Home page
Haber Menüsü


Yılmaz: Beyaz Enerji operasyonunda jandarmanın ne işi var?
ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, mafyanın çökertilmesi için çıkarılan yasanın olağan suçlar için kullanılması eğiliminin ortaya çıktığını belirterek, bunun jandarma soruşturmasıyla Beyaz Enerji Operasyonu’nda uygulandığını söyledi.
Ankara
AA
01 Mayıs— Mesut Yılmaz, “ihtilal dönemlerinde kullanılabilecek metotları, sivil yönetim döneminde kullanarak bir siyasi kadroyu tasfiye etmeye çalışırsanız, bunun ne kabul edilebilir ne de anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur” dedi. Yılmaz, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, yaklaşık 4 aydan beri Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer tutan “Beyaz Enerji Davası”nın geçen hafta sonunda açıklanan savcılık iddianamesine değinerek, “Enerji Bakanımız Sayın Cumhur Ersümer’e yönelik, herhangi bir suçlama veya ceza talebi sözkonusu değildir” diye konuştu.

   
 
       
    MSNBC News Jandarma'dan Yılmaz'a sert yanıt
MSNBC News FP: Yılmaz'ın şikayet hakkı yok
MSNBC News Bakan Türk: Beyaz Enerji uygulamsında kötü niyet yok
MSNBC News Mesut Yılmaz "Beyaz Enerji" için tazminat istedi
MSNBC News 'Yılmaz'ın yaptığı siyasetçi isyanı'
MSNBC News Yılmaz: ANAP'a karşı tezgah var
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
Live Vote is temporarily unavailable.

       Yılmaz, Cumhur Ersümer’in Enerji Bakanlığı’ndan istifasının kişisel korunma amaçlı olmadığını belirterek, ‘bu istifanın tek amacı, siyaset kurumuna, hükümet ve partimize yönelik saldırının önünü kesmektir’ dedi.
       Ersümer’in, hukuki, ahlaki ve siyasi hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen bakanlık görevinden istifa ettiğini kaydeden Yılmaz, “herkes bilmelidir ki, bu istifanın amacı kişisel korunma değildir. Bu istifanın tek amacı vardır; o da siyaset kurumuna, hükümet ve partimize yönelik saldırıların önünü kesmektir. Sayın Ersümer, suyu bulandırarak kendi amaçlarını gerçekleştirmek için belirsizlik ortamı yaratmaya çalışanlara fırsat vermemek gayretiyle istifa etmiştir” diye konuşu.
       
EN PARLAK DÖNEM
       Yılmaz, Ersümer’in bakanlık süresinin, “Türkiye’de cumhuriyetten bu yana görev yapan enerji bakanları içinde en parlak bakanlık dönemi” olduğunu ifade ederek, başka hiçbir bakanlık öneminde Türkiye’nin bu kadar büyük ölçüde enerji üretim projelerini gerçekleştiremediğini söyledi. Yılmaz, başka hiçbir dönemde doğalgaz şebekesinin bu kadar hızlı bir gelişme kaydedemediğini, bu yıl doğalgazın İzmir’e, gelecek yıl Gaziantep’e ulaşacağını ve Türkiye’nin tüm bölgelerinin doğalgaza kavuşacağını bildirdi. Yılmaz, Esümer’in bakanlık döneminde çok büyük atılım gerçekleştirildiğini belirterek, tüm hizmetlerinden ötürü ve istifa süreci ile parti ve siyaset kurumuna karşı ortaya koyduğu özverili tutum nedeniyle Ersümer’e teşekkür etti.
       
JANDARMA SORUŞTURMASININ İZAHI
       Mesut Yılmaz, mafyanın çökertilmesi için çıkartılan Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası’nın getirdiği olağanüstü soruşturma yöntemlerinin olağan suçlar için kullanılması eğiliminin ortaya çıktığını söyledi.
       Bu durumun Beyaz Enerji Operasyonu’nda uygulandığını kaydeden Yılmaz, “Ankara’nın göbeğindeki Enerji Bakanlığı’nda bir rüşvet olayının Jandarma tarafından soruşturulmasının başka bir izahı yoktur” dedi.
       Yılmaz, Beyaz Enerji Operasyonu ve sonrasında gelişen olaylarla, ANAP’ın ilk kez bu tür iftiralara maruz kalmadığını belirterek, ülkeye ve millete hizmet için atılan her adımda benzer engellerle karşılaştıklarını söyledi. Bu engellerin bazılarının anında bertaraf edildiğini, bazılarının Meclis’te soruşturma aşamasında, bazılarının ise yargı süreci sonunda çözümlendiğini kaydeden Yılmaz, “Her defasında haklılığımızı, doğruluğumuzu ve bize karşı atılan suçlamaların iftira olduğunu tescil ettirip, alnımızın akıyla milletin huzuruna çıktık” dedi.
       Son aylarda Enerji Bakanlığı’nda yürütülen operasyonlar nedeniyle karşılaşılan durumun, partilerine karşı yöneltilen saldırıların yeni bir versiyonundan ibaret olduğunu anlatan Yılmaz, operasyonlar çerçeveside gelişen bazı uygulama ve gelişmeleri doğru değerlendirmek gereğini ifade etti. “Her şeyden önce soruşturma usulü bakımından kullanılan yeni bir yöntem olduğunu unutmayalım” diyen Yılmaz, bunun, 1999 yılında çıkarılan 4422 sayılı “Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası” ile getirilen bir yöntem olduğuna işaret etti.
       
SAVCILARA TANINAN İMKAN
“Bu operasyon dolayısıyla üzülerek ama açıkça ifade ediyorum ki, kanundaki bu sınırlar zorlanmış, mafya için getirilen olağanüstü yöntemlerin olağan suçlar için kullanılması gibi bir eğilim ortaya çıkmıştır. Aksi taktirde, Ankara’nın göbeğindeki Enerji Bakanlığı’naki bir rüşvet olayının, Jandarma tarafından soruşturulmasının başka hiçbir izahı yok. Denebilir ki, (olağan bir rüşvet için getirilen olağanüstü yöntemin bir kez kullanılmasında sakınca olmayabilir. Netice olarak olay makemeye gidecektir, mahkeme sürecinde de bu hususa ilişkin nihai karar verilecektir.) Bu suç 4422’ye girer mi gimez mi? Buna mahkeme karar verecektir. Ama olağan durumlar için geçerli olan CMUK yöntemlerinin bir kenara bırakılıp, olağanüstü yöntemlerin yasaya aykırı olarak kullanılmasının yaygınlaştırılması, korkarım ki, Tükiye’de kötü bir çığır açacaktır.”
MESUT YıLMAZ
ANAP genel Başkanı
       Bu yasa ile olağanüstü bir soruşturma yöntemi getirildiğini anlatan Yılmaz, bu suçların DGM kapsamına alındığını, savcılara telefon dinleme, ajan kullanma ve tüm elektromanyetik kayıtlara el koyma imkanı getirdiğini, ayrıca suçtan doğan tüm değerleri ve ürünleri müsadere etme yetkisi verdiğini kaydetti. Bu suç kapsamında mahkum olanların şartı salıvermeden yararlanamadıklarını, tutukluluk süresi ve cazalarını özel cezaevinde geçirdiklerini, verilen cezaların da tecil edilemediğini ve para cezasına çevrilemediğin kaydeden Yılmaz, şöyle konuştu:
       ‘Biz bu kanunu niçin çıkardık? O da mafya ile daha etkin mücadele etmekti. Türkiye, yıllarca mafyadan çok çekmiş bir ülkedir. Mafya ile mücadelede istenilen sonuçlara ulaşılamamasının nedeni olarak, hukuki imkanların kısıtlı olması gösterilmişti. Bunu ortadan kaldırmak için bu yasa çıkartıldı. Bu yasanın esas amacı, mafyaya karşı daha ekili mücadele ve bu yoldan mafyanın kökününün kazılmasıdır.”
       
