Home page
Haber Menüsü


 
Hangisi daha ölümcül: Virüs mü, paranoya mı?
 
Dünyanın sağlık durumuyla yakından ilgilenenler için ise SARS yerine Etiyopya’da 2003 yılı içerisinde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle ölecek olan 100 bin küçük çocuk için üzülmelerini salık verebilirim.
 
Altay Atlı
NTV-MSNBC
 
27 Mayıs—  Salgın hastalıklar insanlık tarihinin her döneminde kendini göstermiş, büyük toplumsal ve ekonomik yıkımlara yol açmışlardır. Tıbbın bugünkü kadar gelişmemiş olduğu zamanlarda salgınların faturası oldukça ağır oluyordu.

   
 
       
   
MSNBC News Endonezya, her şeye rağmen yaralarını sarıyor
MSNBC News Asya ekonomileri SARSılıyor
MSNBC News Yakındoğu'da yeni büyük oyun
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Örneğin İstanbul’da 1812’de patlak veren veba salgınında 500 bin kişilik nüfusun yüzde 20’si hayatını kaybetmişti. 1918’de tüm dünyayı saran grip salgını ise toplam 40 milyona yakın insanın hayatına mal olmuştu. Bugün tıp bilimi oldukça ilerlemiş olsa da, bazı hastalıklara karşı insanoğlu hala çaresiz durumda.
       
SARS İLE YATAR KALKAR OLDUK
       Son aylarda SARS ile yatar kalkar olduk. Bu hastalığın özellikle Asya ülkelerinin ekonomilerini nasıl etkilediğini tartıştık, gelecek için senaryolar üretmeye çalıştık. Olumsuz etkileri zaman zaman gözümüzle de gördük. Uçak seferleri, fuarlar, iş seyahatleri iptal edildi.
       Çin başta olmak üzere tüm Uzakdoğu’da işletmeler SARS’ın soğuk nefesini hissetti. Hastalığın bu bölgeye şu ana kadar verdiği zarar 11 milyar dolar olarak hesaplanıyor. GSYİH büyüme oranı tahminleri aşağı doğru revize ediliyor.
       
ÖLÜM ORANI YÜZDE 13
       Bölge ekonomilerinin büyük zarar gördüğü yadsınamaz bir gerçek. Ancak hastalık ile ilgili istatistiklere bakıldığında bu zararı anlayabilmek biraz güçleşiyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 19 Mayıs 2003 itibariyle tespit edilen SARS vakası sayısı 7,864. Bu vakalardan 643’ü hayatını kaybetmiş, 3,847’si iyileşmiş, geriye kalanlar ise halen tedavi görüyor.
       Çin’de 5,236 hastanın 289’u, Hong Kong’da ise 1,714 hastanın 251’i vefat etmiş. Bu rakamlardan bir oran çıkarmak zor, çünkü halen tedavisi sürenler de istatistiklere dahil edilmiş. Londra’daki Imperial College’den tanınmış salgın hastalık uzmanı Prof.Dr.Roy Anderson’ın hesaplarına göre ise 60 yaşının altındaki hastalar içinde ölüm oranı yüzde 13.
       
AĞIR GRİPTEN ÖLENLERE NE DEMELİ?
       6 ayda 600 civarında ölüme sebep olan bu hastalığın ekonomilere milyar dolarlık zararlar verdiği ve uzun vadede de etkilerinin devam edeceği söylenirken, insanın aklına başka sorular geliyor: 2002 yılında 3.1 milyon hayata mal olan AIDS hastalığının ekonomiye hiç mi etkisi yok?
       Aylık ortalamaları hesaplarsanız, AIDS’in SARS’tan 2580 kere daha ölümcül olduğu ortaya çıkıyor! Menenjitten yılda 1.2 milyon, sıtmadan yılda 1 milyon kişi ölüyor. Bunlar hiç mi etkilemiyor turizm sektörünü ve yabancı yatırımcıları? Diyeceksiniz ki, bu hastalıklar çoğunlukla Afrika’da ve orada ekonomi zaten harap vaziyette.
       ABD’de ağır grip nedeniyle her yıl ölen 36 bin kişiye ne demeli? Amerikan ekonomisine yüzde kaç oranında zarar veriyorlar?
       
İŞADAMLARI PLANLARI İPTAL ETTİ
       Bu soruların yanıtı aslında çok basit. SARS’ın ekonomilere bu kadar zarar vermesinin sebebi hastalığın bulaşıcılığı veya ölümcüllüğü değildi. Asıl sebep, histeri ve paranoya idi. Hastalığın niteliği hakkındaki belirsizlik ve bilgi noksanlığı da bu faktörleri güçlendirici rol oynadı.
       Uluslararası medya her gün baş sayfalarına doktor maskesi takan Uzakdoğuluların resimlerini taşıyarak ufacık bir kıvılcımdan doğan ateşi iyice körükledi. İnsanlar tam olarak tanımadıkları bir hastalıktan doğal olarak çekindiler. Her gün gazete sayfalarında SARS’tan ölenlerin sayısı açıklandı, ama hastalığın ne olduğu, nasıl bulaştığı, tedavisinin nasıl olduğu konusunda doyurucu bilgi verilemedi.
       Durum böyle olunca, turistler, yatırımcılar, işadamları “neme lazım” diyerek Uzakdoğu planlarını iptal ettiler.
       
EKONOMİK ZARAR ÇOK BÜYÜK
       Son günlerde ise SARS’ın yarattığı sıkıntıların temeli daha iyi anlaşılmaya başlandı. Asya Kalkınma Bankası (ADB) Başkanı Tadao Chino, 13 Mayıs’ta Pekin’de yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler bu bilinçlenmenin en güzel göstergesi:
       “SARS salgını ekonominin birçok sektörünü olumsuz olarak etkilemişse de bu hastalık sadece sağlık ile ilgili bir mesele olmanın ötesine gitmiştir. SARS’ın ölümcüllük oranı oldukça düşük olsa da sebepleri ve doğası ile ilgili bilgilerimizin yetersizliği ve teşhis ile tedavi konularındaki eksiklik nedeniyle ekonomik zarar çok büyük olmuştur.”
       
İMAJ DÜZELTMEYE 1.5 MİLYAR $
       Şimdi de bölge ülkeleri, SARS nedeniyle bozulan imajlarını düzeltmeye ve bu sayede ekonomilerinin gördüğü hasarı düzeltmeye çalışıyorlar. Örneğin Hong Kong yönetimi, ülkenin sağlık açısından güvenli olduğunu anlatabilmek için uluslararası bir halkla ilişkiler firmasıyla anlaştı ve toplam 1.5 milyar dolarlık kampanyalar başlattı.
       Peki, madem sorun hastalığın kendisi değil de, meydana gelen histeri ve paranoyaydı, o zaman bunun sorumlusu kim? Bu soruya komplo teorilerine başvurmadan bir cevap verebilmek zor. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) SARS konusundaki icraatı eleştiriye oldukça açık.
       Bu kurum, SARS nedeniyle bir çok ülke için anlamsız bir acele ile “seyahat uyarısı” yayınladı. Bu uyarıların ekonomik boyutları hiç düşünülmedi. Tabii ki, sağlık her şeyden önemli, ancak böyle hassas bir konuda kararlar alınırken biraz daha dikkatli davranılmalıydı. 81 milyonluk nüfusu içinde SARS’a sadece 5 kurban veren Vietnam’a “seyahat uyarısı” çıkarmanın, Vietnam ekonomisini baltalamaktan başka ne gibi bir anlamı olabilir ki?
       19 Mayıs 2003 itibariyle WHO’nun seyahat uyarıları sadece Çin’in belirli bir bölgeleri ile Hong Kong için devam ediyor. Uyarının kaldırılması için o ülkede 20 gün boyunca hiç SARS vakası görülmemesi gerekiyor.
       
YA TÜRKİYE’DEKİ TRAFİK KAZALARI
       Yaza yaklaştığımız şu günlerde WHO’nun SARS için yaptığı gibi uluslararası bir kuruluş kalkıp da “Efendim, Türkiye’de trafik kazaları çok can alıyor. Bu yüzden Türkiye’ye seyahat edecekleri uyarıyoruz” diye bir açıklama yapar ve uluslararası medya da her gün kaza fotoğrafları yayınlarsa, ne olur bizim turizmcilerin hali?
        İşte Uzakdoğu ekonomilerinin de SARS yüzünden yaşadıkları böylesine traji-komik bir durumdu.
       Olaya Türkiye açısından bakmakta fayda var. Bu SARS paniğinden az da olsa faydalandık. Batılı ülkelerden Uzakdoğu’ya giden işlerin bir kısmını Türkiye’ye çekmeyi başardık. Turizm gelirlerinde de bir artış bekleyebiliriz. Ayrıca televizyonlarda izlediğimiz “doktor maskesi” ve “şalgam suyu” ihracatçılarının “başarı öyküleri” de ufak ama hoş ve olumlu gelişmeler.
       Ancak bütün bunlar bir yana, asıl düşünmemiz gereken konu şudur: SARS gibi bir hastalıkla yüz yüze gelirsek ekonomimizin asgari düzeyde etkilenmesi için ne yapmalıyız?
       
SORUNU GİZLEMEK....
       Uzakdoğu’da yaşananlar bizim için de ders olmalıdır. Şunu gördük ki, SARS doğrudan bir ekonomik krize yol açmadı; ekonomik sıkıntılara sebep veren bir psikolojik etki yarattı. Sebep sanal olsa da, sonuçlar gerçek ve bir hayli de ağır oldu. Türkiye’nin de SARS gibi bir hastalıkla karşı karşıya kalması durumunda yapması gereken, hastalığın kendisi ile mücadele ile paralel olarak psikolojik etkileriyle de mücadele etmektir.
       İyi ve güvenilir bir sağlık sistemi ve şeffaf bir kriz yönetimi anlayışıyla sorunları erken teşhis etmek ve insanları en kısa süre içerisinde, tam ve doğru olarak bilgilendirmek şarttır. Çin’in yaptığı gibi önce sorunu gizlemek, sonra “her şey kontrol altında” diyerek insanları yanıltmak, o da işe yaramayınca günah keçilerine suçu yükleyerek sıyrılmaya çalışmak, hastalıkla mücadelede hiçbir katkı sağlamayacağı gibi, olumsuz psikolojik etkilerin de katlanarak çoğalmasına yol açar.
       
WİLLİAM SAFİRE’IN YORUMU
       Sürekli olarak Türkiye hakkında yazdığı yazılarla tepkimizi çeken New York Times yazarı William Safire, ABD ekonomisinin sorunlarını irdelediği son yazısına şöyle bir giriş yapmış:
       “Dert edecek yeni bir şey olmamasının mı sıkıntısını yaşıyorsunuz? Bağdat’ın kolayca düşmesi ve SARS’ın herkesi yatağa düşürmemesi sizi üzdü mü? O halde rahatlayın çünkü sizin yeni tedirginliklere olan iştahınızı kabartacak üç tane dumanı üzerinde ekonomik sorun var.”
       Bu sefer Safire’in yaklaşımına şapka çıkarmamak mümkün değil. Tüm dünya hastalık hastası olmuş gibi. Sorun olmadan yaşayamıyoruz. Ancak kıssadan hisse çıkartalım ve zaten yeteri kadar sorunumuz varken, medyada gördüğümüz Türk sınır kapılarında SARS taraması gibi haberleri abartmayalım.
       Dünyanın sağlık durumuyla yakından ilgilenenler için ise SARS yerine Etiyopya’da 2003 yılı içerisinde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle ölecek olan 100 bin küçük çocuk için üzülmelerini salık verebilirim.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları