|
26 Mart Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiyenin önünde iki seçenek olduğunu belirterek, Ya içe kapalı bir Ortadoğu ülkesi olacağız, ya da gelişmiş Batı toplumuna entegre olacağız. Türkiyeyi içine kapatmaya çalışan zihniyet ile mücadele etmeye devam edeceğiz dedi. |
SSSB: Kredi, IMF onayından sonra ABD'den 8.5 milyar dolar kredi Fitch not düşürdü: B- Faizdeki artışın maliyeti 4 milyar $ TOBB: Ekonomi çok kırılgan noktada, faiz oranları düşmeli S & P: Mali disiplinden sapmayın TÜSİAD bankacılık reformu istedi Mustafa Sönmez: IMF'ye karşı Dünya Bankası ve TÜSİAD Özilhan: İş Güvencesi Kanunu revize edilmeli |
|||
TÜSİADın, Bağımsız Düzenleyici Kurumlar ve Türkiye Uygulaması başlıklı raporunun açıklamasında konuşan Özilhan, Son 4 ayda yaşadıklarımız Türkiyeyi öyle bir noktaya getirdi ki, şapkamızı önümüze koyup aklımızı başımıza devşirmediğimiz takdirde tüm hayal ve ideallerimize veda etmek ve 50 yıl geriye gidip, her şeye yeniden başlamak zorunda kalacağız diye konuştu. HEDEFLER REVİZE EDİLMELİ |
||||
“Ya içe kapalı bir Ortadoğu ülkesi olacağız, ya da gelişmiş Batı toplumuna entegre olacağız. Türkiyeyi içine kapatmaya çalışan zihniyet ile mücadele etmeye devam edeceğiz.”
|
Özilhan, hükümetin kendisini Türkiyenin geleceğini, gelecek yıl Nisan ayında yapılacak yerel seçimlere feda eden ruh halinden bir an önce kurtarmasının zorunlu olduğunu söyleyen Özilhan, şöyle devam etti: Hükümet önündeki 4.5 yıllık iktidar süresini gerçekten iyi kullanabilmek istiyorsa, popülizmden uzak durmayı ve yitirdiği güveni yeniden tesis etmeyi başarabilmelidir.Bu yönetim anlayışı değişirse, Türkiye karanlık tabloyu değişterecek adımları atabilir dedi. Özilhan, hükümet programında yüzde 5 büyüme ve yüzde 16 enflasyon hedefinin revize edilmesi gerektiğini ifade ederek, IMF programının 2004-2006 dönemini kapsayacak şekilde yenilenmeye başlanması gerektiğini söyledi. EKONOMİDE İLK YAPILACAK HAMLELER Özilhan, ekonomide ilk yapılacak hamleleri ise şöyle sıraladı: IMF ile 4. gözden geçirme hiçbir pürüze yol açmadan, mümkün olduğunca çabuk tamamlanmalıdır. Bu yönde bir irade belirtilmiş olmakla birlikte, ortada niyet mektubu henüz şekillenmemiştir. Bu niyet mektubunu iç piyasaların da takibi altındadır. Savaş nedeniyle ortaya çıkan zararları tek başımıza üstlenmek zorunda kalacağımız bir ortamda, hükümetin ekonomi konusunda alacağı inisiyatifler merakla bekleniyor. Hükümet programındaki yüzde 5 gelir artışı ve yüzde 16-20 enflasyon oranları revize edilmelidir. Ekonominin savaş sonrasında, 2003 yılının ikinci yarısında toparlanacağı varsayımını şimdilik aşırı iyimser buluyoruz. Türkiyenin, yeni çevre şartlarından çok olumsuz etkilenmesini beklememiz gerekir. |
|||
“Mevcut IMF destekli makro uyum programının 2004-2006 dönemini de kapsayacak şekilde genişletilmesi çalışmalarına başlanmalıdır. Savaş zararlarının ve savaş sonrası muhtemel gelişmelerin de dikkate alınarak hazırlanması gereken genişletilmiş program, mali disiplini sürdürmenin yanında, sürdürülebilir büyüme kaygılarını da taşımalı ve toplam faktör verimliliği politikalarını destekleyen bir yapıda olmalıdır.”
|
Mevcut IMF destekli makro uyum programının 2004-2006 dönemini de kapsayacak şekilde genişletilmesi çalışmalarına başlanmalıdır. Savaş zararlarının ve savaş sonrası muhtemel gelişmelerin de dikkate alınarak hazırlanması gereken genişletilmiş program, mali disiplini sürdürmenin yanında, sürdürülebilir büyüme kaygılarını da taşımalı ve toplam faktör verimliliği politikalarını destekleyen bir yapıda olmalıdır. Uluslararası piyasalardan destek bulmaya devam edebilmek, mali piyasaların istikrarını koruyabilmek, enflasyonu ve reel faizleri kontrol altında tutabilmek için bu siyasi iradeye ihtiyaç vardır. Başbakanın IMF programının kararlılıkla uygulanacağını söylediğini anımsatan Özilhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: Bakıyorsunuz, piyasalar bu söyleme tepkisiz kalıyor. Çünkü kararlılık artık icraat yoluyla gösterilmek zorunda. Hükümet şu ana kadar, yapısal önlemler konusunda 4 Kasım öncesinin ayak sürüme ve erteleme siyasetini büyük ölçüde benimsediği görüntüsünü vermiştir. Uygulama isteksizliği ile bu programa da pusulasını şaşırtırsak, dünyayı bekleyen yeni kaos ortamında 90 milyar dolar iç borç ve 80 milyar dolar dış borçla yolumuzu tümüyle kaybederiz. Sürpriz kaynaklar da bizi kurtaramaz. TÜRKİYE KÖŞEYE SIKIŞTI Dünyadaki son gelişmeler ışığında Türkiyenin küçültülerek ve içini kapatılarak kolayca yönetilmek istendiğini öne süren Özilhan, Ne yazık ki çok kısa süre içinde, karşımızda, ciddi hazırlığı olmayan, geniş bir işbirliği zemininde hareket etmek yerine kendi çevresine kapanmayı tercih eden, ulusal meseleleri ilgilendiren temel kararlarda çelişkili beyanlar veren bir hükümet bulduk. Zaman geçtikçe, on yılların yerleşik siyaset ve yönetim anlayışına teslimiyet eğilimi güçlenmeye başladı. Sonunda Türkiye her konuda kendini köşeye sıkışmış buldu diye konuştu. Türkiyenin ekonomideki geleceğinin yerel seçimlere feda eder görüntüsündün kurtulması gerektiğini de iufade eden TÜSİAD Başkanı Özilhan, Aralık ayından bu yana AB olayının gündem dışına itildiğini ifade etti. Özilhan, Türkiyenin değerli kadroları, siyasi kadrolara feda edilmemelidir. Uluslararası piyasalardan destek bulabilmek için siyasi iradeye gerek vardır. Yerli ve yabancı yatırımları kolaylaştırıcı adımlar hemen atılmalıdır diye konuştu. Özilhan, ayrıca istihdam için özel sektör yatırımlarına hız verilmesi gerektiğini bildirdi. İLİŞKİLER İYİLEŞTİRİLMELİ Ya içe kapalı bir Ortadoğu ülkesi olacağız, ya da gelişmiş Batı toplumuna entegre olacağız diye konuşan Özilhan, dış politikayla bağlantılı olarak da, AB ve Türkiye ilişkileri restore edilmeli ABnin geri dönüşsüz bir süreç olduğu mesajı verilmeli. ABD ile ilişkilerin bugünden daha kötüye gitmesine izin verilmemesi şart dedi. Bundan sonra, Irak Savaşı kapsamında ne tür bir işbirliğine girilirse girilsin, ABD ile ilişkilerin normalizasyonun 1974 Silah Ambargosunu izleyen dönemden bile daha uzun zaman alacağı görüşünü dile getiren TÜSİAD Başkanı, özellikle Kongre nezdinde Türkiye karşıtı lobilerin etkinliğinin artması, Bakü-Ceyhan boru hattının geleceği, Türk firmalarının ABD pazarlarında karşılaşacağı engeller gibi konuların gündeme gelmesinin sürpriz olarak görülmemesi gerektiğini kaydetti. |
|||
“ABD ile ilişkiler belirleyici faktör, Türkiyenin Kuzey Irak politikası olacaktır. Türkiye Kuzey Irak politikasını etkin bir şekilde dünyaya duyurmalıdır.”
|
Hem AB hem de ABD ile ilişkilerin zarar gördüğünü bunların titizlikle iyileştirilmesi gerektiğini ifade eden Özilhan, ABD ile ilişkiler belirleyici faktör, Türkiyenin Kuzey Irak politikası olacaktır. Türkiye Kuzey Irak politikasını etkin bir şekilde dünyaya duyurmalıdır diye konuştu. ANNAN PLANI KABUL UYGUN Özilhan, Kıbrısta Annan Planının Türkiyenin taleplerini karşılar nitelikte olduğunu ve bu plan çerçevesinde çözüme gidilmesi gerektiğini belirtti. Özilhan, Kıbrıs gibi çok hassas bir konu ortadayken, Aralık ayından bu yana Avrupa Birliğinin (AB) adeta tümüyle gündem dışına itildiğini, ardından Kıbrısta çözümsüzlüğü seçerek AB yolunun tümüyle tıkandığını öne sürdü. Özilhan, Böylece Kuzey Kıbrısın ilhak edilmesine gidebilecek bir süreci başlatmış olduk. Bunun, sadece ABden kopuş değil, dünya çapında bir tecrit anlamına geleceğini bile bile bu yola girdik. Dünyada