| | | Kiekens, “Eğer Türkiye yüzde 6 ile 9 arasında bir büyüme hızını yakalayabilirse, büyük başarı olacaktır” derken; verimliliğin artmasının büyüme hızında belirleyici olacağını söyledi. Kiekens, Doğu Asya ülkelerinden örnekler vererek, bu ülkelerde verimlilik artışının yılda yüzde 15’i bulmasına karşılık, Türkiye’de yüzde 2’lerde kaldığını söyledi.
Kiekens, Türkiye’nin 2023 yılında Avrupa Birliği’nin Akdenizli 3 üyesi Yunanistan, Portekiz ve İspanya’nın milli gelir seviyesine ulaşması için önümüzdeki 22 yılda ortalama yüzde 9.2 büyümesi gerektiğini de ifade etti.
1980’lerde Türkiye’nin yüzde 4.8 olan büyüme hızının 1990’larda yüzde 3. 1’e gerilediğini ifade eden Kiekens, 1990’larda yaşam standartlarının gerilediğini ve Türkiye’nin AB’yi yakalama konusunda hiçbir ilerleme kaydedemediğini belirtti.
Kiekens, Türkiye’nin büyümesi için tarım politikasının değiştirilmesi gerektiğini de belirterek; “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yetişebilmesi için tarım sektöründe çalışan nüfus oranının düşürülmesi gerekiyor” dedi.
BANKACILIK REFORMLARI BAŞARILI
Kiekens, Türk bankacılık sektöründeki reformları da överek, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun performansını ‘müthiş’ olarak nitelendirdi. Türk bankalarının sermaye yeterlilik oranlarına mutlaka uymaları gerektiğini belirtti.
HÜKÜMET ZAMANINDA MÜDAHALE ETTİ
Kiekens, İSO Meclisi’nde yaptığı konuşmada da, Türkiye’nin daha önce içinde bulunduğu şartlar zorla düzeltilmemiş olsaydı çok büyük bir ekonomik felaket beklendiğini anlatırken, “Türkiye IMF’den daha önce görülmemiş düzeyde yüksek finansal destek almamış olsaydı, bu kesin bir felakete neden olacaktı. Allahtan hükümet, bu çarpıklıkları ve Türkiye ekonomisindeki sorunları çok kararlı biçimde düzeltmeye başladı” dedi.
Kiekens, KİT’lerde aşırı personel sayısı ve kötü fiyatlandırma politikaları sonucu sürekli zarar çıktığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Bütün bunlar, şu anda yaşanan büyük mali açığın birçok nedeninin sadece birkaç tanesidir. Bu durum sonucu, kamu sektörünün borcu giderek artıyor. Eğer söz konusu şartlar zorla düzeltilmemiş olsaydı, zaten çok büyük bir ekonomik felaket bekleniyordu. Aynı zamanda Türkiye, IMF’den daha önce görülmemiş düzeyde yüksek finansal destek almamış olsaydı, bu da kesin bir felakete neden olacaktı. Allahtan hükümet, bu çarpıklıkları ve ekonomideki sorunları çok kararlı biçimde düzeltmeye başladı.” Kiekens, Türkiye’nin uygulamaya geçirdiği ve iyi sonuçlar elde ettiği iki temel programdan birinin istikrar ve reform hedefli IMF destekli program, diğerinin AB’ye üyelik amacıyla benimsenen strateji olduğunu kaydetti.
Her iki programın da birbirinden iddialı olduğunu, Türkiye’nin geleceği açısından çok kritik öneme sahip olduğuna işaret eden Willy Kiekens, iki programın da birbirini tamamladığını belirtti. | |