| | | | Yazılı ortamda konuyu daha enine boyuna ve diğer katılımcılara laf yetiştirme veya “tam olarak olmasa da bu arkadaş benim söyleyeceklerimi söyledi” infialine kapılmadan irdelemek mümkün olacak.
Euro halka yansıyan 3 yıl, ama gerçekte çok daha öncesinden başlayan hazırlıkların sonunda 1 Ocak 2002’den itibaren cüzdanlarda ve kasalarda yerini almaya başlayacak. Dünya tarihinde ilk defa bir para, gereksinimden değil birkaç kişinin öngörüsü, vizyoner bakış açısı, bıkmaz, uslanmaz, karşı konulmaz inadı ve ikna yeteneği sayesinde piyasaya çıkıyor.
BSY, “isteyen ve hakeden ülke halkları, kullandıkları para birimlerini (üstelik yapay para da olmamasına rağmen) bıraksınlar ortak bir para birimi kullansınlar” olarak özetlenebilecek Euro projesinin gelmiş geçmiş en büyük, en geniş kapsamlı, başarılı ve sonuç itibarı ile mükemmel bir proje olduğuna inanıyor.
PARANIN ADINDA ANLAŞAMIYORLAR
ABD’nin “daha paranın adı üzerine anlaşamıyorlar, kimi Yuro diyor, kimi öro, kimi avro, kimi oyro..Bu kadar bölünmüşlükten nasıl ortaya bir para çıksın ki” diyerek açıkladıkları kuşkunun Newsweek’e kapak olmasının üzerinden 3 yıl geçti.
Başlangıcının bir hayal olarak karşılandığı, her safhasında dudak bükme, küçümseme ve “yok canım bu kadar birbirinden uzak (zamanında birbirleri ile savaşmış, ekonomik çıkarları birbirine ters, en azından örtüşmeyen), kültür ve ekonomileri hangi güç tek bir potada birleştirebilir ki?”, “Euro’yu hangi devlet sırtlayacak, diğer devletler o ülkenin peşinden gitmeyi nasıl kabul edecekler?” endişelerini aşarak, zafer bayrağını dikmeye hazırlanıyor.
BSY bu projede emeği geçen herkesi saygı, bunun meyvelerini paylaşacak herkesi sevgi ile selamlıyor.
EURO’NUN TÜRKİYE’YE ETKİSİ
Bu çerçevede “Euro’nun Türk ekonomisine olan etkileri nelerdir?” sorusuna BSY “hiçbir etkisi olmayacak” diyor ve “eğer biz bu avantaj ve fırsatı bir kazanca çevirmek için hiç bir şey yapmayacaksak” diye ekliyor.
Şimdi, elimizde bir tahmini rakam, bir de kaçınılmaz bir gerçek var. Tahmini olarak Türk halkının yastık altında ve toprak altındaki küpler içinde 10 milyar Alman markı var, (BSY, “küpte para” lafının sadece figüratif konuşma ve görsel anlatım tekniği olarak kullanıldığını veya Zeki Alasya-Metin Akpınar filminin bir esprisi olarak düşünüyordu...
Meğer öyle değilmiş, gerçekten parasını toprak altındaki küplerde saklayan insanlarımız varmış) bu 10 milyar Alman markı ekonomiye hiçbir getiri sağlamadan yıllardır bekliyor. Ve miktar olarak şu anda IMF’den Dünya Bankası’ndan beklediğimiz paralardan daha fazla ve çok daha ucuz bir kredi olanağı sunuyor.
PARALAR YASTIK ALTINDAN ÇIKACAK
Elimizdeki kaçınılmaz gerçek ise, bu paralar muhakkak yastıkaltından çıkacak. Bu paraları ekonomiye kazandırmadan tutan insanların, dini/siyasi/ahlaki görüşleri, zeka seviyeleri, eğitim düzeyleri ne olursa olsun, yastık altından çıkartıp değiştirmek zorundalar.
Ancak başka bir rezerv para (veya külçe/işlenmiş altın) ile değişip tekrar yastık altına mı girecek, yoksa bankalarda hesap açılarak ekonomiye mi kazandırılacak, onun yol ayrımındayız. Ve görüldüğü kadarı ile bu konuda hiç bir adım atılmıyor. Bu adımı kim atmalı? Bankalar işlemleri masraf ve komisyonsuz yaparak üstlerine düşeni yapmış durumdalar. O zaman geriye kim kalıyor? Bu paraların ekonomiye kazandırılmasından kim kazançlı çıkacaksa, o...Yani şu anda borç para arayışı içinde olan siyasi irade...
Bunun nasıl gerçekleşebileceği, yöntemlerin neler olabileceği BSY’nin görüş, ilgi, bilgi, aile terbiyesi ve haddini çok aşar... Ancak yapılan bir araştırmada vatandaşlara ellerindeki markları nasıl değiştirecekleri sorusuna “nasıl olsa önümüz Ramazan, bayram... Almanya’da, Fransa’da çalışan akrabalarımız ziyarete gelecek, onlara vereceğiz, Avrupa’ya döndüklerinde değiştirirler, bir dahaki ziyaretlerinde yeni para olarak alırız” diye verdikleri yanıt, siyasi iradenin de işinin kolay olmadığını gösteriyor.
Sevgi, saygı, Erol Evgin’in şarkısını “Evlerin ışıkları bir bir sönerken, bendeki aydınlığı gel de bana sor” diye söyleyebilen bir Türkiye... | |
Engin Enüstün: Bu satırların yazarı
Bankaların kara tahtaları siliniyor
