|
21 Aralık TÜSİAD YİK Başkanı Muhharrem Kayhan, Hilton Otelinde yapılan TÜSİAD YİK toplantısı açılışında yaptığı konuşmada, mali sektörün rehabilitasyonu sürdürülürken, bir yandan da kamu reformunun devreye sokulması ve reel sektörün kendi kendine terkedilmişliğine son verilmesinin, krizden çıkışı sağlayacak önlemlerden olduğunu vurguladı. |
'Uluslararası standartlara uyulmalı' Cem: AB uzlaşma konusu olmalı Özilhan: Olumlu rüzgar yakalandı |
|||
Yapısal reformların üç ayağı bulunduğunu belirten Kayhan, mali sistemin rehabilitasyonunun henüz tamamlanmadığını, kamu yönetimi reformunun da, şu ana kadar hükümet tarafından, basit tasarruf önlemleri ve erken emeklilik yoluyla personel tasarrufu sağlamak olarak görüldüğünü kaydetti. REEL SEKTÖRÜ DÖNÜK UYGULAMA YOK Kayhan bu arada, reel sektörü hayata döndürme lafının olduğunu ama uygulamasının olmadığını savundu. Kamu kesiminin yeniden yapılandırılmasında bir direnç olmasının doğal olduğunu anlatan Kayhan, özel sektörün iki yıldır bir küçülme yaşadığını, gelinen noktada kamu reformunda ekonominin, piyasaların baştan aşağıya yeniden yapılanmasının kaçınılmaz bir uzantısı olduğunu bildirdi. BAKANLIK SAYISININ AZALTILMASI Kamu sektörünün faaliyetini verimli şekilde sürdürebilmesi için başka bir çaresi olmadığını vurgulayan Kayhan, Hükümet içinde de görüşüldüğü gibi bakanlık sayısının azaltılması, bu reform için iyi bir başlangıç noktası olacaktır dedi. Siyasi reformların, 2001de gündeme alınmayan konulardan biri olduğunu belirten Kayhan, Türkiyenin dünya piyasalarında güven yaratılmak zorunda olduğunu belirterek, şöyle konuştu: SİYASİ REFORMLAR Güçlü bir güven etkisi sağlamak, Türkiyenin siyasal sistemin kendini yenileme kapasitesine sahip olduğunu, diğer bir deyişle bu ülkenin bir geleceğinin olduğunu göstermekle mümkündür. Bu yüzden Siyasi Partiler Yasası ve seçim sisteminde değişiklikleri de içeren siyasi reformlar biran önce devreye sokulmak zorundadır. Dileğimiz 2002de bu fırsatı kullanarak, Türkiyenin geceleğini şekillendirecek önemli bir adım atmasıdır. KOPENHAG KRİTERLERİ YERİNE GETİRİLMELİ Kayhan, 2002 yılının, özellikle AB ile ilişkiler açısından bir dönüm noktası olma özelliği olduğunu vurgularken, Laeken Zirvesi sonuçlarının, Türkiye ile AB ilişkileri açısından önemli değerlendirmelere konu olduğunu hatırlattı. 2002 Aralık ayında Danimarkada yapılacak AB Zirvesinde, mevcut 13 tam üye adayının muhtemelen 10 tanesinin 2004 yılında üye olarak alınmasının karara bağlanacağını belirten Kayhan, şunları söyledi: Bu ülkeler Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Slovenya, Slovakya, Malta, Kıbrıs Rum Kesimi. Bu listeye Bulgaristan ile Romanyayı da dahil edersek, tam üyelik müzakerelerine başlamış 12 ülkeye ulaşıyoruz. Müzakerelere başlamak için, Kopennag siyasi kriterlerini yerine getirmiş olmak gerekiyor. Aday ülkeler arasında bu kriterleri yerine getirmeyen bir tek Türkiye var. TÜRKİYE DAHİL ÜÇLÜ GRUBA STRATEJİ Kayhan, Türkiyenin 2002 yılında, Kopenhag siyasi kriterlerine uyabilmesi durumunda, Ankarada çokça konuşulan uyum yasalarını çıkartabilmesi halinde ABnin, Bulgaristan, Romanya ve Türkiyeden oluşan bu üçlü gruba, tam üyelik persfpektifi sunacak bir strateji belirleyeceğini kaydetti. Kayhan aksi takdirde Türkiyenin, yine yalnız başına kalacağını savundu. KIBRISA 2002 ARALIKA KADAR ÇÖZÜM Kayhan, şunları söyledi: Bu durumda AB bir katılım stratejisi önermeyeceği veya çok belirsiz bir strateji önereceği için, AB üyeliği de süresiz ertelemeye tabi olacaktır. Öte yandan bu manzara bize 2002 Aralığına kadar Kıbrıs sorununun çözümü yönünde bir insiyatif geliştirmek zorunda olduğumuzu da sürekli hatırlatmaktadır. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||