|
Yöneyman: '2003'te yabancı sermaye 5 milyar $ olabilir' Yabancı yatırımcı zirvesi Eylül'de Yabancı sermaye 2002'den umutlu DB kredisi şeffaflık düzenlemesine bağlı |
|||
Linn, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Hazine Müsteşarlığının katkılarıyla, TOBB, YASED ve Finans Dünyası tarafından düzenlenen Türkiyede Yatırım Ortamının iyileştirilmesi konulu konferansta yaptığı konuşmada, hükümetin bankacılık, telekomünikasyon ve enerji alanlarında özerk kurullar yaratıp Türk hükümetinin son 1.5 yılda attığı adımlarla yabancı sermaye açısından önemli reformları hayata geçirdiğini belirtti. Türkiyeye 1990lı yıllarda gelen yabancı yatırım miktarının Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüzde 1.5inde kaldığını kaydeden Linn, Macaristanda bu oranın yüzde 4 olduğunu vurguladı. Johannes Linn, Türkiyenin yabancı sermaye açısından sahip olduğu potansiyeli yakalaması gerektiğini söyledi. Öztrak: Sıcak paraya dayalı büyümeden vazgeçilmeli GÜMRÜK BİRLİĞİ KULLANILAMIYOR Linn konuşmasında, Türkiyenin daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekememesi nedeniyle, AB ile Gümrük Birliğinin avantajlarını tam olarak kullanamadığını, halbuki Türkiyenin, Avrupa Birliği pazarında bir yer edinmek isteyen küresel şirketler için önemli bir konum oluşturduğunu belirtti. Linn, sözlerine şöyle devam etti: Ne varki bu şirketlerin çoğu, aslında Türkiyeye gelebilecek olan yatırımlarını AB içinde ve çevresinde başka ülkelere yapmıştır. Türkiye için dünyanın başka bir bölgesinden önemli bir örnek de Meksikadır. Meksika ABD ile yaptığı serbest ticaret anlaşmasını kullanarak, 1990ların sonuna kadar yılda 10 milyar doların üzerinde, gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2-3ü kadar doğrudan yabancı yatırım girişi sağlamıştır. Bu yatırımları çekebilmek için Meksika, yatırım mevzuatını büyük ölçüde yeniden düzenlemiştir. Türkiye de aynı şeyi yapabilir. Ve bunu biran önce yapmasını içtenlikle öneririm. REFORM PROGRAMI TEMAL OLUŞTURUYOR Linn, Türkiyenin uygulamaya koyduğu yapısal reform programının, yatırım ortamında kalıcı iyileşmeleri gerçekleştirmek için kurumsal temel oluşturduğunu vurguladı. Linn, Dünya Bankasının, lider durumdaki gelişmekte olan bir piyasa ekonomisine sahip Türkiyeye, daha çok yatırım çekilmesi için yardımcı olacağını da söyledi. Linn, Türkiyede yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımların teşviki çerçevesinde bankacılık, telekomünikasyon ve enerji alanlarındaki yeni kurumlar ve yasal düzenlemelerin, şeffaflığı artırmakta olduğunu ve özel yatırımcılar için oyunun kurallarını daha net hale getirdiğini vurguladı. Linn, kurumsal düzenlemeler, stratejik öneme sahip tarım sektörü dahil olmak üzere piyasaların liberalleştirilmesi ve özelleştirme, özel girişimçciler için yeni fırsatlar yaratıyor dedi. YATIRIM TEŞVİKİNDE GERİ KALINDI Bu arada Türkiyenin, yapısal reform alanında önemli adımlar atmış olmakla birlikte, yatırımın, özellikle ve doğrudan yabancı doğrudan yatırımların teşviki konusunda geride kaldığına işaret eden Dünya Bankası Başkan Yardımcısı, şöyle konuştu: Türkiyenin büyüklüğü, konumu ve dinamik nüfusu, onu yabancı yatırımlar için ideal bir yer haline getirmektedir. Ancak yabancı yatırımların düzeyi, uluslararası bölgesel standartlara göre çok düşük kalmıştır. Örneğin 1990lı yıllarda yıllık doğrudan yatırım girişi, Macaristan ve Çek cumhuriyetinde gayrı safi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 4ü kadar, Polonyada ise yüzde 2den fazla olmuştur. Aynı dönemde Türkiyeye gelen doğrudan yabancı yatırım, ortalama olarak gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 0.5inden azdır. Bu durumun izah edilebilmesi oldukça güçtür. Zira Türkiye birçok bakımdan dışa açık bir ülkedir. Linn, kredi görüşmeleri için Türkiyede Linn, Türkiyenin sıcak para da denilen, kısa vadede portföy yatırımlarına çok ağırlık verdiğini, ancak daha istikrarlı ve avantajlı olan uzun vadeli uluslararası sermayeyi çekemediğini kaydetti. Türkiyenin doğrudan yabancı yatırımlardan tam olarak yararlanamaması nedeniyle, daha fazla iş olanağı yaratma, üretkenlik ve rekabet gücünü arttırma, hayat standartlarını yükseltme fırsatlarını kaçırdığına işaret eden Linni, Bu durum, ülkenin ağır dış borç yüküne ve makro ekonomik istikrarsızlık sorunlarına katkıda bulunmuştur dedi. ARSA BELİRLENMESİ 4 YILA UZUYOR Türkiyenin yabancı sermaye çekebilmek için Dünya Bankasının Yabancı Yatırım Danışmanlık Servisini (FİAS) davet ettiğini belirten Linn, FİASın, YASED ve diğer ilgili taraflarla birlikte, yatırımların önündeki idari engeller konusunda bir inceleme hazırladığını ifade etti. Başkan Yardımcısı Linn, FİASın bulgularına göre, çalışma hayatına ilişkin düzenlemelerin çoğunun yabancı yatırımcı tarafından makul bulunduğunu, buna karşılık uzun bürokratik prosödürler ve koordinasyonsuzluk gibi faktörleri engel olarak görüldüğü söyledi. Linn, FİASın tespitlerine göre Türkiyede arazi alımı ve işyeri alanının geliştirilmesi için gereken sürenin 4 yıla kadar uzanmasının başka bir önemli engel oluşturduğunu, oysa bu sürenin Meksika ve Orta Avrapa ülkelerinde aylarla ölçüldüğünü ifade etti. Linna, yatırımcıların komplike ve karmaşık vergi ile teşvik rejimi ve bu rejimin adil olmayan şekilde uygulanmasını da önemli engeller arasında gördüğünü, ayrıca yolsuzlukla mücadele gereğini ısrarla vurguladıklarını söyledi. Linn, sözlerine şöyle sürdürdü: BÜROKRASİ AZALACAK Hükümet yakın zamanda, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve doğrudan yatırımların teşviki için hazırlanan eylem planıyla, gündemin diğer konularını da ele almaya başlamıştır. Bu plan, şirket kuruluşu ve yatırım onay işlemlerinde kırtasiyeciliğin azaltılmasından, vergi ve teşvik rejiminin basitleştirilmesine ve fikri mülkiyet haklarının daha güçlü bir biçimde korunmasına kadar, çeşitli önlemleri kapsamaktadır. Hükümetin FİAStan, yeni yatırım mevzuatının hazırlanmasında yardımcı olması ve bir Yatırım Teşvik Kurumu için fizibilite incelemesini yapmasını istediğine de işaret eden Linn, bağımsız Yatırım Teşvik Kurumunun, daha iyi yatırım ortamı sağlamak için kurumsal çerçeveyi güçlendirip, Türkiyenin daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekme çabalarına güç vereceğini belirtti. Linn, hükümetin ayrıca, iş dünyasının yurtiçi ve yurtdışındaki önemli temsilcilerinden oluşan bir Yatırım Konseyi kurulmasına karar verdiğini vurguladı. UNDP: YASA BÜYÜK ADIM BM Kalkınma Programı (UNDP) Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinden sorumlu Direktör Yardımcısı Jakob Simonsen de, yaptığı konuşmada, Türkiyenin yeni yabancı sermaye yasası, doğrudan yabancı sermayeyi çekebilmek açısından önemli bir adım dedi. Simonsen, Türkiyenin sınırlı miktarda doğrudan yabancı sermaye çektiğini hatırlatarak, uzmanlara göre Türkiyenin yatırım ortamının, Doğu ve Orta Avrupa ülkelerine oranla daha cazip ve istikrarlı olduğunu vurguladı. Simonsen, yabancı doğrudan yatırımın hem borçlanma yerine geçebileceğini hem de sürdürülebilir kalkınma için sermaye sağladığını anlatırken, ABye üyelikte önemli olan kişi başına milli gelirin yükselmesinde de önemli bir faktör olduğunu kaydetti. Geçiş dönemindeki ülkeler ve gelişmekte olan piyasalarda, özellikle son 10 yıl içinde doğrudan yabancı sermayenin artış gösterdiğini belirten Simonsen, fakat küresel düzeyde sıcak paranın kontrol altına alınması gerektiğini söyledi. Türkiyenin Doğu ve orta Avrupa ülkelerine kıyasla daha az yabancı sermaye çektiğini yineleyen Simonsen, örneğin Macaristanın milli gelir açısından Türkiyenin 15 katı oranında sermaye çektiğini ifade etti. 7 MİLYAR DOLARLIK POTANSİYEL Türkiyenin yabancı sermaye çekmek için önemli düzenlemeler içinde olduğunu da anlatan Simonsen, Devlet Bakanı Kemal Dervişin de dikkat çektiği gibi, yıllık ortalama 1 milyar dolar düzeyinde olan doğrudan yabancı sermayenin 7 milyar dolara çıkarılma potansiyeli olduğunu belirtti. Simonsen, doğrudan yabancı sermayenin, en çok yabancı sermaye çeken Polonya, Macaristan ve Estonya başta olmak üzere, özellikle geçiş dönemindeki ülkelere özelleştirmeye dayalı gıda işleme, parakente ve diğer tüketici bazlı sektörler, enerji ve metalurji sektörü, bankacılık ve telekom, mühendislik şirketleri ve çevre faktörlü üretim yollarıyla girdiğini ve faaliyet gösterdiğini kaydetti. BAL: ŞEFFAFLIK KARARNAMESİ BİR-İKİ GÜNE TAMAM Bu arada, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Linn öğle yemeğinde, kabine üyesi 5 bakan ile biraraya geldi. Yemeğin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı Faruk Bal, Dünya Bankasının 1.3 milyar dolarlık kredi dilimi için ortaya koyduğu şartlardan biri olan şeffaflık ile ilgili kararnamenin bir-iki güne kadar tamamlanacağını açıkladı. Bal, şeffaflık ile ilgili kararnamenin Dünya Bankasının bir önşartı olarak görülmemesi gerektiğini, bu konuda çalışmaların tamamlanmak üzere olduğunu vurguladı. Bayındırlık Bakanı Abdülkadir Akcan ise yaptığı açıklamada, Linnin ihale yasası nedeniyle kendilerine teşekkür ettiğini belirtirken ihale yasasındaki eşik değerlerin değiştirilmesine gerek olmadığını savundu. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||