| | | |
Elli üyeli Uluslararası İlişkiler Komitesi’nde, tasarıdan yana üyelerin üstünlüğü olduğu belirtilirken, tasarının Perşembe günü yapılması beklenen oylamada kabul edilmesine de kesin gözüyle bakılıyor. Bundan sonraki aşamada ise tasarının Genel Kurul’da görüşülme ayrıntılarının belirlenmesi için, Tüzük Komitesi’ne gönderilmesi öngörülüyor. Ermeni lobisinin tasarının Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’ndan geçirilebilmesi için, Kongre’nin tatile gireceği Ekim ortasına kadar zamanı bulunduğuna dikkat çekiliyor.
Temsilciler Meclisi Başkanı Dennis Hastert’ın tasarıdan yana tutum aldığına dikkati çeken gözlemciler, Hastert’ın bu tutumunu sürmesi durumunda sözde Ermeni soykırımı tasarısının Kongre tatile girmeden önce oylanabilmesi için hala yeteri kadar zaman bulunduğuna işaret ediyorlar.
CLİNTON’IN ONAYLAMASI MÜMKÜN DEĞİL
Gözlemciler, tasarının aslında sadece Temsilciler Meclisi adına “hissiyat açıklaması” niteliği taşıdığı ve yasal gücü, bağlayıcılığı olmadığına dikkati çekiyorlar. Bu özelliğiyle tasarının Senato’da görüşülmesi, ABD Başkanı Bill Clinton’ın onayına sunularak kanunlaşması sözkonusu değil. Ancak bu aşamada durdurulmazsa çok tehlikeli noktalara ulaşmasının beklenebileceği belirtiliyor. Bu gözlemcilere göre, tasarı Temsilciler Meclisi’nden geçerse, kısa bir süre sonra, sözde soykırımın tanındığı bu ifade temel alınarak, Ermeni lobisinin destekçileri, “şimdi bunun yasalaşması lazım” aşamasına götürebilir. Bunun arkasından da sözde soykırım kurbanlarının mirasçıları Türkiye’den tazminat talebinde bulunabilir.
“TOPALYAN’IN CEZASI AZALABİLİR”
Tasarının kabulü halinde, ikinci tehlikeli konunun ise, Ermeni terörist Murad Topalyan’ın, ABD’de Kasım ayında görülecek davasında ceza indirimine gidilmesi olduğu belirtiliyor. Topalyan’ın cezasının, “siz de soykırıma uğrasaydınız kızmaz mıydınız?” argümanıyla indirilebileceğine dikkat çekiliyor. Türk diplomatik kaynakları, Ermeniler’in ABD’de soykırım iddiasını terörizm yöntemlerini de kullanarak öne sürdüğüne dikkati çekerek, ABD’deki demokratik sürecin bu şekilde suistimalinin kabul edilemez bir durum olduğuna işaret ediyorlar.
Tasarıya karşı çıkan Clinton yönetiminin ise bu aşamada müdahalede bulunması beklenmiyor. Amerikan yasalarına göre dış politika, Başkan ve Dışişleri Bakanlığı tarafından üretiliyor. Clinton’ın doğrudan müdahale etmesi için önce Başkan’ın dış politika üretme hakkına doğrudan tacizde bulunulması gerektiğine dikkat çekilirken, henüz ABD’nin çıkarına karşı bir davranış olmadığı için Başkan’ın şu aşamada tasarıya karşı doğrudan müdahalede bulunamayacağı belirtiliyor.
| |
Soykırım tasarısı ABD'de alt komiteden geçti
İsrail hücum botu Gazze kıyısını vurdu
