|
|
Bu iki öngörüden Seyfettin Gürsel, Vatandaki yazısında iki sonuç çıkarmış: Bir, kur artışına müdahale etmek yanlış olur. İki, ekonomiyi soğutmak (faiz artışı), en azından şimdilik, gereksizdir. Ama, bu ifadelerin üstünden 24 saat geçmeden MB, dövize müdahale etti. Doğru mu yaptı yanlış mı, onu tartışırız, ama güvenilirlik, beklentiler gibi kavramları sık sık kullanan ve bunlara büyük önem atfeden MB, galiba, kendi kendini bacağından vurdu. MÜDAHALE GEREKÇELERİ Gelelim yapılan açıklamaya, Deniliyor ki, ...son günlerde bankaların döviz aktiflerinin fiyatlarındaki oynaklık ve ters para ikamesi sürecinin neden olduğu döviz likiditesindeki daralmanın da etkisiyle döviz piyasasında gözlenen aşırı oynaklık üzerine Merkez Bankasınca bugün döviz piyasasına doğrudan satım yönünde müdahale edilmiştir. Şimdi şu cümlelerin üzerinden gidelim. Ne demek, bankaların döviz aktiflerinin fiyatlarındaki oynaklık? Söyleyelim, Kur artışları bankaların açık pozisyonlarını büyütmekte ve kırılganlık derecelerini artırmaktadır. Kura müdahale ile bankaların o kadar da dayanıklı hale gelmedikleri ortaya çıkıyor. Gelelim diğer gerekçeye. Diyor ki MB, ..ters para ikamesi sürecinin neden olduğu döviz likiditesindeki daralma... Ne demek ? Şu demek: TLden dolara hızlı dönüş ve sıcak paranın hızla ülkeyi terketmesinin getirdiği bir döviz likiti sorunu var ve bunlar kurları yukarı doğru itti. Sonuç olarak, MB kurlara müdahale etti, çünkü hızlı kur artışlarından endişe etti. Peki şu cümle ne demek oluyor: Diğer doğrudan alım ya da satım müdahalelerimizde olduğu gibi, bu müdahale de döviz kuru seviyesinden duyulan bir rahatsızlığı ifade etmemektedir. ..Biz de inandık!...Döviz kuru seviyesinden rahatsız olmadınız da neyden oldunuz acaba? RİSKLE BAŞBAŞA MI ? Dalgalı kura mündemiç (içkin) olan riskle başbaşa bırakma iddiası demek ki o kadar da doğru değilmiş. MB, kimsenin, özellikle bankaların risk alacak durumda olmadıklarını görmüş olmalı ki, bu müdahaleye zorlandı. Bakalım rezervlerden satışlar, dolar kurunu MBnin umduğu aralıkta tutmaya yetecek mi ? Ama anlaşıldı ve görüldü ki, ekonomi dalgalı kurun ödüllendirmesi ve cezalandırmasına terkedilemeyecek durumda. Hiç de öyle kırılganlığı giderilmiş bir yapı yok. Bir sıcak para rüzgarı ile yaşanan yalancı bahar, aynı sıcak paranın ülkeyi terkedişiyle lodos balığı gibi pelteye dönüşebiliyor ve bu sıcak para musibetinden bir nasihat çıkarmamaya AKP iktidarı da direniyor ama direndikçe yeni bir daralmanın, küçülmenin eşiğine Türkiyeyi getirmiş bulunuyor. KÜÇÜLMEYE DOĞRU Bundan sonra olacakları söylemek için kahin olmaya gerek yok. İlk iki ayda 2.8 milyar doları bulan cari açığın, ilk dört ay için 5,5 milyar doları bulmuş olması çok muhtemel. Daha geçen yıl 12 ay için bu sayı 6.8 milyar dolar iken bu yılın ilk dört ayında 5.5 milyar dolar. Bu açığın bu boyutlara ulaşması, zorunlu olarak Türkiyeyi ciddi bir küçülme sürecine götürür. Kurlarda, faizlerde, dolayısıyla enflasyon hedeflerinde yaşanacak sapmalar, zorunlu olarak bu yıl için öngörülen yüzde 5 büyüme hedefinden vazgeçilmesini ve önümüzdeki günlerden başlayarak bir daralma konjonktürüne girmesini getirecek. Küçülmenin toplumsal maliyetlerini zaten biliyoruz. Artan işsizlik, artan yoksullaşma. Ama bu yeni daralmanın ekonomide yeni bir yaprak dökümüne yol açmamasını ve sıcak para bağımlılığından kurtulmak için sağduyulu davranılmasını dileyelim. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||