|
Lojman zengini kamu çözüm arıyor Oral: Memura %10 zam geliyor Bütçe maratonu 25 Ekim'de başlıyor 2002'de zorunluluk dışında proje yok Kamu yatırımları % 42.8 artacak Bütçede çiftçiye destek azaldı KİT'lere yeni personel alınmayacak 2002 Bütçesi Meclis'e sunuldu |
|||
Özyürek, konuşmasına başlarken, artık Türkiyede, eğitim görmemiş insanların değil, iyi eğitim almış insanların büyük bir işsizlik sorunu ile karşı karşıya kaldığını, bunun da çok önemli bir sorun olduğunu kaydetti. Özyürek, Bu işsizlik sorununun altında ise büyük dramlar yaşanmaktırdedi. Türkiyenin ekonomik krize 1999 yılından itibaren girmeye başladığını ve bu tarihten itibaren de, yeni bir ekonomik programın uygulamaya konulması çalışmalarının başladığını hatırlattı. Bu programların, IMF ve Dünya Bankası destekli olması yönünde adımlar atıldığını ve bunun da gerçekleştirildiğini kaydeden Özyürek, Ancak, IMF programları bir şablondur. Bu şablon, bazı ülkelerde sonuç verir, bazılarında vermez. Çünkü, her ülkenin şartları farklıdırdedi. Başkan Özyürek, 2000 yılında yüzde 10-15 oranında bir devalüasyonla gidişatı bozulan ekonominin, düzene girebileceğini, ama IMFnin izin vermemesi yüzünden, bunun yapılamadığını, sonrada işin çığırından çıktığını ileri sürdü. Oral: Program ihtiyacımız için ortaya konuldu BÜYÜK KARLAR ELDE EDİLDİ Krize yol açanlar (kriz var) derse, orada krizi çözmek mümkün değildir ifadesini kullanan Özyürek, şunları söyledi: Olağanüstü kazançlar, her zaman olağanüstü vergilerle, vergilendirilmelidir. 2000 yılının son 3 aylık, 2001 yılının da ilk 3 aylık bilançolarına baktığınızda, bankaların, 2000 yılının ilk 3 ayında 50 trilyon lira kar ettiklerini görürsünüz. 2001 yılının son 3 aylık bilançolarına baktığınızda da, bu karın 550 trilyon liraya ulaştığını görürsünüz. Özyürek, IMFnin önce kur çıpası, arkasından da dalgalı kura geçtiğini vurgulayarak, Eğer, o zamanlar 1 dolar=900 bin lirayla eşlense idi, bugün hala biz aynı kurda kalabilirdik dedi. Özyürek, küçük paralarla bile, kurla oynanır hale gelindiğini ve sürekli kurun yükselen ortamında, üreticinin ve tüketicinin de hesap yapamaz hale geldiğini vurguladı. Kesinlikle dalgalı kurdan vazgeçilmeli, kontrollü kur sistemine geçilmelidir. Bu konuda, IMF de ikna edilmelidir. IMF reçeteleri, küçülen ekonomide denge sağlamaya yöneliktir diyen Özyürek, Türkiyenin kendine özgü bir program hazırlaması gerektiğini bildirdi. Böyle bir programı hazırlayalım ve bunu da uluslararası finans kuruluşlarına anlatalım diyen Özyürek, 2002 yılı bütçesine ilişkin de eleştiriler getirdi. KUR BELLİ DEĞİL Bu yıl bütçesinin gerçekten zor bir bütçe olduğuna dikkat çeken Başkan Özyürek, özetle şöyle konuştu: Bu bütçe, olağanüstü zor şartlarda hazırlanmıştır. Bir kere, kur belli değildir. Enflasyon hedefi yüzde 35. Peki, yüzde 85den, yüzde 35e bu rakam nasıl çekilecek? Ödenekler nasıl sağlanacak?, Nasıl vergi toplanacak?. Ama, benim tahminin (inşallah olmaz), 3 ay sonra bütçe ödeneklerinin revize edilme olasılığı doğacaktır. ŞİRKET Mİ YÖNETİYORLAR? Konuşmasında TÜSİADı da eleştiren Özyürek, bazı sivil toplum örgütlerinin, şirket yönetir gibi hükümet kurduklarını, hükümet yıktıklarını ve Türkiyeyi idare etmeye çalıştıklarını ileri sürerek, sivil toplum örgütlerinin tutarlı olmak zorunda olduklarını bildirdi. Başkan Özyürek, konuşmasının son bölümünde, Türkiyede sık sık yeni vergiler konulduğunu, bunun ise vergi sistemini dejenere ettiğini belirterek, hayat standardı esasının da süresi dolunca yeniden kaldırılmasını istedi. Özyürek, hergün gazetelerde yolsuzluk haberleri çıktığını, artık hükümetin bu yolsuzlukların üzerine gitmek için tedbirlerini alması gerektiğini ifade ederek, konuşmasını, serbest muhasebecilerin kademeli olarak müşavirliğe geçmesi konusunda kanunun çıkarılmasını ve mali tatilin devreye sokulmasını isteyerek noktaladı. Öte yandan, Altınparkda yapılan TÜRMOB Genel Kuruluna üyelerin yanısıra bazı milletvekilleri ve bürokratlar katıldı. DALGALI KUR TERKEDİLMELİ Bu arada, TÜRMOB tarafından hazırlanan Ekonomiye Bakış ve Öneriler raporunda, dalgalı kur politikasının terk edilerek, denetimli kur sistemine geçilmesi, ekonomik canlanmaya katkı sağlayacak şekilde geçici süreyle vergi oranlarının düşürülmesi önerildi. Reel ekonomide, para ve finansman piyasalarında geçen yıl ile bu yılın ilk 8 ayına ait verilerin de incelendiği raporda, Türk ekonomisinin 2. Dünya Savaşı sonrasının en büyük ekonomik krizini yaşadığı vurgulanırken, içinde bulunulan Ekim ayında ekonomik alanda gelinen noktanın bir çok bakımdan olumsuzluk sergilediği savunuldu. Raporda, yapılan fon transferleri sonucu toplam kamu kesimi iç borç stoğunun yaklaşık ikiye katlanmasına karşın bankacılık sektörünün halen toparlanamadığına işaret edildi. Uygulanan iç borçlanma politikasının ekonomide faiz kur riskini hemen tümünün kamu tarafından üstlenilmesi sonucu getirdiği kaydedilirken, enflasyonun da tırmanışta olduğu hatırlatıldı. Raporda, dalgalı kur politikasının terk edilerek, denetimli kur sistemine geçilmesi, ekonomik canlanmaya katkı sağlayacak şekilde geçici süreyle vergi oranlarının düşürülmesi önerildi. Bu çerçevede, SSK ve Bağ-Kur prim oranları ile KDV oranlarının azaltılması ve yabancı sermaye girişini özendirici vergi muafiyet ve indirimleri istendi. Öneriler arasında faiz dışı bütçe fazlası oranının yüzde 4e çekilerek yatırıma dönük kamu harcamalarının artırılması yoluna gidilmesi ve ihracatçılara kredi desteği sağlanması isteği de yer aldı. Uzun dönemli olarak ise devletin yeniden yapılandırılması, vergi tabanını genişletilmesi ve kayıtdışı ekonominin küçültülmesi önerildi. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||