|
Arjantin, ekonomik krizlere ve yağmalamalara çok aşina ülke... Enflasyonun binli oranlarda seyrettiği, Latin Amerika borç krizinin yaşandığı zamanlarda yine Arjantin halkı dükkanları yağmalıyordu. Tıpkı Brezilya, tıpkı Kolombiyada, yani Latin Amerikada olduğu gibi... Dükkan, market yağmalama Latinlerin karakteri...
Yani, bugün manşetlere çıkan dip noktasını Arjantin defalarca yaşadı.
ÖNCELİĞİ ENFLASYONA VERDİ
Neyse, eskiyi bırakalım... Arjantin Türkiyeye niye benzemez? Çünkü, Arjantin 1990lı yıllarda çok katı bir programla enflasyonu düşürmeyi birinciliği önceliği yaptı, Türkiye ise, üretmediği halde, borçlanarak yapay bir refah dönemi yaşadı ve enflasyonla mücadeleyi erteledi.
Arjnatin, Ekonomi Bakanı Domingo Cavallonun önderliğinde 1991 yılında Para Kurulu oluşturdu. Para birimi Pesoyu dolara bağladı. İşler yolundaydı. Yabancı sermaye akın etti, enflasyon bir anda tek basamaklı rakamlara indi. Bu dönemde bütün özelleştirmelerini başarıyla yaptı, Telekomunu sattı. Türkiye bunu hala yapamadı.
Ancak, 1997den sonra işler tersine döndü. ABD Doları aşırı değer kazanınca, Arjantin dış pazarda rekabet şansını kaybetti. Devlet Başkanı Carlos Menem dönemindeki yolsuzluklar ekonomiye zarar verdi, yönetim iktidarını korumak için eyaletlere bol keseden para akıttı.
1997deki Asya Krizi, 1998de Rusyanın moratoryum ilan etmesi ve 1999da Brezilyanın ödemeler dengesi krizi Arjantin ekonomisini allak bullak eden gelişmeler oldu. Özellikle, Brezilya krizi, dış ticaretinin yüzde 30unu bu ülkeyle yapan Arjantinin ihracatını iyice geriletti.
Katı bir rejim olan Para Kurulu uygulaması Arjantinin belini büktü. İhracatta zorlandı, dış borçlanmaya gitti ve sonunda ekonominin motoru stop etti. Arjantin, şimdi 132 milyar dolar dış borcuyla 43 aydır ekonomik durgunluğun pençesinde.
43 AY MÜJDELİ HABER BEKLEDİLER
Tam 43 aydır, ekonomide büyüme haberi bekleniyor. Ancak nafile... Geçen yıldan birkaç örnek: İnşaat sektörü yüzde 25, alışveriş merkezleri yüzde 22, kamu taşımacılığı yüzde 11 daraldı. Aylık otomobil satışları 1998de 25 binden 15 bine düştü. Ekim ayında otomobil satışları yüzde 34 azaldı. İmalat sanayii kapasitesinin yüzde 60lık bölümünü kullanabiliyor.
Durgunluğun sonucu işsizlik demek. İşgücünün yüzde 22si işsiz ve artık ülkede hergün 2.000 kişi yoksulluk sınırının altına düşüyor. Kriz, sadece işsizliği körüklemiyor. İşi olanların maaşlarından da kesintiye gidiliyor. Örneğin en büyük otomobil üreticilerinden Volkswagen ücretlerde yüzde 15 kesinti yaptı.
İŞSİZLİK, FAKİRLEŞME VE AÇLIK
Zaten büyük bir çoğunluk ortalama ücretin altında alıyor. 9.2 milyonluk işgücünün aylık ortalama maaşı 576 dolar ancak çalışanların yarısı ortalamanın altında maaş alıyor ve özellikle yoksul işçilerin maaşı yüzde 10.7 azaldı. Bazı eyaletlerde ortalama maaş 300 dolara indi.
4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 470 dolar iken, 32 milyonluk ülkenin yüzde 40u bu sınırda ya da altında...
İşsizlik ve fakirleşmenin neticesinde açlık, hırsızlık, kap-kaççılık, evsizler ve sokak çocukları arttı. Aile yardımlaşması, komşuluk gibi sosyal değerler iyice zedelendi ve sonunda bu noktaya gelindi.
TÜRKİYENİN YAŞADIĞI...
Türkiye ise, Arjantin gibi kriz yaşıyor. Ama krizler biraz farklı. Bizdeki kur rejimi önce kontrollü dalgalıydı, son 10 aydır da serbest dalgalı... Arjantininki dolara çıpalanmış.
Türkiye, 2000 yılında büyüdü, son bir yıldır küçülüyor, 42 ay değil... Yoğun işten çıkarmalar da var ama her 5 kişiden biri işsiz değil. Bir de Türkiyede kayıt dışı ekonomi ve aile dayanışması önemli faktörler...
Türkiye bir bankacılık ve iç borç krizi yaşamakta. İş borçlanma tıkanınca, zayıf finans sistemi tökezledi. Türkiyede 2000 yılında yüzde 60lar seviyesinde olan kamu borç stokunun GSYİHya oranı 2001de yüzde 100e ulaştı. Arjantinde 2001de bu oran yüzde 52.
2000de bütçe açığının GSYİHa oranı Türkiyede yüzde 10.4, Arjantinde ise yüzde 2.4...
Türkiye, üretmediği halde sürekli borçlanarak tüketti, sanal bir rehaf dönemi yaşadı ve sonunda duvara tosladı. Arjantin ise, Uluslararası Para Fonunun yanlış reçetesiyle yoldan çıktı, geleceğini arıyor. IMFnin Türkiyeye verdiği reçetenin de doğru olduğu henüz anlaşılmadı. Belki de Türkiye, Arjantinin çıktığı yolun başında... | |