması çabası etkili olmuş. Köhlerin açıklamasında, Irak savaşı sonrası piyasaların hızla istikrara kavuşması ABye tam üyelik için atılan atımlar da olumlu izlenim bırakmış izlenimi ediniliyor. Üretimdeki hızlı toparlanmanın yanı sıra enflasyondaki düşüşün sürmesi olumlu, reel faizlerdeki inat, belli ki IMFyi tedirgin ediyor. Öte yandan, Merkez Bankasının faizleri indirerek ve piyasadan döviz alarak enflasyon hedeflerine bağlı kalması da IMF tarafından takdir topluyor. BDDKyı örnek kurum gösteren Köhler, Politika saygınlığını artırmak için, yetkililerin, BDDK gibi, düzenleyici kurulların operasyonel ve mali bağımsızlığını güçlendirmesi gerekir. ifadesine yer veriyor. Ama, IMFnin jestini bu göstergelere, gelişmelere bağlamak hiç de inandırıcı değil. Bunun için madalyonun öte yüzüne bakmak iyi olur.. MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ Gelelim, bir-iki hafta öncesine İngilterenin ünlü ve itibarlı Economist dergisiyle bağlantılı olan Economist Intelligence Unit (EIU) önümüzdeki yılın başlarında Türkiye ekonomisi için bir felâket senaryosu öngörüyordu. .. EIUnun temmuz ayı Türkiye raporundaki öngörüleri özetle şöyleydi: 2004 başlarında yüzde 60lık bir olasılıkla bir finansal kriz patlak verecektir. Devalüasyon 2004 ortalaması olarak doları 3.1 milyon liraya çıkaracak; yıl sonu enflasyonu yüzde 90a ulaşacak, milli gelir ise yüzde 6 oranında düşecektir . EIUnun 2004 için çizdiği felaket senaryosu nun dayanakları nelerdir? Türkiye 2004 ve 2005te sadece IMFye 20 milyar dolarlık geri ödeme yükümlülüğü altındadır. Bu geri ödemenin olsa olsa birer yıl ertelenebilmesi dışında yeni IMF kaynağı artık söz konusu değildir. ABD yönetimiyle bozulan ilişkiler yüzünden güç koşullar patlak verdiğinde Amerikadan kaynak da beklenemez. Cari işlem açığının tahminen 6.5 milyar dolara ulaşacağı bu yılın hemen ertesinde, yani 2004ün başlarında dış borç ana para ve faiz ödemeleri tıkanabilecektir. IMF programındaki yüzde 6.5 oranındaki faiz dışı fazla hedefine bu yıl ulaşılamayacaktır; bu oran 2003 sonunda yüzde 4ü bulacaktır. Yerel seçimler yılı olan 2004te hükümetin bütçe disiplini gevşeyecektir. 2002deki yüksek büyüme hızına katkı yapan stok birikimlerinin önümüzdeki aylarda tersine dönmesi ve 2003te büyümenin yüzde 3.5e düşmesi beklenmelidir. Merkez Bankasının genişleyici para politikasına yönelmesi de söz konusu değildir. Yüksek reel faizler, düşen büyüme ve faiz dışı fazlayı sınırlayan siyasi koşullarda borcun yeniden yapılandırılması (yani konsolidasyon) veya bir borç indirme operasyonu yapılmaksızın kamu borç stokunun döndürülmesi imkânsızdır. Konsolidasyon zaten finansal bir kriz demektir. Borç indirimi ni sağlayabilecek IMF ve ABDnin olumsuz tavırları bu seçeneği de imkânsız kılmaktadır. İç ve dış borçların sürdürülebilmesine ilişkin yatırımcı beklentilerinin çökmesi sonunda 2004 başlarında finansal bir kriz patlak verebilecektir. PROF. BORATAV NE DEMİŞTİ? Prof. Korkut Boratav, 23 Temmuzda Cumhuriyetteki haftalık yazısında, bu raporla ilgili olarak Ben EIU raporunun nicel öngörülerini tartışmayacağım. Bu rapordaki felaket senaryosunun temel dayanağını, yani ABD (dolayısıyla da IMF) ile ilişkilerimizin bozukluğu nedeniyle 2004te dış borcun döndürülemeyeceği iddiasını sorgulayacağım. EIU ekibini aşağıdaki soruları yanıtlamaya davet ediyorum diyor ve sıralıyordu: Her gün ortalama bir iki