|
|
İskender Özturanlı: Bir siyasi kuşak değişirken... İskender Özturanlı: Türkiye büyümeye nereden başlayacak? |
|||
Toplumun alt ve orta kademelerinde ya da yeni yüksek kademelerindeki farkın siyasi atmosfere yansımasının, yasama ve yürütmedeki atmosferi değiştireceğini dinamizmi ve ivmeyi arttıracağını söylemiştim oysa. DEĞİŞEBİLME YETENEĞİ ÖNEMLİ KRİTER Modern siyaset teorisinde, siyasal eylem toplumda süregiden bir değişim ve kıpırdanma olduğunu önceden kabul ederek, bu değişim ve karşılıklı etkileşimlere duyarlı bir şekilde ülkenin ve devletin temel referanslarını yeniden ve yeniden uyarlama işi, mücadelesi olarak karşımıza çıkar. Toplumun değişimlerinin, hızlı gittiği bir ülkede beklenen şey kuşakların, bedensel ve siyasal ömürlerinin değişebilme yeteneğine sahip olmasıdır. Değişebilme yeteneği önemli bir kriterdir.Oysa Türkiyenin yakın tarihi bunun tersi örneklerle doludur. Bu ciddi ve dramatik sonuçlar doğurmuştur. Bunların başında siyasal istikrarın sadece hükümetteki ya da meclisteki partilerin arasındaki uyum, sosyal karşılığı olmayan mukavele ve kontratlara itaatle bağlı kalmak olduğu şeklindeki yerleşik yanılgıdır. Bu neredeyse demokrasinin sadece sandıktan sanıdığa işleyen basit bir oy verme hadisesi olduğunu sanmak kadar siyaset kavramına uzak düşer. Türk siyasetindeki risk analizi bu güne dek uluslararası ortamlarda dahi çok sığ yapılmıştır. Sadece partilerin kendi seçmen tabanlarıyla olan geçici birliktelikleri ve korelasyonları referans alındığından, siyasal istikrar kavramı daha kavranılamaz, daha anlaşılamaz bir süreç haline gelmiştir. Oysa siyasi istikrar, birbiri ardından gelen kuşakların, kendi gruplarını ve ülkeyi yönetmek için duydukları gönüllü istemin, iktidarın kendisiyle çakışma ihtimalinden doğan bir yenilenme düzenliliği olarak anlaşılabilir. Ancak ardarda süreçler işler, düzeltmeler yaşanır, her şey her yerde tıkır tıkır işlemez tabi. Öte yandan, ülkemizdeki siyasal yenilenme ihtiyacı, sadece ekonomik programın daha iyi uygulanması adına, kendi kendine referans veren bir içe kapalılık şeklinde de anlaşılmamalıdır. Türk siyasetinin uzun yıllara dayalı kalıplaşmış ve karmaşık sorunları sadece kötü siyaset ekonomiden elini çek kolaylığının tuzağına düşmemelidir asla. Kategorileri ayırarak her bir kategorüye biri iyi, biri kötü olarak iki değeri atfetmek; belki bizleri zihinsel olarak rahatlatır ama sorunların karmaşık örgüsünü çözmez, çözemez. BELİRSİZLİK SİYASETİ MARJİNAL HALE GETİRİYOR Türkiye, sosyal ortamlardaki değişimlerin -iyi ya da kötü kendi kendilerini ifade dahi etmedikleri, sosyal aktörlerin kendi değişimlerini sahiplenmediği bir siyasal belirsizlik içerisinde siyasetin kronik bir şekilde marjinalize olduğu, en marjinalin sesinin en çok çıktığı siyasal erk sahibi olanın toplumsal katmanlar nezdinde ve kamuoyunda en erksiz hale geldiği tuhaf bir girdapla sürüklenmektedir. Bunun en önemli göstergesi değişimin, değişenin ve değiştirilecek olanın aynı insanların cisminde özdeşleşmiş olmasıdır. Buradaki temel referans noktası yeni ve değişen aktörlerin meydana çıkması ve sorgulanmaları değil, aynı adamların habire ben değiştim, ya da değişmedim diye ortalıkta dolanmaları ve gerek medya gerekse kamuoyu tarafından sürekli anlamsız bir inat ve umutla, değişmelerinin bekleniyor olmasıdır. Değiştikleri zaman hayali bir umut değişmedikleri zaman ise anlamsız bir öfke kaplamaktadır herkesi. Neredeyse yirmi yıldır Demirelden Ecevite, MHPnin esasında hiç değişmeyen kadrolarından Erdoğana, Baykaldan Mesut Yılmaza dek herkesin, ısrarla değişip değişmedikleri sorgulanageldi. Bu kerteriz noktası, değişimi anlamaya müsait olmayan bir ölçüdür maalesef. Bu ayna toplumun kendini gördüğü derinlikli bir yüzey değil sığ ve aldatıcı görüntülerin sürekli başkalaştığı hayali bir oyundur. Kamuoyumuzun, kanaat önderlerimizin, köşe yazarlarımızın on yıllık serüvenleri bir kişi ya da gurubun önce değiştiğine dair abartılı iyimserlik ile ardından gelen değişmezliklerin anlaşıldığı andaki hayalkırıklıklarının gelgiti içerisinde salınıp durmaktadır. Ben değiştim mi? Yok değişmedim. Biraz değiştim. Çok değiştim, az kalsın değişiyordum. Dünya ne kadar değiştiyse ben de o kadar değiştim derken, dünyadaki ve ülkedeki dinamikler sürekli değişmekte, ve biz de bu değişimin aktörü olmaktansa hep payımıza düşeni almaya mahkum bir ülke konumuna sürüklenme tehditiyle başa çıkmaya çalışıyoruz. KRİZ DEĞİŞMEZLİK ÖYKÜSÜNÜN SONUCU Geçtiğimiz yıl yaşadığımız Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizi, bu ısrarlı değişmezlik öyküsünün bir sonucudur. Hazin bir sonuçtur. Ancak, bu kriz siyasal liderlerin ve ana kadrolarının neredeyse kırklı yıllardaki doğum tarihlerinin çakıldığı ana denk gelmiştir. Mesela bir alt kadrolardaki ya da bürokrasideki doğum tarihlerinde, ellili yıllar hakim olmaya başlarken, siyasal kadroların yönetimi kırklı yıllarda doğanlar tarafından donmuştur neredeyse. Bu bir tesadüf olmasa gerektir. Türk siyasal konjonktörü kuşak değiştirmeye hazır hale gelmiştir. Bir yılını geride bıraktığımız ekonomik kriz içte, 11 Eylül sonrası dış konjonktürde ve bölgemizde meydana gelen çok süratli gelişmeleri yönetebilme yeteneğinin giderek elzem hale gelmesi, bir kuşak değiştirmenin tam da vakti olduğunu söylüyor. Bu belki uzun ama zahmetsiz olacaktır. Türk siyasal kadrolarında, böylesi bir dünyayı daha fazla tanıyan, oralarda çalışan, oralarda zorluklarla karşılaşan, ömrünün en dinamik ve verimli yıllarını buralarda harcayanların söz sahibi olmaları, bu karmaşık dünyayı yönetebilme yeteneği, hızı ve tazeliği içerisinde olanların devrine doğru kaçınılmazcasına gidecektir. Bundan eminim. HERKES İÇİN BİR BAŞLANGIÇ Geçen yazımda, M. Ali Bayarın yani altmışlı yıllarda doğan bir lider ve siyasal kadrolarının Türk siyasal sistemine giriyor oluşunun bunun bir işareti olduğunu söylemiştim. Bu kez burada durmayacağım. Daha da ileri gitmek istiyorum. Bayarın gelişi bir son değil bir başlangıç olacaktır, herkes için herkes açısından. Bu salt merkez sağdaki bir değişimi değil Türk siyasetindeki bütün eko-sistemin değişmesine dek gideecek olan bir dizi ardışık sıçramayı beraberinde getirecektir. Soldan miliyetçi kesimlere dinsel siyasetçilerden liberallere dek yeni kadroların rekabeti ve mücadelesine hazırlanmalıyız. Altmışlı yıllarda doğan bir insanın mutlak surete iyi yetişip siyasal hizmete hem de lider olarak dönmesi bu kuşaklara siyaset ustaları tarafından bugüne kadar telkin edilen bekle-gör, piş ve sonra gel hurafesinin ortadan kalktığı, nice kıymetli insanın ortaya çıkacağı bir dogmatik uykulardan uyanma hali, bir özgüven sınavı olacaktır. Bu açıdan çok sembolik anlamları da ifade eden bir gelişmedir. Sol buna kayıtsız kalamayacak, bir süre sonra o da kabuğunu kırmak zorunda kalacaktır. DÖNÜŞÜM SOLU HAREKETLENDİRECEK Uzun yıllar önce, önemli düşünürlerimizden (O bir ekonomist olmanın ötesine geçmiş bir düşünürdür) İdris Küçükömere atıfta bulunarak, merkez sağdaki dönüşümün dialektik bir şekilde şimdilik daha muhafazakar duran Türk solunda da geç kalmış beklentileri körükleyerek harekete geçireceğini ve değişim ihtiyacını arttırarak, atıl kabuğundan çıkartacağını iddia ediyorum. Bu saat tıpkı altmışlı yıllarda genç bir DSİ Genel Müdürünün, siyasetin sağ tarafına lider olarak yerleşmesinin, bütün siyasal retoriği, strateji ve taktikleri değiştirerek ardından gelen beş yıllık sürede, CHPde büyük 73 çıkışını yaratması gibi olmaya adaydır. Demokratik sol hareket kendi genç kadroları ve karizmatik lideriyle sağdaki değişimden sonra doğmuş, APde genç bir teknisyenin olması CHPde genç bir kadroyu yüreklendirmiş, yılların tarihi şahsiyeti, İsmet Paşayı devirerek, Türk siyasal tarihindeki en önemli çıkışlardan birine de vesile olmuştur. O dönemden gelen liderler, iyisiyle kötüsüyle Türk siyasal yaşamını neredeyse otuz yıllık bir dilim içerisinde derinden etkilemiştir. Tam otuz yıl sonra aynı noktaya yakın bir yerde duruyoruz. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||