|
![]() ![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
Meclis Başkanı Arınçın verdiği 23 Nisan resepsiyonu Türkiye adına son dönemlerin en dramatik görüntüsüydü. En vahim anlatımıyla, Arınçın dediği gibi Milletin resepsiyonda temsil edildiğini kabul edersek, devletin önemli bir bölümü yoktu. Yani devlet ve millet ayrı düşmüştü. Kaldı ki milletin temsil edildiği tespitini doğru kabul etmek de hayli zor. Pekii can yakan, iç karartan bu protesto neden yapıldı? Bu hareketin anlamını çözmek için nedenlerini iyi tespit etmek gerekiyor. Meclis Başkanı Bülent Arınç, açıkca dile getiriyor; Bu protesto Hükümete karşı, ama ben Hükümet üyesi değilim. Aslında Arınç tespitinde kısmen haklı; bu protestoya yol açan nedenlerin önemli bölümünün müsebbibi Meclis Başkanı değil. Kendisinin payı diğer nedenlerin yanında hayli küçük. Zaten protestoya geniş yelpazede katılımın olması da gösteriyor ki, çok farklı kesimleri rahatsız eden farklı nedenler var. BEN YAPTIM OLDU MU? Nedenleri tek tek sıralamak mümkün, ama asıl olarak, bu nedenlere yol açan tavır üzerinde durmak gerekiyor; 365 milletvekillik bir çoğunluğum var, istediğimi yaparım. İşte AKP Hükümetine ve yönetimine damgasını vuran bu tavır, rahatsızlık yaratan diğer icraatlara da yol açıyor. Bu tavra dayanarak Hükümet, örneğin bürokraside tüm teamülleri bir kenara bırakarak kadro değişimi yapıyor. Öyle boyutlara varıyor ki bu değişim, çoğu zaman Hükümet içinde bile rahatsızlıklara yol açıyor. Görevden almaları açıklamakta zorlandıkları gibi, yeni atanan isimlerin neden seçildiğini de izahta zorlanıyorlar. Buna rağmen biz istediğimizle çalışırız diyorlar. Atamalar konusunda en rahatsız isimlerden biri Cumhurbaşkanı Sezer. Reddettiği kararnameler neredeyse onayladıklarına yakın. Üstelik reddettiği isimlerin yerine yine reddedeceği isimler geliyor. Dahası reddettiği pek çok isim göreve vekaleten devam ediyor. Üstelik böyle bir tavırla atanan isim çok doğru seçilmiş bile olsa tavır nedeniyle rahatsızlık yaratıyor. Kriz yaratan icraatların tümüne bakın gerisinde bu tavrı görürsünüz. İşte Milli Görüş genelgesi diye bilinen genelge... İşte başkanlık sistemine adım olacağı ileri sürülen yerel yönetimler yasası... İşte TRT Genel Müdür adayları. Ankara kulislerinde RTÜKün seçtiği üç ismin de Tayyip Erdoğanın adayı olduğu biliniyor. Üstelik üçünün de Cumhurbaşkanı Sezerin içine sinmeyeceğine inanılıyor. Buna rağmen RTÜK yüz küsur kişi içinden bu üç kişiyi nasıl ve hangi baskılarla seçti acaba? SİZ BU İŞİN İÇİNDE OLACAKSINIZ Şimdi Başbakan Erdoğandan da Dışişleri Bakanı Gülden de, Meclis Başkanı Arınçtan da aynı açıklamalar geliyor; Türkiyenin gerilime tahammülü yok. Biz bu işin içinde olmayacağız, gerilim yaratmayacağız. Aslında bu açıklamalar bile ben yaptım oldu tavrının bir tezahürü. Ben bildiğimi yaparım, tartışmaya girmem anlamına gelmiyor mu? Biz yapalım, siz kabullenin, gerilim çıkmasın demek olmuyor mu? Oysa AKPnin bu işin içinde olmaması mümkün mü? İddia ettikleri gibi gerilim tek taraflı çıksa bile, ki pek öyle değil, AKPnin çözmesi gerekmiyor mu? Ayrıca Bu işi medya ve bazı odaklar tahrik ediyor diyerek sorundan sıyrılmak da, hem mümkün değil, hem de haklı değil. TEPKİ MUTLAK DEMOKRATİK OLMALI Buraya kadar AKPnin tavrını konuştuk, ya peki AKPye gösterilen tepkiler? Önce resepsiyon protestosuna bakalım. Farklı yorumlar mutlaka olacaktır ama muhtıra vermek gibi pek çok diğer yöntemden daha demokratik olduğunu söylemek mümkün. Bu tepkinin MGK toplantısında devam edeceği ve kapsamlı bir rapor sunulacağı anlaşılıyor. MGK toplantısı da bu tür tepkiler için yasal ve demokratik bir platformdur. Yasal platformların ötesi ise, çok açık ki Türkiye için irtica kadar tehlikeli. Muhalefetin sivil nitelikli kalmasında en önemli görev de hiç kuşkusuz CHPye düşüyor. Sivil niteliğini kaybeden bir muhalefet CHPye iktidar getirecek bile olsa, CHPden kabul görmemeli. DEPİN HATASINA AKP DÜŞMEMELİ Türkiyede Kürt sorununu barışçı yollarla çözebilme fırsatını DEP yakalamıştı. Meclise girmeyi başaran DEP milletvekilleri hiç bir şey yapamasalar bile kimi korkuları yenebilirler, taleplerin önemli bir bölümünün masum olduğunu anlatabilirlerdi. Böylece terörün önlenmesine büyük katkı yapabilirlerdi. Ancak beceremediler. Kör gözün parmağına giderek Meclis kürsüsünden Kürtçe yemin etmeye kalkınca bu tarihi fırsatı kaçırdılar. Şimdi benzer bir fırsat AKPnin elinde, hem de çok daha geniş imkanlarla. İrtica algılamasının abartılan ve haksız boyutlarını ortaya koyup, kabul ettirebilirler. İrticai diye nitelenen kimi talep ve davranışların, tehlikeli olmadığını gösterebilirler. Bunu başarabilirlerse toplumsal barışa ve demokrasiye çok büyük katkı yaparlar. Ama bu katkı Ben yaptım oldu diyerek sağlanamaz. Ümit SEZGİN / NTV - CNBC-e Ankara Haber Müdürü | ||||
![]() |
|||
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |