Home page
Haber Menüsü


Devlet Bakanı Ali Babacan
Babacan: Maastricht Kriterleri 2007’de yakalanacak
Devlet Bakanı Ali Babacan, birkaç yıl önce AB’yi isteme nedenlerinin başında maddi nedenler gelen Türk halkının, artık AB üyeliğini, “daha iyi işleyen demokrasi, insan hakları ve teşebbüs hürriyeti” için istediğini söyledi.
İstanbul
AA
    2 Nisan 2004—  Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin üyeliğinin Avrupa Birliği (AB) açısından da önemli bir hayat aşısı olacağını söyledi. Babacan, AKP Hükümeti’nin 5. yılı olan 2007’de Türk ekonomisinin enflasyon, faiz, kamu borç stoku ve bütçe açıkları açısından Maastricht kriterlerini yakalamış olmasını hedeflediklerini açıkladı. Ali Babacan, İş Yatırım’ın, Avrupa iş ve siyaset çevrelerinin etkili isimlerinden Vikont Etienne Davignon’un konuşmacı olarak katılımıyla düzenlediği ve genişleyen AB içerisinde Türkiye’nin yerinin ne olacağı konusunun ele alındığı “Geniç Açı” toplantısına katılarak, açılış konuşmasını yaptı.  

   
 
       
   
MSNBC News 'Hedef borç stokunu aşağı çekmek'
MSNBC News Serdengeçti'den rehavete karşı uyarı
MSNBC News Babacan'dan 'zam yok' sinyali
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Türkiye’nin AB sürecinin oldukça uzun sayılabilecek bir tarihe dayandığına işaret eden ve “Hep konuşulan ama çoğu kez lafta kalan bir macera” olarak niteleyen Babacan, Kasım 2002’de kurulan hükümetleri ile birlikte Türkiye’nin AB çabalarını çok farklı bir noktaya götürdüklerini aktardı.
       Babacan, AB konusunun bugün artık hükümet gayretleri olmaktan çok öteye giderek, muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri ile beraber Türkiye’nin tek bir vücut olarak istediği, arzu ettiği ve uğraş verdiği bir konu olduğuna dikkati çekti.
       
HEDEF, 2007’DE MAASTRİCHT KRİTERLERİ
       Babacan, Türkiye’nin AB üyeliğinin, medeniyetlerin geçireceği değişim sürecinde büyük önem taşıyacağını ve tüm dünyanın ilgiyle izlediği bir süreç olacağını belirtti.
        Bir yandan siyasi reformlar yaparken, bir yandan da uyguladıkları ekonomik politikalarla, reformlarla AB için sistemi değiştirdiklerini, adapte ettiklerini anlatan Ali Babacan, şunları söyledi:
        “Çok konuşulan Maastricht kriterleri var. Biliyorsunuz, Maastricht kriterleri AB’ye tam üyelik için gereken kriterler değil, Para Birliği için önemli olan kriterler. Fakat biz kendimize hedef koyduk; 2007 yılı itibariyle Türk ekonomisinin, enflasyon, faizler, kamu borç stoku, bütçe açıkları açısından Maastricht kriterlerini yakalamış bir ülke olmasını istiyoruz. Belki kişi başına milli gelirimiz o kadar çok yüksek olmayacak. Belki AB ortalamasının hala oldukça altında olacağız ama dengeleri oturmuş, sağlam temellere oturan ve artık istikrar konusunda en ufak şüphenin olmadığı bir ekonomik yapıyı hedefliyoruz. Niye 2007 diyorsanız, hükümetimizin 5. yılıdır, son yılıdır, ilk 5 yılda Türkiye ekonomisini getirmek istediğimiz noktadır.”
       Anketlerin toplumun yüzde 70’den fazlasının AB’yi istediğini ortaya koyduğuna işaret eden Babacan, isteme nedeni olarak daha önce ilk sırada dile getirilen, daha yüksek gelir, daha iyi hayat standardı gibi maddi konuların yerini daha iyi işleyen demokrasi talebi, “insan haklarına, özgürlüklere saygı duyulsun, ifade hürriyeti doyasıya yaşansın” isteklerinin aldığını, maddi, ekonomik sebeplerin artık hızla ikinci sıraya gerilediğini vurguladı.
       
