|
15 Ağustos İstanbul Üniversitesinin yaptırdığı araştırmada ortaya çıkan en çarpıcı sonuç, depremzedelerin yüzde 70inin deprem felaketinin nedenini kaderci bir yaklaşımla izah etmeleri. Ankete katılanların yüzde 28.9u depremin nedenine doğa yanıtını verirken, geri kalan yüzde 71.1i Allahın bir cezası; kader; kıyamet alameti cevabını verdi. |
17 Ağustos'un İstanbul bilançosu Bakanlıktan 17 Ağustos etkinlikleri İstanbul'un ilçelerinde deprem kurbanlarını anma etkinlikleri Yalovalılar 17 Ağustos'a hazır Sakarya'da 17 Ağustos hazırlığı Kocaeli 17 Ağustos'a hazır Bursa'da '17 Ağustos'u unutmadık' etkinliği 17 Ağustos etkinlik programı |
|||
İÜ İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Toker Dereli, İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti ile Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Sakarya Üniversitesi İktisat ve İdari Bilimler Fakültesinin katkılarıyla hazırladıkları araştırma raporunu, basın toplantısıyla açıkladı. Prof. Dr. Dereli, araştırmada, deprem öncesi ve sonrasını ele alarak, yörenin bir çeşit envanterinin çıkarıldığını ve bu iki durumun karşılaştırmasının yapıldığını belirterek, araştırma kapsamında Adapazarı ve Kocaelindeki 59 çadırkentte 1100 kişiye anket uygulandığını, yönetici konumundaki kişilerle görüşüldüğünü, bazı istatistiki belgelerden yararlanıldığını ve ileriye dönük bazı önerilerin hazırlandığını kaydetti. MALİ KAYIPLAR Toplantıda söz alan İÜ İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İzzettin Önder de depremin öncelikli olarak bir ekonomik boyutu olduğunu görmeye ve göstermeye çalıştıklarını ifade ederek, Depremin ilk vurgusu ekonomik olmuştur. Devletin hemen devreye girmesi gerekiyordu ve devletin önemli bir harcama yükümlülüğü ortaya çıktı. Öyle tahmin ediliyor ki, bu ekonomik gerilemenin ve vergi gelirlerinin azalmasının sonucunda, hazinenin yaklaşık 10 milyar dolarlık harcama yükümlülüğü ortaya çıktı dedi. Hazinenin karşılayamadığı bu miktarın diğer iç ve dış kaynaklardan karşılanmaya çalışıldığını anlatan Prof. Dr. Önder, Bu konuda herkes devreye girdi. Ama maalesef bilgi alma konusunda sıkıntı çektiğimiz alanlardan biri bu oldu. Deprem sonrasında alınan dış yardımlara, devletin hiçbir kaydında rastlanmamakta, bu bilgilere ulaşmak mümkün olmamaktadır şeklinde konuştu. ASKERİN YARDIM MİKTARI DA BELLİ DEĞİL Prof. Dr. Önder, deprem sonrasında kurtarma çalışmalarına katılan askeri birliklerin ve Kızılayın yardım faaliyetlerindeki payının tespit edilmesi yönündeki bilgilere de ulaşamadıklarını bildirdi. Çalışmaları zorlaştıran bir diğer noktanın da 2000 yılında başlayan ve 3 yılı kapsayan istikrar programı kapsamındaki bütün kamu harcamalarının sıkı bir denetim altına alınmış olması olduğunu belirten Prof. Dr. Önder, deprem sonrasında yeni bir düzenleme yapılarak belediyelere yeni kaynak aktarımının sağlanmasının öngörüldüğünü, ancak bu konuda da bilgi alamadıklarını ifade etti. Prof. Dr, Önder, araştırma sonucunda elde ettikleri ilginç bir tespitlerinin de bazı vatandaşların gelirlerindeki artış olduğunu belirterek, Bölgedeki vatandaşların yüzde 45inin gelirlerinde artış, sadece yüzde 6sında azalma olduğu tespit edildi. Buradaki artış, deprem sonrasında yapılan yardımlardan kaynaklanıyor dedi. Deprem sonucu devletin mali kaybının yaklaşık 6.2 milyar dolar olduğunun hesaplandığını ifade eden Prof. Dr. Önder, bunun 2.5 milyar dolarlık bölümünün dış kaynaklardan, 3.7 milyar dolarlık bölümünün de iç finansmanlardan sağlanmasının planlandığını bildirdi. |
||||
| MAKRO-EKONOMİ BOYUTTAKİ İLK RAPOR Doç.Dr. Kerem Alkin de bu çalışmanın, depremin makro-ekonomik boyuttaki sorunlara belli bir bakış açısı getirmeye çalışan ilk rapor niteliğinde olduğunu belirterek, Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki makro-ekonomik etkilerini ölçmek açısından, henüz hükümetin bile yaptığı böyle bir çalışma yok dedi. Çalışmaları sırasında bazı ilginç tespitlerde bulunduklarını ifade eden Doç. Dr. Alkin, depremden önce Haziran 1999da, IMF ile imzalanan 12 aylık stand-by anlaşmasının 6 ay daha uzatılması yönündeki görüşmelerin devam ettiği sırada, IMFnin bir rapor hazırladığını hatırlatarak, bu raporda, 1999 yılının 3. ve 4. çeyreğinde pozitif bir ekonomik büyüme beklentisi bulunduğunu kaydetti. Doç.Dr. Alkin, depremden sonra bunun negatif büyümeye dönüştüğünü savunarak, Bu çerçevede, Gayri Safi Milli Hasıla ile 1999 yılı verilerini incelediğimizde, IMF kadar iyimser değildik zaten. Ekonomik büyümede beklediğimiz 3.9luk gerileme, depremle birlikte yüzde 6.4 gerilemeye neden oldu dedi. Geçen yılki katma değer anlamında gelir kaybının 5 milyar dolar civarında olduğunun hesaplandığını belirten Doç. Dr. Alkin, milli servet kaybının da 8-10 milyar dolar olduğunun tahmin edildiğini ve Kocaeli Sanayi Odasının bir süre önce açıkladığı rakamların da bu tahminleri doğrular nitelikte olduğunu söyledi. FORD OTOSANIN RAPORU Doç. Dr. Alkin, şöyle devam etti: Bu çalışmayı yaptığımız sırada, Ford Otosanın hazırladığı bir deprem raporu bize sunuldu. Burada gördüğümüz en çarpıcı nokta, Gölcükten Yalovaya kadar uzanan sahil şeridinin, benzer şiddetteki bir depremin gerçekleşmesi halinde deniz seviyesine çökeceği şeklindeki bir ihtimaldir. Eğer böyle bir ihtimal varsa ve bu sahil şeridindeki fabrikaların deniz suyuna karışarak büyük bir çevre faciasına yol açma ihtimali bulunuyorsa, bunun uzman kişilerce hassasiyetle incelenip gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. RAPORDAKİ İLGİNÇ TESPİTLER |
|||
Araştırmada, çadır kentlerde yapılan anketler sonucunda, genel kanaatin aksine bölgenin deprem bölgesi olması ve böyle bir felaket yaşamış olmasına rağmen, bölgeden göç etmek isteyenlerin oranının yüzde 5 olduğu tespit edildi. Araştırmada ayrıca, halkın yüzde 30unun, deprem sonrasındaki hayatın eskisi gibi olmayacağını düşündüğü, yüzde 70inin ise yeterli yardımların sağlanması durumunda eski hayat standardının yakalanabileceği görüşünde olduğu kaydedildi. Deprem sebebinin açıklanması yönündeki soruya, depremzedelerin yüzde 49.1inin Allahın bir cezası, yüzde 14.9unun kader, yüzde 4.8inin kıyametin alameti ve yüzde 28.6sının da doğa cevabını verdiği belirtildi. KAYIPLAR 10 ve daha fazla işçi çalıştıran imalat sanayii işyerlerinin depremden sonra karşılanan hasar miktarlarının 264 trilyon lira, üretim kaybının ise 319 trilyon lira olduğunun tespit edildiği raporda, vergi kaybı 38 trilyon, dış ticaret kaybı 9 trilyon, elektrik, su ve SSK primleri kaybı da 35 trilyon lira olarak hesaplandı. Araştırmada, toplam 1 katrilyon 31 trilyon lira tutarındaki deprem vergisi gelirinden en büyük payın yüzde 66.6 ile faizlerden elde edildiği, bunu yüzde 8.8 ile cep telefonlarından alınan özel iletişim vergisi ve yüzde 6.4 ile özel işlem vergisinin izlediği, bedelli askerlik uygulamasından da yaklaşık 350 trilyon lira sağlandığı kaydedildi. Yardımlardan 127 bin kişinin yararlandığı vurgulanan raporda, devletin toplam 37 trilyon 272 milyar liralık yardım dağıttığı ve kişi başına düşen yardım miktarının da yaklaşık 300 milyon lira olduğu belirtildi. ÖNERİLER Raporun son bölümde de bölgedeki deprem riskinin sürekli olduğunun unutulmaması gerektiği vurgulanarak, depremzedelere psikolojik desteğin devam ettirilmesi ve olası depremlerde benzer panik ve kargaşanın yaşanmaması için halkın eğitilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Doğal afetlere karşı master planı hazırlanması önerilen raporda, bölgenin ekonomik açıdan organize edilmesi, konutların depreme karşı dayanıklı şekilde yapılması ve doğal afetler için sağlıklı sigorta mekanizmasının kurulması gerektiği ifade ediliyor. | ||||
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||