Amerikalıyı Irakta kurban vermekte olduğu için bunalan George Bush , askerlerini rahatlatmak için Fransa, Almanya, Rusya ve Hindistandan birlik istemedi mi? Ve bu ülkelerin hepsi Birleşmiş Milletler kararı olmadan Iraka asker yok demiyorlar mı? Buna karşılık Türkiye ne yapıyor? Amerikalıların Irak için Türkiyeden asker istedikleri, Başbakan tarafından Batmanda övüne övüne Stratejik işbirliği yürüyor diye açıklanmadı mı? Amerikan talebinin üç tugay Türk askerinden oluştuğu ve asker göndermenin koşulları ve fiyatının Dışişleri Bakanının ABD ziyareti sırasında görüşüleceği gazetelerde yayımlanmadı mı? İşte Gordiumun düğümü çözülmektedir. Piyasalar rahatlayabilirler. Öyle beklenir ki çok geçmeden Türk birlikleri Amerikan askerlerinin Irak can pazarındaki yükünü hafifletmeye başlarlar; 1 Marttaki büyük gaf telafi edilmiş olur; ABD-Türkiye ilişkileri yepyeni bir raya oturur ve bu yeni durum 2004te Türkiye ekonomisinin dış kaynak kısıtının aşılmasına kritik bir katkı yapar. EIUnun Türkiye üzerindeki ağustos raporu da önceki rapordaki felaket senaryosunun yanlışlığını kabul eder. Korkut Hocanın öngörüsü, önce IMFnin hayat öpücüğü ile başladı. 11 milyar dolarlık bir rahatlama sağlayan IMF eniştenin bu öpücüğünün ardından ABDnin krediye dönüşen hibesi gelebilir. Peki bunun ardından NTVde yayımlanan şu habere ne buyurulur: ABD de, yabancı asker bulmada sıkıntı yaşıyor. Washingtonun, hukuki zemine ilişkin kaygıları gidermek için yeni bir formül arayışına girdiği öğrenildi. NTVnin edindiği bilgilere göre, ABD, Iraka asker göndermeye yanaşmayan, hatta Washingtona red cevabı veren ülkelere, bir davet de Bağdat üzerinden gönderecek. Yabancı askerler, geçici Hükümet Konseyince Iraka davet edilecekler. Davetin gideceği ülkelerin başında Hindistan ve Pakistan bulunuyor. Hindistan, ABDnin asker talebine olumsuz yanıt vermiş, Birleşmiş Milletlerce oluşturulacak bir güce ise katkıda bulunabileceğini bildirmişti. Pakistanın ise nasıl bir karar alacağı belirsizliğini koruyordu. Türkiye, Irak için asker talebinde bulunan ABDye, Türk askerlerinin Birleşmiş Milletler ya da NATO şemsiyesi altında görev yapması veya, askerlerin Irakta 13 Temmuzda kurulan Geçici Hükümet Konseyince ülkeye davet edilmesini şart koşmuştu. İşte şimdi Irak bataklığına davet ve gitme zamanı Borcu da ertelediler belki de hibeyi de verecekler. Kısaca gebe bıraktılar. Karşılığını isteyecekler. ABD DESTEĞİ ETKİLİ Özetle, IMFnin hayat öpücüğünün arkasında ABD var. Irakta Türkiyeye ihtiyacı artan ABD, Hazine Bakanlığı aracılığıyla IMFyi belli ki yönlendirmiş. Bu borç operasyonunun etkilerine gelince Borç tahsilinin ertelenmesi sayesinde, iç borçtaki piyasa gerilimi azalır. Ama faizler çok da hızlı düşmeyebilir. Çünkü, Türkiyede faizlerin seyrini risklerden öte, başka etmenler, özellikle piyasa yapıcı bankaların beklentileri belirliyor. Unutulmaması gereken birşey daha var; ertelenen borçlar, silinmiş değil sadece ertelenmiş durumda. 2005 ve özellikle de 2006 yıllarına müthiş yığılma var. Öte yandan, ekime ertelenen 6. gözden geçirme ise Türkiyenin Irak tavrına bağlı olarak gelişecek, IMF, Türkiyeye diyet borcunu durmadan hatırlatacak, ev ödevindeki notunu değerlendirirken de Irak faktörünü hep dikkate alacak. IMFile ilişkilerde ABD-Irak parametresi çok daha ağırlık kazandı. Bu hiç de iyi değil. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||