Home page
Haber Menüsü


 
Bir siyasi kuşak değişirken...
 
Konular değişir, ama kadrolar değişmez. Böylelikle projeler, idealler yaşanmış gibi, anlaşılmış gibi yapıla yapıla, hayat kaçırılır. Bir kaç kuşak birden heba olur gider.
 
İskender Özturanlı
NTV-MSNBC
 
12 Nisan—  Bugüne dek bu köşede, siyasetin teorisini yaptığım, bir süre önce de gönüllü ve yalın bir heyecan içinde pratiğini sürdürmeme rağmen; hiç siyaset yazmadım. Hatta herkesin siyasi tartışmalara yoğunlaştığı krizin en yoğun anlarında bile. Çünkü, o noktada siyasetin kendisinden gelecek bir dinamizmi, henüz göremiyordum. Oysa şimdi öyle değil. Anlatacağım.

   
 
       
   
MSNBC News İskender Özturanlı: Türkiye büyümeye nereden başlayacak?
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Gelişmiş demokrasilerde, siyaset, iktidarı yani yönetimi ve bölüşümü hedefleyen çevreler için bir süre giden adalet duygusu içinde yapıldığından, kendi iç dinamikleri de ona göre ayarlanır. Ekonomik sosyal aktörler, belirli grup ve kesimlerden geldikleri için sürekli bulundukları yerde kalmaz, buna sebep de bulamazlar. Çünkü kendi iç adalet duyguları açısından imkansızdır bu. Siyasi mantık, ana dayanağı hatta varolma nedenini sürekli bir karşılıklılık ilkesine dayandığından, ekonomik, kültürel, dinsel akışları topyekün yeniden ve kendi mecrasına çekmeye çalışmak yerine; bulunduğu yerde tutabilmek, dokuyu dağıtmamak üzerine harmanlar.
       Orada siyaset adamı tiplemesi, var olagelen geleneksellik ile gelecekte kıpırdanan dinamik unsurları yakalamaya çalışan bir stratejist olarak karşımıza çıkar, istisnalar hariç. Oysa bu dokunun gelişmediği yerlerde burası bizim diyarımız olabilir, Latin Amerika olabilir, Uzakdoğu olabilir, buralarda siyaset adamı tipi beş benzemezi yan yana getirip buradan oyun kuran, cin fikirli taktisyenlerdir çoğunlukla.
       
SADECE TAKTİKLER HAKİM
       Beri yanda, politikanın muhakkak surette stratejileri ve senaryoları varken burada sadece taktikleri vardır. Beri yanda insanlar birinin peşine, kendinden bir şeyler bulduğu için takılırken, bu tarafta en cin fikirlinin peşine hepimiz için bir iyilik düşünür diye takılıveririz.
       Öte yandan, bugüne dek bizde bazı çok bilmiş taife tarafından, iddia edilen yalın performans kriterlerinin, siyaset adamının bir direktör performansına indirgenecek kadar yalın ve matematikselliğe dayanması anlayışını da, toplumsal yapı ve ekonomik aktörleri yeterince anlamamış olmaktan kaynaklanan bir optik bozukluk olarak görüyorum.
       Siyaset adamının çok uzun süre yerinde kalmaması aslında sadece bir performans hatası olmaktan öte, arkadan gelen kadroların, farklı jenerasyonların, toplumla daha içice yaşayan kesimlerin, o gruplar içerisinde, kendi taleplerini ortaya koymalarındaki iştah, proje farkı ve zindelik tarafından sağlanmaktadır, oysa. Talebin hızlanma anında yaratılan dinamiğin siyasi erke yansıması gibi, bir kinetik enerjiyi ortaya çıkaracaktır, bu hareket.
       Böylelikle arkadan gelen kuşaklar sıcağı sıcağına öğrendikleri, yetiştikleri projeleri, heyecan, arzu ve hizmet duygusuyla yukarı yani karar aşama noktalarına aktarabilmekte, toplumda kısa süreli parlamaların meydana geldiği döngüsel bir gelişim anı yaratmakta olurlar. Bu heyecanın, uygulamaya yansıması olarak karşımıza çıkar, böylelikle orada her proje siyasi heyecan ve şevkle beslenen bir uygulama pratiği olurken, beri tarafta zorlama ve pazarlıklarla tadı kaçan bir uygulama sersemliği haline gelir. Burada en güzel ve kıymetli bir proje bile uygulayanlar ve tartışanlar tarafından tadı kaçarak uygulanır.
       
