|
|
Bu durumda ki firmalara A-tipi firmalar diyelim. Bu tür firmaların ayakta kalabilme şartı, mamullerine fiyat zammı yapabilmeleridir. Başka türlü çarkları çevirmek mümkün değildir. Bir de finansman sıkıntısı olmayan firmalara, B tipi firmalar diyelim. Bu durumdaki firmalar pazar paylarını artırmak için stratejik olarak fiyatlarını artırmayabilir hatta düşürebilirler. Bunu yaparken düşünecekleri şey ise finansman sıkıntısında olan A tipi firmaların aynı şeyi yapamayacağını tahmin etmeleridir. PAZAR PAYI SAVAŞINDA FİNANSMANIN (PARANIN) ROLÜ B tipi firmalar ve A tipi firmalar durgun piyasalarda pazar payı kapma savaşına girerlerse, enflasyon beklendiğinden daha yavaş artacaktır ama düşmeyecektir. Çünkü A tipi firmalar fiyat artırırken bir miktar müşteri kaybedecek ama yılların getirdiği bağ sayesinde bazı müşterileri kendilerinden mal almaya devam edecektir. Pazar payı savaşında B tipi firmalar bir maliyet pahasına sürekli kazanım sağlarken, A tipi firmaların yarattığı enflasyon da önlenemeyecektir. Bu durumda, toplam üretim ne olur, sorusunun cevabını hangi firma tipinin üretimde çoğunluğu teşkil ettiğinde aramak gerekir. Türkiyede KOBİ diye bilinen küçük ölçekli firmalar çoğunluktadır (üretimin çouğunluğunu gerçekleştiren) ve bu tür firmalarda finansman zorlukları içersindedirler. Yani KOBİler A tipi firmalardır. Dolayısıyla, KOBİler pazar payı kaybettikçe üretim de toplamda azalıyor demektir (Enflasyonu da KOBİler artırıyor olmasına rağmen). HEM İÇ HEM DE DIŞ PAZAR KAYBI Bir soru: KOBİler üretimin çoğunluğunu karşılıyorsa diğer büyükler kazanılan pazarı nasıl doyurabilirler, olacaktır. Herşeyden önce kayıpların kademeli ve yavaş olduğu tahmin edilebilir. Ayrıca, KOBİlerin pazar kayıpları sadece yerel B tipi firmalarca karşılanmamaktadır. Ayrıca ithala da bir B tipi firmadır. Bu grup hem finans gücüne hem de mallarının kurun sabit gitmesi sayesinde Türk tüketicisi nezdinde ucuzlamış olması avantajına sahiptirler. Dolayısıyla, KOBIler pazar paylarının önemli bir kısımınıda ithalata kaptırmış olmaktadırlar. Enflasyon artarken kurun artmaması yüzünden yerel firmalara dış pazarda pazar kaybına uğrarken, finansman zorlukları ve yine kur yüzünden KOBIler içeride Pazar paylarını ithalata kaptırmaktadırlar. Hem iç piyasaya hem dış piyasaya üretim yapan firmaların yine ağırlıklı olarak KOBIler olduğu düşünülürse, pazar kaybı üretim kaybı olmaktadır. MAKRO DOĞRU, MİKRO SONUÇ Öte yandan da, içeride fiyatlar kurdaki gerilemeye rağmen artmaya devam etmektedir. KOBIlerinde fiyat artırmaması için toplam talep=toplam üretim artışı şarttır ki sürümden kazanma kabiliyetine erişsinler. Ya da birilerinin onlara gelip sermaye ya da kredi vermesi lazım ki onlarda kur gerilerken, daha da fazla fiyatlarını düşerebilsinler. Hem para yok hem talep az, hemde fiyat düşür. Bu onlara dükkanı kapat manasına geliyor. Onlarda ayakta kalabilmek için bazı müşterilerini (pazar payını) kaybetmek uğruna zam yapmaya devam edeceklerdir (veya fiyat düşürmeyeceklerdir), ta ki son müşteride gidene kadar. Şu gerçek görülmüştür ki, kur düşüşü ve dolayısıyla üretim maliyet düşüşü paranın (finansmanın) olmadığı yerde istenilen sonucu yaratmamakta (enflasyon düşüşü) ama istenilmeyen sonucu yaratmakta (üretim düşüşü). Bu makro ekonomide doğru yaklaşımın, mikro ekonomi gerçekleriyle örtüşmemesi halinde, doğru sonuca götürmeyeceğinin bir örneği olmakta. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||