| | | | Bu konudaki tartışmalara girmek istemediğini anlatan Öymen, şunları söyledi:
“Kürtçe televizyon konusuna gelince Türkiye’nin her yerinde söylüyorum, Türkiye’de televizyonlar şu dillerde yayın yapsın veya yapılmasın şeklinde kanunlar olmaması lazım. Kanunun varolmasının hiçbir faydası yoktur. Çünkü Türkiye’de, dünyadaki gelişmeleri, uydu anteniyle bütün televizyonları izlebiliyorsunuz. Nitekim Kürtçe televizyon seyretmek isteyenler de çanak anten vasıtasıyla Avrupu’da Kürtçe yayın yapan televizyonları izliyorlar.”
NASREDDİN HOCA’NIN TÜRBESİ
Türkiye’de de kanun çerçevesinde, Kürtçe yayın yapılabileceğini söyleyen Öymen, şöyle devam etti:
“Kanunlar çerçevesinde Kürtçe yayın yapılmasının sakıncası yoktur. Aksi takdirde Kürtçe yayını yasaklamak, Nasreddin Hoca’nın türbesine benzer. Türbenin her tarafı açık, bir kapısı var, o da kilitli. Bu kapıdan girilmesini önlüyormuş gibi kanunlara uygun nizami bir yayın yapılır. Türkiye’deki demokratikleşme çabaları AB şart koştuğu için değil, insanlar istediği için yapımalıdır. CHP olarak AB söz konusu olmadan bile 1970’lerden beri Türkiye’nin demokrat bir devlet olması için elinden geleni yapmıştır. “
“SAĞ, DEMOKRASİYİ KABUL EDEMEZ”
“1961 Anayasası’nın çok daha demokratik” olduğunu belirten Öymen, şöyle konuştu: “1982’de bu değiştirildi. Türkiye’de insan hakları olmalıdır. Dünyada yaşanan demokrasi, Türkiye’de de uygulanmalıdır. Türk insanı buna layıktır. Türkiye’de yaşayan insanlar, Portekiz ve Almanya’daki insanlardan daha geri değildir. Türkiye’de dünya demokrasisi uygulanmalıdır. Bunu yapılamayacağına bahane gösterilemez. Gösterilirse halka ihanet edilmiş olur.”
Öymen, sağ iktidarların demokratikleşmeyi bir türlü kabul edemediğini ve içlerine sindiremediğini belirterek, “Çünkü onlar eskiden alıştığı gibi gelişmelere ayak uyduramadılar. Bazı kafaları değiştirmek lazım” dedi.
| |
Fogg: AB 'azınlık'a geniş anlam veriyor