REFORMLAR İSTEK ÇERÇEVESİNDE DEĞİL
       AB değerlerinin ne olduğunun artık Türk halkı tarafından da çok iyi bir şekilde anlaşılmış bulunduğunu gözlemekten büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Ali Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
       “Güçlü bir toplumsal destek ve güçlü bir siyasi irade de olduktan sonra AB adına yapacağımız reformların önünde durmak gerçekten çok zor. Bunu geçtiğimiz 1.5 yıl içinde çok iyi gözlemledik. AB bize kriterler söyledi, Kopenhag kriterleri. Biz de dedik (Bunlar Kopenhag kriterleri değil, Ankara kriterleri). Bu kriterlere uymakla Türkiye’nin kaybedeceği bir şey yok. Ama kazanacağı şeyler çok var. Toplumumuzu, demokratik yapımızı, tüm sistemizi çok daha gelişmiş bir seviyeye çıkarmak için yapılması gereken kriterler bunlar.”
       Babacan, reformları, illa AB istiyor diye değil, Türkiye için iyi reformlar olduğunu düşündükleri için yaptıklarının altını çizdi.
       Türkiye’nin her açıdan bir köprü özelliği taşıdığını, Doğu ile Batı, hristiyanlıkla müslümanlık dünyası arasında, Avrupa ile Asya arasında nereden bakarsanız bakın bir köprü niteliği taşıdığını vurgulayan Babacan, “Türkiye’nin yüzde 98 oranında müslüman nüfusu ve iyi işleyen demokrasisiyle AB’ye katacağı çok şey olduğuna inanıyoruz” dedi.
       Farklı kültürlere açık bir AB’nin önümüzdeki 20-50-100 yıl içinde alacağı şeklin çok daha kalıcı bir yapı olacağına dikkati çeken Devlet Bakanı Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
        “Hele hele içinde bulunduğumuz dönemde, içinde bulunduğumuz bölgede, yani Orta Asya, Kafkaslar, Ortadoğu bölgesinde önümüzdeki dönemlerde değişim kaçınılmaz. Bir değişim süreci yaşanacak. Bu değişim sürecinde değişim hangi yönde olmalı, nasıl olmalı, bu konuda da Türkiye’nin çok önemli bir bir model olma görevi vardır. Türkiye kendi gayretleriyle bölge için iyi bir model olduğunda, bu model AB için de büyük önem taşıyacaktır. AB’ye tam üye ve bölge için model bir Türkiye, AB’nin önümüzdeki dönemde istikrarı ve güvenliği için de büyük bir ağırlık taşıyacaktır.”
       Ali Babacan, AB’nin Türkiye gibi dinamik, geniş, doğal kaynaklara sahip, kültürel özellikleri ile bir fark oluşturacak ülkeyi içinde görmeyi çok isteyeceği inancını da dile getirdi.
       
KAZANIM YÜKSEK OLACAK
        Türkiye’nin AB üyeliği ile çok şey kazanacağını ifade eden Ali Babacan, ekonomik kazanımlardan bahsetmediğini, iyi işleyen bir demokrasiye sahip, insan haklarına, özgürlüklere saygı duyulan bir ülkede, teşebbüs hürriyetinin tam olarak yaşandığı bir ülkeye, sağlam temellere oturmuş yapıya zaten kaynağın geleceğine dikkati çekti. Devlet Bakanı Ali Babacan, şunları söyledi:
        “Ancak bu faydalar listesine bir göz attığımızda bakıyoruz ki bu üyelikten kazançlı çıkacak sonunda AB’nin ta kendisi olacaktır. AB’nin kendi sınırları içine kapanmış, izole olmuş, steril bir sistem olması, dünyanın genel gidişatından kendisini soyutlaması zaten pek mümkün olamayacaktır. Bu açıdan Türkiye’nin AB üyeliği, AB için de önemli bir hayat aşısı olacaktır diye düşünüyoruz.”
        Babacan, Türkiye’nin AB ile çok şey kazanacağını belirtirken, iyi işleyen, sağlam oturmuş ekonomiye içerden ve dışardan kaynağın geleceğini vurguladı. Babacan, AB’nin kendi sınırları içine kapatmış, steril bir sistem olmasının, dünyanın gidişatına kendisini kapatmasının mümkün olamayacağını, bu açıdan Türkiye’nin AB içinde birlik için önemli bir “hayat aşısı” olacağını söyledi.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları