|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Irak savaşı öncesinden başlayarak Türkiye ve bölge ülkeleri ABDye hep aynı uyarıyı yaptılar: Etnik çatışmalara yol açılırsa bölge kan gölüne döner! ABDnin çok da önemsemediği, hatta kimi yorumculara göre işine de gelen etnik çatışma riski, Suriyede yaşanan Kürt-Arap çatışmalarıyla kuvveden fiile geçiyor gibi... Savaşta ABDye verdikleri fiili destekle, savaş sonrasında büyük avantaj yakalayan Kuzey Iraklı Kürtler, yalnız kendi bölgelerinde ciddi federatif haklar almakla kalmadılar, Irak bütününün yönetiminde de etkin olmayı başardılar. Bu konum, Kürtlerin yaşadığı diğer üç ülkenin; Türkiye, İran ve Suriyenin baştan beri en çok kaygı duyduğu sürecin başlangıcı... Çünkü Iraklı Kürtlerin kazanımlarının Türkiye, İran ve Suriyedeki Kürtleri özendireceği, ilham vereceği ve bu ülkelerde, kimilerine göre etnik ayaklanma, kimilerine göre de demokratik hak arayışlarına yol açacağını herkes görebiliyordu. Açtı da nitekim... SURİYE İLE TÜRKİYE BİR Mİ? Bugün Suriyede, Kamışlıda başlayıp Halepe kadar uzanan çatışmalar var. İran yönetimi kıpırdanmaları görüp, Kürtlerin yaşadığı Mahabat, Merivan gibi kentlerde neredeyse sıkı yönetim ilan edip, gece sokağa çıkma yasağı uyguluyor. Türkiye ise sakin... Suriye ve İran kaynarken, Türkiyenin neden sakin olduğunun cevabını bulabilirsek, yazının başında dile getirdiğimiz sorunun da cevabını bulmuş oluruz. Öncelikle Suriyede Kürtlerle-Arapların neden çatıştığına bakalım... Acaba Kürtlerin kalkışmasını sadece Kuzey Iraklı Kürtlerin kışkırtması ya da özendirmesiyle açıklamak mümkün mü? Öyle gözükmüyor. Baba Esad döneminde, yıllarca Baas rejiminin Suriyeyi adeta demir bir cendereyle yönettiğini herkes biliyor. Ne Kürtlerin, ne Arapların, ne Sünnilerin ne Şiilerin Baas yönetiminin uygun gördüğünün ötesinde tek bir hak talep etme şansı vardı. Doğrudur, bunca derin farklılıkların bulunduğu bir ülkeyi, böylesine zayıf ekonomik koşullarda, ideal demokratik haklarla yönetmek belki mümkün değildi. Doğrudur, bu kadar farklı grupları belki de ancak demir bir yumruk bir arada tutabilirdi... Ancak başka bir doğru daha var. Demir yumruklar farklı grupları bir arada tutarken, tüm gelişme dinamiklerini de pasifize ediyor. Sonuçta ortaya ulusal bütünlüğünü sağlayamamış, ekonomik olarak kalkınamamış, sosyal ve kültürel açıdan gelişememiş, her an patlamaya hazır ülkeler çıkıyor... SURİYE YÖNETİMİNİN KÜRT HATASI Suriye de bu sürecin en iyi örneklerinden biri durumunda... Üstelik Baas yönetimi geçmiş dönemde Kürtlerle ilgili çok yanlış adımlar attı. Baas yönetimi Türkiyeye karşı duyulan husumet nedeniyle PKKya açık destek verdi. Başkent Şamı bile PKK yönetimine açarken, iki hedef vardı; bir Türkiyeyi zaafa uğratmak, iki kendi Kürtlerinin nefretini başka bir ülkeye yönelterek kendi rahat etmek. Ancak, bu süreçte Kürtlerin birlikte hareket etme ve örgütlenme yeteneği kazanacağı, ilerde bu yeteneklerin Şam yönetimine karşı kullanılabileceği hesap edilmedi. Bir dönem büyük oranda PKKnın güdümünde görünen Suriye Kürtleri, bugün açık biçimde Iraklı Kürt gruplarla birlikte hareket ediyorlar. ABD NE KADAR MÜDAHİL? Özellikle Suriye yönetiminin, ancak belli oranlarda da Ankara ve Tahranın merak ettiği soru, ABD yönetiminin Suriyeli Kürtlerle ilişkisinin boyutu. ABDnin