STRATEJİ OLMAZSA....
       Öte yandan, buralarda siyasetin stratejilerden çok taktiksel hareketlere dayanmasının en dramatik sonuçlarından birini hemen basit bir örnekle anlatmak istiyorum. Stratejileriniz olmazsa, dış politikada ve dış ekonomik ilişkilerde sürekli çuvallamaya mahkumsunuz demektir.
       Yoksa üç yıl sonra, kullanmadığımız doğal gaz için komşu ülkelere bu yıl 170 milyon dolar, beş yıla kadar ise 500 milyon dolar garanti tazminatı ödüyor olmamızı başka türlü açıklayamazsınız.
       
KONULAR DEĞİŞİR, KADROLAR DEĞİŞMEZ
       Şimdi bu genel ve teorik girişten sonra gelelim, asıl derdimizi anlatmaya.
       Kendi iç demokrasisini, takım ruhunu anlamayan, yaşamayan ve yaşatmayan siyaset adamı tipiyle siyasi kuşak değişimi yaşanmaz. O, siyasetçi 40 yıl önce tarım üstüne nutuk atıyordur, sonra sanayi üstüne nutuk atar, sonra bilgi toplumu üzerine nutuk atar, onun nutuklarını hazırlayan ekipler, takımlar kuşaklar değişir.
       O ise, hep değişimi kendi inhisarına alarak yaşamasını sürdürür. 40 yıl önce devlet üretme çiftlikleri kurmuştur, yirmi yıl organize sanayi bölgeleri kuruyordur, şimdi ise teknoparklar...
       Sonuçta, çağırırsın konu ile ilgili çalışan ekiplerini onlar sana anlatırlar, alt tarafı 1-2 bina iki çevre düzenlemesi, alırsın bütçeden iki ek ödenek olur biter. Artık sen de, değişime ayak uydurmuşsundur. Ancak onu hazırlayan ekipler kuşak, kuşak yiter giderler yanından. Onların siyasi iradeye “terfi”leri, siyasete girmişlerse ise karar mevkilerine olan terfileri bir türlü gerçekleşmez. Konular değişir, ama kadrolar değişmez. Böylelikle projeler, idealler yaşanmış gibi, anlaşılmış gibi yapıla yapıla, hayat kaçırılır. Bir kaç kuşak birden heba olur gider.
       
SATÜRN YASASI
       Bizim gibi ülkelerde, siyasetin temel eleme kanunu, Satürn Yasası ile olur. Siyasal erk sahibi yakınındaki, yöresindeki, yeni gelişen, dinamik ve yeni dünyaya daha açık unsurları sürekli yiyerek elimine eder. Tıpkı kendi uydularını yok eden, o devasa Satürn gezegeni gibi...
       Ancak, bu değişmezliğin hep böyle kaldığını sanmayalım. Çünkü böylesi durumlarda, değişmeyen siyasal kadroların bazen tamamına yakını sert bir müdahale ile yenilenebilir. Bu durumda belki bir, süre atıl siyaset hali ortadan kalkar ama ödenen diyetin bedeli de ağırlaşmış olur. Esasında aranılan bir durum olmamasına rağmen, bazı ülkelerde hala geçerliliğini korumuştur.
       
MEHMET ALİ BAYAR NEREDEN BAŞLAYACAK?
       Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Danışmanı olarak tanıma imkanı bulduğum, kendi kuşağımızın insanı, gerçekten Türk siyasetine stratejik bir vizyon getirebilecek olan değerli bir ismin, Mehmet Ali Bayar’ın DTP’nin başına geçerek, sağda yeni bir lider adayı olarak, siyasete girdiğini duyurdu gazeteler.
       Bu olay bence Türk siyasetinde son altı yedi yıldır meydana gelebilecek en önemli değişimin kapısını açan ilginç bir gelişme olarak görüyorum. Bu kuşaklar arası yetkinlik farkı, uluslararası politika açısından Türk siyasetçi profilinin değişimini başlatan saatin çalışmaya başladığı andır...
       Neden?
       İki nokta açısından önemli, birincisi, çok eski bir kuşağın bir siyasi temsilcisi, DTP Genel Başkanı İsmet Sezgin, kendi kuşağı ile birlikte yerini, koltuğunu kendisinden çok sonraki ama şu anda bizzat hayatın içinde olan bir üyesine gönüllü devrediyor. Bu bizde daha önce hiç rastlamadığımız bir model.
       İkincisi eski kuşak siyasetçinin koltuğunu daha yetkin ve daha dinamik bir isme bırakmasındaki toplumsal kavrayış zenginliği ve bulunan isim üzerindeki tam isabet oranıdır. Nasıl oldu da sağ kesimde bu kadar dağınık ve yıpranmış adın, çevresindeki dar arkadaş gruplarıyla, giderek kısırlaşan ve marjinaliteye tam teslim olmak üzere olan Türk merkez sağı, böylesi değerli bir ismi bulup ona siyasal iradeyi yükledi?
       Bu tam bir küllerinden yeniden diriliş hikayesi olacaktır. İzleyerek göreceğiz.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları