Home page
Haber Menüsü


 
Dikkat!… ‘Dalgalı’da dalgaya gelmeyin!
 
TL’nin aşırı değerlenmesinin gerek kamuda gerekse özel kesimde biriktirdiği “kur yükselmesi stresi”nin boşalmasıyla yaşanabilecekleri ise düşünmek bile istemiyor insan…
 
Mustafa Sönmez
NTV-MSNBC
 
28 Mayıs 2003 —  Yaşatılmaya çalışılan tüm bahar havasına rağmen, Türkiye ekonomisini yeni bir krize götürebilecek ciddi gelişmeler yaşanıyor.

   
 
       
   
MSNBC News Kardeşim Tayyip Bey'e ikinci mektup…
MSNBC News Yüksek reel faizde bankaların vebali…
MSNBC News Güzel İstanbul'un bir başka yüzü…
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  İzlenen dalgalı kur politikasının “dalga boyları”, İstanbul’un yokuşlarına benziyor. Bazı semtlerde inanılmaz diklikte yokuşlar ve inişler vardır. Bazı semtlerde ise tatlı meyillerin üstüne kuruludur İstanbul. O tatlı meyillerde İstanbul’u yaşamak büyük keyiftir. Ama dik yokuşlar ve inişler hiç rahat ettirmez insanı.
       Bu dalgalı kur, tatlı meyillere dönüştürülebilirse ne ala, tersi ve halen yaşadığımız dik yokuşlar ve inişler başımıza yeniden iş açacağa benziyor…
       
YA KUR STRESİ BOŞALIRSA...
       Halihazırdaki “dalgalı kur” politikası bir yandan Türkiye’yi ciddi bir cari açık problemine doğru sürüklerken, onun akabinde yaşanabilecek yeni finansal kırılmaların da sinyallerini gönderiyor.
       TL’nin aşırı değerlenmesinin gerek kamuda gerekse özel kesimde biriktirdiği “kur yükselmesi stresi”nin boşalmasıyla yaşanabilecekleri ise düşünmek bile istemiyor insan…
       
KEMİKSİZ BÜYÜK KARLAR
       İyi yönetilemediğinden mi, doğasından mı bilemiyoruz ama mevcut kur icraatı büyük haksız kazançlara da yol açıyor. Dövizini kur yüksekken bozup Hazine bonosuna yatıran ve yüksek faiz elde edenler, kur düşükken sermaye çıkışı yaparak kemiksiz büyük karlar sağlıyorlar.
       Ucuzlamış dövizden her tür ithalatı yapanlar büyük kazançlar sağlıyorlar. Düşük kurlu bu konjonktürden rantiyeler ithalatçılar büyük kazançlar sağlarken bu günlerin faturası, daha sonra tüm topluma yüklenecek. Düşük kur ani yükselişe geçtiğinde, olacak olanlar ve yine kriz, yine çöküş biçimnde yaşanacak ve yine yine altta kalanın canı çıkacak… çıkması…
       
CARİ AÇIĞA DİKKAT...
       Düşük kurun cazibesiyle yaşanan ithalattaki patlamanın etkisiyle cari açık ilk üç ayda 2,5 milyar doları buldu. 2001 krizinin öncesi yılda yani 2000’in ilk çeyreğinde açık 2.3 milyar dolardı. Yani 2000’in ilk çeyrek açığını aşmış durumdayız. 2000’in ikinci çeyreğinde ise 3.2 milyar dolarlık bir açık yaşamıştık.
       Nisan ve Mayıs’ta yaşanan dış ticaret genişlemesi bu yılın ikinci çeyreğinde de aynı sonucun yaşanabileceğine işaret ediyor. Özet olarak 2001 krizine götüren 2000 cari açığı 9,7 milyar dolardı ve bu yılın beklenen açığı bu rakkamdan hiç de az değil.
       Cari açığı böylesine büyüyen bir ülkede, bazen sermaye kaçışı, bazen güçlü paraya yöneliş biçiminde ani dönüşlerin nasıl yaşandığına ve bunun finans sistemi başta olmak üzere tüm ekonomide ne tür tahribatlar yaşattığına 2001 krizinde tanık olduk.
       Bu tehlikeli gidişi önleyecek şey, düşük kurun “reel” değerine doğru seyrini sağlamak. Peki bu nasıl olacak? Kur, yüzde 30 aşırı değerlenmiş durumda. MB’nin müdahaleleri de henüz etkili olamadı. Dövize dönüşe sevkedecek ciddi politik krizler de pek yaşanmıyor.
       Bırakalım, cari açık büyüyeği kadar büyüsün, kendi doğası içinde kur, piyasadaki değerini bulur, demek tam bir serüven. Bu edilgenlik, büyük kumar, hatta sorumsuzluk olur…
       
KURDA ANİ ARTIŞIN YAN ETKİLERİ…
       Öte yandan başka bir başağrısı, kurdaki ani yükselmenin, Hazine ve özel sektör borçlarına yapacağı etki ile ilgili.
       İlk çeyrekte 2.5 milyar doları bulan cari açık elbette sermaye hesabından karşılanıyor.
       Geçen yıl bankaların varlıklar - yükümlülükler hesabı 635 milyon dolar para girişi gösterirken, bu yıl yaklaşık 5 milyar dolar gösteriyor. Ciddi bir para girişi olmuş.Tüm bankalar döviz pozisyonlarını olabildiğince açmış durumda.
       Ancak kurdaki ani artışta ne olacak? Çünkü döviz dengeleri olumsuz yönde gelişmeye devam ediyor. Kurdaki tırmanma bir başka borçlu olan bankaları düşündürmeli. Aynı şey, döviz kredisi alanlar için de geçerli.
       Kurdaki ani yükseliş Hazine’nin de denglerini bozabilir. Çünkü Hazine’nin gelirleri TL cinsinden olmasına karşılık dövize endeksli veya dövizle borçlanmaları yüzde 60’ın üstünde...
       
İŞ İŞTEN GEÇMESİN
       Son açıklamalara göre, Hazine’nin 165 milyar dolarlık kamu borcu var ve bunun yaklaşık 65 milyar doları dış piyasaya, IMF’ye ve diğer yabancı resmi kuruluşlara. Kur aniden yükseldiğinde bu borç da yükselecek.
       Geri kalan 100 milyar dolarlık piyasaya ve kamuya olan borcun ise 35 milyar doları döviz endeksli. Kısacası; 165 milyar dolarlık devlet borcunun tam 100 milyar dolara yakın kısmı dövize endeksli. Bu da toplam borcun yüzde 61’i ediyor.
       Döviz kurunun belli bir noktanın etrafında dalgalanması, hatta aşırı değerli durması elbette Hazine’nin şimdilik işine geliyor. Borcun belli bir kısmı sürekli küçülürken, toplam borcun da azalmasına neden oluyor.
       Ancak bu kur eğrisi böyle seyretmeyip kafasını kaldıracağına göre, Hazine’nin bu artışın bedelini ödeyeceği gün gelecektir. O gün geldiğinde iş işten geçmiş olmasın!..
       Çünkü biz arabayı hep göz göre göre duvara tosluyoruz…
       
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları