|
|
Engin Enüstün: Ticaretimiz ne ki, e-ticaretimiz ne olsun? Engin Enüstün: Euro treni ve kaçırılan bir fırsat Engin Enüstün: Bu satırların yazarı |
|||
İkinci dalga, yani makine gücü kullanımının üretime dahil edilmesi insanların bir kısmının toprakla uğraşmayı bırakarak, köylerinden şehirlerdeki fabrikalara çalışmaya gelmelerine yol açtı. Makine gücünün en yenilmez ve vazgeçilmez göründüğü dönemlerde, yavaş yavaş, üçüncü dalganın belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu sefer kol veya makine gücünün yerini düşünce gücünün, zekanın ve bilginin yer aldığı yeni bir dalga. Birinci dalgada güç ve servet, toprağın kendisi idi. Eğer bu toprakta ben buğday ekersem, sen ekemezsin İkinci dalgada ise güç ve servet üçe bölünmüştü: toprak, işgücü, sermaye... Tarım kültürünün buğdayları gibi bu servet ve gücün devamı yoktu, aynı kaynak sadece bir kere (veya sınırlı sayıda tekrarlanarak) kullanabiliyordu. Örneğin, sanayi çağında General Motorsun kaynaklarını (fabrika arazisi, iş gücü ve parasını) bir araya getirerek üretip sattığı her araba, aynı zamanda fabrika kaynaklarından bir eksilmeyi temsil ediyordu. KAYNAK BİLGİNİN KENDİSİ Günümüzde General Motorsun örneği Microsoft ise artık herkesin kendi evinde de kopyalayabileceği arabalar üretiyor. Ve satılan hiçbir Windows XP işletim sistemi kopyası, Microsoftun üretimde kullandığı kaynaklarından bir azalmaya sebep olmuyor. Çünkü artık Microsoftun kaynakları Redmond, Washingtondaki arazi, iş gücü ve para değil, yazılımcılarının bilgisi... Bu noktada Nicholas Negropontenin, bilgi çağında kaynakların azalmadan kullanılması kavramı, Tofflerin bu düşüncesini destekliyor... Doğa kanununa göre, aynı atom, aynı anda iki yerde birden olamaz. Ancak bilgi-işlem dünyasının atomları sayılabilecek bitler ve bytelar aynı anda milyonlarca yerde olabiliyor. İnternetten bir dosya indirdiğinizde esas dosya hala yerinde duruyor. ÜÇÜNCÜ DALGA BİR ŞANS DAHA VERİYOR Bu Satırların Yazarı (BSY) konunun daha fazla akademik bir yazı haline gelmeden şöyle toparlanabileceğini düşünüyor; birinci dalgada şanslı ve güçlü olanlar verimli topraklara sahip olanlar idi. İkinci dalgada şanslı ve güçlü olanlar ise kaynakları doğru yerde, doğru zamanda ve doğru şekilde bir araya getirmeyi başarabilenler oldu. Üçüncü dalga ise, eski dalgalarda şanssız ve güçsüz kalmış (peki, bir kesimi mutlu edecekse, BSY bıraktırılmış kavramını kabul ediyor) kişi, toplum ve ülkelere bir şans daha veriyor. Gücün, toprak, makine ve kol gücünden alınıp insan zekasına ve bilgiye teslime edildiği bir çağa. İşte bu sayede artık ufak bir çatı katından çok uluslu şirketler doğabiliyor, finansman şirketleri ortalama bir ülke bütçesinden çok daha fazla para ile oynayabiliyor, yatırım şirketlerinde karar mekanizmasındaki 3-5 dahi-çocuğun kararları bir ülkenin geleceğini değiştirebiliyor, bilgisayarlarda geleceğin işletim sistemi olarak gösterilen bir sistem, 18 yaşında Brezilyalı bir çocuğa teslim edilebiliyor. Yaratılan bir ürün, hiçbir kaynak eksilmesine sebep olmadan (yani satış var ama raftan birşey eksilmiyor), üretim aşamasında hiçbir çevre kirliliği veya doğa ürününün yok edilmeden (Internette, CD ve DVDlerde aldığımız program kullanım kılavuzlarının, eğitim/yardım dosyalarının kağıt ortamında basılması için gerekecek ağaç miktarını düşünün) defalarca ve aynı anda milyonlarca insan tarafından kullanılmasını gerçekleştirebiliyor. BİLGİNİN PARAYA DÖNÜŞÜMÜ Çocukluğumuzdan beri bize bilgi, paradır denklemi öğretilmeye çalışıldı, ancak BSY elindeki bilginin nasıl olup da paraya dönüşebileceğini hiçbir zaman gözünün önüne getiremedi. Ta ki, bir otomatik para çekme makinasının, artık kendisine daha fazla para veremeyeceğini söylediği güne kadar. Şöyle düşünün, ATMlere konulan para aslında sizin paranız değil (yani sizin bankaya yatırdığınız veya sizin için bankaya yatırılmış para değil), ATMe ilk gidecek insan için konulmuş bir para ve ATMdeki paraya (veya en azından bir kısmına) sahip olmanın tek yolu sizin banka kartınızdaki bilgi (ya da o kartın karşılığı olarak tutulan bankadaki bilgi). O bilgi, sizin o makinadan para çekmeye hakkınız olup olmadığını belirtiyor. Bu durumda bütün iş, o kartın üzerindeki bilginin, yani banka hesabındaki tutar bilgisinin, çoğaltılmasına kalıyor... BSY, bu aşamada hala konuyu toparlayamadığının farkında, özür diliyor ve konunun devamının önümüzdeki haftaya kalmak zorunda olduğunu bildiriyor. Sevgi, saygı, anlatmak istediği konuyu bir yazıda toparlayabilen bir Türkiye. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||