|
|
Aşağıdaki tabloda faaliyet kollarına göre GSMH rakamları yer alıyor. CNBC-e olarak yaptığımız ankette 2001 için beklentiler ortalama olarak GSMH için yüzde -8.5, GSYİH için ise yüzde -6.9 idi. Kişi başına milli gelirimiz ise dolar bazında 807 dolar geriledi. Geçen yıl 2967 dolar iken şimdi 2160 dolara indi. | ||||||
Rakamlar analiz edildiğinde dikkat çeken konular şunlar: 1. En ağırlıklı iki faaliyet kolu olan sanayi ve ticaret rakamların genel yönünü belirlemiş. İki faaliyet kolu da yılın son çeyreğinde en kötü dönemi yaşamışlar. 2. 3. büyük faaliyet kolu olan ulaştırma ve haberleşmede 2. çeyrek sonrası belirgin bir toparlanma gözlenirken, 4. büyük faaliyet kolu olan tarım ise en hızlı oranda kötüleşen sektör olmuş. Bunda özellikle yılın son döneminde yaşanan elverişsiz hava koşullarını rolü büyük. Tarımda yaşanan yüzde 13.6lık küçülme son çeyrek GSMH rakamının 1.7 puan daha aşağı çekilmesine yol açmış.. 3. İthalatta yaşanan büyük küçülme, ithalat vergisi kaleminde ve dolayısıyla büyümenin geneli üzerinde tarımın küçülme etkisi kadar bir etki yapmış durumda. 4. Dış alem faktör gelirleri 2001 yılında yurt dışına doğru bir gelir transferi şeklinde gerçekleştiği için GSMH rakamındaki küçülme, GSYİHdaki küçülmeden daha fazla olmuş durumda. Biraz da harcamalar yönünden bakalım GSYİHna. Aşağıdaki tabloda detaylar yer alıyor. |
||||||
| 1. Özel nihai tüketim harcamaları (toplam GSYİHnın 2/3ünü oluşturuyor) yüzde 9 oranında küçülmüş, öyleki bireyler nispeten daha az esnek olan gıdalarından bile yüzde 3.4 oranında kısmak durumunda kalmışlar. Dayanıklı tüketim malları beklenildiği gibi 1/3 oranında küçülmüş.. 2. Devlete bakıldığında ödenen maaş ve ücretlerde, reel olarak bir artış sağlandığı gözleniyor, oran yüzde 1.5 bile olsa. Sıkı maliye politikalarının uygulandığı bir dönemde bu ilginç bir gelişme. Devlet asıl kemer sıkmayı diğer cari harcamalarını yüzde 18 sıkarak gerçekleştirmiş. 3. Yatırım harcamalarında tipik bir kriz tablosu var, yüzde 31.7 gerileme, kamu yüzde 22 kısarken, özel sektör yüzde 35,1 oranında gayri safi sabit sermaye oluşumunda tasarrufa gitmiş. Başlanılan inşaatlar devam ettiği için olacak, hem kamu hem özel sektör asıl kısıntıyı makine teçhizat alımında gerçekleştirmişler, sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 49.6. Ekonomi 2001de yüzde 9.4 küçüldü ŞİMDİ NE OLACAK? Peki bundan sonra ne olacak, büyüme sinyalleri neler gösteriyor, biraz da ona bakalım. Öncelikle yine CNBC-enin anketine göre 2002de ekonomistleri büyüme tahminleri yüzde 2.2 civarında (GSYİH yüzde 2.1, yüzde 2.2), ilk çeyrek için ise tahminler yüzde 1.2 küçülme yönünde. Ekonomistler, genellikle büyümenin yılın 2. yarısında başlayacağını, ancak yaşanacak toparlanmanın ekonomi yönetiminin hedefi olan yüzde 3ün altında kalacağını tahmin ediyorlar. Bu büyüme de, geçen yıl üretim rakamının çok düşük olması nedeniyle (baz dönem etkisi) gerçekleşecek. Yani Türkiye, bu yıl geçen sene uğradığı üretim kaybının ancak küçük bir bölümünü telafi edecek. Sanayi üretimi: 11 aydır sürekli küçülüyor (bir önceki yılın aynı ayına göre). Ocak ayında gerçekleşen yüzde 3.1lik küçülme, ekonomistlerin beklentisine göre daha olumluydu. Ancak alt detaylara inildiğinde geçtiğimiz yıl Ocak ayında faaliyette olmayan rafinerilerin bu yıl faaliyete geçmesi, ve petrol ürünleri sektörünün ağırlığının fazla olması (toplamda yüzde 15) bu rakamı yukarıya çekti. Yani bu cephede gelen olumlu sinyal tam anlamıyla bir toparlanma sinyali değil. Kapasite kullanım oranı: Daha az güvenilir bir veri. Bir fabrika üretime ara verdiyse, anket kapsamından çıkarılıyor. Geri kalan fabrikaların üretim ağırlıklı değeri ise kapanan fabrikaların kapasite dışı kalmasını içermediğinden yanıltıcı olabiliyor. Yine de en çabuk açıklanan veri olması nedeniyle olduça faydalı. Şubat verisi yüzde 72.3, Ocak ise yüzde 74.2 idi. Şubat geçen yılın 1.5 puan üzerinde. Çeitli ekonomistlerin analizine göre de, mevsimsellikten arındırılarak bakıldığında Ocak ayı rakamına göre hafif düzelme mevcut. Dış ticaret: Cumartesi günü 2002 yılının ilk dış ticaret rakamları açıklandı. Ocak ayına ait verilere göre ihracat yüzde 9.3 artarken, ithalat yüzde 23 oranında geriledi. Özellikle TLnin güçlü olduğu bir dönemde böyle bir ihracat artışının gerçekleşmiş olması oldukça sevindirici, ithalatta ise yüzde 23lük gerileme henüz piyasalarda arzulanan ölçüde bir canlanma olmadığının belirtisi olarak kabul edilebilir. Ancak geçen yıl Ocak ithalatında yüzde 26lık bir artış olduğu dikkate alınırsa bu rakam biraz daha makul kabul edilebilir. Bütçe: İthalden alınan KDV rakamları da ithalata ve dolayısıyla büyümeye ilişkin alınabilecek önemli bir öncü sinyal. 20 günlük gecikmeyle ithalat hakkında bir fikir sahibi olabiliyorsunuz. Maliye Bakanlığı verilerine göre, Şubat ayında ithalden alınan KDV önceki aya göre yüzde 10 azalmış. Sinyal pek olumlu değil. Öte yandan Şubat ayında dahilde alınan KDV, ki yurt içi ekonomik faaliyetin önemli bir göstergesi, önceki aya göre yüzde 50 düşüş kaydetmiş, gün sayısının azlığı, bayram gibi faktörler bu rakamı aşağıya çekmiş de olsa bu denli dramatik bir düşüş ne yazık ki kötü bir sinyal. Enflasyon: Talep yönünden bakıldığında TÜFE rakamı geçen ay yüzde 1.8 ile son dönemlerin en düşük rakamı oldu. Geçen sene Şubat ayıyla birlikte son yılların en düşük ikinci aylık TÜFE rakamı talebin ne kadar zayıf olduğunun diğer önemli bir sinyali ve göstergesi oldu. Reel faizlerin yüksekliği, ileriye dönük olumsuz beklentilerin devamı kişilerin harcama kararlarında muhafazakar olmalarına dolayısıyla özel tüketim harcamalarının düşük kalmasına yol açıyor. Beklenti anketi: DİE tarafından her ay düzenlenen anketlerde sanayiciler ağırlıklı olarak Mart ayında üretimi Şubata göre arttıracaklarını belirtmişler. Önceki aylarda daha fazla olan kötümserlerin sayısı, son aylarda iyimserler lehine değişmekte. Ancak alınan siparişler ve yatırım harcamalarında beklenen durumdaki iyileşme hafif düzeyde kalmış gözüküyor. Yine de önceki aylara göre bu tip sinyallerin düzelme yönünde olması umut verici. İLK YARIDA CİDDİ BÜYÜME GÖZLENMEYECEK Sonuç olarak 2002 yılında büyüme yönünde sinyaller alınsa bile yılın ilk çeyreğinde, hatta belki yılın ilk yarısında önemli bir büyüme yaşanmayacağı ortaya yavaş yavaş çıkmakta. Döviz kurunda görece istikrarlı bir döneme girilmesi (her ne kadar güçlü TL ihracatı olumsuz etkilese de), ileriye dönük beklentilerdeki kötümserliği azaltmıştır. Enflasyonun gerilemesi ve buna paralel hem nominal, hem de reel faizlerde yaşanacak düşüş bu beklentilerin olumluya doğru kaymasını sağlayacaktır. Bankacılık sektöründe devam eden rekapitalizasyon sürecinin tamamlanmasıyla birlikte reel sektöre ve tüketiciye daha fazla destek sağlayacak bir mali sektörün yavaş yavaş ortaya çıkması bu sürece katkı yapacaktır. Ancak yıl sonunda hedeflenen büyüme rakamı şu an için baz döneminin düşük olmasının olumlu katkısına rağmen biraz iddialı gözükmekte. | |||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||