yalnızlaşmaya doğru hızla ilerlerken bari ekonomide güçlü olabilecek miyiz? Hayır dedi. Türkiyenin en temel ulusal çıkarının demokratik, çağdaş, gelişmiş bir ülke olma yolunda ilerlemek ve 70 milyon insanını huzur ve refah içinde yaşatmak olduğunu dile getiren Özilhan, bu gözönüne alındığında Türkiyenin ne Avrupa Birliğinden ne de ABDden kopma imkanının olmadığının görüleceğini söyledi. Özilhan, ilişkilerin her iki kanatta da ciddi zarar gördüğüne ve bu ilişkilerin titizlikle restore edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti: Dış politikada acilen radikal, yaratıcı ve esnek hamleler yapılmalıdır. Kıbrıs sorununun çözümünde, Annan Planının oluşturduğu zemini kabul ettiğimiz açıklanmalıdır. Annan Planı, bazı haklı kaygılara yol açsa da bir uzlaşma metnidir, tüm talepleri karşılayamaması doğaldır. Buna rağmen bu plan, Türkiyenin Kıbrısla ilgili tezlerine oldukça yakın ve olumlu cevaplar getirmektedir. İleride, bugün reddettiğimiz bu planı arayacak hale geliriz. Yunanistan ile görüşülerek, Kıbrısın her iki kesiminde de referandum yapılması hususunda görüş birliği sağlanmalıdır. Atina ve Ankara, iki garantör ülkeyi ilgilendiren konularda hızla gerekli anlaşmaları yapmalı, İngiltere ile de paralel temaslar yürütülmelidir. AB Dönem Başkanı Yunanistanın da girişimiyle, ABnin Annan Planını desteklemesi sağlanmalı. Türkiye, Annan Planının, 13 Nisanda Atinada imzalanacak 10 yeni aday ülkenin Katılım Anlaşmasının içinde yer alması için çaba sarfetmelidir. Daha sonra, katılımın fiilen gerçekleşeceği 2004 Mayısını beklemeden Kıbrıs sorununu, Annan Planının ilkeleri ışığında çözmeli ve Kıbrısın birleşmiş olarak ABye girmesini sağlamalıdır. Hükümetle ip kopmaz Özilhan, toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken, hükümetle iplerin kopmasının söz konusu olmadığını belirterek, Yani neticede hükümetimizdir. Demokratik sistem içinde 5 sene iktidardadır. Diyalogumuz devam ediyor ama bu ikazlarımızı dönem dönem kamuoyu önünde yapacağız dedi. Özilhan, gazetecilere hitaben Herhangi bir konuşma, toplama yapmayacağım. Konuşma metni elinizde, bu metnin sulanmasını istemiyorum dedi. TÜSİAD Başkanı, gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine, ABDnin Türkiyeye sağlayacağı kaydedilen 1 milyar dolarlık kaynağın hibe mi yoksa kredi olarak mı kullanılmasını uygun olacağına ilişkin soruya karşılık, bunun kredi olarak kullanılmasında fayda olduğu düşüncesini dile getirdi. Özilhan neticede 7-8 milyar dolar civarında olan düşük faizli ve uzun vadeli bu kaynakla Türkiyenin 10-15 yıllık vade içinde borçlarını erteleme ve zamana yayma imkanı bulacağına dikkat çekti. Özilhan, Türkiyenin en önemli sıkıntısı reel faizlerin yüksekliği ve vadenin çok kısa olmasıdır. Bu vadenin zamana yayılması Türkiyenin kısa vadeli borçlarının baskısının altından kalkmasıdır dedi. Türkiyenin dış politikasında ve ekonomisinde çok dikkatli olmak zorunda bulunduğunu belirterek, AB ve ABD ile ilişkilerin muhakkak geliştirilmesini isteyen Özilhan, Ekonomisinde de kırılganlığı devam ediyor. Programa çok yakın bir şekilde, iyi şekilde uyması gerekir diye düşünüyorum. Türkiyenin bu sene savaşın getireceği yüklerden dolayı böyle bir kredinin iç borç çevirmede muhakkak katkısı olacaktır. Ama, yeterli olacak mıdır bunu zaman gösterecektir değerlendirmesinde bulundu. BORÇLARIN ÇEVRİLMESİNDE ENDİŞEM YOK Ekonomi çevreleri bunu olumlu mu algılar? sorusuna da Özilhan, Olumlu algılaması lazım. Neticede iç borç çevirmenin üzerindeki baskının azalmasını icap ettirir. Yeterli midir, bana göre yeterli değildir ama, önümüzdeki dönemde bu gelişmeleri hep beraber göreceğiz dedi. Özilhan, Hükümet ile ipler koptu mu? sorusuna da şu yanıtı verdi: Hayır hükümetle ip kopmaz. Yani neticede hükümetimizdir. Demokratik sistem içinde 5 sene iktidardadır. Biz evvelden söylediğimiz gibi ikazlarımızı yapacağız. Diyalogumuz devam ediyor ama bu ikazlarımızı dönem dönem kamuoyu önünde yapacağız. Bir gazetecinin, bazı çevrelerde borçların çevrilmesi konusunda endişeler bulunduğunu anımsatması üzerine de, Herhangi bir endişem yok. Ama neticede hükümetin alacağı tedbirler ve uygulayacağı politikalar bunun üzerinde etken olacaktır dedi. |
|||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||