| | | | Tüzmen, Çin’in, senelerden beri izlediği politika çerçevesinde devamlı parasını devalüe ettiğini, zaten ucuz olan işgücü ve maliyetlerinin yanında bir de para birimini düşük tutmasıyla, dünya pazarlarındaki payını her geçen gün artırdığını söyledi. Çin’in, senelik 50 milyar dolar civarında yabancı sermaye girişi olması, ihracatının ithalatından yaklaşık 60 milyar dolar fazla vermesi ve yüzde 12-13’lük bir büyüme hızını 14-15 senedir sürdürmesine rağmen bunu yaptığını ifade eden Tüzmen, bu ülkenin, para birimini revalüe etmesi gerekirken, devalüe etmesini ihraç pazarlarını artırma politikası olarak gerçekleştirdiğini belirtti.
Türk Lirası’nın aşırı değerlenmesinin güzel olduğuna dikkat çeken Bakan Tüzmen, ancak göstergelerin buna uygun olmadığını kaydetti.
‘BAŞKA TEDBİRLER ALINMALI’
Şu anda, bir taraftan Çin’in çok ucuz ürünlerine karşı Türk Lirası’nın da aşırı değerlenmesiyle, gelecek olan malların çok daha ucuzladığının görüldüğünü vurgulayan Tüzmen, bu durumda, Türkiye olarak başka tedbirler alınması gerektiğini söyledi. Tüzmen, Türkiye’nin, Dünya Ticaret Örgütü’ne göre, en fazla antidamping davası açan ülke konumuna geldiğini ve koruma önlemleri açısından çok ilerde olduğuna dikkat çeken Bakan şöyle devam etti: “Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda, bütün özel sektör kuruluşlarının katılımıyla, 2005 ve sonrası için bir çalışma başlattık. Bunda hakikaten, özel sektördeki arkadaşlarımız özellikle önemli çalışmalar yapıyorlar. Biz de kendimize göre bir takım tedbirleri gerçekleştirmeye çalışıyoruz.”
Şu anda gümrüklerin, aynı şekilde Çin malları üzerinde çok hassas şekilde çalıştıklarına işaret eden Bakan Tüzmen, “Ama şunu söyleyeyim. Ne yaparsanız yapın, bir ürün dışarda çok ucuz, Türkiye’de çok pahalıysa, o ürün hangi sistemi getirirseniz getirin bir şekilde Türkiye’ye girer. Yasal veya yasadışı yoldan. Engellemeye çalışırsınız, ama ne kadar engellemeye çalışırsanız çalışın, sonunda o yolunu bulur” dedi.
Tüzmen, Türkiye’nin, kendi üreticisinin ürettiği ara malları almak zorunda olan bir ülke olduğunu anlatırken, ancak bugün pamuk ipliği üreticilerinin fabrikalarını kapattıklarını kaydetti. Pamuk ipliğinin dışardan çok daha ucuza geldiğine değinen Tüzmen, devamla şunları söyledi: “İçerden eskiden aldığımız ara malların yerine, dışardan gelen malları ikame etmeye başladık. İşte bu tehlikeli. Çünkü, kendi üreticimizin mallarını kullandığımız zaman, bütün katma değer Türkiye’de kalır. O zaman da, işsizliğimiz de önlenmiş olur. Bizim söylemeye çalıştığımız buydu. Tedbirleri bu yönde almaya çalışıyoruz.”
Tüzmen, bu konuda biraz zor ve uzun bir süreç gerektiren bir tedbir bulunduğunu, ara malı üreticileri için, özellikle onların dünya piyasalarında rekabetini artıracak ve iç piyasada üretimlerini kullandıracak şekilde, işgücü maliyetlerini ucuzlatmak ve toplam girdi maliyetlerini dünya fiyatlarına doğru çekmek gerektiğini belirtti.
Konfeksiyon ve tekstil sektöründen vazgeçmiş bazı ülkeler için böylesine bir rekabetin o kadar önemli olmadığını, ancak Türkiye gibi, tekstil ve konfeksiyonun toplam ihracatın yaklaşık yüzde 33’ünü oluşturduğu bir ülkede bunun büyük önem taşıdığını anlatan Tüzmen, sorunun direkt tekstil sektörünü etkilediğini kaydetti.
‘DOLAR BİRAZ YÜKSELECEK’
Burada enerji fiyatları ve finansman konusunda başarılı olunduğunu ama bunların dışında getirebildikleri birşey bulunmadığını ifade eden Tüzmen, önümüzdeki dönemde, dış konjonktürün etkisiyle doların biraz yükseleceğini ve iç piyasanın da bundan etkileneceğini, o zaman ara malı üreticilerinin mallarının, artık dışardan gelen malların yerine kullanılmasına başlanabileceğini kaydetti. | |
Tekstilciler Çin tehdidi için uyardı
Bankaların kara tahtaları siliniyor
