| | | Türk tasavvuf müziğinin ana enstrümanı neyde, dedesi Süleyman Ergunerin başlattığı, sufi geleneğinin devamı olan Erguner ekolünün son temsilcisi olan Ulvi Ergunerin yetiştirdiği tek sanatçıdır. İlk müzik eğitimini aldığı babası Ulvi Erguner, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasının ardından ortaya çıkan köklü kültürel değişim döneminde, geleneksel Türk müziğinin korunmasında önemli rol oynamış, geçmişi 14. yüzyıla uzanan bazı bestelerin notaya alınması ve canlandırılmasında da etkili olmuştu.
Babasıyla birlikte ney çaldığı derviş ayinlerinde Mevlevi geleneğiyle tanışan Kudsi Erguner, TRT İstanbul Radyosunda görevli olduğu yıllarda çalıştığı usta müzisyenlerle değerli deneyimler kazandı.
1973te Parise yerleşen Erguner, mimarlık ve müzikoloji öğrenimi gördükten sonra her iki dalda da doktora yaptı. Türk, Ortadoğu ve Asya müzikleriyle ilgili araştırmalar gerçekleştirdi. Uzun süre Fransız radyosunda müzik prodüktörü olarak çalıştı ve dünyanın çeşitli yörelerine ait geleneksel müzikleri yayınladı. Hindistan, Pakistan, Afganistan, Japonya ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaptığı araştırmalar bu ülkelerin müziklerinin bütün dünyada tanınıp sevilmesine yardımcı oldu. Avrupa, Amerika ve Japonyada verdiği konserler, kurduğu topluluklar ve yaptığı kayıtlarla, neyi, Türk tasavvuf müziğini ve İstanbulun kendine özgü kültürünü dünyaya tanıttı. Kudsi Erguner bugün World Music adıyla tanınan akımın en önemli öncüleri arasında yeraldı. 50ye yakın albümü yayınlanan Erguner, Avrupada bir çok önemli festivalin sanat danışmanlığını yaptı.
Pariste kurduğu Ney Okulunda yetiştirdiği Avrupa ve Amerikanın bir çok ülkesinden gelen öğrencilerle, neyin bütün dünyaya yayılmasında etkili oldu. Çalışmaları, bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de, genç kuşakların geleneksel müziklere olan ilgisinin artmasını sağladı.
Geleneksel müziğin yanısıra cazdan çağdaş müziğe kadar bir çok dalda, Peter Gabriel, Didier Lockwood, Jean Marc Padovanni, Geroges Apergis, Nicola Friz, Michel Portal gibi tanınmış sanatçılarla ortak çalışmalar yaptı. Başta Peter Brookun Mahabharata Destanı olmak üzere, pek çok oyunun müziklerini hazırladı. Peter Brook, Marco Ferreri, Martin Scorsese, Costa Gavas gibi yönetmenlerin filmelirne müziğiyle katkıda bulundu.
Kudsi Erguner, ünlü koreograflar Carolyn Carlson ve Maurice Bejart için bale müzikleri besteledi. Bejartın, Ergunerin müziğiyle hazırladığı Osmanlı Davulları konulu bale yapıtı, ilk kez Eylül 1997de Pariste sahnelendi.
İstanbul Müzik Festivali için hazırladığı projeler, Klasik Türk Müziğinin sadece akademik konserlerle kısıtlı kalmayarak kendi içinde de farklı özelliklere sahip olabileceğini ortaya koydu. İstanbul Rembetikosu, Sair Padişahlar, Hicaz Faslı, Ferahfeza Mevlevi Ayini, Tasavvuftan Flamenkoya, Schubert ve Şevki Bey ilk defa olarak İstanbulun hristiyan ve müslüman dini müziklerini bir araya getirdiği Tarih Boyu Hoşgörü, Hint, caz ve Türk müziği sanatçılarını buluşturan Tac Mahal konserleri, İstanbul ve İzmir festivallerinde büyük beğeni kazandı.
Erguner, müzik çalışmalarının yanısıra Fransızca ve İspanyolca yayımlanan Mevlananın Mesnevisinden Tercümeler ve Hacı Bektaşın Yaşamı gibi kitaplarıyla, tasavvuf kültürünün dünyada tanınmasına katkıda bulundu.
| |