| | | | Türkiye’de sorunların kronikleştiği, enflasyonun kabullenildiği, ağır bir borç yükünün altına girildiği dönemler yaşadığını hatırlatan Sabancı, koşulların değiştiğini, küreselleşme sürecine Türkiye’nin de ayak uydurmaya çalıştığını anlattı.
Sabancı, kamudaki savurganlığın ‘son bulmuş gibi göründüğünü’ vurgulayarak, “Bir zamanlar ‘sürdürülemez’ diye nitelendirilen borç yükü Maastricht kriterine yaklaşmakta. Paramız ise gücünü korumakta. Ekonomimiz pozitif beklenti, pozitif ekonomik gelişme biçiminde özetlenebilecek bir yapıya oturdu. Bu olumlu konjonktür, yapısal reformlarla destekleniyor. Refahımız artıyor” diye konuştu.
KIRILGANLIKLARA DİKKAT EDİLMELİ
Sabancı, Türkiye ekonomisi açısından kritik önem taşıyan ve sonuçlarının dikkatle değerlendirilmesi gereken risklerin başında ise azaltılabilen ancak henüz ortadan kalkmayan ‘kırılganlık’ olgusunu saydı. Bir dönem, “YÖK, imam hatip liseleri, kadrolaşma ve TCK’ya zinanın suç olarak eklenmesi” gibi konuların gündemde uzun süre yer aldığını hatırlatan Sabancı, hükümetin güven ortamını bozacak bu gibi konulardan kaçınması gerektiğini belirtti. Sabancı, şöyle konuştu:
“Piyasalarda güven yıpranmasına neden olunması, uygulanan ekonomik programın tamamen dışına çıkılmasıyla sonuçlanabilecektir. Ayrıca bütçe açığı ve kamu borçlarının milli gelire oranı makul düzeylere ininceye kadar, krizlere açık yapı devam eder.”
IMF ile ilişkilerin sürdürülmesinin, yapısal dönüşümün tamamlanması için uygun zemini sağlayacağını savunan Sabancı, AB üyeliğine ilişkin şunları söyledi:
“17 Aralık’a kadar, tüm kurumların, müzakerelerin açılması için gerekli çalışmalara odaklanması önemli. Müzakerelere nasıl bir kurumsal yapı ile girileceğini şimdiden belirlemek gerekli.”
Sabancı ayrıca, Türkiye’nin gerek AB perspektifi gerek yüksek işsizlik oranlarının yarattığı ekonomik, toplumsal sorunların giderilmesi açısından işsizlikle mücadelede başarılı olmasının şart olduğunu vurguladı. | |
Bankaların kara tahtaları siliniyor
Çanakçı: Enflasyon endişesi yersiz