MAFYANIN ADALETİ ENGELLEMESİ
       Mafyanın elindeki en önemli gücün sindirme, bastırma ve yıldırma olduğunu, tüm dünyada mafyanın bu gücü kullanarak işlediği suçların ortaya çıkmasını ve adaletin tecellisini engellediğini anlatan Yılmaz, bu nedenle olağanüstü yöntemlerin diğer ükelerde olduğu gibi Türkiye’ye getirildiğini söyledi. Olağanüstü soruşturma yöntemlerinin, mafyanın çökerilmesi için getildiğine işaret eden Yılmaz, bunun dışındaki olağan suç ve durumlarda CMUK hükümlerinin uygulandığını hatırlattı.
       Kanun koyucunun, olağanüstü yöntemin kullanılma alanlarını kanunda açıkça ortaya koyduğuna değinen Yılmaz, şöyle devam etti:
       “Bu operasyon dolayısıyla üzülerek ama açıkça ifade ediyorum ki, kanundaki bu sınırlar zorlanmış, mafya için getirilen olağanüstü yöntemlerin olağan suçlar için kullanılması gibi bir eğilim ortaya çıkmıştır. Aksi taktirde, Ankara’nın göbeğindeki Enerji Bakanlığı’naki bir rüşvet olayının, Jandarma tarafından soruşturulmasının başka hiçbir izahı yok. Denebilir ki, (olağan bir rüşvet için getirilen olağanüstü yöntemin bir kez kullanılmasında sakınca olmayabilir. Netice olarak olay makemeye gidecektir, mahkeme sürecinde de bu hususa ilişkin nihai karar verilecektir.) Bu suç 4422’ye girer mi gimez mi? Buna mahkeme karar verecektir. Ama olağan durumlar için geçerli olan CMUK yöntemlerinin bir kenara bırakılıp, olağanüstü yöntemlerin yasaya aykırı olarak kullanılmasının yaygınlaştırılması, korkarım ki, Tükiye’de kötü bir çığır açacaktır.”
       Soruşturmaların 4422 sayılı yasa kapsamında başlatılarak, kanunun getirdiği olağanüstü yetkileri kullanmanın, mahkeme safhasına gelindiğinde başka bir kanundan suç isnadı yapılabileceğine işaret eden ANAP lideri Yılmaz, şunları söyledi:
       
GESTAPO DEVLETİ
       “Bu, her zaman herkesin herhangi bir suçtan dolayı, mafya için getirilen imkanlara maruz kalması demektir. Böyle bir durum devlet ve millet için son derece tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. Böyle bir durumda (Hukuk devleti olmaktan çıkıp, bir gestapo, polis devleti mi oluyoruz?) endişesi doğar. Bunun toplum üzerindeki etkileri de zannedildiğinden daha yıkıcı olacaktır. Bu sadece, Bayaz Enerji ile ilgili değerlendirilmemelidir.”
       
“SORUŞTURMA HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ”
       Mesut Yılmaz, Beyaz Enerji Operasyonu soruşturmasının hukuki değil, siyasi bir soruşturma olduğunu savunarak, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın makamında Cumhur Ersümer’in de katıldığı toplantıda çözümü yapılan kasete iddianamede yer verilmediğini bildirdi. Yılmaz, Beyaz Enerji soruşturmasında yapılan bütün usul hatalarına rağmen, kanuna yapılan bütün zorlamalara rağmen, soruşturmanın kesintisiz sonuna kadar devam ettirilmesini liderler zirvesinde kendisinin istediğini söyledi. Yılmaz, şöyle devam etti:
       “Bizim bu operasyon (Beyaz Enerji) çerçevesindeki talebimiz, iddiaların, suç isnatlarının, Bakanla ilgili, partimizle ilgili, benimle ilgili bazı sanıkların yaptıkları suç isnatlarının hiç değilse çok kaba bir elemesinin yapılması ve hiç bir hukuki değer taşımadığı açıkça ortada olan iddiaların ayıklanmasıydı. Bu nedenle hangi yöntemle olursa olsun sonuna kadar gidilmesini savunan biz olduk. Ama bu yapılmamıştır. Soruşturma, hukuki bir soruşturma değil, siyasi bir soruşturma olarak yürütülmüştür. İddianame hukuki bir belge olarak değil, siyasi bir belge olarak ortaya konulmuştur.
       Aksi takdirde bizim savcıdan beklediğimiz, bizim hakkımızdaki, bakanımız hakkındaki iddiaların doğruluğunu araştırmasıdır.
       
“TELEFON KAYITLARINA YER VERİLMEDİ”
       Bu konuda Savcı iddianamesinde hiçbir hususa yer vermemiştir. Bunu doğrulayan hiçbir delil bulamadığı halde, bu ifadeleri doğrulayan yani bakanla şu veya bu şekilde ihtilaf halinde olan kişilerin ifadelerini doğrulayan hiçbir delil olmadığına iddianamesinde yer vermemiştir.
       Ama başka bir şey de yapmamıştır; İçişleri Bakanımızın makamında İçişleri Bakanı, Enerji Bakanı, Savcı ve jandarma yetkililerinin katıldığı bir toplantıda Sayın Bakanın huzurunda da okunan sanıkların kendi aralarındaki, Sayın Bakanı rüşvet olayında bir engel olarak gördüklerini ifade eden telefon konuşmalarının çözümlerine de iddianamede yer verilmemiştir. Aslında onlar, Sayın Bakan hakkındaki iddiaların doğru olmadığının en açık delilidir.”
       Mesut Yılmaz, “İhtilal dönemlerinde kullanılabilecek metotları sivil yönetim döneminde kullanarak bir
       siyasi kadroyu tasfiye etmeye çalışırsanız, bunun ne kabul edilebilir ne de anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur” dedi.
       
UYGULAMANIN SAKINCALARI
       Yılmaz, Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası’nın amacı dışında kullanılmasının doğuracağı sonuçlara ilişkin endişelerinin kendileri için değil, toplum için olduğunu söyledi. Amaçlarının, yanlış bir çığır açılıp ülkedeki havanın bir kesim için solunamaz hale gelmesini önlemek olduğunu kaydeden Yılmaz, şunları söyledi:
       “Biz bugüne kadar, (bu ülke insanları biraz daha özgür olsunlar, özgürlük alanları bir adım daha genişlesin) diye mücadele veren bir partiyiz. Böyle bir amaç peşinde olan bir siyasi kadronun ülkenin bir
       polis cumhuriyetine dönüşme eğilimine kayıtsız kalması mümkün değildir.
       Belki, söylediklerimizi bizim bakanımızla ilgili söylenmiş sözler olarak düşünenler olacaktır. Ama unutmasınlar ki, yarın bir gazete idarehanesi, öbür gün bir ticaret şirketi, bir başka gün bir işçi sendikası, bir vakıf, bir muhalefet partisi telefonları dinlenerek izlenirse jandarma tarafından basılırsa bizim ne demek istediğimiz çok daha iyi anlaşılacaktır. Ama korkarım ki o zaman vakit geçmiş olacaktır.”
       
“ADALETİ KATLEDEN ARAÇ”
       Yılmaz, “illa da bir suç bulup çıkarmanın” ve bu suçu da bir yerlere dayandırma mantığıyla bir işe girişilmesinin ve bütün usul hükümlerinin zorlanmasının son derece yanlış olduğunu ifade etti.
       Böyle bir durumda hukukun, adaletin ve hakkın tecellisine yarayan bir araç olmaktan çıktığını ve istenilen amaca ulaşmak için “adaleti katleden bir araç haline” geldiği görüşünü dile getiren Yılmaz, şöyle
       devam etti:
       “Hele, istenilen esas amaç, milletin kaderine yön veren siyaset kurumunu milletten kopararak, yeniden ve millete karşı şekillendirmekse durum çok daha vahim demektir. Hukuk, böyle bir araç için kullanılamaz, böyle bir araç için kullanılmamalıdır.
       Siyaseti şekillendirecek olan milletten ve milletin iradesinden başka hiçbir şey olamaz. Millete rağmen hiç kimse, hiçbir kurum, hiçbir parti ayakta duramaz.
       Usul hükümlerinin korunmasının en önemli nedeni, kişilerin hak ve hukukunun korunmasıdır. Korunan hak ve hukuku zorlayarak, usul hükümleri üzerinden çiğnemenin ağır sonuçları vardır. Yapılan her
       zorlama, bu ülkeyi hukuk devleti yapan değerleri çiğneyip ezmek demektir. Zorlamalar sonucunda yeni ve kötü çığırlar açılmakta, yargı dahil bütün kurumlar bundan yara almaktadır.”
Yılmaz, ihtilaller ve büyük siyasi değişimler sonunda ortaya çıkan “devri sabık yaratma anlayışının” hiçbir şekilde kabul edilmese bile belki anlaşılabilir olduğunu ifade ederek, “ama ihtilal dönemlerinde kullanılabilecek metotları sivil yönetim döneminde kullanılarak bir siyasi kadroyu tasfiye etmeye çalışırsanız, bunun ne kabuledilebilir ne de anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur” diye konuştu. Yılmaz, şöyle devam etti: “Eğer sözkonusu metotla sonuç alınacak olursa, bu ülkede hiçbir sivil iktidarı ayakta tutmak mümkün olmayacaktır. Bunu bütün Meclis’e, muhalefet başta olmak üzere diğer siyasi partilere ve sivil toplum örgütlerine bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum.

       
“İHTİLAL DÖNEMİ METOTLARI”
       Yılmaz, ihtilaller ve büyük siyasi değişimler sonunda ortaya çıkan “devri sabık yaratma anlayışının” hiçbir şekilde kabul edilmese bile belki anlaşılabilir olduğunu ifade ederek, “ama ihtilal dönemlerinde
       kullanılabilecek metotları sivil yönetim döneminde kullanılarak bir siyasi kadroyu tasfiye etmeye çalışırsanız, bunun ne kabuledilebilir ne de anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur” diye konuştu. Yılmaz, şöyle
       devam etti:
       “Eğer sözkonusu metotla sonuç alınacak olursa, bu ülkede hiçbir sivil iktidarı ayakta tutmak mümkün olmayacaktır. Bunu bütün Meclis’e, muhalefet başta olmak üzere diğer siyasi partilere ve sivil toplum
       örgütlerine bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum.
       Kötülüğü sırf kötülük olsun diye, kötülükten zevk almak için yapmak çok nadir bir durumdur. Bunun adına sadizim denir. Kötü bir işin temelinde aslında daima bir amaç vardır, bir muhakeme vardır.
       Yani bu kötü işle varılmak istenen bir hedef vardır. Türkiye’de statüko yani mevcut durumu korumak isteyenler, siyaseti kendi istek ve amaçlarına göre yeniden şekillendirmek arzusundadırlar.
       Statüko, bu amacını gerçekleştirmek için her kuralı çiğnemekten, her usulsüzlüğe başvurmaktan da çekinmemektedir. Aslında statüko ülkemize büyük kötülük yapmaktadır. Bunun temelinde ise büyük bir muhakeme yanlışı vardır.
       Her demokratik ülkenin siyaseti kendi tabii şartları ve tarihi gelişimi içinde şekillenir. Dışardan bir takım müdahalelerle siyasi yapıyı şekillendirip siyasi istikrarı yakalamış dünyada bir tek ülke bile yoktur. Bu ülkede siyasete şekillendirecek olan milletten ve onun iradesinden başka hiçbir şey olamaz.”
       
“SİYASETE MÜDAHALE EDİLDİ”
       Yılmaz, Türk siyaset tarihinde, attıkları bir kaç adımla başarılı olduklarını zanneden pek çok toplum ve siyaset mühendisinin sonuçta hep kaybettiklerini gösteren bir çok ibret tablosu olduğunu belirterek, sonunda hakim olanın hep millet iradesi olduğuna dikkati çekti.
       Türkiye’de de siyasetin yapısından kaynaklanan bir kriz oluşmadığı görüşünü savunan Yılmaz, “Aksine siyasete müdahale edilerek, onun yönlendirilmeye ve vesayet altına alınmaya çalışılmasından doğan
       sorunlarımız vardır. Yeni müdahalelerle maalesef bu sorunlar daha da derinleşmektedir” diye konuştu.
       
HÜKÜMET’TE ANAP BAŞARISI
       ANAP’lı bakanların son derece önemli icraatlar yaptığını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
        “Açıkça ve altını çizerek belirtmek isterim ki, ANAP, bu Hükümet’te sorumluluk üstlendiği tüm bakanlıklarda koalisyon şartları ve kendi çizgisi doğrultusunda fevkalade başarılı olmuştur. ANAP
       hükümet içindeki tüm sorumluluk alanlarında başarılı çalışmalar gerçekleştirmiştir. ANAP Türkiye’de gelişmenin, kalkınmanın, değişimin, dışa açılmanın, ekonomiden demokrasiye her alanda ilerlemenin simgesidir.
       ANAP bundan sonra da icraatlarını başarıyla yerine getirmeye devam edecektir. Bunu da hiç kimseden korkmadan ve yalnızca millete hesap vererek yapacaktır.”
       
ERSÜMER GENEL KURUL’DA KONUŞACAK
       Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan istifa eden Cumhur Ersümer, TBMM Genel Kurulu’nda konuşacağını bildirerek, “açıklamaların muhatabı ben değilim” dedi. Ersümer, ANAP Grup Toplantısı’ndan önce ve toplantının bitiminde gazetecilerin yoğun sorularıyla karşılaştı. Toplantınının basına kapalı bölümünde konuşan Ersümer, bu konuşmanın içeriği konusundaki soruları da yanıtsız bıraktı.
       “TBMM Genel Kurulu’nda konuşacağım” diyen Ersümer, FP grubu tarafından verilen Soruşturma Önergesi’nin görüşmeleri sırasında Genel Kurul’da konuyla ilgili açıklamalarda bulunacağını bildirdi. Ersümer, “konu ile ilgili açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna karşılık, “bu açıklamaların muhattabı ben değilim, kimse gidip ona sorun” dedi. Bir gazetecinin, “sizce de yargı siyasallaştırıldı mı?” sorusuna, Ersümer, “soruşturmada herşeyi anlatacağım” karşılığını verdi.
       
       
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları