Home page
Haber Menüsü


TÜSİAD bankacılık reformu istedi
TÜSİAD tarafından yayınlanan raporda, bankacılık kesiminin net döviz borcu bulunmadığı belirtilirken, vergi yüklerinin AB normlarına uyumlu hale getirilmesi istendi.
İstanbul
AA
20 Mart— Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Bankacılık ve Sanayi İşleri Komisyonu Başkanı Ömer Aras, bugün için sektörde açık döviz pozisyonu riski kalmadığını belirterek, “Bugün için bankaların maruz kaldığı piyasa riski, vade uyumsuzluğu riskidir” dedi.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  TÜSİAD Bankacılık ve Sanayi İşleri Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren Bankacılık Çalışma Grubu üyeleri Avni Hedili, Balamir Yeni, Gıyas Gökkent, İhsan Akar ve Sedat Eratalar tarafından hazırlanan “Türk Bankacılık Sektörünün Maliyetlerine İlişkin Politika Önerileri” başlıklı rapor, İstanbul’da bir toplantıyla açıklandı.
       
81 BANKADAN GERİYE 55 TANESİ KALDI
       Raporun tanıtımı nedeniyle düzenlenen toplantıda konuşan TÜSİAD Bankacılık ve Sanayi İşleri Komisyonu Başkanı Ömer Aras, 1999 yılında 81 olan banka sayısının bugün 55’e gerilediğini, 55 bankadan 3’ünün kamu, 21’inin özel, 15’inin yabancı ve 2’sinin TMSF bünyesinde ticari banka statüsünde faaliyet gösterdiğini, kalan 14 bankanın da kalkınma ve yatırım bankası olarak işlevlerini sürdürdüğünü bildirdi.
       Aras, krizden ciddi boyutta etkilenen bankacılık sektörünün, önümüzdeki dönemde daha sağlıklı bir yapıya kavuşmak yolunda ciddi önlemler aldığına dikkat çekerek, şunları kaydetti: “BDDK’nın denetimleri etkin bir şekilde devam etmekte, tüm bankalar özkaynaklarını artırıcı faaliyetlerine öncelik vermektedirler. Sektör, sermaye yeterliliğini belirli bir düzeye getirmiş ve risk yönetimi konusunda önemli mesafe kat etmiştir. Bugün için sektörde açık döviz pozisyonu riski kalmamıştır. Sorunlu krediler yavaş da olsa bir çözümlenme sürecine girmiş, İstanbul Yaklaşımı belirli kredilerde devreye alınmıştır. Bugün için bankaların maruz kaldığı piyasa riski vade, uyumsuzluğu riskidir.”
       Türk bankacılık sektörünün ağırlıklı olarak kamuyu finanse eder hale geldiğini vurgulayan Aras, “Banka bilançolarını geçmiş yıllarla karşılaştırdığımızda, kamunun banka bilançolarındaki payını, kamu menkul kıymetleri, kamu garantili krediler ve zorunlu karşılıkları olarak tanımladığımızda bu payın 1995 yılında yüzde 18, 2000 yılında yüzde 25.7 ve Eylül 2002’de yüzde 47.6 olduğunu görmekteyiz” dedi.
       Aras, aynı tarihlerde kredilere bakıldığında, bilanço yüzdelerinin yüzde 41.9, yüzde 32 ve yüzde 21.3 olarak ortaya çıktığını kaydederek, bu çarpıcı rakamların, kamunun banka bilançoları içindeki ağırlığının geçtiğimiz yıllarda ne şekilde arttığını ortaya koyduğunu ve bunun sağlıklı bir ekonomi için kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade etti.
       
ENFLASYON MUHASEBESİ
       Ömer Aras, “Devletin borçlanma gereğinin düşürülmesi ile bankacılık sektörü asli işlevi olan reel ekonomiyi kredilendirme imkanına kavuşacaktır. Devletin her anlamda küçülmesi sağlıklı bir ekonomik yapı için kaçınılmaz bir şarttır” diye konuştu.
       Bankaların, tüm incelemelerde enflasyon muhasebelerine göre değerlendirildiğini, ancak kurumlar vergisini enflasyon düzeltmesi yapılmadan oluşan karlar üzerinden ödediklerini vurgulayan Aras, şöyle dedi:”Bu yaklaşım rasyonel bir yaklaşım değildir. Bu yaklaşım, özkaynak eritici bir yaklaşımdır. Mali yapılarını güçlendirmeye çalıştığımız bankalarda bu uygulama son derece sakıncalıdır. Vergilendirmede de kesinlikle enflasyon muhasebesi gündeme alınmalıdır.”
       
‘VERGİLENDİRMEDE EŞİTLİK SAĞLANMALI’
       Aras, finans piyasalarında kullanılan enstrümanların vergi eşitliği prensibinin çok önemli olduğunu, amacın kaynakları Türkiye’ye çekmek ve adil vergilendirmek olması gerektiğini söyledi.
       2000’li yılların tüm finans sektörünün global anlamda büyük değişim geçireceği yıllar olduğunu dile getiren Aras, konuşmasını şöyle tamamladı: “Basel II ile yürürlüğe girecek yeni uygulamalar mali bünyesi güçlü oyuncular demektir. Mali bünyesi güçlenen bankalarımızın büyük, orta, küçük işletmeleri ve bireyleri finanse etmesi ekonomimizin büyümesi için en sağlıklı yoldur. Amaç, kriz sonrasında bankalarda rasyonel işleyen bir yapı kurmak olmalıdır. Türk bankacılık sektörü ve onun desteklediği reel sektör, verimlilik ilkelerini en ince detayına kadar uygulamalı ve AB mevzuatına uygun bir şekilde rekabet gücünü artırmalıdır.”
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları