Home page
Haber Menüsü


‘Uluslararası standartlara uyulmalı’  
  Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin uluslararası standartlara uyması halinde yaşadığı ekonomik krizlerden çıkabileceğini, yabancı sermaye için cazip bir ülke haline gelebileceğini ve Avrupa Birliği’ne giriş süresinin kısalacağını söyledi.

Ankara
NTV-MSNBC VE AJANSLAR
 
   21 Aralık—  ANAP lideri ve Başbakan Yardımcı Mesut Yılmaz, TÜSİAD’nın yüksek istişare toplantısına katılarak bir konuşma yaptı. Yılmaz, Türkiye’nin son dönemde güvenlik ve dış politika konularında yaptığı yeni açılımların uluslararası alandaki ortamı omlulu etkilediğini ve AB’nin Laeken zirvesinde de yankı bulduğunu anlattı. 

   
 
       
    MSNBC News Cem: AB uzlaşma konusu olmalı
MSNBC News TÜSİAD: Siyasi reformlar yapılmalı
MSNBC News Özilhan: Olumlu rüzgar yakalandı
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
EN ÖNEMLİ PROJE
       Mesut Yılmaz, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin, Cumhuriyet tarihinin en önemli projesi olduğunu belirtti. Yılmaz, AB’ye üye olunamaması durumunda, Türkiye’nin çağdaşlığı yakalama iddasının büyük darbe alacağını söyledi. Yılmaz, Belçika’daki Laeken zirvesinde ilk kez Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine atıfta bulunulduğunu belirterek, süratli davranılmaması durumunda üyelik yolunun belirsiz bir mecraya sürükleneceği uyarısında bulundu.
       “Türkiye ile AB arasında 40 yıla yaklaşan ilişkilerin kronolojisi içinde tam üyelik yolumuz hiçbir zaman bugünkü kadar belirgin olmadı” diyen Yılmaz, geçen hafta sonu Laeken zirvesinde Türkiye açısından çok önemli sonuçlar elde edildiğini kaydetti. Yılmaz, bu sonuçların başında “Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin açılması zamanının yaklaştığının kabulü ve ilanı” geldiğini bildirdi.
       Yılmaz, AB’nin ilk kez resmi belgelerinde üyelik müzakeresi konusunun kayda geçirildiğini ve Türkiye’nin, AB’ye üye ve AB’ye aday ülkelerle eşit statüde Avrupa Konvansiyonu’na çağırıldığını anımsattı. Yılmaz, “Türkiye uluslararası alanda ve AB içinde politika belirleyebilirse netice alabilmektedir. Buna ters düşerse izalosyana girmektedir” dedi.
       
BAZI KURUM VE ÇEVRELER AB’YE KARŞI
       Yılmaz, bazı kurum ve çevrelerin AB’ye karşı çıktığını ve bunun da toplumda tereddütler uyandırdığına dikkat çekti. Bu çevrelerin AB’ye girmekle Türkiye’nin bölüneceğini öne sürdüğünü ifade eden Mesut Yılmaz, şimdiye kadar AB’ye girip de bölünen bir ülke olmadığını vurguladı. Yılmaz, AB’ye giren ülkelerin sosyo-ekonomik bakımdan da iyi duruma geldiğine işaret etti.
       
“YENİ PERSPEKTİF KOYSUNLAR”
       Yılmaz AB’ye karşı çıkanların bunun yerine bir perfsepktif sunmadığını, oysa böyle bir öneri getirilmesi halinde toplumun tartışabileceğini vurguladı. Yılmaz, “AB dışında Türkiye için başka bir perspektifi olanlar varsa, bunlar açıkça ortaya konulmalı ve tartışılmadır. Bu düşünceye sahip olanlar AB’ye uyum çalışmalarını engellemek yerine ortaya çıkıp açıkça kendi projelerini savunmalıdırlar” ded
       Mesut Yılmaz, Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini ne kadar kısa zamanda yerine getirirse AB ile müzakerelere de o kadar kısa zamanda başlayacağını anlattı.
       
İHTİYAÇ DUYULAN DEĞİŞİM
       Yılmaz şöyle dedi:
       “Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstülüğü sağlanmalıdır. Şimdi ihtiyaç duyduğumuz değişimi, korkmadan, serinkanlılıka, elbirliği ile gerçekleştirmek mümkündür. Meclis önemli sınavı başarıyla verdi. Çok kapsamlı Anayasa değişikliğini bu Meclis kendi iradesiyle gerçekleştirdi. Bunu kalıcı kılmak, vatandaşın hayatına yansıtmak mümkündür.”
       
İDARİ REFORMLAR
       Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle halkın iktidara büyük öfke beslediğini anlatan Yılmaz, krizi aşmak için idari ve ekonomi alanında reformların yapılması gerektiğinin altını çizdi. Yılmaz, yapılacak reformlar ile, kriz üreten yapının da değiştirilebileceğini belirtti.
       
“TOPLUM ÖFKELİ”
       “Türk toplumu bugün öfkelidir, hem de çok öfkelidir” diyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
       “Öfkesini en fazla yönelttiği kurum ise siyaset kurumudur. Yani öfkenin muhatabı siyasetçilerdir. Bu öfkeden en fazla payı da hükümeti oluşturan partiler almaktadır. Siyasetteki yeni bazı oluşumlara cesaret veren de toplumdaki bu öfkedir. Ama unutulmamalı ki Türk siyasi tarihi, siyasi öfke dalgasının iktidar yaptığı bir partiyi bugüne kadar hiç görmemiştir.”
       Yılmaz, toplumdaki bu öfkenin haklı nedenleri olduğunu söyleyerek, bunları “ekonomik sorunlar, geleceğe ilişkin umutların azalması, mevcut olumsuz durumdan nasıl çıkılacağının bilinememesi, artan güvensizlik, vatandaş devlet ilişkilerindeki uyumsuzluk” olarak sıraladı.
       
AB YOLUNDA ADIMLAR TAVİZ DEĞİL
       Yılmaz, AB’nin Türkiye’den ne istediğini bilenlerin oranının sadece yüzde 20’leri bulmadığına işaret ederek, şunları söyledi:
       “Bu durumdan yararlanarak insanımızın zihnine AB’nin Türkiye’yi bölmek istediğine dair kanaatler yerleştirmeye çalışanlar olmaktadır. AB yolunda atılması gereken her adımı taviz olarak sunmaya çalışanlar çıkmaktadır. Bunlar çalışmalarına devam etmekte ve maalesef etkili olmaktadırlar.”
       
YUNANİSTAN VE KIBRIS
       Bakan Yılmaz, son dönemlerdeki bedel tartışmasına da değinerek, şunları söyledi:
       “İnsanımız AB için ödenecek hiçbir bedelin Türkiye’nin onurunu kıracak, ufkunu daraltacak ve tarihi geçmişimizin hesabını verecek boyutta olmasını asla kabul etmemektedir. AB nedeniyle milli çıkarlarımızdan taviz verilmesi düşünülemez. Bu bilhassa Yunanistan’la ilişkilerimiz ve Kıbrıs sorunu için geçerlidir.”
       
KIBRIS’A GERÇEKÇİ ÇÖZÜM
       Ne AB’nin ne de 3. tarafların Türk tarafından Kıbrıs sorununu tek taraflı olarak çözmesini bekleyemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, Türkiye’den gerçekçi bir biçimde beklenmesi gereken tek hususun, Kıbrıs sorununun çözümüne katkıda bulunmak olduğunu bildirdi. Yılmaz, AB’nin Türk kamuoyunu rahatlatması için özellikle bu konularda objektif ve inandırıcı olması gerektiğini kaydetti.
       Yılmaz, “Ancak insan haklarının eksiksiz yerleştirilmesi, demokrasi standardının yükseltilmesi, sivil siyasetin güçlendirilmesi alanlarında atılması gereken hiçbir adım taviz değildir” diye konuştu.
       Zaman zaman AB’nin de Türkiye’ye haksız davrandığına dikkat çeken Yılmaz, ancak son zirvenin AB’nin atılan adımları göz ardı etmediğini gösterdiğini kaydetti.
       
EN HIZLI BÜYÜYEN ÜLKE
       Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Türkiye’nin 2002 yılında idari alanda yapacağı reformların yanı sıra Kopenhag kriterlerine uyacak adımları atması halinde, 2003 yılında en hızlı büyüyen ülke olacağını söyledi. Bunun kendi fikri olmadığını bildiren Yılmaz, uluslararası finans çevlerinin böyle düşündüğünü aktardı.
       
       
1 YILDA DÜZLÜĞE ÇIKILIR
       Gerekli reformların yapılmasıyla Türkiye’yi 1 yıl içinde düzlüğe çıkarmanın mümkün olduğunu belirten Yılmaz, bu çerçevede 2002 yılının çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti. Ekonomide yüzde 6.5’lik faiz dışı fazlayı gerçekleştirecek tedbirlerin taviz vermeden alınması gerektiğini ifade eden Yılmaz, TÜSİAD’ın 2002 için öngördüğü projelerin tamamına katıldığını ifade etti.
       
YENİ ÖZELLEŞTİRME YASASI GELİYOR
       Yılmaz, buna ek olarak 2002 yılını özelliştirme açısından bir halme yılı yapmaya mecbur olduklarını belirterek, bunun için yeni bir özelleştirme yasa değişikliğini bu hafta hükümete getireceklerini, Ocak’ta da TBMM’ye sunmayı umduğunu kaydetti.
       Yılmaz, tüm bunların yapılması durumunda 2003’te dünya çapında en hızlı büyüme oranına sahip olunacağını söyleyerek, “Geleceğe ümitle bakabilmek için bugünden nedenlerimiz var” diye konuştu.
       
ARJANTİN-TÜRKİYE
       Arjantin’in hızla moratoryumun eşiğine gittiğini hatırlatan Yılmaz, bu ülkeyle Türkiye’yi birbirinden ayıran etkenlerden birini Türkiye’nin önemli bir dış kaynak garantisi alması olarak gösterdi. Yılmaz, iki ülkeyi farklılaştıran en önemli hususun 2002 bütçe hedeflerindeki farklılıklar olduğunu söyleyerek, Arjantin’in yüzde 2’lik bir faiz dışı fazla ile yetinmesine karşılık, Türkiye’nin yüzde 6.5’lik bir fazla hedeflediğini kaydetti. Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
       “Arjantin kendisine yapılan tüm telkinlere rağmen, yüzde 2’lik faiz dışı fazlada ısrar etmiş, burada bir fedakarlığa yanaşmamıştır. Türkiye’nin 2002 bütçesinin temel hedefi bu yüzde 6.5’lik fazladır. IMF’le sözleşmenin temelinde de aslında bu yatar.” Mesut Yılmaz, bu hedefin tutturulması halinde yabancı yatırımcılar için Türkiye’nin cazip bir ülke olacağını kaydetti.
       
SEÇİM VE SİYASİ PARTİLER YASASI
       “Eğer akıllı bir politika izlersek, AB’ye üyelik sürecini hızlandırarak, ekonomik gelişme için toplumu ateşleyecek olumlu bir atmosfer yakalayabilirsek, bu hedef Türkiye için gerçekci bir hedeftir” diyen Yılmaz, siyasi partiler yasası ve seçim konununda yapılacak değişikliklerin krizden çıkış için psikolojik destek noktası olarak kullanılabileceğini bildirdi.
       Yılmaz, AB’ye giriş için çabalarından dolayı da TÜSİAD’a teşekkür etti.
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları