|
3 Nisan Dünya Bankasının yayımladığı Küresel Kalkınma Finans Raporunda Türkiyede gelecek dönemde siyasi istikrar beklentisi yer alırken, Irak Savaşının turizmde çöküntüye yol açması durumunda Türk ekonomisinin ağır zarar görebileceği belirtildi. |
IMF: Küresel büyüme yüzde 3'te kalacak G-7 küresel ekonomi için Irak planı hazırlıyor Küresel ekonomi belirsizliğe rağmen büyüyecek Küreselleşme karşısında sosyal demokrasi Türkiye, küresel rekabette eriyor |
|||
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasının gelecek hafta yapılacak yıllık bahar toplantıları öncesinde yayınlanan raporda, Türkiyeye ilişkin değerlendirme, veri ve beklentilerde yer aldı. Dünya Bankasının raporunda, Irak Savaşının Türk turizminde çöküntüye yol açması halinde bunun ekonomiye ağır zarar verebileceği ifade edildi. Raporda, geçen yıl Avrupa Birliğinin (AB) zayıf büyüme performansının yakın ilişkide olduğu ülkeleri olumsuz etkilediği, ancak buna ve 2001 krizine karşın Türkiyenin 2002de hızlı bir büyüme gerçekleştirdiği bildirildi. Raporda, Türkiyede geçen yıl doğrudan dış yatırımın ise bir önceki yıla göre önemli düşüş kaydettiğine işaret edildi. İşçi döviz gelirlerinin Türkiye gibi ülkelerin ekonomileri için önem taşıdığı kaydedilen raporda, 2001 yılında Türkiyeye 2.8 milyar dolar işçi döviz transferi gerçekleştiği ve bu alanda Türkiyenin gelişmekte olan ülkeler arasında 6. sırada yer aldığı belirtildi. TÜRKİYE BOSTWANA VE GABONUN GERİSİNDE Küresel Kalkınma Finans Raporunda Türkiye, kişi başına yıllık geliri 746 ve 2975 dolar arasında bulunan alt-orta gelir grubu ülkeleri arasında yer aldığı ve bu grupta Avrupadan Rusya, Arnavutluk, Belarus, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Makedonya, Romanya ve Sırbistan ile Karadağın da bulunduğu görüldü. Ancak Türkiye, bu kategori de Gabon ve Botswana gibi bazı Afrika ülkelerinin altında kaldı. Raporda, Türkiye borçlu ülkeler arasında da orta gelir ve borç düzeyine sahip ülkeler kategorisinde gösterildi. DB: 2003TE KÜRESEL BÜYÜME % 2.3 Dünya Bankası raporunda, 2003 yılı için global ekonomik büyüme tahminini ise yüzde 2.4ten yüzde 2.3e düşürdü. Bu tahminin Irak Savaşının kısa süreceği ve petrol fiyatlarında sadece kısa süreli bir yükseliş yaşanacağı varsayımlarına dayandığını bildirildi. Raporda, gelişmekte olan ülkelerin orta vadede ekonomi politikalarında ve yatırım ortamında yapacakları iyileştirmelerin büyümenin artırılmasında ve fakirliğin azaltılmasında etkili olacağı da vurgulandı. GELİŞMEKTE OLANLAR İSTİM KAZANACAK Rapora göre, Iraktaki savaşın kısa süreceğini öngören Dünya Bankası, kalkınmakta olan ülkeler ekonomilerinin bu yıl istim kazanıp, geçen yıldakine kıyasla daha süratle büyümesini bekliyor. Buna göre, son zamanlardaki mali krizlerin etkilerinin solmasıyla birlikte, kalkınmakta olan dünyanın büyüme hızı yüzde 3.1den yüzde 4e çıkacak. Buna karşılık, öndegelen sanayileşmiş ülkelerdeki canlanmanın zayıf, yetersiz kalması nedeniyle, küresel ekonominin büyüme hız ortalamasının yüzde 1.7den sadece yüzde 2.3e çıkması bekleniyor. Bu şartlar altında, uluslararası yatırımcılar ve kreditörler ihtiyatı elden bırakmayacak ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları (FDI) geçen yıla göre sadece 2 milyar dolar artışla 145 milyar dolara, portföy menkul kıymetler yatırımları da yaklaşık 4 milyar dolar artışla 13 milyar dolara çıkacak. Uluslararası yatırımcılar ve kreditörlerin bu krizlerde takılıp kalması nedeniyle, kalkınmakta olan ülkelerde net dış menkul kıymet yatırımları sadece 5 milyar dolar artışla 158 milyar dolara çıkacak. Net yabancı kredilendirmeler ise 2 milyar dolar kadar azalışla 5 milyar dolara inecek. Dünya Bankasına göre, kalkınmakta olan ülkeler 1990ların başlarına özgü büyük miktarlarda yabancı sermaye akışları olmaksızın yaşamayı çoktan öğrenip, bu süreçte daha istikrarlı hale geldi. Bankanın raporunda özetle şu tespit ve görüşlere yer verildi: Dış sermaye akışları azalırken, bu tür ülkeler göçmen işçilerinin dövizlerine bağımlılıklarını artırdı. Başta ABD olmak üzere dış dünyadan gelen işçi dövizi gelirleri toplamı 2001de 72.3 milyar dolara ulaşıp, FDIden sonra en büyük dış finansman kaynağına dönüştü. İşçi dövizi gelirlerinin FDI akışlarındaki payı yüzde 42ye ulaştı. Yabancı kredilerdeki düşüş kalkınmakta olan ülkeleri yabancı sermaye çekmek için daha sıkı çalışmaya da zorladı. Birçok ülkenin 1990lardaki krizlerden aldığı en önemli derslerden biri dış borç finansmanına çok fazla bağımlılığın, sermaye akışlarında şiddetli, ani tersine dönüşlere yolaçabileceğiydi. Bu tür ters dönüşlere karşı korunmak için ülkeler ihtiyati rezervlerini güçlendirip, yükümlülüklerini, bilhassa FDI olmak üzere daha istikrarlı yatırım türlerine kaydırdı. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||