Suriyede yönetim değişikliği istediğini bilenler, Büyük Ortadoğu Projesinin önemli hedeflerinden birinin Suriye olduğunu düşünenler, bu soruya tereddütsüz cevap veriyorlar: Suriyeli Kürtlerin harekete geçmesindeki en büyük etken ABDdir. ABDlilerin, Iraklı Kürt gruplar vasıtasıyla Suriyeli Kürtleri kışkırtıp her türlü maddi-manevi desteği verdiğine inanıyorlar. Kesinlikle yanılıyorlar demek mümkün mü? Değil. Gelişmelerin ABDnin uzun vadeli Ortadoğu planlarıyla örtüştüğü açık. Ancak Suriyeli Kürtlerin ayaklanmasını götürüp ABD komplosuna bağlamak, sınırlamak da hatalı. Ayaklanmadaki demokrasi talebini gözden kaçırmamıza neden olur. Oysa Irak, İran ve Suriyedeki demokrasi talebini görmek Türkiye açısından hayati önem taşıyor. Çünkü bugün Türkiye kendi Kürtlerine verdiği demokratik haklar sayesinde diğer üç ülkeye göre çok daha rahat. TEK ÇARE DAHA FAZLA DEMOKRASİ Bugün Iraklı, İranlı, Suriyeli Kürtlerin peşinde olduğu bireysel demokratik hak ve özgürlükleri Türkiye kendi Kürtlerine verdiği için bir ayaklanma riski yaşamıyor... Üstelik, PKK gibi halen silahı bırakmamış bir örgütün tüm kışkırtma çabalarına rağmen Türkiyeli Kürtler demokratik hak talepleri için silaha sarılmıyorlar. Çünkü, yeni demokratik hak taleplerini dile getirebilecek demokratik hakları var. Kendi dillerini öğrenmek, Kürtçe yayın yapmak, siyasi parti kurabilmek için silahlanmaları gerekmiyor. Bu hakları var ve hayata geçiyor. Bu Türkiyenin ve AB sürecinde atılan adımların başarısıdır. Ancak talepler bitmiyor ve bitmeyecek de... Federatif anlamlar içeren, hatta gerisinde bağımsızlık hayali yatan talepler de gelmeye devam edecek. Bu talepler demokratik kanallarla geldiği müddetçe sorun yok. Yine demokratik yollarla gerekli cevap verilecektir, verilmelidir. Her talep yerine getirilecek diye bir kural yok. Ancak kural; her talebin demokratik yollarla dilegetirilebilme şansı olması... Bu kanal tıkanmadığı sürece Türkiye artık silahlı çatışma riski yaşamayacaktır. TRTden Kürtçe yayın yetmez, kendi kanallarımızı kuralım... Kürtçe dil kursu yetmez, Kürtçe eğitim hakkımız olmalı diye ortaya çıkacak Kürtlere verilecek cevap, Türkiyenin geleceğini de belirleyecek. Yüz verdik astar istediler öfkesiyle üstlerine gitmek, cezaevlerine atıp, yargılamak sadece Türkiyeyi biraz daha Suriyeye, İrana yaklaştıracaktır. Tekrar ediyorum, bu haklar verilmeli demiyorum. Bu hakların büyük riskler taşıdığına inanıyorum. Ancak bu hakları talep etme hakkı verilmeli diyorum. Ve şunu da unutmamalıyız. Demokratik hak talepleri hergün artarak gelecektir. Her verilen hak yeni bir hak talebini doğuracaktır. Ama yalnız Kürtler değil ki, bu kural herkes için geçerli. İnsan olmanın, insanca yaşamanın, insanca gelişmenin temeli bu değil mi? Önemli olan devletin bu taleplere nerede dur diyeceği ve nasıl dur diyeceğini bilmesidir... Türkiyeyi Suriyeleşmekten, İranlaşmaktan kurtaracak olan da bu bilgidir. Yüz verince astar isteyeni, vur deyince öldürmemek gerekiyor... Ümit Sezgin / NTV ve CNBC-e Ankara Haber Müdürü | ||||
ABD, PKK'nın dağılmasını bekliyor "Uyan KKTC, dayan Türkiye!" Çözüm Ankara ve Atina'ya kalacak Kıbrıs'ta evlenip de bekar kalmak Pirsiz gazeller sıradan geceler Ankara'da mesaj düellosu On günde on rapordan bir çözüm!.. |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||